Siyasette ve yönetimde yeni kuşaklar

Araplar modern tarihlerinde ilk kez, yeni verileriyle ve modern kelime dağarcığıyla dönemin meseleleriyle iç içeler

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın imajı ve rolü, Araplar için yeni bir soluk oldu / Fotoğraf: AFP

Nasıl ki iktidarın aktarılması hayatın akışındaki ilkelerden biriyse seçkinlerin rollerini bir diğerine aktarması da insanlığın doğasında olan bir durumdur.

Bu yüzden özellikle son çeyreğinde, Arap yöneticilerin bazı kartlarını zamanın ve tarihin akışı nedeniyle kaybetmeye başladığı 20'nci yüzyılı ve Arapların bu dönemde çektiklerini eşi benzeri görülmemiş gelişmelerle geride bırakmak istediğini gördük.

Çok sayıda kral ve başkan aramızdan ayrıldı ve iktidara başka gençler geldi. Özellikle "Arap Baharı" dediğimiz bir süreç aynı dönemde siyasi hayatın damarlarına yeni bir kan pompalandı.

Böylece mevcut koşullar değişti. Öyle ki bugün, daha önce siyaset sahnesinde olmayan genç grupların kontrolü ele aldığı yeni bir Arap dünyasıyla karşı karşıyayız. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öte yandan gerici fikirleri sürdüren ve geleneksel kalıplardan çıkmayan henüz hayatının baharında liderlerimiz de var.

Suudi Arabistan, beklenmeyen olumlu gelişmelerden büyük bir pay alırken modern dünyayı, uluslararası ve bölgesel değişimleri benimseyen yeni bir entelektüel liderlik niteliği kazandı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın imajı ve üstlendiği rol, Araplar için yeni bir soluk oldu.

Bir bütün olarak resmi nitelikte reformcu fikirleri olan Mustafa Kemal Atatürk ile kıyaslandı. Ancak modern yükseliş yıllarında Türkler için böyle bir kıyaslama söz konusu değildi.

Benzer bir durum Körfez ülkelerinde de değişen düzeylerde yaşandı. Genç liderler, liberal fikirler ve modern vizyonlar, parlak bir imaj ve farklı bir zihniyetle geniş dünyaya açılma arzusuyla zamana ve mekana ayak uyduruyordu.

Araplardaki bu yeni ruh bölgesel ve uluslararası arenada dilden dile aktarıldı. Arap dünyasındaki köklü dönüşümlerden bahsetmeye başladık.

Son haftalarda, Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen 2022 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP27), Katar'ın ev sahipliğinde bir Arap ülkesinde ilk kez düzenlenen FIFA Dünya Kupası ve Çin ile Suudi Arabistan, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ve Arap ülkelerinin katıldığı üç zirve Arap dünyasında büyük bir heyecan yaratan bu ruhu açıkça gözler önüne seriyordu.

Tüm bunlar, ufukta yeni bir şafağın belirdiğinin ve Araplar için farklı bir tablo çizildiğinin, zamanla ve gelişimle ilerlemeye gücü yeten bir Arap yolculuğunun tamamlanmakta olduğunun teyidi niteliğindeydi. 

Tam bu noktada aşağıdaki şu konuları ele almak istiyorum:

  1. Araplar, geçmişiyle, eski uygarlıkları ve büyük kültürlerin yanı sıra tek tanrılı üç dini kucaklaması ile tanınır. Bu yüzden topraklarında art arda kurulan medeniyetler, Arapların geçmişleriyle gurur duymalarını bugün ve gelecek vizyonlarının bir parçası haline getiren özel bir kültürel birikim yarattı. Bu nedenle geçmişi Arapları her zaman geçmiş dönemlere yönelik güçlü bir özlemle kendine çeker. Bu yüzden “Emcad ya Arab emcad!” (Ey şanlı Arap) ifadesi bu derinlerde gömülü duygunun göstergesi olarak zaman zaman ortaya çıkar. Bir ulusun, tarihini arkasına alan ve onu omuzlarında taşıyan bir nostaljiye sahip olmasında hiçbir sakınca yoktur. Aksine bugününü inşa etmesinde ve geleceğini şekillendirmesinde daha yararlıdır. Bu yüzden fikri, siyasi ve kültürel içeriğiyle Arapların modernizme olan eğilimi, tamamlamayı sabırsızlıkla beklediğimiz ve onu güçlendirmeye çalıştığımız niteliksel bir değişimdir.
     
  2. Her Arap ülkesinde içeriyi yeniden düzenleyen, doğal ve beşeri kaynakları mümkün olan en iyi şekilde kullanmaya çalışan somut bir Arap uyanışı söz konusu. Bu, başlı başına geleceğe doğru büyük bir adım. Çünkü hep kaynakları israf etmekle ve mevcut fırsatlardan yararlanamamakla suçlandık. Suudi Arabistan, Fas, Mısır gibi ülkeler ve Körfez ülkelerinin çoğu ile Cezayir, özellikle Araplar geleneksel ve yeni enerji hazinelerinin anahtarlarına da sahip olduklarından geri kalmışlık bariyerini kırmak ve ilerlemek için yeni endüstriler, dev projeler ve yapıcı fikirlerle ilerleme merdivenini tırmanmaya başladı. Bunun yanında istisnasız birçok Arap ülkesinde aktif bir bilimsel tesis bulunuyor. Şüphesiz siyasi istikrar da bunda başlı başına büyük bir sorumluluk taşıyor. On binlerce sığınmacı ve yerinden edilmiş kişiyle içinde bulunduğu siyasi durumun bedelini ağır ödeyen Suriye devleti, başka bir döneme ve yeni verilere doğru ilerlendiğinin anlaşılmasında siyasi durumun ve istikrarın önemini daha ortaya koyan bir örnek teşkil ediyor.
     
  3. Araplar modern tarihlerinde ilk kez, yeni verileriyle ve modern kelime dağarcığıyla dönemin meseleleriyle iç içeler. Arapların zihni son yıllarda gıda ve kaynak kıtlığının yanı sıra enerji, su, iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile ilgili büyük sorunlarla meşgul. Birçok Arap ülkesi, Suudi Arabistan gibi bir ülkeyi mükemmel bir turizm ülkesi ve Mısır'ı modern teknolojilere ve bir yol ağına sahip modern bir ülke haline getiren, tek faktöre dayalı rantiye ekonomilerinden kaynakların çeşitlendirildiği ekonomilere dönüşmüştür. Dolayısıyla istisnasız çoğu Arap ülkesiyle karşılaştırılabilecek yeni bir gelişmeyle karşı karşıyayız. Ancak bu Arap ülkelerindeki mevcut yönetimlerin siyasi iradesi, olup bitenleri özümseme ve geleceği öngörme, sıkı çalışarak kalkınma, modern teknolojiyi kullanma ve zamanımızın gelişmiş dünyasıyla deneyim alışverişinde bulunma gibi faktörlerden ilham alma kabiliyetlerine bağlı olmaya devam ediyor. 
     
  4. Araplar birkaç yüzyılı teoriler üreterek, konuşarak ve dedikodu yaparak geçirdiler. Sonuç, açlıktan zenginliğe taşımayan sloganlar ve katı çağrılar oldu. Bu tutumu somut hale getirmek, gerçek bir gelişme ve ilerleme duygusuna, kararlılık, netlik ve irade ile geleceği keşfetme arzusuna dönüştürmek gerekiyordu. Bugün Arap ülkelerinin ekonomik yapılarını değiştirmeye, uluslararası ticaretlerini canlandırmaya, yerel para birimlerinin değerini artırmaya ve herkesin bağlı olduğu demokratik temellere dayalı ölçülü bir ekonomik büyümeyi teşvik etmeye çalışıyoruz. Çağın ruhuna, kültürel diline ve ekonomik yöntemlerine uygun olarak, gerçek ve geri dönülmez bir dönüşümün eşiğindeyiz.
     
  5. Ne zaman Arap ülkelerinin ekonomik büyümelerinden ve temel yapılarındaki gelişmeden bahsetsek Arap-İsrail çatışması gibi karmaşık bir sorunla karşı karşıya geliyoruz. Araplar için temel bir sorunu teşkil eden Arap-İsrail çatışması, Arap ülkelerinin bazılarının kaynaklarını tüketiyor. Çünkü silahlanmaya yaptıkları harcamalar, kaynaklarının büyük bir kısmını çekiyor. Demokrasi ruhunun üzerindeki olumsuz etkisinin yanı sıra demokrasi ile kalkınma arasındaki bağı da zayıflatıyor.  Bu da Arap ülkelerinin geleceğin onlara neler getireceğini öngörebilmeleri ve geleceğe dair değişime yönelik ciddi adımlar atabilmeleri için şu an bir uyanış ve tam bir bilinçlenme sürecine girdikleri anlamına geliyor. Arap-İsrail çatışmasının son yıllarda çözüme kavuşturulmaktan ziyade yönetildiğine şüphe yok. Bugün yaşananlar, çatışmanın çözümü değil, yönetilmesi olduğundan Filistin halkına kendi topraklarında meşru haklarını veren kapsamlı ve adil bir çözüme ulaşabileceğini öngörmek mümkün değil.

Yukarıdaki gözlemler, son yıllarda Arapların yürüyüşünü etkileyen engeller arasında güçlü bir etkiye sahip olan faktörlerin bir araya getirilmesinden oluşuyordu.

Arapların bu seferki atılımının öncekilerden farklı olduğuna şüphem yok. Çünkü dersimizi aldık ve olumsuzlukları, acıları ve zorluklarıyla geçmişin kozasından çıkıp dünyayla ciddi bir şekilde iletişim kurduk.

Bu da sağlam bir irade, bilinçli çalışma ve ait olduğumuz ulusun ve içinden çıktığımız halkların yeteneklerine kesin bir şekilde inanmadan başarılamazdı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

DAHA FAZLA HABER OKU