Kenya'daki yıkımı kendi gözlerimle gördüm

Cop27: Su getiren o iki kızı, tecavüze uğramaktan korkan kadınları ve kız çocuklarını düşündüğümde her şeyin ne kadar çok değiştiğine inanamıyorum

Su kıtlığının artmasıyla birlikte kadınlar toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı daha savunmasız hale geliyor (Reuters)

Altı yaşından biraz büyük iki kız çocuğunun kirli bir havuzdan su getirdiğini görüyorum. Tam dolunca neredeyse kendileri kadar ağır hale gelen 20 litrelik bir bidonu dolduruyorlar. Bidonu bir kilometreden uzun bir mesafe boyunca itiyor ve çürüyen hayvan leşleriyle (yaşamak için ne otlak ne de su bulabilen sığırların cansız bedenleri) dolu yollarda yürüyerek eve götürüyorlar.

Kenya'nın kuzeyindeki Isiolo bölgesini ziyaret ediyorum. Ancak Afrika'daki pek çok topluluk için gündelik gerçeklik bu.

Kuzey Kenya şu anda şiddetli ve uzun süreli bir kuraklığın içinde. İki yılı aşkın süredir yağmur yağmıyor. Hane halkları hayvan kayıpları yüzünden tamamen mahvolmuş durumda. Ziyaret ettiğim bir çiftlikte kuraklıktan önce 50 sığır ve 30 keçiden oluşan bir sürü vardı. Şimdi sadece iki inekleri ve bir keçileri kalmış.

Bu göçebe çoban toplulukları; sofralarına gıda koyabilmek, çocuklarını okula götürebilmek ve hem nadir hem de pahalı bir meta haline gelen suyu satın alabilmek için gelir kaynağı olarak hayvanlarına bel bağlıyor.

Kadınlar ve çocuklar iklim krizinin etkilerine karşı özellikle savunmasız ve Isiolo bölgesindeki durum, bunun ne anlama geldiğini gösteren şoke edici bir örnek. Kadınlar sadece su getirmek için olağanüstü mesafeleri yürümek zorunda kalıyor. Su kaynaklarının pek çoğu tamamen kurumuş durumda. Kalan kuyulara erişmekse tehlikeli. Kuyular derin ve bataklıkla çevrili, toprağı yerinde tutacak hiçbir canlı bitki kalmamış. Bu kuyulardan birinin içine diri diri gömülen genç bir adamı duyduk, su doldururken kuyu çökmüştü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Su kıtlığının artmasıyla birlikte kadınlar toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı daha savunmasız hale geliyor. Kenya'nın batı bölgelerindeki kadın çiftçiler bana kuraklık dönemlerinin evlerinde çatışmalara neden olduğunu çünkü evlerini ve kıyafetlerini temizlemek ya da banyo için su bulamadıklarını anlattı. Tecavüz vakalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, bazılarının artık uzun kuyruklardan kaçınmak için gece yarısı su kaynağına kızlarıyla birlikte gittiğini duymak da şoke ediciydi.

Yetersiz beslenme her yerde, çocuklar günde sadece tek öğün yiyor. Isiolo bölgesinde su ve gıda güvensizliği o kadar ciddi boyutlara varmış ki, okullardaki beslenme programları bile durdurulmuş durumda. İklim krizi bu toplulukların uyum sağlama kapasitelerini aştı. Biz aracımızı sürerek bölgede ilerlerken, eşyalarını taşıyan kişilerin oluşturduğu kafilelerle karşılaştık. Kuraklık yüzünden her şeylerini kaybettiler ve evleri yaşanmaz hale geldi. Geriye kalan tek seçenek, göç.

Kuraklığın ekonomiye etkisi derin oldu. Göçebe çobanlar yerleşik pazarlardan giderek daha da uzaklaşmak zorunda kalıyor ve bu da herhangi bir gelir elde etmelerini zorlaştırıyor. Geriye kalan hayvanlar fahiş fiyatlara satılıyor ve süt gibi ürünler kuraklıktan önceki fiyatlarının iki katına alıcı buluyor. Artan enflasyon kötü durumu daha da kötüleştiriyor. Çeşitlendirme seçenekleri sınırlı. Çiftçiler sulu arazilerde tarım yapmakta halihazırda zorlanıyor ve diğer potansiyel geçim kaynaklarının çoğu istikrarlı bir iklime bağlı.

İklim krizi, bir insanlık trajedisi ve kabul edilemez bir adaletsizlik. Afrika ülkeleri, iklim krizine neden olmaya dair en az sorumluluğu taşısa da, krizin etkilerine karşı en savunmasız kalanlar arasında. Bizim kıtamız, büyüklük ve nüfus bakımından dünyada ikinci sırada ama tarihsel emisyonların sadece yüzde 0,5'inden, günümüzdeki küresel emisyonlarınsa yüzde 4'ünden daha azından sorumlu.

Bu hafta Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde Cop27 uluslararası iklim değişikliği konferansı gerçekleştirilecek. Afrikalı siyasetçiler ve sivil toplum iklim adaleti için benzer şekilde çağrıda bulunuyor. Bu, krize neden olan zengin ülkelerin nihayet verdikleri sözleri tutmaları ve temiz bir ekonomiye uyumlanıp geçmemiz için gereken mali kaynakları sağlamaları anlamına geliyor.

Bunun bir diğer anlamı da liderlerin, iklim etkilerinin artık pek çok toplumun uyum sağlama kapasitesinin ötesine geçtiğini tam olarak kabul etmesi ve kayıplarla zararlara özel bir finansman mekanizması kurarak gerçek bir dayanışma göstermesi.

İklim kriziyle ilgili kritik konuşmalar çok uzun zamandır kapalı odalarda ve elit politika koridorlarında yapılıyor ve buralardaki çok az kişi ön saflarda yer alan toplulukların yaşadığı gerçekliği anlıyor. Pek çok lider ve müzakereci benim kendi gözlerimle gördüğüm yıkıma hiç tanık olmadı. İklim müzakereleri alanında bir devrimin zamanı geldi. Bu alanları erişilebilir hale getirmeli ve insanları, özellikle de en çok etkilenenleri, aldığımız her kararın merkezine koymalıyız.

Çocukken kendimi huzurlu ve güvende hissederdim. Su getiren o iki kızı, tecavüze uğramaktan korkan kadınları ve kız çocuklarını düşündüğümde her şeyin ne kadar çok değiştiğine inanamıyorum. Cop27'nin onlara da bir şeyler sağlaması için dua ediyorum. Ve Afrikalı çocukların kendilerini yeniden huzurlu ve güvende hissedecekleri bir zamanın hayalini kuruyorum.

Abigael Kima, Hali Hewa Podcast'in sunucusu ve yapımcısıdır. Kenya'da yaşıyor

 

https://www.independent.co.uk/climate-change

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU