Seçimleri kazanmak…

Dr. Kerem Yavaşça Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Seçimlere en çok 6-7 ay kaldığı bugünlerde sıkça tartışılan konu, muhalefetin ortak bir aday etrafında birleşip birleşemeyeceği konusu.

Bu noktada herkes altılı masanın ortak cumhurbaşkanı adayının kim olacağını merak ediyor.

Şüphesiz muhalefet yalnızca altılı masadan oluşmuyor.

Özellikle HDP'nin öncülüğünde "Emek ve Özgürlük İttifakı" seçimin kaderini etkileyebilecek ölçüde bir seçmen desteğine sahip.

Ancak halihazırda muhalefetin güç odağını altılı masa oluşturuyor. Bu nedenle iş, altılı masanın ortak aday kararında düğümleniyor.

Peki, masadaki son durum nedir? 

Masanın mevcut durumunu anlamak için, kurulduğu günden bugüne geçen süreci ana hatlarıyla özetlemek gerekmektedir.


Kuruluş ve iyi bir başlangıç dönemi

İlk kez 12 Şubat 2022'de bir araya gelen altı lider parlamenter rejimi tekrar ihdas etmek için iş birliği yapmaya karar verdiler.

Bu birliktelik Türkiye'de sık karşılaştığımız türden bir şey değildi. Liderlerin, ortak bir gelecek inşa etmek, demokrasiyi güçlendirmek, özgürlükleri teminat altına almak gibi çok önemli konularda prensip olarak uzlaşmaları Türkiye'de demokrasinin gelişimi için kritik bir adım olarak nitelendirildi.

Ardından 28 Şubat'ta lansmanı yapılan güçlendirilmiş parlamenter rejim mutabakat metni ile, altılı masa, hızlı bir başlangıç yaparak Türkiye'de siyasi gündemin başlıca konusu haline geldi.

Dahası 20 yıllık AK Parti iktidarına karşı güçlü bir birliktelik ve güçlü bir alternatif algısı ilk planda kamuoyunda heyecan yarattı ve destek buldu.

Bu süreçte ekonomik krizin belirginleşmesi de altılı masaya olan ilgiyi arttırdı. 

Hükümet bu gelişme karşısında hamle yapmakta gecikmedi.

Nisan ayının sonunda seçim yasasında yapılan değişiklik ile ittifaklarda toplam oyların dikkate alınması uygulaması kaldırılarak, her partinin müstakil oyları çerçevesinde vekil çıkarması uygulamasına dönüldü.

Bu değişiklik özellikle toplumsal karşılığı sınırlı partilerin elini zora sokmaktaydı.

Dahası büyük partiler için de ittifaklardan elde edeceği kazanımı örseliyordu.

Özet olarak yasa değişikliği ittifakların anlamını azaltmıştı. 


Türbülans dönemi

Altılı masa her ne kadar, "yasanın birlikteliklerine zarar vermeyeceğini" belirtse de bir bocalama yaşandığı çok açıktı.

DEVA Partisi'nin altılı masa toplantısından yalnızca iki gün sonra seçimlere "tek başına" gireceğini ilan etmesi bu durumun bir sonucu olarak düşünülebilir.

Yasa değişikliği ile başlayan bu dönemin, "türbülans dönemi" olarak adlandırılması doğru olur.

Mayıs ayından itibaren altılı masadaki süreç rölantide sürdürüldü. İttifak yerine "iş birliği" vurgusu sıkça tekrarlandı. Yaz ayları "nadasa" bırakıldı. 

Masanın anlamı azalsa da hiçbir parti açısından masadan kalkmak ya da masayı dağıtmak uygun görülmedi. Bu oldukça riskli bir alan olarak değerlendirildi.

Zira her şeye rağmen masada kalmak, masadan ayrılmaktan yeğdi. 

Ekim ayıyla birlikte başlayan ikinci tur görüşmeleri için "yeni bir başlangıç olabilir mi?" sorusu, umulduğu ölçüde karşılık bulmadı.

Kasım ayı toplantısı ise neredeyse 44 günün ardından 14 Kasım'da yapılabildi. Belli ki, liderlerin masadaki süreci hızlandırmak için bir acelesi yoktu. 

Sonuç olarak bakıldığında, iktidar bloğunun hamlesinin masayı değilse bile, masadaki konsantrasyonu ve motivasyonu dağıttığı söylenebilir. 

Halbuki hükümetin çizdiği çerçeveyi yırtıp atma yönünde bir hamle yapılabilirdi. Buna en güçlü cevap ortak liste ve ortak aday çalışmalarını pekiştirmekti.

Bunun için yaz ayları, geçişin yol haritasının belirlenmesi için makul bir dönemdi.

Ancak bu aylar, partilerin iş birliğini değil, kendi güçlerini artırmaya odaklandıkları bir dönem oldu.

Masadaki doğal aday Kılıçdaroğlu bu belirsiz ortamda, adı konulmamış bir başkanlık kampanyası yürüttü.

Diğer partiler ise sahadaki gücünü arttırmaya odaklandı.

Bu süreçte masa içindeki çekişmeler de daha belirginleşti. CHP-İYİP; İYİP-DEVA; DEVA-GELECEK arasındaki çekişmeler görünür hale geldi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sonuç olarak, bu süreçte masa zemin kaybetti. Olası cumhurbaşkanı adayları ve altılı masa liderleri bir bütün olarak destek kaybetti.

Adaylık konusunda kamuoyu baskısı artarken, masadan bu baskıya karşı bir hamle gelmedi.

Durum öyle bir hal aldı ki, anlaşılamayacağı endişesiyle masada aday ismi hiç konuşulamaz oldu.

İronik ve dramatik biçimde, Türkiye'de altılı masanın ortak adayının konuşulmadığı tek ortam, altılı masa toplantıları haline geldi. 

Bu samimi ve rasyonel olmayan tutum karşısında, kamuoyunda masa hakkındaki şüpheler körüklendi.

Hükümetin gündemi manipüle eden hamleleri ile altılı masadaki atalet birleşince, seçimlere 6-7 ay kala iktidar bloğunun yeniden öne çıkması mümkün oldu.


Türbülans dönemi tekrar yükselişe geçerek sonlandırılabilir mi?

Esasen, masa açısından seçimler nasıl kazanılabilir sorusunun basit bir cevabı var:

Ortak liste ile seçime girmek, ortak adayı belirlemek ve onun ismi çerçevesinde ittifak oluşturmak. 

Ortak aday konusunda görülmesi gereken en önemli iş, geçiş süreci yol haritasını belirlemektir. Yani seçim sonrası koalisyon modelini belirlemektir.

Zira cumhurbaşkanı hangi yetkilerini kullanacak veya nasıl kullanacak; hangilerini "de facto" olarak masayla paylaşacak gibi konuların açıklığa kavuşturulmadığı sürece aday ismi konuşmak mümkün olmayacaktır.

Keza tüm liderler bilmektedir ki, geçiş süreci denilen süreç 5 yıl boyunca devam edebilir!

Ayrıca, seçimin ardından kurulacak hükümetin sürdürülebilir olması için işleyişe dair bir soru işareti olmaması gerekir. 

Öte yandan, ortak listeler seçim çevresi bazında hazırlandığı durumda, uzlaşıya varmanın uzak bir ihtimal olmadığı söylenebilir.

Bazı yazarlar bu iki hususta uzlaşının veya ittifakın mümkün olmadığını; çünkü siyasetin doğasına uygun düşmediğini söylemektedir.

Halbuki seçimleri kazanmak ve tek başına değilse de iktidarın ortağı olmak siyasetin doğasına esas uygun olanı değil midir?

Bu amaçla, tavizler vermek, illa ben diye diretmemek, tek başına kazanılamıyorsa birlikte kazanmayı becerebilmek olduğunun siyasetin doğasına uygun düşmediğini iddia etmek mümkün müdür? 

Bu açıdan bakıldığında, egoların mümkün mertebe törpülenerek, mevcut iş birliğinin ittifaka dönüşmesinin bir tercih değil, zorunluluk olduğu söylenmelidir.


Kasım ayı toplantısı

Altılı masanın kasım toplantısının iki olumlu ve iki olumsuz yönü olduğu söylenebilir.

İlk olarak anayasa kodifikasyon metninin duyurulması sürecin somutlaşması adına olumlu.

İkincisi liderlerin halkla temas ederek altılı masayı anlatacaklarını beyan etmesi, sürecin demokratikleşmesi adına olumlu.

Öte yandan, geçiş sürecine dair yol haritasının belirsizliği ve adaylık meselesine dair somut bir gelişme olmaması ise olumsuz yönler.

Ayrıca esasa ilişkin bu olumsuz maddelerin, diğer olumlu gelişmelerin değerini azalttığı söylenebilir. 


Sonuç

Bugüne değin tüm olumsuz gelişmelere ve gecikmelere rağmen, altılı masanın seçimleri kazanmasını sağlayacak imkanlar ve müsait bir zemin "hala" bulunmaktadır.

Belki de çokça dallanıp budaklanan bu süreçte çok basit düşünmek işe yarayabilir.

Yani sanki seçimler kazanılmış gibi hükümet programını detaylıca yazmaya vakit harcamak yerine, önceliği "yol haritasına" yani stratejiyi netleştirmeye vermek ve hemen ardından da adayı belirlemek önceliklendirilebilir.

Zira, mevcut durum, henüz seçimler kazanılmamışken, seçimi kazanmış gibi hareket edildiğini düşündürüyor.


Seçim öncesinde başarı üretebilecek yani seçilebilir; seçim sonrasında başarılı bir idare yapabilecek yani yönetebilir ve demokratik değerleri benimsemiş bir aday belirlemek için vaktin artık oldukça sınırlı hale geldiği açıktır.

Zira cumhurbaşkanı adayının, 87 seçim bölgesine birer gün uğrasa üç aydan aşağı tamamlanamayacak bir kampanya yürütmesi gerekiyor.

Bu süreçte, esnaf ve STK ziyaretleri yapması, basın toplantıları düzenlemesi, halkla doğrudan temas kurması; sonuç olarak mevcut ilgiyi desteğe çevirmesi gerekmektedir.

Hatırlamakta fayda var. Kampanya sürecinde iktidar olanaklarını kullanacak bir rakiple mücadele edecek olan cumhurbaşkanı adayı, ancak sahayı daha iyi kullanarak bu açığı kapatabilir.  

Bunun için adayın en çok "zamana" ihtiyacı olacak. 


Son söz 

Seçim kaybedilirse, başarısızlık faturasının masadaki liderlerin tamamına kesileceğini tahmin etmek güç değil.

Ya birlikte kazanmak ya da birlikte kaybetmek…

İttifaka giden yolun basit denklemini başka yerde aramaya gerek var mı?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU