Jack Dorsey'nin merakla beklenen sosyal medya projesi Bluesky'a dair tüm bilinenler

"Olasılıklar dünyasına açılan bir portal olacak"

Twitter'ın kurucusu Dorsey de aralık ayında platformdaki CEO'luk görevinden istifa etmişti (AFP)

Elon Musk'ın Twitter'ı resmen satın almasının ardından gelen istifa ve işten çıkarma dalgası, platformun çökebileceğine dair endişelere yol açarken, yeni bir sosyal medya arayışını da güçlendirdi.

Birkaç ay içinde kullanıcı sayısını neredeyse ikiye katlayarak 7 milyondan fazla kişiye ulaşan merkeziyetsiz sosyal medya platformu Mastodon, şimdilik Twitter'dan göç eden kişilerin uğrak noktası konumunda.

Öte yandan kullanıcıların büyük kısmı, Twitter'ın kurucusu ve eski CEO'su Jack Dorsey'nin yeni projesi Bluesky'ı merakla bekliyor.

Dorsey'nin ilk kez 2019'da duyurduğu proje, son üç yıldır birçok kez biçim değiştirdi. İlk başta Twitter'ın içinde ortaya çıkan proje, daha sonra bağımsız bir şirket haline gelmişti.

Kısa süre önce beta sürümü için kullanıcıları bekleme listesine kaydolmaya çağıran Dorsey, sadece iki gün içinde 30 bin kişinin başvurduğu projeyle şimdiden önemli bir başarıya imza atmış oldu.

Bluesky nedir?

Dorsey'nin daha Twitter CEO'suyken kurduğu Bluesky'ın amacı aslında Twitter ve diğer ağlarla birlikte çalışabilen merkeziyetsiz bir protokol geliştirmekti.

Öte yandan, proje 2021'de kamu yararına çalışan bir şirkete dönüşerek Twitter'dan ve şu anda dolayısıyla Elon Musk'tan bağımsız oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dorsey, tıpkı Musk gibi kripto paraların en büyük destekçileri arasında yer alıyor. Bu nedenle başta uygulamanın blok zinciri üzerinde çalışacağı düşünülüyordu.

Ancak Dorsey, uygulama için mevcut protokollerden birini seçmek yerine kendi protokolünü geliştirmeye karar verdi.

Bilgi teknolojilerinde protokol, iletişim sisteminin çalışma prensibini ifade ediyor. Diğer bir deyişle, belirli bir sistem ya da uygulamayı kullanabilmek için uyulması gereken kurallar bütünü anlamına geliyor.

Twitter internet uygulamalarında yaygın kullanılan TLS protokolü üzerine kuruluyken, Dorsey ve ekibi "AT Protokolü" adı verilen, açık kaynaklı ve birleşik (federated) bir ağ geliştiriyor.

Bluesky ise özünde kullanıcıların bu yenilikçi protokole erişmek için tarayıcı olarak kullanacağı bir uygulama olacak. Bu yüzden şirketin konuyla ilgili açıklamalarında "portal" kavramı sıkça vurgulanıyor:

Yaptığımız uygulamayı Bluesky (mavi gökyüzü) diye adlandırıyoruz çünkü bu, AT Protokolü'nün üzerindeki olasılıklar dünyasına açılan bir portal olacak.

Merkeziyetsiz ve birleşik ağlar yükselişte: AT Protokolü nasıl bir sistem?

Son yıllarda Facebook gibi şirketlerin bir dizi skandalının açığa çıkması ve kullanıcı verilerinin gizliliğine yönelik endişelerin artması merkeziyetsiz ağ fikrini de giderek yaygınlaştırdı. Şimdiyse Musk'ın Twitter'ı almasıyla çok sayıda kullanıcı, internette kendileri adına karar veren şirketlere karşı daha şeffaf ortamlar aramaya başladı.
 

Facebook

Facebook uzun süredir veri gizliliğiyle ilgili eleştirilerin odağında (G. Carrie / Unsplash)


Merkeziyetsizlik kavramı da kabaca, kontrol ve karar verme yetkisinin merkezi bir varlıktan (birey, kuruluş veya grup) alınıp bir ağa dağıtılması anlamına geliyor. 

Twitter, Facebook ve Instagram gibi en popüler platformlar, tek merkezden yönetilirken, tüm kullanıcıların verileri de bu merkezin elinde tutuluyor. Merkez, kullanıcının hoşlanmayacağı değişiklikleri yapabiliyor, verileri reklam şirketlerine satabiliyor ve bunlar üzerinden kazandığı parayı tamamıyla kendisine saklayabiliyor.

Merkeziyetsiz platformlarda ise tek bir merkez yok. Bunlar, aslında iç içe geçmiş bir dizi ağdan oluşuyor. Bu ağlarda kullanıcılar, kendi sosyal medya platformlarını yaratabiliyor ve kendi kararlarını alabiliyor.

Merkeziyetsizlik, birleşik ağ (federated network) kavramıyla da yakından ilişkili. Zira iç içe geçmiş bu ağlar, aynı zamanda birbirleriyle etkileşim kurabiliyor.

Örneğin bugün yaygın kullanılan sosyal medya platformları birleşik bir ağda olsaydı, Twitter'daki bir kullanıcı, Instagram'daki bir başka kullanıcıyı Instagram'a hiç kayıt olmadan takip edebilir ve tüm gönderileri kendi akışında görebilirdi. Benzer şekilde, Telegram'dan WhatsApp'a mesaj göndermek de mümkün olurdu.

AT Protokolü işte tüm bu özellikleri mümkün kılabilecek birleşik bir ağ olarak tasarlandı. Projenin arkasındaki ana fikir, kullanıcıların aynı arka ucu (perde arkasında çalışan kod) ve verileri kullanmasına, hatta bunlar üzerinde kendi uygulamalarını oluşturmasına olanak tanımak.

Açık kaynak kodları: "Algoritmalarımız üzerinde bilgi sahibi olmalıyız"

Bu türden ağlar özünde açık kaynak kodlu yazılımlara sahip olmalarıyla öne çıkıyor. Açık kaynak kodunu tanımlamak için öncelikle "kaynak kodu" kavramından söz edilebilir.

Herhangi bir yazılımın işlenip bilgisayar diline çevrilmeden önce insanların okuyup üzerinde çalışabildiği, programlama diliyle yazılmış haline kaynak kodu (source code) adı veriliyor. Kâr amaçlı kuruluşlar, ürün ve hizmet sırlarının kullandıkları yazılımda kayıtlı olduğunu düşündükleri için kaynak kodlarını genellikle gizli tutuyor. Gizliliğe "kapalı kaynak kodu" adı veriliyor.

Bu şifreli yazılımlarda kaynak kodunu yasal olarak kopyalama, değiştirme, güncelleme ve düzenleme hakkına yalnızca kodu oluşturan ilk yazarlar sahip.

Açık kaynak kodu söz konusu olduğunda ise kaynak kodun telif sahibi, yazılımı herhangi birine, herhangi bir amaçla kullanma, inceleme, değiştirme ve dağıtma haklarını vermiş oluyor. Bu da kullanıcının uygulamadaki bir algoritmanın nasıl çalıştığına erişim hakkı olması demek.

Örneğin, merkeziyetsiz bir platformun bilgisayar dilinden anlayan sıradan bir kullanıcısı, akışında gördüğü içeriği tam olarak neden gördüğünü anlayabiliyor. Bu kullanıcı platformun özelliklerinin nasıl geliştirildiği ve hataların nasıl ele alındığına dair bilgi de edinebiliyor.

Bluesky projesinin de ana amaçlarından biri, kullanıcıların, sosyal medyadaki deneyimini etkileyen algoritmalar üzerinde kontrol sahibi olması. Zira algoritmalar, temelde "ne gördüğümüzü ve platformda kimlere ulaşabileceğimizi belirliyor".

Şirketin konuyla ilgili bir açıklamasında, "Çevrimiçi ortamlarımıza güveneceksek, algoritmalarımız üzerinde kontrol sahibi olmalıyız" ifadeleri yer alıyor:

AT Protokolü, şeffaf algoritmaları destekler, böylece kullanıcılar deneyimleri üzerinde daha fazla kontrole sahip olur.

Öte yandan Bluesky'ın bu "kontrolü" sağlayabilmek için nasıl bir yöntem izleyeceği ve tam olarak nasıl işleyeceği henüz bilinmiyor.

 

 

AT Protokolü türünün ilk örneği mi?

AT Protokolü türünün ilk örneği değil çünkü merkeziyetsiz ağlar uzun süredir internet kullanıcılarının hayatında. Bunlar arasında AcitivtyPub, Identitiy, Matrix ve daha birçok ağ yer alıyor.

Örneğin, Mastodon da ActivityPub protokolü üzerine kurulu. Uygulama, "birleşik evren" (fediverse) diye anılan ActivityPub sayesinde, bünyesinde 5 binden fazla sosyal ağ barındırıyor. Bunlara "sunucu" adı veriliyor.

Mastodon'da isteyen herkes kendi sunucusunu kurabiliyor veya mevcut bir sunucu üzerinde hesap açabiliyor. AT Protokolü'nün amaçlarına benzer şekilde, farklı sunuculardaki kullanıcılar birbirini takip edebiliyor, gönderilerini görebiliyor, beğenip yeniden paylaşabiliyor.

Onu diğerlerinden farklı kılan ne?

Bu noktada akla şu soru geliyor: Bluesky'ın Mastodon'dan ne farkı olacak? Soru aslında şöyle de sorulabilir: Dorsey ActivityPub'ı kullanmak yerine neden kendi protokolünü kuruyor?

Dorsey'nin buna ilk cevabı hesapların taşınabilir olması hedefi. Şirketin açıklamasında, "Bir kişinin çevrimiçi kimliği, kullanıcılarına karşı hiçbir sorumluluğu olmayan şirketlere ait olmamalı" deniyor:

AT Protokolü sayesinde verilerinizi kaybetmeden hesabınızı bir sağlayıcıdan diğerine taşıyabileceksiniz.

Mastodon'da da kullanıcılar takipçilerini kaybetmeden hesaplarını sunucular arasında taşıyabiliyor. Ancak Bluesky ekibi, kendi çözümlerinin daha hızlı ve geniş çaplı olduğunu savunuyor:

ActivityPub'da geçiş araçları nispeten sınırlı. Kullanıcıların hesabını taşıyabilmesi için ilk sunucuda ve taşınmak istedikleri sunucuda hesapları olması gerekiyor. Ayrıca kullanıcının önceki verileri de taşınamıyor.

Şirkete göre, Bluesky sayesinde kullanıcılar sunucuların aniden kapanması durumunda da hesaplarını kaybetmeyecek. Zira Mastodon'da kullanıcıların hesaplarını taşıyabilmesi veya başka önlemler alabilmesi için mevcut sunucularının kapanacağını önceden bilmesi gerekiyor.

Kullanıcıları ani yasaklardan, sunucuların aniden kapanmasından ve politik anlaşmazlıklardan koruduğu için hesapların taşınabilir olması çok önemli.

 

mastodon
Mastodon, Twitter'a çok benziyor. "Toot" olarak adlandırılan tweetler beğenilebilir ya da "boost" (retweet) edilebilir (Reuters)


Eugen'den itiraz: "Sırf farklı olmak için..."

Buradan hareketle Bluesky ekibi, önceki merkeziyetsiz protokollerin en gelişkin özelliklerini örnek alarak daha da ileri bir sistem ortaya koyacaklarını söylüyor.

Öte yandan Mastodon'u 2016'da kuran genç yazılımcı Eugen Rochko, aynı görüşte değil.

Mastodon hesabından 20 Ekim'de yaptığı paylaşımda Eugen, "Bence ActivityPub'da yapamayacağınız hiçbir şey yok" ifadelerini kullanmıştı.

"İstediğinizi ekleyebilirsiniz. Uygulayıcıların şimdiye kadar yapmayı seçtikleriyle protokolün yapabileceklerini karıştırmayın" diyen yazılımcı şöyle eklemişti:

Büyük resimde AT Protokolü, birleşik evrenin sunduğu olanaklarla uyumlu. Sırf farklı olmak için farklı olmaya çalışıyorlar gibi geliyor.

Bluesky ne zaman gelecek?

Dorsey'nin de kabul ettiği üzere, Bluesky'ın geliştirme süreci epey yavaş ilerliyor. Ancak Twitter'daki kargaşa, projenin başındaki isimleri daha hızlı davranmaya itebilir.

Mart 2022'de şirket, ilk resmi çalışanlarını işe almıştı. Daha önce Google ve Twitter'da çalışmış olan Aaron Goldman, güvenlikten sorumlu mühendis olarak işe başlamıştı. Paul Frazee ve Daniel Holmgren de şirketin protokol mühendisleri olmuştu.

Şirketin yönetim kurulunda ise şirketin CEO'su Jay Graber, XMPP protokolünün mucidi Jeremie Miller ve Dorsey'nin kendisi yer alıyor.

Kurul, şu anda beta sürümünü, kayıt olan belirli bir grubun kullanımına açmış durumda. Halihazırda kodlarını yayımladıkları için yazılımcılar da bunlara erişerek ek geliştirmeler yapabiliyor.

Ancak birçok kişi, Bluesky'ın kısa sürede kullanıma tamamen açılamayacağı görüşünde.

Dorsey'ye güvenebilir miyiz?

Bu arada gelişmeleri merakla izleyen internet kullanıcıları, Dorsey'ye güvenip güvenemeyeceklerini sorguluyor.

Zira dünyanın en popüler merkezi uygulamalarından biri olan Twitter'ı da Dorsey'nin kendisi kurmuştu. Dolayısıyla kullanıcılar, Twitter'ın geldiği durumdan Dorsey'nin de sorumlu olduğunu düşünüyor.

Diğer yandan teknoloji milyarderi, Twitter'da işten çıkarma haberlerinden sonra özür dilemişti:

Twitter'ın geçmişteki ve şimdiki insanları hem güçlü hem de dirençlidir. Ne kadar zor olursa olsun her zaman bir yolunu bulurlar. Birçoğunun bana kızgın olduğunun farkındayım. Herkesin bu durumda olmasının sorumluluğu bende. Şirketi çok hızlı büyüttüm. Bunun için özür dilerim.

Dorsey nisan ayında da "internetin bu duruma gelmesinde" rol oynadığı için pişmanlığını dile getirmişti:

İnternetin keşfi ve kimliklerin depolanması şirketlerde merkezileştirilince, internet gerçekten zarar gördü. Bundan kısmen suçlu olduğumun farkındayım ve pişmanım.

 


Ancak aynı zamanda Dorsey'nin Twitter'ı satın alma sürecinde Musk'ın en büyük destekçisi olduğu biliniyor.

Satış anlaşmasının imzalanmasının ardından milyarder, "Platform için en güvendiğim çözüm bu. Twitter'ın sahibi Wall Street'ti. Bu yüzden bir şahsın onu satın alması doğru bir ilk adım oldu" demişti:

Bir şirket olarak Twitter her zaman benim öncelikli sorunum ve en büyük pişmanlığımdı. Bu sorunu çözmek için Elon, güvendiğim tek çözüm.


 

Yararlanılan kaynaklar: Decrypt, The Verge, Life Style Asia, Vanguard, Capital, AT Proto, Bluesky Web, Crypto Slate, Jay Graber / Medium

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU