Tunus'un çağdaş tarihinde din eğitimi, modernist akım ile muhafazakar düşünce arasındaki tartışma ve çatışma konusu.
Geçen yüzyılın ellili yıllarındaki bağımsızlıktan bu yana ve ulusal devletin inşasının başlamasıyla birlikte bu tür eğitim, merhum Cumhurbaşkanı Habib Burgiba döneminde Zeytuna Üniversitesi'nin rolünün sınırlandırılmasıyla başlayan bir dizi baskıyla karşı karşıya kaldı.
Burgiba, burayı modern devletin unsurlarıyla ve modern halk eğitiminin temelleriyle çelişen geleneksel fikirlerin evi olarak görüyordu.
Devrik lider Zeynel Abidin Bin Ali döneminde Tunus Devleti, Kur'an-ı Kerim mekteplerini modernize etmek ve performanslarını ve programatik içeriklerini geliştirmek için bir program belirledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kapsamlı bir program aracılığıyla, öğretim müfredatını geliştirmek ve camilerde veya tasavvuf köşelerinde bulunan ve farklı bölgelere yayılan mektepleri modernize etmek için Kur'an-ı Kerim ezberi, hadis ezberi, sözlü anlatım ve ilahi eğitimleri birleştirildi.
Tunus yasaları, çocukların eğitim yaşını asgari olarak 4, azami olarak ise 'okul öncesi eğitim' yaşı olan 5 yaş olarak belirtiyor.
Çocuklara öğretilen konuların çoğu vatandaşlık, ılımlılık, hoşgörü, genel ahlak, hayvan bakımı ve çevreyi koruma gibi değerler etrafında dönüyor.
Dini eğitim kurumlarının çöküşü
2011 yılından sonra hayır işlerinde faaliyet gösteren dernekler çoğaldı.
Zeynel Abidin Bin Ali rejiminin devrilmesinden sonra ülkenin tanık olduğu genel kaos halinin bir uzantısı olarak, dini eğitim kurumlarının serbest bırakılması da dahil olmak üzere, örgütlenme özgürlüğü adı altında birçok Kur'an derneği kuruldu.
Yüzlerce caminin terk edilmesinin yanı sıra devletin kanunlarına riayet etmeyen ve çocuklara eğitim verme konusunda pedagojik kapasitesi olmayan kişi veya derneklerin yönetimine tabi birçok sapkın Kur'an okulu da ortaya çıktı.
İslami eğilime sahip olan ve 2011'den sonra gücü elinde tutan Nahda Hareketi, Batı seküler kültürü olarak nitelendirdikleri duruma alternatif olarak köklü bir İslami kültürü sürdürmek için Kur'an okullarını yaymaya çalıştı.
Bazı Kur'an okullarının kapatılması çağrısı
Ülkedeki sivil kuruluşlar, bazı Kur'an okullarının faaliyetlerinden korkuyor. Öyle ki 'Devlet Medeniyetini Savunmak için Ulusal Gözlemevi', yaptığı açıklamada 'rastgele Kur'an okulları adı verilen derneklerin, mekteplerin ve okulların kapatılması' çağrısında bulundu.
Gözlemevi, geleceğin teröristlerini yetiştirmek için çocuklara ve gençlere şüpheli bilgi aşılamak üzere çalışan derneklerin, özellikle de dünyanın birçok ülkesinde terörist olarak sınıflandırılan Müslüman Alimler Derneği'nin izlenmesi gerektiğini vurguladı.
Gözlemevinin başkanı Münir eş-Şerefi, gözlemevinin diyanete bağlı kuruluşları kastetmediğini söyledi.
Şerefi, "Yaşanan bir yanlış anlaşılmadır ve açıklama, şüpheli fonları olan veya kaynağı bilinmeyen derneklere atıfta bulunmaktadır" dedi.
Münir eş-Şerefi, "Bu Kur'an kuruluşları tarafından sağlanan programatik içerik takip edilmiyor. Çocuklar ve gelecek nesiller için oluşturduğu tehlike nedeniyle yönetimi, bunları izlemeye veya kapatmaya çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.
Çocuklara Kur'an ezberletilmesine karşı olmadığını söyleyen Şerefi, ancak din ile siyasetin birbirinden ayrılması çağrısı yaptı.
Yetkili ayrıca, çocuklara yaşlarına uygun eğitim, spor, müzik ve şarkıların yanı sıra vatandaşlık ve hoşgörü bilgisi verilmesi çağrısında bulundu.
Resmi eğitim programları
Başkentin kuzey banliyölerindeki bir camide kadın yazar İbtisam ed-Dabaşi, yaptığı açıklamada "Gıda, sağlık, sporun önemi gibi Diyanet İşleri Başkanlığı'nın belirlediği net program ve müfredatlara bağlıyız ve bunların uygulanması için çaba gösteriyoruz" dedi.
Ayrıca Dabaşi, programın sadece Kur'an-ı Kerim ezberlemekle sınırlı ollmadığını da sözlerine ekledi.
Mart 2023'ten itibaren, üzerinde çalıştıkları mektep çerçevesinde tiyatro kulübüne de yer vereceklerini belirten İbtisam ed-Dabaşi, sözlerine şunları söyledi:
Diyanet İşleri'nde görev yapan vaiz, program içeriğini periyodik olarak denetler, bakanlığın belirlediği kurallara ne ölçüde uyulup uyulmadığını takip eder, ayrıca çocuk mekteplerini de denetler.
"Şeyhler, Diyanet İşleri Başkanlığından izin alınmadan mektebe davet edilemez" diyen Dabaşi, içerik çeşitliliği ve öğrenci başına aylık 40 dinarı (13 doları) geçmeyen sembolik ücret nedeniyle mekteplere olan başvuruların arttığına dikkati çekti.
Mekteplere dair çarpıtma
Tunus Genel İşçi Sendikası'na bağlı Diyanet İşleri Genel Birliği, yaptığı açıklamada Devlet Medeniyetini Savunmak için Ulusal Gözlemevi'nin açıklamasında yer alan 'mekteplere ilişkin çarpıtma, terörü teşvik etmek olarak tanımlama ve onları uluslararası düzeyde terörist olarak sınıflandırılan bazı şüpheli örgüt ve derneklere benzetme' ifadelerini kınadığını ifade etti.
Diyanet İşleri Genel Birliği Genel Sekreteri Abdusselam et-Attavi de yaptığı basın açıklamasında, 'rastgele mektepler' diye bir terimin olmadığını söyledi ve ekledi:
Tunus'ta 60'lı yıllardan beri var olan, kanunlarla düzenlenen, yönerge ve pedagojik tanıtımları bulunan mektepler, müfettişler tarafından denetlenmekte ve Diyanet'e bağlı bir idare tarafından izlenmektedir.
Kur'an derneklerine bağlı 600 yerel şube
Diyanet İşleri Başkanlığı, mekteplerin programatik içeriğini ve bulundukları alanların sağlık standartlarına uygunluğunu denetliyor.
Ayrıca, 1968 yılında kurulan Kur'an-ı Kerim'i Koruma Ulusal Derneği'nin bir uzantısını temsil eden Ulusal Kur'an-ı Kerim Birliği'nin denetimi altında çok sayıda Kur'an derneği ülkenin çeşitli bölgelerinde yayılmış durumda.
Derneğin, 1988 yılında adı değiştirilerek 2011 yılında Kur'an-ı Kerim Dernekleri oldu.
Ulusal Kur'an-ı Kerim Birliği, derneklerin örgütlenmesine ilişkin 24 Eylül 2011 tarihli ve 88 sayılı kararnamenin 'dernek kurma, bunlara katılma ve bunlar çerçevesinde çalışma özgürlüğünü garanti eden' hükümlerine tabi.
Birliğin internet sitesine göre kurum, ilmi, eğitici ve sosyal mahiyette olup, 24 bölge şubesi ve 600 yerel şube aracılığıyla her türlü siyasi partiden bağımsız, Kur'an-ı Kerim ve Peygamber'in (s.a.v.) ilimlerini araştırmak ve güzel ahlakı yaymak isteyenlere açıktır.
Bağışlar ve sembolik bir ücret
İbn Arafa Kur'an Derneği'nin başkentin güneyinde yer alan Hamamü'ş-Şut şehrindeki şubesinden sorumlu Seyyide Bouhani, yaptığı açıklamada "Şube yasal olup, derneğin gözetimi ve devletin denetimi altında faaliyet göstermektedir" ifadelerini kullandı.
Bouhani, "Şube, Kur'an-ı Kerim'i ezberi ve bazı dini dersleri için 6 yaş ve üstü öncüleri kabul ediyor. Bu yaş, hafızayı uyarma ve çalışmaya yardımcı olma etkisine sahiptir" şeklinde konuştu.
Şubenin idari sorumlusu yaptığı özel açıklamada, şunları belirtti:
Derneğin siyasetle veya terör şüphelerinin propaganda edilmesiyle hiçbir ilgisi yok. Derneğin kaynakları, bağışlardan ve veliler tarafından ödenen aylık 20 dinarı (7 dolar) geçmeyen sembolik ücretten sağlanıyor.
Seyyide Bouhani, "Güvenlik makamlarıyla faaliyetteyiz ve çocuklara Kur'an ezberlemede modern, esnek ve ileri bilimsel yöntemler sunuyoruz" dedi.
Tamamı başörtülü ve bir kısmı peçeli bayan öğretmenlerin görev yaptığı şubede, onlarca çocuğun yanı sıra emeklilik yaşını doldurmuş isimler de bulunuyor.
Bakanlık karanlıkta faaliyet gösterenleri tanımıyor
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki kaynaklar, bu Kur'an-ı Kerim derneklerinin sunduğu içerikler üzerinde herhangi bir yetkiye sahip olmadıklarını belirtirken, bu konuda açıklama yapmayı da reddetti. Diyanet İşleri Bakanı İbrahim eş-Şaibi, yaptığı eski tarihli bir açıklamada bakanlığın, mekteplerin daha fazla örgütlenmesine tanık olduğunu söylerken, "Devlete bağlı mektepler dışında çalışanları, karanlıkta aktif oldukları için tanımıyoruz, kurumsal çerçeve dışında hiçbir eğitimi tanımıyoruz" dedi.
Eğitim Bakanlığı'ndaki bir çalışma toplantısı sırasında Din İşleri Bakanı İbrahim eş-Şaibi, Eğitim Bakanı Fethi es-Selavati ve Aile, Kadın, Çocuk ve Yaşlılar Bakanı Amal Belhac Musa bir araya geldi.
Toplantı sırasında Din İşleri Bakanı, "Bakanlık, mektepleri eğitim programları, müfredat, eğitim yöntemleri ve onlara tahsis edilen alanlar açısından geliştirmeye isteklidir" açıklamasında bulundu.
İbrahim eş-Şaibi, "Tamamı bakanlık denetiminde 2 bin kitap var. Eğitimcilerin yüzde 64'ü kadın ve 55 binden fazla çocuğa eğitim veriliyor" ifadelerini kullandı.
© The Independentturkish