Ozon terapisi nedir? Her derde deva mı, değil mi?

Tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak daha sık uygulanan "ozon terapi" nedir, ne değildir? Nasıl ve kimlere uygulanır? Her geçen gün daha sık duyduğumuz "ozon tedavisi"ne ilişkin merak edilenleri uzmanlar Independent Türkçe için yanıtladı

Fotoğraf: Veritalife

Son yıllarda Türkiye'de ve dünyada hızla yayılan "ozon terapisi"nin pek çok sağlık sorununa iyi geldiği ileri sürülüyor.

Ozon tedavisinin uygulandığı hastalıklardan biraz bahsedersek… 

Diyabetten diş hastalıklarına, migrenden romatizmal hastalıklara ve dolaşım sistemi bozukluklarına…

Bitmedi! Eklemlerden, kulak çınlamasına, göz hastalıklarından, alzheimer ve demans gibi geriatrik hastalıklara, AIDS ve sedef gibi cilt hastalıklarından, kronik yorgunluğa…

Bakteri ve mantar enfeksiyonlarından, astım ve KOAH gibi solunum yolu hastalıklarına, selülit tedavisinden, toksinlerden arınmaya ve kanser hastalıklarına…

Liste böyle uzuyor. Her zaman olduğu gibi, uzmanlarımıza danışmadan önce, ozon tedavisine ilişkin biraz bilgi vermekte fayda var…


Tamamlayıcı tıbbi yöntem olarak kabul ediliyor

Öncelikle, "ozon tedavisi" üç oksijen molekülünün (O3 = Ozon) uygun cihazlarla vücuda uygulanmasıyla gerçekleşiyor.

Hatırlatmak gerekirse, henüz çok yeni olan "ozon gazı" keşfi, 19'uncu yüzyılın ortalarında gerçekleşti.

Uzmanlar ozon gazını, üç oksijen atomundan oluşan kararsız bir gaz olarak tanımlıyor.

Ozon tedavisi dünyanın dört bir köşesinde uygulanıyor ve yan etkileri hala araştırılıyor. 

Özellikle bağışıklık sistemini etkileyen hastalıkların tedavilerinde iyi olduğu ileri sürülen "ozon tedavisi", hücre yenilenmesini hızlandırmak, kan şekerini düşürmek, oksijen azlığını gidermek gibi pek çok amaçla kullanılıyor.
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Mevcut tedaviye destek amaçlı

Günümüzde stres, kötü beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, hava kirliliği gibi nedenlerden ötürü antioksidan ve iyileşme kapasitemizin azalması, hastalıklara da davetiye çıkarıyor.

İşte çevresel ve kalıtsal hastalıklarla mücadelede "tamamlayıcı tıbbi yöntem" olarak uygulanan "ozon terapisi", aslında özel bir jeneratörle saf oksijenden elde edilen ozon gazının hastanın kendi kanıyla karıştırılması veya gaz halinde vücudun çeşitli bölgelerine verilerek uygulanıyor.

Hücre ve dokulardaki oksijeni artırmaya dayanan bu tedavi yöntemi, bağışık sisteminin güçlendiriyor ve kan dolaşımını hızlandırıyor. 

Ozon tedavisinde, sağlık probleminin seyri, hastanın yaşı ve durumu gibi farklı unsurları hesap ederek belirleniyor. Yani isteyen herkese uygulanmıyor aslında.

Bağışıklığın güçlenmesi özellikle enfeksiyon hastalıklarına karşı koruma da sağlıyor.

Aynı zamanda tansiyonu ve hormonları dengeleyip kas ve eklem ağrılarını azalttığı ve beyin fonksiyonlarının daha iyi çalışmasını sağladığı da söyleniyor. 
 

 

Koronavirüse karşı da etkili 

Ozon tedavisi üzerine yaşanan son büyük gelişme, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisiyle mücadelede dikkate değer bir faydası olduğu. 

Virüs, bakteri, mantar ve mikropları öldürebilme özelliğine sahip ozon gazının koronavirüse karşı korunmayı destekleyici kullanılabileceği iddiası, hatırlanacağı gibi, bir süre önce ulusal medyada da geniş yer buldu.

Sağlık dosyamız için danıştığımız uzmanlara bunu da özellikle sorduk.


Bilim insanları ikiye ayrılmış

'Ozon tedavisi'nin bu uçsuz bucaksız görünen "şifa" iddiası, ister istemez akıllara, insanlığın sağlık konusunda beklediği o "mucizevi" büyük adımı attığı izlenimi veriyor.

Peki, gerçekten de "ozon terapisi" her derde deva bir tedavi yöntemi mi? 

Aslına bakarsanız bu biraz karışık bir mevzu...

Şöyle ki, ulusal ve uluslararası birçok dernek "ozon tedavisi"ni tamamlayıcı tıp olarak görüyor, deneyimlerini her fırsatta paylaşıyor.

Ozon tedavisini savunuyor; tamamlayıcı tıp dünyasındaki yeri ve önemini düzenledikleri sepozyumlar, seminerler ve çalıştaylarla sürekli tartışıyor.
 

Veritalife.jpg
Fotoğraf: Veritalife

 

Fakat tüm bunlara karşın, bazı bilim insanları ise ozon tedavisi üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiği kanısında.

Yani kimi bilim insanları, bu alternatif tedaviyi umut vadedici bulsa da faydaları konusunda çekimser. Bu konuda yapılan araştırmaları yetersiz buluyorlar.

Tabii bir de Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) açıklamaları var.  

FDA tarafından 1976'da yapılan ve 2006'da tekrarlanan değerlendirmede, hastalıkların tedavisinde "ozon tedavisi"nin kullanımınının onaylanmadığı, ayrıca ozonun "bilinen yararlı bir tıbbi uygulaması olmadığı" yönünde kararı dikkat çekiliyor. 

Ayrıca, haber kaynaklarında, FDA'nın 2019'daki "Ozonun zehirli bir gaz olduğu, destekleyici veya koruyucu tıpta bilinen bir faydası olmadığı…" yönündeki bildirisi de karşımıza çıkıyor. 

İşte tüm bu "olumlu" ve "olumsuz" görüşlere karşın, dünyanın dört bir yanında binlerce hastaya "ozon tedavisi" uygulanıyor. Doktorlar deneyimlerini farklı platformlarda paylaşıyor.

Independent Türkçe için "ozon tedavisi"ni mercek altına aldık. Konuyla ilgili iki uzmanımız, sorularımızı samimiyetle yanıtladı. Evet, artık söz konunun uzmanlarında…


"Hastanın kilosu ve şikayetine göre uygulanır"

Ozonun üç oksijen atomdan oluşan, 2 atomlu oksijenin yüksek enerji taşıyan bir şekli olup kararsız, keskin kokulu, havadan ağır, irritan bir gaz olduğunu belirte Yeditepe Üniversitesi Tamamlayıcı Tıp Merkezi Sorumlusu Dr. Berna Atay Çetinçelik, "ozon terapi" hakkında şunları söyledi:

Doğadaki oksidan ajanlar arasında üçüncü en kuvvetli oksidan ajandır. Medikal tedavide kullanılan ozon 'Medikal Ozon' olarak adlandırılır. Medikal Ozon 'Tıbbi Ozon Jeneratörü' denilen cihazlardan, belirli bir akım hızı ve yüzde yüz saf tıbbi oksijenin yüksek elektriksel voltaja maruz bırakılmasıyla elde edilir. Ozon reaktif bir molekül olduğu için tıbbi amaçlı kullanımda ozon oksijen gaz karışımı olarak kullanılmaktadır. Hastadan kilosuna uygun kan alıp şikâyetine göre Ozon gazı cihazdan üretilip uygun dozda kana verilip serum setinde kan ozonlanır ama çok hızlı bir şekilde oksijene dönüşür ve hastaya geri verilir. 

Arteryel dolaşım bozukluklarında, anjiyopatide, vaskülitlerde, viral ve bakteriyel enfeksiyonlarda, genel bağışıklık yetersizliğinde ve genel koruma - bağışıklığı güçlendirmede, onkolojide tamamlayıcı ek olarak, kronik inflamatuar hastalıklarda, otoimmün hastalıklarda, akciğer hastalıklarında güvenle kullanılır.

 

 

"Bağışıklığa iyi gelir"

Ozon tedavisinin bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklara karşı destekleyici bir yöntem olduğuna ilişkin iddiaları hakkında Dr. Çetinçelik, "Evet, doğru. Oksijenlenmeyi artırdığı için, patojen mikroorganizmaların vücuttan uzaklaştırılmasında etkili bir tedavi yöntemidir. Bağışıklık sistemimiz, direncimiz düştüğünde fırsatçı enfeksiyonlara açık hale gelir. Ozon bu mikroplara güçlü antioksidan özelliği ile doğal antibiyotik, doğal antiviral ilaç gibi etki eder" değerlendirmesinde bulundu.

Ozon tedavisinin "tamamlayıcı" ve "koruyucu" tıbbın içinde çok özel yeri olduğunun altını çizen Dr. Çetinçelik, "Hastalık daha kapımızı çalmadan önce profilaktik (koruyucu) olarak belli aralıklarla ozon kürleri almak ileride oluşabilecek hastalıkları önlemede önemli bir yer alır. Bu da en önemli avantajıdır" dedi. 
 

Dr. Berna Atay Çetinçelik.jpg
Yeditepe Üniversitesi Tamamlayıcı Tıp Merkezi Sorumlusu Dr. Berna Atay Çetinçelik

 

"Ozon tedavisinde 1 kür 15 seans"

Ozon tedavisinin, hastanın şikayetlerine ve ihtiyacına göre parenteral (damardan), intramuskülar (kas içine), intradiskal, lokal (nazal, oral vajinal, kolorektal) olarak uygulandığını anlatan Dr. Çetinçelik, 1 kürün 12-15 seans olduğunu söyledi.

Dr. Çetinçelik, hastanın ihtiyacına göre seans sayısının uzayabileceğini, daha sonra idame tedavisinin ise 3 haftada bir veya ayda bir olarak devam ettiğini aktardı. 

Ozon tedavisinin kısa sürede etkisini gösterdiğini vurgulayan Dr. Çetinçelik, "Hasta tamamen koruyucu özelliğinden faydalanmak isterse çok kısa zamanda (1-3 seansta) kendini daha enerjik hissediyor. Kronik rahatsızlığı varsa bu süre biraz daha uzayabiliyor. Örneğin iyi bir geri dönüş 6. ,7. seanslardan sonra oluyor. 1 kürü bitirdikten sonra (12-15 seans) ayda 1 le idame tedavisine geçilir" diye konuştu. 
 

 

"Uzman ellerde kesinlikle güvenli bir yöntem!"

"Ozon tedavisi kesinlikle güvenli bir tedavi yöntemidir" ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Dr. Çetinçelik, "Liyakat sahibi ve uzman ellerde herhangi bir yan etkiye rastlanmaz. Seans esnasında hastayı çok iyi gözlemlemek önemlidir. Doğru endikasyonlarda uygulanırsa ciddi bir yan etkisi olmamakla birlikte nadir durumlarda hemoliz ve gaz embolizasyonu olabilir" dedi. 


Ozon tedavisi kimlere uygulanmaz?

Peki, ozon tedavisi, kimlere uygulanabilir, kimlere uygulanamaz?

Dr. Çetinçelik, bunu şöyle izah etti:

Glukoz -6- fosfat -dehidrogenaz enzim eksikliği (Favizm) olanlar, Kontrolsüz Hipertiroidisi bulunanlar, Lösemi hastaları kesinlikle kullanmamalı. Rölatif kontrendikasyonlar yani hastanın durumuna göre kullanılmaması gereken durumlar ise, Akut kanamalı hastalıklar (MI,SVA kanama ilk 21 günde), Gebelik (özellikle ilk üç ay), Kanama bozukluğu, Trombositopeni olan kişiler, kontrol altına alınamayan kardiyovasküler hastalığı olanlar, Total antioksidan kapasitesi iyice zayıflamış hastalar ve Organ nakli yapılan hastalar.
 

 

"Kişiye özel doz yapılmalı"

 

Ozon tedavisinin kontrollü uygulama yapıldığı takdirde mutlak bir kontrendikasyonu (zıt ya da ters etki) olmadığını vurgulayan Dr. Çetinçelik, "Mevcut bildirilen komplikasyon yaşanmış tüm vakalar malpraktis (yanlış uygulama) neticesidir. Muhakkak kişiye özel doz ayarı yapılmalı. Mutlaka asepsi kurallarına dikkat edilmeli, doz ve uygulama yollarında uygun seçimler yapılmalıdır. Bu arada özellikle belirtmek isterim, Ozon tedavisi sırasında hastaların kullanmakta olduğu ilaçları hekimlerinin kontrolü ve bilgisi dahilinde almaları gerektiğini, uygulamakta olduğumuz akupunktur ve diğer tamamlayıcı doğal tıp yöntemlerinin mevcut rahatsızlığınıza yardımcı ve doğal destek amaçlı olduğunun unutulmaması gerek" uyarısında bulundu. 
 

 

"Düzenli ozon yaptıran hastalarımız ya hiç Kovid olmadı ya da hafif atlattı"

Pandeminin hala devam ettiği şu süreçte, "Kovid-19 salgını için ozon tedavisinin yararlı olabileceği" iddialarını sorduğumuz Dr. Çetinçelik, şöyle yanıtladı:

Evet, bununla ilgili yayımlanmış çalışmalar var. Ayrıca, biz de sahada, pratiğimizde buna şahit oluyoruz. Düzenli ozon yaptıran hastalarımız ya hiç Kovid geçirmedi ya da oldukça hafif atlattı. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için ve post-Kovid semptomlarının geçmesinde etkili olduğunu söylemek mümkün.

 
"Ozon terapiyle yüz güldüren sonuçlar alınıyor"

Ozon terapisinin kulak çınlamasından, diş hastalıklarına; hatta kanser gibi gerçekten çok farklı rahatsızlıklar için de uygulanabileceği söyleniyor.

Dr. Çetinçelik, bu konuda şunları anlattı:

Pratiğimizde ve takip ettiğimiz bilimsel sitelerde bununla ilgili yüz güldürücü geri bildirimlerin olduğunu söylemek mümkün. Biz pratiğimizde hali hazırda kanser tedavisi gören hastalara değil, tedavileri bittikten bir süre sonra doktorlarının izniyle daha enerjik hissetmeleri ve bağışıklık sistemlerinin güçlendirmek ve koruyucu anlamda faydalanmaları için ozon tedavisi yapıyoruz. Kulak çınlamasında  da (tinnitus) faydalı olduğunu görüyoruz.


Ozon tedavisi için hastalanmayı beklememek gerektiğini ifade eden Dr. Çetinçelik, "Kendini daha enerjik, zinde, genç ve sağlıklı hissetmek isteyen herkes bu koruyucu tıbbın en doğal tedavi yöntemlerinden biri olan ozonu ancak deneyimlediğinde ne demek istediğimi anlayacaktır" tavsiyesinde bulundu.


"Dünya çapına yayılıyor"

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi Uzman Doktor Mehmet Emin Pişkinpaşa, "ozon terapi" konusunda Dr. Berna Atay Çetinçelik'den farklı görüşte.

Geleneksel tıpta ozon tedavisine ilişkin bir bölüm olmadığına dikkat çeken Uzm. Dr. Pişkinpaşa, şöyle konuştu:

Dünya çapında onlarca ülkede profesyonel tıbbi ozon terapi dernekleri, bu dernekleri barındıran federasyonlar ve uluslararası ozon terapi bilimsel konseyi bulunmuyor. Federasyonlar, güvenlik ve etkinlik standartlarını belirleyen Madrid Deklerasyonu'nu yayımladı. Dünyadaki bu eğilim ülkemizde de devam ediyor.

Buna karşılık, belli standartları olan ve uluslararası kılavuzların kullanıldığı, benim de içinde bulunduğum geleneksel, klasik bir tıp organizasyonu halen yoğun bir biçimde işliyor. Klasik tıp eğitiminin içinde ozon tedavisi gibi bir bölüm yer almıyor. Eğitim ve tedavi kitaplarımız bu faaliyeti içermiyor.


"Her iki taraf da birbirinin alternatifi değil"

Ozon tedavisinin yurt içinde ve dışında tıbbi tedaviye destek olarak yaygın olarak kullanıldığını hatırlatmamız üzerine Pişkinpaşa, uluslararası tıp eğitimi standartları içerisinde "ozon tedavisi"nin yer almadığını vurguladı.  

Uzm. Dr. Pişkinpaşa, bu konuda şunları söyledi:

Her iki tarafı birbirinin alternatifi olarak görmemek gerekir ancak sorunuzda yer aldığı gibi klasik tedaviye destek olmak amacıyla uygulanmasına gelince, bu sorunun cevabını uluslararası ve ulusal tıp kitaplarından aldığım bilgi ile cevaplamak çok zor olabilir. Kişisel görüşüm; 'tedaviye destek' ifadesini tırnak içine alarak ozon tedavisi yönteminin de, hasta ve hastalık gibi özellikler dikkate alınarak değerlendirilebileceği yönündedir.
 

Uzman Doktor Mehmet Emin Pişkinpaşa.jpg
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi Uzman Doktor Mehmet Emin Pişkinpaşa

 

"Verileri iyi takip etmek gerek!"

Ciddi bir yan etkisi olmayıp, tamamlayıcı ve destekleyici tedavi yöntemi olarak nitelendirilen "ozon tedavisin"nin birbirinden çok farklı birçok hastalığa iyi gelmesi akıllara "her derde şifa mı?" sorusunu getiriyor.

Uzm. Dr. Pişkinpaşa, bu soruyu şöyle yanıtladı: 

Sorunuzun içinde barındırdığı yöntem-sonuç ilişkisi bu sorunuza olumlu cevap vermeyi mümkün kılmıyor. Ozon tedavisinin temel işleyişi, vücudumuzda zararlı bir kimyasal reaksiyonu tetikleyen 'oksidasyon' mekanizmasının engellenmesine dayanıyor. Bu etki tüm vakalarda sağlanabilir mi?

Literatürde 2000'in üzerinde çalışma var. Değişik dokularda uygulamaya ait verileri yayımlanmış durumda. Bu veriler henüz uluslararası tıp organizasyonlarını ikna etmiş gözükmüyor.


Ozon tedavilerine yönelik araştırmaların sürdüğüne dikkat çeken Uzm. Dr. Pişkinpaşa, "Zaten değişik vücut bölgelerinde uygulamalara ilişkin eğitim ve tedavi standartlarının oluşturulmasına ilişkin çeşitli ozon tedavi organizasyonları bu konuda çalışıyor. Literatürde bu yönde yayımlamış 'Madrid Deklerasyonu'na rastladım. Sonuç olarak, birçok hastalığa aynı biçimde fayda göstermesini mümkün olarak görmüyorum. Tekrar vurgulamak isterim ki; binlerce araştırma literatürde yer alıyor. Bunları göz ardı etmek de mümkün değil. Bunların bir araya getirildiği ve değerlendirildiği bir 'metaanaliz'e rastlamadım. Yine ozon tedavisi hakkında genel bir değerlendirme yazısı 'review' 2011 yılından bu yana düzenlenmiş gözükmüyor" diye konuştu.


"Binlerce hasta, milyonlarca seans içeren çalışmalar var!"

Ozon tedavisinin çok geniş yelpazede fayda sağlamasının yanı sıra, yanlış malzeme ile yapılması halinde kanserojenleri açığa çıkardığı, DNA hasarına yol açabildiği de iddialar arasında.

Uzman Dr. Pişkinpaşa, bu iddialara ilişkin ise şunları söyledi:

Binlerce hasta, milyonlarca seans uygulamalarını içeren çalışmalar literatürde var. Yalnız literatürde bu uygulamaların yan etki oranları çok düşük saptanmış. Kanserli hastalar üzerindeki uygulamalarda 2012'den bu yana en az altı ölüm olgusunun rapor edildiğini; 1975-1983 yılları arasında Almanya'da 6 ölüm, 4 görme bozukluğu, 3 tane felç durumu, 4 tane gaz embolisi, 2 tane kalp krizi, 4 akciğer ödemi, 2 ritm problemine rastlandığı yer almıyor.

Asıl potansiyel yan etkisinin 'Akut akciğer ödemi' denilen ani nefes darlığı olduğu belirtiliyor. Lokal, yani belli bir bölgeye uygulamalarda, uygulanan bölgeye göre; bölge deri ise deride, eklem ise eklem bölgesinde lokal hasarlar da rapor edildi. Ozon tedavisi sırasında merkezi sinir sisteminin de toksik dozu ile etkilenebildiği söyleniyor. Uygulayıcılara, ozon tedavisi görenlerde nörolojik belirtiler gelişmesi durumunda bu olasılıkların akla gelmesi hatırlatılıyor.

 

 

Yan etkilere yönelik çalışmalar…

Yan etkilerine yönelik metaanalizler yapılmadığına dikkat çeken Dr. Pişkinpaşa, "Yayımlanan yan etki profilleri, olgu bildirimleri şeklinde. Bu yan etkilerin ozon ile ilişkisi detaylı araştırılmadı. Yan etki sayısı; uygulanan hasta sayısı düşünülünce çok az miktarda. Ozon tedavisinin kansere, DNA hasarı gibi etkilerinin olduğunu söyleyecek kadar yeterli veriye rastlamadım. Sonuç olarak; yan etkileri ve dezavantajlarının ortaya konduğu geniş ve detaylı araştırma ve değerlendirmelerin olmaması bu tedaviye yaklaşımımı olumsuz etkiliyor" değerlendirmesinde bulundu.


Yetersiz durumlarda ozon terapisi seçenek olabilir

Tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda "ozon tedavisi"nin bir seçenek olabileceğini söyleyen Dr. Pişkinpaşa, "Ozon tedavisini klasik tıp yöntemlerinin üstüne yerleştirmiyorum. Kendi eğitimim gereği önceliğim geleneksel tıp yöntemlerinin kullanılmasıdır. İspanya Sağlık Bakanlığı 2011'de ağrı ünitelerinin hizmet portföyüne ozon tedavisini dahil etmişti. Portekiz ve Yunanistan'da ozon tedavisinin belirli bir yönetmeliği var. Hepimiz bilmekteyiz ki; bazen kullandığımız tedavi yöntemleri hastanın şikâyetlerini ortadan kaldıramıyor. Tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda ozon tedavisi seçenek olabilir" dedi.

"Tedavi uygulamasının sistemik (damar yolu uygulama gibi) olmamasını da tercih ederim" diye konuşan  Dr. Pişkinpaşa, bunun nedeni ise şöyle açıkladı:

Sistemik uygulamaların yan etki sonuçlarına daha açık olmasıdır. Uygulamada çalışan kişilerin iyi eğitimli olmasına özen gösterilmelidir.


Ozon tedavisinin her geçen gün yaygınlaştığı gerçeğini kabul eden Dr. Pişkinpaşa, son olarak, "Bazen bir ihtiyacı da karşılıyor olabilir. Umarım ozon tedavisinin avantaj ve dezavantajlarını içeren detaylı analizler yapılır ve sonuçlarını hep birlikte değerlendirme fırsatımız olur" ifadelerini kullandı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU