Depremzede çocuklardaki travmaların etkisini en aza indirmek için neler yapılabilir?

Öncelikle çocukların güvenliklerinin, sağlıklı gıdaya erişmelerinin ve mümkünse tanıdıkları kişilerle birlikte barınmalarının sağlanması; sonrasında ise profesyonellerin gözetiminde toplu oyunlar, çeşitli çalışmalar ve desteğin şart olduğu vurgulanıyor

Fotoğraf: AA

Kahramanmaraş depremlerinin tablosu her geçen gün ağırlaşırken, en büyük mağduriyeti çocuklar yaşıyor.

Onbinlerce çocuk öksüz ya da yetim kalırken, bir o kadarı da akrabalarını, yakınlarını ve arkadaşlarını kaybetti.

Refakatsiz kalan çocukların kimlik belirlemesinde TÜBİTAK'ın yüz tanıma ve eşleştirme sisteminden yararlanılmaya çalışılırken, kayıp durumundakilerin de sayısı artıyor.

Yetkililer, çocuklara ilişkin fotoğraf ya da bilgi paylaşımının sosyal medya üzerinden yapılmaması, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'yla (Alo 183, 184 veya interson net yoluyla) irtibata geçilmesi gerektiğini söylüyor.

Diğer taraftan koruyucu aile olmak için bakanlığa yapılan toplam başvuru 190 bine yükseldi ancak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü, depremden etkilenen çocuklar için farklı bir ailelik sisteminin olmadığını açıkladı.

Depremzede çocuklar için yapılması gerekenleri, Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Sevcan Karakoç ve klinik psikolog Oya Kaptan'la ele aldık. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Çocuk kaçırmalar, çocuk ihmalleri ve istismara karşı tedbir alınmalı"

Paylaşılan çadır görüntülerinin hijyen, salgın yönetimi ve yangın riski bakımından uygun görünmediği uyarısı yapan Prof. Dr. Sevcan Karakoç, özellikle çocuklar için ikinci bir felaket tehlikesine dikkati çekti. Temel güvenlik ve barınmayla birlikte hijyenik şekilde gıda ve su erişiminin şart olduğunu da belirten Karakoç, çocukların enkaz altındaki cansız bedenlerden, yıkıntılardan uzak tutulmasının şart olduğunu vurguladı.

"Kaygı, korku ve öfke hissedip tepkisini bu şekilde ortaya koyan da olabilir, tepkisiz kalan da"

Ancak Prof. Dr. Karakoç, duygu duruma ilişkin olarak ise tek tip bir tepkinin söz konusu olmadığını vurguladı. Kimi çocuğun ilk etapta kaygı, korku ve öfke hissedip tepkisini bu şekilde ortaya koyarken, kimilerinin tepkisiz davranabildiğine değinen Karakoç, ilgili meslek gruplarının yönlendirmesiyle çocuk gelişimi grubunda görev alan kişiler, okul öncesi ve sınıf öğretmenleri, rehber öğretmenler, psikologlar ve psikiyatristlerin bölgede görevlendirilmesi çağrısı yaptı. 

Sevcan Karakoç'a göre rehber öğretmen, psikolojik danışman ya da psikiyatrist ekip başının yönlendirdiği ruh sağlığı ve sosyal hizmet uzmanları, çocuk gelişimciler görevlendirilmeli. Çocukların günlük rutinlerini burada da sürdürmesi uygun.

"Yaşa göre gruplandırma, oyun ya da resim yoluyla öyküleştirme, masal terapisi çok faydalı"

Gruplama yöntemiyle akut psikososyal müdahalelerin daha faydalı olduğunu aktaran çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Karakoç, "Çocuklar kendi yaşıyla gelişim dönemine uygun şekilde gruplanmalı" dedi. Benzer olayları yaşayanların grup terapisi gibi bir arada bulunması, oyun ya da resim yoluyla öyküleştirmenin çok faydalı olduğunu söyleyen Karakoç, "Tekrar tekrar anlatarak, oynatarak vakit geçirilmeli. Geri bildirim yöntemi uygulanmalar, çocuğu zorlamayalım. Oyun parkı, pamuk şeker, boyama atölyesi, top havuzları, çadır sineması kurulması ve belirli masalların okunması hatta canlandırılması (masal terapisi) da etkili" diye konuştu.

Deprem bölgesine gönderilen oyuncaklarında önemli olduğunu vurgulayan Karakoç, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

Çocuklara gönderilen hediyeler arasında günlük yaşamdaki her şey olabilir. Kepçe, dozer ve ev şeklindeki oyuncaklar sakıncalı sanılmasın. Yaş grubuna göre bakıldığında 0-3 yaşın ihtiyaç duyduğu yumuşak şeylerdir, onları acıtmayacak ve yutmayacakları şeyler. Lego parçası ya da çeşitli boyalar, oyun hamurları onlara göre değil. Bebekler ya da yumuşak şeyler uygun. Resim çalışması, boyama, müzik, sohbet gibi aktiviteler, afet çadırlarında nitelikli bireylerin gözetiminde yapılmalı."

 

depremzede çocuklar psikoloji palyaço AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

 

"Rutinler çocukların güvende hissetmelerini sağlıyor"

Klinik psikolog Oya Kaptan da öncelikle güvenlik ve barınmaya vurgu yaptı.  Çocukların bir arada olacakları, oyun oynayıp sosyalleşecekleri alanlara ihtiyaç duyulduğunu aktaran Kaptan, "Oyun alanları ve parklar kurulması gerekir" dedi.

Oya Kaptan'a göre çocukların rutin yaşamına devam etmesi de onları güvende hissettirdiğinden kritik önem arz ediyor.

"Masal kitapları, metamorfik anlatım ve oyunlar etkili"

Özellikle 3-12 yaş grubu için oyuncaklar, boya kalemleri ve resim yapmak için materyaller gönderilmesi gerektiğini kaydeden Oya Kaptan, o yaş grubunun kendisini sözelden çok bu  şekilde ifade ettiğini aktardı. Çocuklara anlayacakları dilden depremi anlatmak için çeşitli uzmanların kitapları ve masal kitaplarından faydalanmanın da öneminde vurgu yapan Kaptan, onların anlayacağı dilde "Fırtına çıktı, kuşların evleri yere düştü" şeklinde metaforlar kullanmanın faydalı olacağını da ekledi.

Başta gönüllü öğretmenler yoluyla sonra da devlet görevlendirmesiyle bölgede görevlendirme yapılabileceğini de dile getiren Kaptan, "Rehber öğretmenler ve diğer öğretmenler, psikologlar görevlendirilmeli. Şu süreçte korku, kaygı, aşırı hareketlilik (efori) görülebilir. Bunlar akut stres tepkileridir ve şuanda normaldir. Üncak üzerinden biraz zaman geçtikten sonra devam ediyorsa psikologlar ve çocuk psikiyatrları devreye girmelidir. Travma sonrası stres bozukluğu şu an için normal kabul edilir, eğer devam ederse bizim için anlamlı" değerlendirmesinde bulundu.  

"Fiziksel şartlar sağlandığında eğitim başlamalı"

"Çocukların yanında depremden bahsetmek sakıncalı mı?" sorusu da akıllarda. Bu afetten hiçbir şekilde bahsedilmemesinin doğru bir yaklaşım olmadığını savunan Oya Kaptan'a göre böyle bir durumun varlığından söz edilebilir ancak dehşet verici olaylara ilişkin detaylardan kaçınmak gerekir.

Depremin çocukların suçu olmadığı, 'bundan sonrası için nasıl korunabiliriz, nasıl önlemler alabiliriz'in öğretilmesi gerektiğini ifade eden Kaptan, "Travma normal akışında işliyor orada. Akışına bırakılırsa hastalığa dönmeden atlatacak olanlar var ama bazılarında psikolojik rahatsızlıklara dönüşecek. Bizler, dönenlerin kısmında devreye gireceğiz" şeklinde konuştu ve fiziksel şartlar sağlandığında eğitimin başlaması gerektiğinin de altını çizdi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU