Devletin akıllı gücü

Bölgemizde kültürden yoksun bazı ülkelerin yumuşak güce sahip olması mümkün mü?

İllüstrasyon: Andrea Ucini

Akıllı güç, gücün doğasını ve uluslararası ilişkilerde kullanımını anlamada tamamlayıcı bir halka olarak ABD'li siyasi düşünür Joseph Nye tarafından ortaya atılmış bir kavram.

Kısaca, devletin akıllı gücü, sert gücün yumuşak güçle birleşimi veya yumuşak güç ile sert güç arasında bir uyum olduğunda ortaya çıkar.

Çok hızlı bir şekilde özet geçecek olursak; sert güç, ekipman ve paranın (silahlar ve dolarların) gücüdür.

Başka ülkeler, doğrudan baskı ve güç kullanımı veya tehdidi aracılığıyla sert güç politikalarıyla ikna edilir.

Yumuşak güç ise bir model veya ülke kültürü aracılığıyla ikna etme yeteneğidir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Akıllı güce gelince; diğer ülkelerin davranışlarını güç kullanarak değiştirebilen askeri yeteneklerin ve ülkeleri her iki taraf için de faydalı olduğu için birtakım tutumları benimsemeye ikna etme veya meylettirme yeteneğinin birleşimidir.

Bu birleşme bizim, akıllı güce sahip ülkeleri yumuşak ve sert güçlerin uyumu çerçevesinde sınıflandırmamızı sağlıyor (gerçekte böyle bir mükemmel uyum olmadığı için farazi bir ölçüttür.)

İki gücün orantılı olduğu ülkelere karşılık yumuşak gücün minimum derecede olduğu ya da iki gücün birbirine maksimum zıt derecede olduğu sert güce sahip ülkeler de var.

Mümkün olan en iyi akıllı güce sahip olacak şekilde sert ve yumuşak güç uyumuna en yakın ülke ABD'dir (nitekim akıllı füzeler ve bombaların yanı sıra Hollywood'dan Harvard'a, akıllı bir kültür vardır.)

Buna karşılık diğer uçta, Afganistan gibi sert güce sahip ancak kimsenin benimsemesini veya taklit etmesini sağlayamadığı için modeli başarısız olan bir ülke bulunuyor. 

Akıllı güce sahip büyük devletler bazen belirli tarihsel anlarda yumuşak güç ile sert güç arasında bir yakınlık oluşturmada başarısız olurlar.

Örneğin ABD, 2003'te yumuşak güç kullanımında tam bir fiyaskoya imza attı ve yumuşak gücü İslam dünyasında başarısız oldu.

Çünkü Irak'ta kullanılan sert güç, yumuşak güçle desteklenmiyordu. ABD, Irak'ı işgalini meşrulaştıran uluslararası kararlar almamıştı.

Öyle ki dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın imajı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) önündeyaptığı yalan konuşma bu başarısızlığın simgesi haline gelmişti.

ABD'nin uluslararası meşruiyet ve BM kararları ile temsil edilen yumuşak güç çerçevesi dışında Irak'a girdikten sonra İslam dünyasındaki imajı, savaştan sonra ABD'lileri dünyadaki konumlarını yeniden düşünmeye itecek kadar ciddi derecede bozulmuştur.

Örneğin ABD'nin Endonezya'daki imajı Irak'ın işgalinden önce yüzde 80 oranında olumluyken, işgalden sonra yüzde 20'ye gerilemiştir.

Böylece anketlerde ABD'nin imajı yüzde 60 oranında değer kaybı yaşamıştır. Endonezya'dan Fas'a, ABD'nin Müslüman dünyasındaki prestiji ciddi derecede sarsılmıştır.

Dolayısıyla Irak Savaşı, akıllı güç ve uluslararası ilişkilerde kullanılma biçiminden ziyade akılsızca güce bir örnektir.

Zira sert güç, ABD'nin dolu dolu yumuşak bir güç deposu ve model becerisi olmasına rağmen yumuşak güçten herhangi bir destek almadan tek başına duruyordu.


Bölgemizde birçok kişi, belirli zamanlarda yumuşak güç ile sert güç arasındaki ilişkiyi anlamadan yumuşak güçten bahsediyor.

Tek başına yumuşak güç pek değerli değildir. Daha çok, kültürel rezervlerden başka hiçbir şeye sahip olmayan ülkeleri tanıtmak için halkla ilişkileri satın almaya daha yakın bir şey haline gelmiştir.

Yumuşak güç, yerel kültürün tezahürüdür. Alınıp satılamaz. Ya vardır ya da yoktur. Sert bir güçle desteklenmezse işe yaramaz hale gelir.

Bizi devletin akıllı gücüne getiren iki gücün uyumu konusuna gelince; bu konunun incelenmesi ve dikkatli bir şekilde çalışılması gerekmektedir.


Diğer yandan ülkeler yumuşak güçlerini kaybedebilir. Bunun en iyi örneği, Kızıl Ordu'nun Reichstag'a girmesiyle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği'nin içine düştüğü durumdur.

Kızıl Ordu'nun Reichstag'a girmesi, Hitler'in intihar etmesine yol açmış ve komünizmi parlak bir model haline getirmiştir.

Bu sayede Avrupa'daki sol partiler zaferden zafere koşmuştur. Ancak yavaş yavaşSovyet diktatörlüğünün ve onun baskıcı uygulamalarının açığa çıkmasıyla birliktemodel parlaklığını yitirmiş ve Sovyet yumuşak gücü dağılmıştır.

Öyleyse yumuşak güç, model başarısız olduğunda sona erebilir ve yok olabilir. Yumuşak gücün en ideal olduğu zaman, çizilen imajın asılla uyuştuğu andır. Bir ülke, aslı olmayan bir imajı pazarlayamaz.
 


Sadece kültürel ve medeni haliyle asıl yani öz, sert güce eklenebilen bir şeydir. Böylece akıllı güç elde edebiliriz. Bazı ülkeler imajın onarılması fikrine oldukça ilgi gösteriyor.

Ancak öz düzeltilmedikçe imaj düzelmez. Bir ülkenin küresel medya alanındaki imajını iyileştirmek sadece halkla ilişkilere veya pazarlamaya bakar ancak uzun soluklu olmaz.

Bölgemizin çok sayıda liderine danışmanlık yapan birçok ekip, yumuşak güç ve bunu kullanmanın yolları ile halkla ilişkiler ve devleti tanıtmak arasındaki farkı ve tüm bunların sert güçle ilişkisini ve iki güç arasındaki uyumun boyutunu bilmiyor.

Bölgemizde kültürden yoksun bazı ülkelerin yumuşak güce sahip olması mümkün mü?

Cevap net bir şekilde 'hayır.'

Kısacası, devletin akıllı gücü ancak öz ve asıl bileşenlerinin varlığıyla üretilebilir:

Silah, para ve teçhizattan oluşan sert bir maddi güç, devletin yerel kültürü ile temsil edilen yumuşak bir güç ve son olarak devletin bu iki gücü en uyumlu olacak şekilde birleştirme yetisi.

Bunlar olmadan akıllı gücü üretmek, hayalden başka bir şey değildir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU