Greta Thunberg, Andrew Tate'e Twitter'da kafa tutarken 100 milyondan fazla kişi tüm zamanların en mükemmel cevabına mı tanık olduk? Bu soruya hemen hemen oybirliğiyle "evet" denebilir. Peki Greta'nın yaptığı doğru muydu? Bunun cevabı o kadar da bariz değil. Nedenini açıklayayım.
Tahminimce sizin de başınıza gelmiştir: Birisi size çok da hoş olmayan ya da tamamen saçma bir şey söyler ve siz hiçbir şey demezsiniz. Söyleyecek kelime bulamazsınız. Şok, sıkıntı ve diğer her şeyden oluşan bir katmanın altında, kelimeler yoktur işte. Sonra gelirler. Eğer siz de benim gibiyseniz kelimeler yaklaşık iki saat sonra, o an tamamen geçtiğinde gelir. Anlayabiliyor musunuz?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu Greta için geçerli değil. Bu hafta Twitter'da birçoğumuz, mükemmel zamanlamayla bir değil iki efsanevi cevaba tanık olduk: biri Tate'in "küçük penis enerjisi" ve diğeri de pizza kutularınızı geri dönüştürmediğinizde ne olacağı hakkındaydı (Tate'in insan kaçakçılığı ve tecavüzle ilgili bir soruşturma kapsamında Romanya'da tutuklanmasının, yerini ifşa eden bir video yayımlamasından sonra gerçekleşmiş olabileceği teorisine atıfta bulunuyordu).
Taraflara aşina olmayabilirsiniz: Bir yanda eski kick boks dünya şampiyonu (diğer ünlü olma nedenleri arasında Big Brother'ın 17. sezonundan bir kadına kemerle vurduğu için kovulmakla [rıza dahilinde olduğunu iddia ediyor] şiddet yanlısı ve kadın düşmanı açıklamalar yaptığı için birçok sosyal medya platformundan çıkarılmak da yer alıyor) Tate var; kısa süre önce Twitter'dan engellenen 3,4 milyon takipçili bir adam. Diğer yandaysa Greta Thunberg var. Greta'yı tanıtmaya gerek yok. 5,2 milyon takipçisiyle Greta hem bir iklim aktivisti hem de sosyal medya dünyasının ağır sıkletlerinden.
Greta'nın hızlı cevabı geniş çapta paylaşıldı. Bu makale yazıldığı sırada 193 milyon görüntülenmeye, 564 bin retweete ve çok daha fazlasına erişmiş durumda. Bunlar, Tate'in orijinal tweetinin etkileşimlerinden önemli derecede fazla.
Ama burada gerçekte ne oldu? Ve bundan ne öğrenebiliriz?
İşletmeler ve bireylerle sosyal medya stratejileri üzerinde çalışırken, trollerle etkileşime girmemelerini tavsiye ediyorum. Onları gizlemeli, engellemeli, bildirmeli ve yolunuza devam etmelisiniz. Peki, Tate gerçekten Greta'yı "trollüyor" muydu? Aslında Tate'in tweetinin özünde trolleme olmadığını şiddetle savunuyorum. Tepki almak için mi tasarlanmıştı? Evet. Küstahça mıydı? Buna da evet. Ama trolleme değildi.
Genellikle (küçük işletmelere söylediğim şey bu) olumsuz yorumların harcanan çabaya değmeyeceği tavsiyesinde bulunurum. Ateş gibi, olumsuzluğun da hayatta kalmak için oksijene ihtiyacı var. Tweetlerin de bunu yapmak için ekstra erişime ihtiyacı var. Bir uydurmayla veya gerçek bir meseleyle bağlantılı bir yorumsa, bununla ilgilenilmesi gerekir. Peki ya sadece bir tepki için tasarlanmış boş, alakasız düşünceler? Hayır. Bundan kaçınmanızı söylememin bir nedeni de internette biriyle "kavga ederek" itibarınıza verebileceğiniz olası zarar.
Ama bu bir kavga değildi. Sözünü sakınmaması ve tartışma çıkarmasıyla (ve bunun gibi şeylerle) isim yapmış birine karşı durmak için tasarlanmış can acıtıcı bir ifadeydi bu. Greta benim müşterim olsaydı, ona şunu söylerdim: 5 milyondan fazla bir kitleniz varken biri size böyle halka açık bir şekilde, bugüne dek hayatınızı kampanyasını yürütmeye adadığınız davanın zıttı bir şeyle meydan okuduğunda "kavga" etmeli misiniz? Kesinlikle. Bu "ideal pratiğe" aykırı olsa bile.
Greta dünya liderleriyle boy ölçüştü ve en kamusal alanlarda fikirlerini dile getirdi. Çok şeye (ve çok şey için) göğüs gerdi. Hâlâ öğrenciyken İsveç parlamentosunun önünde oturma eylemi yapmaya karar verdiğinden beri önüne çıkan her zorlukta alıştırma yapıyordu. Bir anlığına bile Tate'in Greta'nın klasik ezeli düşmanı olduğunu hayal edemesem de Greta beklenmedik bir darbe indirdi ve bir "dev"e kafa tuttu.
Tabii ki bu olay ilgili her iki taraf için epey görünürlük sağladı. Twitter'da, bir arabaya yakıt koyan adamın bu kadar çok fotoğrafını ya da #smalld***energy'i (#küçükpenisenerjisi) popüler etiket olarak hiç son birkaç günkü kadar görmemiştim. Olay hakkındaki yorumlar da ilginç. Birçoğu çok komik olsa da bazıları insan davranışının ilginç yönlerini ortaya çıkarıyor.
Çok fazla paylaşıldığını gördüğüm bir tweet (ilk tweet silindiği için hem birinci hem de ikinci versiyon), Greta'nın yerine Andrew Tate'in hayatını tercih ettiğini belirten Julia Hartley-Brewer'ınkiydi. Kendi başına pek çığır açıcı sayılmaz fakat Greta'nın otizminden bahsedilmesi kesinlikle yaygın ve anlaşılır bir tepkiye neden oldu. Bunun açık sebebinin ötesinde de birçok nedeni var ama bu yazı yazıldığı sırada ikinci versiyonun 1,5 milyon görüntülenme ve 3 binden çok daha fazla yorum aldığı düşünülürse, belki de bu iletişimin "enerjisi" Andrew ve Greta'nın ötesine uzanıyor?
Ne de olsa çoğu kişinin şimdiye kadar Tate ve Greta Thunberg hakkında bir fikri var. Greta'nın cevabının, birçok kişinin gözünde statüsünü yükselttiğini söyleyebilirim. Greta'nın temsil ettiği şey göz önüne alındığında alışılmadık şekilde bu, inançları için değil, bir sosyal medya doğal afetine karşı durduğu için statüstünü yükseltti. Bu, Greta'nın "markası" için harikalar yarattı. Ya Tate'in? Pek sayılmaz.
Burada haysiyete dair öğrenilmesi gereken bir ders de var. Greta iki efsanevi, hızlı cevabına karşın Twitter'da nispeten sessiz ve haysiyetli kaldı. Harriet Williamson'ın yazdığı gibi, cevap vermek için acele etmedi. Tate'e görüldü attı.
Ve Tate bununla başa çıkamadı. Sakin kalamadı ya da görmezden gelemedi. Tate, Greta'nın alaycı yorumuna çok duygusal bir tepki verdi; kocaman bir video paylaştı ve görünüşe göre, bunun sonucunda kendini yetkililerin tam ortasına attı. Tekrar edeyim; Greta'nın yaptığı gibi "ayıyı dürtmeyi" genellikle sosyal medya müşterilerime ideal pratik diye tavsiye etmem ama bu kesinlikle işe yaradı. Değil mi Andrew?
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent