Davutoğlu’ndan Erdoğan’a yanıt: Açık oturuma çıkalım, yüzleşelim

“Yolsuzluk” ve Şehir Üniversitesi ile ilgili açıklamalar yapan Erdoğan’a, Davutoğlu’ndan yanıt geldi

Fotoğraf: Twitter

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, kendisini yolsuzlukla suçlayan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yanıt verdi.

Davutoğlu, “İstediğin gazetecileri al, ‘Pelikancılar’ da dahil. İstediğin kanalda senin damadının kardeşinin sahip olduğu kanal da dahil açık oturuma çıkalım, sen prompter kullan, ben böyle yalınkılıç çıkacağım. Senin ayarladığın gazeteciler sana hazırlanmış sorular sorsunlar. Bana ne isterlerse sorsunlar. Ama yüzleşelim. Var mısın?” dedi.

Sosyal medya hesabından bir video paylaşan Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:

Sayın Erdoğan bugün yaptığın AK Parti grup konuşmasında prompter dışına çıkarak yine beni çaltın dışarı vurdun. Şehir üniversitesi bağlamındaki yaptığın bütün ithamları yarın saat on beşte arkadaşlarımla birlikte cevaplandıracağım. Ama şahsen bana yönelik olarak kullandığın yolsuzluk ifadesi için seni ciddi bir yüzleşmeye davet ediyorum. Küçük bir yüzükle başlattığı yolculuğu büyük servetlerle sürdüren kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanı teşekkürle uğurlayan devlet adına aldığı hediyelerin hiçbirini beyan etmeyen kamu parasıyla yapılan yatırımlara yollara, sokaklara, barajlara, stadyumlara, üniversitelere adını yazdıran, bırakın birinci akrabaları, yakın çevresindeki herkesi siyaseten iktidar olduğu dönemde zengin eden sen, uluslararası mahkemelerde mal varlıkları dosyası ve diğer ekonomik suçlarla ilgili ismi geçen sen... Hayatı boyu emeği dışında hiçbir şey yememiş olan ikinci bir maaşı kabul etmemiş olan, başbakanlıkta hanesine giren her lokmanın bedelini makbuzla ödemiş olan, devlet adına aldığı en küçük hediyeyi dahi beyan etmiş olan ve ulusal ve uluslararası bütün çevrelerde temiz siyasetin sözcüsü olarak bilinen beni yolsuzlukla itham etti. Öyle mi? Beraber de bulunduk. Hangi süreçlerden geçtiğimizi sen de, bütün milletimiz de biliyor ve şahit. Madem böyle bir yolsuzluk söz konusuydu Sayın Erdoğan. Neden cumhurbaşkanıyken bizi uyarmadın? Neden ben başbakanlıktan 22 Mayıs 2016’da ayrıldıktan sonra bekledin, bekledin, bekledin de tam da Gelecek Partisi'ni kurmadan bir hafta önce 7 Aralık 2019’da beni yoksullukla itham ettin. Ertesi gün de ben de çağrıda bulundum. Başta ben olmak üzere bütün yaşayan başbakanların, cumhurbaşkanlarının ilgili bakanların mal varlıkları araştırılsın dedim. 8 Aralık'ta bu çağrıdan bugüne kadar sustun da şimdi niye konuştunuz Sayın Erdoğan? Devlet zafiyeti göstermişsin. Derhal işlem başlatmalıydın. Kamu malına uzanan el benim elim olsa bile kesmeliydin Sayın Erdoğan. Ben olsam keserdim. Bekledin. Çünkü meselelere siyasi rant açısından baktın. Şimdi sana üç çağrıda bulunuyorum; bir istediğin gazetecileri al, ‘Pelikancılar’ da dahil. İstediğin kanalda senin damadının kardeşinin sahip olduğu kanal da dahil açık oturuma çıkalım, sen prompter kullan, ben böyle yalınkılıç çıkacağım. Senin ayarladığın gazeteciler sana hazırlanmış sorular sorsunlar. Bana ne isterlerse sorsunlar. Ama yüzleşelim. Var mısın? İki, 8 Aralık 2019’da yaptığım çağrıyı tekrar yapıyorum. Benden başlamak üzere bütün yaşayan başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ilgili bakanlarla ilgili ve birinci derece yakınlarıyla ilgili bir araştırma, soruşturma komisyonu kurulsun. Ve kimin izah edemediği bir mal varlığı varsa bunu hazinede bir fonda tutalım ve şehitlere, yetimlere, engellilere, mazlumlara harcayalım. Var mısın? Eğer sen burada yoksan üçüncü teklifim ise sadece sana değil mecliste bulunan herkese… Ve önümüzdeki Altılı Masa zirvesinde bunu gündeme getireceğim. Ve bütün liderlerden bu konuda derhal girişimde bulunmaları ricasında bulunacağım. Hem araştırma hem soruşturma komisyonu kurulmalı ve önce benden ve birinci derece akrabalarımdan ama sonra sizden de. Yaşayan bütün başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ekonomi ve yatırımla ilgili bütün bakanları da bakanlar ve beni akrabaları da soruşturma komisyonunda mal varlıkları incelensin. Teklifinde bulunacağım ve onu takip edeceğim.

“Bütün bu gelişmeleri sessizce takip eden, sesin yükseltmekten korkan muhafazakar kesimlere de seslenendiğini” söyleyen Davutoğlu şöyle devam etti:

Sizin çocuklarınız da o üniversitede okudu bir kısmı. Hepinize o üniversiteyi vaktinde övdünüz, niye susuyorsunuz? Bugün siyaset yapıyorsak emin olunuz hem bu ülke ve milletimizin geleceği için ama en çok da bir gün alnı secde görenler bu ülkeye geldiklerinde temiz siyaset yapılır diye ömrünü veren terini döken, dua edenlerin onurunu ve sizin onurunuzu kurtarmak için yapıyorum. Ta ki çocuklarınız, torunlarınız bunu diyebilsinler. Ha unutmadan Sayın Erdoğan bu arada Bahçeli'ye benzeyen diliniz de bana Serok Ahmet diye hitapta bulunduğunuz konuşmanızda. Bahçeli'ye verdiğim cevabı sana da vereyim. Ser sera ser çava. Ben Sarok Ahmet diyene de, Yörük Ahmet diyene de minnet ve hepsinin selamını alır ve onunla gurur duyarım. Seni de Diyarbakırlı gençlere havale ediyorum. Onlar sana gereken dersi verirler. Bahçeli'yle Serok ünvanıyla alay edene gereken dersi önümüzdeki seçimde onlar sana verecekler. 14 Mayıs seçim tarihimizde hayırlı olsun. O gün “yeter söz milletindir” diyeceğiz. Son sözüm şudur. Tam bir barbarlıkla kapattığınız Şehir Üniversitesini inşallah iktidara gelir gelmez açacağız. Çünkü Şehir benim üniversitesi benim şahsi mülküm olmadığı gibi hiç kimsenin mülkü de değil, milletin mülküydü. Vakıf malıydı. Şehir açılacak, çünkü ‘Şehir’ hepimizin.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında Davutoğlu’na yönelik olarak şunları söylemişti:

Yanında bir tanesi daha var, aynen o da öyle. Bizden üniversiteyi istediler ve ben Başbakan'ım. Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Ekranları başında bizi izleyen milletime, yanında dolaşan öğretim üyelerine sesleniyorum, biz bu tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman ki Başbakanlık koltuğuna oturdu, ne yaptı biliyor musunuz? O tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun bir başka örneği yok. Bunu sen kalk milletimize bir anlat bakalım. O vakıftaki yöneticiler acaba bunu nasıl izah edeceksiniz? Bir tane örneği yok. Bilabedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre de yok. Ama bunlar bunu yaptı. Şimdi tabii pek kullanmıyorum o ifadeyi, Devlet Bey gayet güzel kullanıyor. Malum ona 'Serok Ahmet' diyor. Bu tür işler yapıyor. Helalinden ne yaptın? Kurduğunuz üniversiteyle başarı grafiğimiz ne? Yok. Biz de bu üniversiteyi, bunların bu yolsuzlukları nedeniyle aldık, devletimize mal ettik.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU