Yaz aylarında AC Milan, kulüp olarak konumlarını gösteren iki büyük transfer peşindeydi. İtalya şampiyonları hem Sven Botman hem de Charles De Ketelaere ile sözleşme imzalama niyetindeydi fakat Newcastle United ilkini, Leeds United ise ikincisini istiyordu.
Milan, Premier Lig ile mali açıdan rekabet edemeyeceğini biliyordu fakat yine de bir şansı olduğunu düşünüyordu. Birkaç kaynak, her iki oyuncunun da Milan'ı istediğinde ısrarcıydı. Nihayetinde ikisi de beklemek istedi. Milan'a bir şans vermek istediler. Ayrıca ortamı tamamen koklamanın da tadını çıkarmışlardı.
Bu, salı günü Chelsea'nin ziyaret ettiği Milano ve San Siro'da dolaşırken hâlâ aklımda olan bir şey. De Ketelaere'in bu olaydan özellikle etkilendiği ortaya çıktı.
İşte kültür. İşte ortam. İşte manzara.
San Siro'nun kırmızı kirişleri ve dairesel sütunları, futbolda çok sayıda yıldızın ve çok fazla ihtişamın sonsuz görüntülerini anında çağrıştıran nadir anıtlar arasında. Bu futbol tarihinin ta kendisi. En büyük oyuncuların birçoğunun neden burayı kendilerine uygun gördüklerini açıkça anlayabilirsiniz. Milan mükemmelliğin garantisiydi, ulaşılması gereken bir standarttı. Kulübün özellikle 1990'lardaki büyüklüğü şimdi neredeyse hayal bile edilemez. Kulüp büyüklerinden Zvonimir Boban birkaç yıl önce hiyerarşiyle yaptığı bir toplantıda transfer hedeflerinden bahsederken kastettiği buydu.
Hırvat isim "Milan futbolcusunun" ne olduğuna dair ateşli bir açıklama yaptı. Boban bunun, formayı ve tarihi taşıyacak karaktere ve karizmaya sahip biri olduğuna inanıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Milan'ın rekabetçi olduğu fakat en zorlayıcı güçlerden biri olmadığı çok farklı bir dönemdeyiz. Bu da belirleyici bir soruya yol açıyor.
Milan bir gün yeniden Milan olabilir mi? Futbol tarihini zenginleştiren, yıldızlara imza attıran ve bu tarihin dönüm noktalarını oluşturan takımları yaratan kulüp olabilirler mi? Real Madrid'in 14 Şampiyonlar Ligi kupasından sonra hâlâ en iyi performans olarak kalan 7 Şampiyonlar Ligi kupasının üstüne koyabilirler mi?
Yazın yapılan transfer görüşmeleri bu zorluğu özetliyor.
De Ketelaere, Leeds United'ın biraz daha üstün finansal teklifine direnebildi ancak Botman, Newcastle'ın çok daha büyük teklifine hayır diyemedi. Orta saha oyuncusu, Suudilerin sahip olduğu kulübün verdiği teklife yetişebilmesi için Milan'a mümkün olan en iyi şansı vermek istiyordu, bu yüzden transfer bu kadar uzun sürdü ama para başka türlü olmasını gerektirdi. Fark çok fazlaydı. Marco van Basten, Kaka, Andrea Pirlo, George Weah ve Gianni Rivera'nın kulübü Milan, Newcastle ile rekabet edemiyordu.
Geçen hafta Chelsea ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçı tüm bunların etkisini özetledi.
6 as oyuncusu eksik Milan'ın olması gereken halinden eser yoktu. Chelsea'ye karşı koyma yetenekleri, Premier Lig kulübünün onları rutin bir grup maçındaymış gibi bir kenara itmesiyle yok oldu. Milan şimdi Sporting Lizbon ya da PSV Eindhoven'a benzer şekilde son 16'ya kalma mücadelesi verecek.
Tüm bunlar şu anki konumlarının ana nedenlerine işaret ediyor. Premier Lig aniden büyürken İtalyan futbolu son 10 yılda ciddi bir düşüş yaşadı. Bu da tüm oyunu altüst eden muazzam bir mali dengesizlik yarattı. Milan'ın yıllık geliri şu anda sadece 161 milyon Euro. Bu rakamla Avrupa'da 30. sırada ve 14 İngiliz kulübünün gerisinde yer alıyor.
Merak edilen şey, eğer oyun mevcut haliyle kalırsa, böyle bir kulübün bile bu koşullara uyum sağlayarak eski haline dönüp dönemeyeceği.
Milan, esnek olabilmesini sağlayan ve geçen sezon 11 yıl sonra ilk kez Serie A'yı kazanmasında kilit faktör olan hem kasıtlı hem de kasıtsız bazı avantajlara sahip. 2016'daki satış, kulübün fiilen "Kovid öncesi Kovid bütçesinde" olduğu anlamına gelen bir mali yeniden düzenlemeyi zorunlu kıldı. Bu, pandeminin başlamasıyla birlikte kulübün birdenbire çok sayıda yüksek ücretli oyuncuyu elden çıkarmak zorunda kalmadığı anlamına geliyordu. Şu anda çok etkili olduğu kanıtlanan, Alman esintili analitik yaklaşımı benimsemeye çoktan başlamışlardı.
Bu, aslında genç oyuncuları henüz tanınmadan ya da pahalı olmadan satın almak anlamına geliyor, böylece yüksek fiyatlı satışların yanı sıra yüksek enerjili bir baskı takımı da oluşturabilirsiniz.
En yeni sahipleri bunu sadece ikiye katladı. Yeni bir algoritma getirdiler ve buna tamamen inanıyorlar.
Bu da benzer şekilde eski moda futbol anlayışıyla tamamlandı. Teknik patron Paolo Maldini, ayrılan Boban'ın aksine, bunu benimsedi. Geçen hafta maçtan önce Stamford Bridge sahasındaydı ve modern yöntemlere geleneksel bir duruş kattı.
Maldini ve spor direktörü Frederic Massara esasen piyasaya yönelik analitik yaklaşımı şekillendiriyor. Onlarla birlikte çalışanlar, fiyat aralıklarının, neden bu aralıkta olduklarının ve bunun piyasaya nasıl yansıdığının çok iyi farkında olduklarını söylüyorlar. Bir arayışın zaman kaybı olup olmadığına hızlıca karar verme konusunda çok zekiler.
Bu değer takdiri onlara paha biçilemez bir Scudetto getirdi. Şimdiye kadar çok iyiydiler ama sadece belli bir seviyeye kadar.
Milan'ın yaklaşımının doğasında var olan zorluk, bu tür modellerin kaçınılmaz olarak takımı neredeyse sürekli yenilediği bir duruma girmesi. Ne zaman başarılı olsalar, daha zengin kulüpler oyuncularını satın alacak.
Bu gelir onları daha da zenginleştirmeye devam etse de takımı sürekli aynı standartta tutmak için gereken hızda gelmeyecek. Kaçınılmaz düşüşler olacak ve bu da yeniden büyümeyi yavaşlatacak.
Bu, Southampton'dan Ajax'a ve hatta Liverpool'a kadar herkesin fark ettiği bir şey. Bazı etkilere maruz kalmadan süresiz olarak satış yapmaya devam edemezsiniz. Modeli eleştirmek için söylemiyorum, çünkü dengesiz bir oyunda en iyi çözüm olmaya devam ederken bu, önlenemez ve kaçınılmaz bir komplikasyon.
Bu durum aynı zamanda bu kulüplerin kaçınılmaz olarak bir tavan yapıp yapmadığı sorusunu da gündeme getiriyor.
Milan'ın tarihi ve oyunun geleceği işte bu noktada çok önemli.
Şu anda İtalyan futbolundaki en büyük korku, büyük kulüplerinin sonunun Ajax ya da Porto gibi olması; kendi ligleri için çok büyük, Şampiyonlar Ligi için çok küçük olan bu sahipsiz futbol topraklarına uyum sağlamak zorunda kalan tarihi isimler olmaları.
Milan'ın tarihi en azından onlara bir avantaj sağlıyor. Başkan Ivan Gazidis'in Liverpool gibi hızlı bir şekilde yeniden canlandırılabileceğini savunduğu, küresel çapta büyük bir taraftar kitlesine sahip, dünyaca ünlü bir marka.
Gazidis, İtalyan futbol gazetecisi James Horncastle'a yaptığı açıklamada, "Bu tür şeyler yok olmaz" diye belirtti.
Bir kulüp kaynağı şöyle konuştu:
Bu sadece oyuncu ticareti ve merkezi medya haklarının artırılmasıyla ilgili değil, aynı zamanda dünya sporunun en ikonik markalarından birinin ticari potansiyelini en üst düzeye çıkarmak ve kulübün hem tarihine hem de hedeflerine uygun bir stadyuma sahip olmasını sağlamakla ilgili.
Orada finansal potansiyel var. Ayrıca piyasada potansiyel bir evrim de söz konusu. Florentino Perez'in Amerikan sporunun futbolu geride bıraktığına dair tuhaf iddialarına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hisler çok farklı. Orada milyarderler ve konsorsiyumlar Avrupa kulüplerini satın almak için sıraya girmiş durumda. Futbolun, aştığı sınırlar bakımından şimdiye kadar var olmuş en güçlü kültürel güç olduğunu ve henüz keşfedilmediğini yeni fark ettiler. Şu anda en büyük cazibe merkezi doğal olarak Premier Lig olsa da satın alınabilecek çok fazla kulüp var.
Bir sonraki milyarder grubu başka bir yere gitmek zorunda. Almanya 50+1'den dolayı yasak bölge. İspanya'nın büyük kulüpleri satılamaz. Geriye İtalya kalıyor ve bu da karışıklıklara ve kaymalara yol açacak. İtalya'nın en üst iki liginde halihazırda 12 ABD'li sahip var. Bir sonraki Serie A TV anlaşması 2024'te. Tüm bu faktörler bir araya gelerek o sözleşmeyi devasa hale getirebilir. Daha iyi anlaşmalar ve ticari gelir getirecek.
Sonunda Milan'a yeni alıcılar getirebilir.
Çünkü diğer tarafta, mevcut RedBird sahipleri hakkında soru işaretleri var. Sektörden bazıları, algoritmalarının büyük bir başarı elde edecek kadar gelişmiş olmadığına inansa da kulüp kaynakları bunun hala bir geçiş dönemi olduğunda ısrar ediyor. İtalya'nın yeniden lider kulübü haline gelme fırsatına sahip olmalarına rağmen her sezon Şampiyonlar Ligi'ne katılmakla yetindikleri göz önüne alındığında, hedeflerinin yeterince iddialı olmadığı hissi de var.
Juventus'un hakkından gelebilirler. Kulüp içinde, Red Bird'ün "Milan'ı yeniden yerel ve Avrupa'daki şöhretine kavuşturmak istediği" konusunda bir ısrar var.
Juventus'tan ve yaşadıkları sıkıntılardan bahsetmek, geleceğe dair başka bir vizyonu ve sporun bu şekilde kalmayabileceğini de akıllara getiriyor.
Süper Lig projesinde Barcelona ve Real Madrid ile birlikte ilerleyen Juventus, Avrupa Adalet Divanı'nda Uefa'ya meydan okuyor. Bir sonraki adımın 2023 başlarında karara bağlanmasından önce aralıkta ilk yargı sonucunun çıkması bekleniyor.
Avrupa futbolu için potansiyel bir gelecek, Premier Lig'e rakip olacak merkezi bir Avrupa Süper Ligi.
Milan ilk projede yer almıştı. Şu anda Süper Lig'deki kaynakların hissiyatı, bu tür kulüpleri geri getirmek için fazla bir şey gerekmeyeceği yönünde.
Şimdilik bu, Milan'ın oyundaki en görkemli isimlerden biri olarak itibarına geri dönmesinden daha kolay olabilir.
Premier Lig ise uzakta ama adım adım ulaşılabilecek devasa bir dağ. Hatta bir deprem bile gerekebilir.
https://www.independent.co.uk/sport
Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar
© The Independent