Azerbaycan-Ermenistan sınırında ikinci Karabağ Savaşı'ndan beri en şiddetli çatışmalar yaşandı. Her iki taraf da ateşkes ihlallerinden dolayı birbirini suçladı. Resmi açıklamalara göre, en az 135 Ermeni askerine karşılık 71 Azerbaycan askeri şehit oldu.
Nancy Pelosi'nin hafta sonu yaptığı Ermenistan ziyareti ve Azerbaycan'ı suçlayan açıklamaları ortamı daha da gerdi.
Paris ve Tiflis'te Azerbaycan elçiliklerine yapılan saldırılar ise diasporanın adeta barut fıçısı olduğunu gösterdi.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı, çatışmaları Ermenistan güçlerinin başlattığında ısrarlı. 12 Eylül gecesinde Daşkesen, Kelbecer, Laçın ve Zengilan civarında Ermenistan güçlerinin provokasyona giriştiğini ve misliyle karşılık verildiğini söylüyor.
Ermenistan ise saldırgan tarafın Azerbaycan olduğunu, üzerinde müzakere edilmekte olan kalıcı barış anlaşması şartlarını Azerbaycan'ın güç yoluyla dayatmaya çalıştığını iddia ediyor.
Gerçek şu ki; çok sayıda şehit vermiş olsa da Azerbaycan işgal altındaki 11 bin kilometrekare araziyi geri aldı.
Peki, şimdi ne olacak?
Öncelikle belirtmek gerekir ki; resmi açıklamalar, yaşanan şiddetli çatışmaları kamuoyunun anlamasını zorlaştırıyor. Çünkü 10 Kasım 2020 günü taraflar arasında ateşkes anlaşması imzalanmıştı.
Bu anlaşmanın en önemli sonuçlarından birisi Karabağ'daki Ermenilerin Ermenistan'a geçişlerde kullandığı Laçın koridorunun yerine yeni bir yol yapılmasıydı.
Azerbaycan Laçın'ın dışından geçen yolu tamamladı ve Ermenilerle geçici Rus askerlerinin Laçın'dan çıkmasını talep etti.
Ermeniler buradaki evleri ve ağaçları da yakarak bölgeden ayrıldı. 26 Ağustos'ta Laçın Azerbaycan kontrolüne geçti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu önemli gelişme sonrasında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Brüksel'de AB Konseyi Başkanı Charles Michel aracılığında dördüncü tur barış görüşmelerini sürdürdü.
Ne var ki görüşmelerin ardından taraflar çelişkili açıklamalar yaptı. Her ne kadar resmi açıklamada Başkanlar, "Dışişleri bakanlarına barış anlaşmasının taslak metinleri üzerinde çalışmak üzere bir ay içinde bir araya gelme talimatı verdi" denilse de Zengezur ve Laçın koridorları konusunda taraflar arasında fikir ayrılıkları gün yüzüne çıktı.
Azerbaycan, Ermenistan sınıra kadar gidecek karayolunu tamamladı. Ermenistan ise henüz inşaata bile başlamadı. Bu durumda Azerbaycan'ın alternatif yolu kullanın baskısı havada kaldı.
Erivan yönetiminin mutabakat gereği koridorlar konusunda üzerine düşeni yapmadığı açık. Bu tesadüf değil, çünkü aşağıda değineceğimiz gibi koridorlar konusunda Ermenistan'da kafalar karışık.
Azerbaycan liderine güveniyor
Gelişmeleri yakından takip edenler için ise çatışmalar hiç de sürpriz değil. Çünkü varılan anlaşmalarda çok fazla muğlak madde var.
Ayrıca, Ermenistan ve Ermeniler yenilgiyi ne tam olarak kabul edebildiler ne de içlerine sindirebildiler.
Azerbaycan'da ise zafer coşkusu ve liderliğe güven var. Dolayısıyla anlaşmanın hayata geçeceğinden çok az şüphe duyuluyor. Çünkü İlham Aliyev kendi özgür iradesiyle Ermenistan ile ilişkilerini yürütebiliyor.
Nikol Paşinyan'ın işi gerçekten zor. Paşinyan'ın bir ayağında Diaspora prangası, diğerinde içerdeki muhalefet var.
Diğer taraftan geçmişte hiçbir sözünü tutmayan ama sürekli yeni vaatlerde bulunarak diasporanın nefretini körükleyen AGİT üyeleri var.
Özellikle Fransa Başkan'ı Emanuel Macron'un çatışmaları körükleyen ve kendi Ermeni seçmenlerini yüreklendiren tarafgir açıklamaları kaygı verici.
Diğer tarafta pazar günü Ermenistan'ı ziyaret eden Nancy Pelosi'nin çatışmalardan Azerbaycan'ı sorumlu tutan ve Azerbaycan'a silah ambargosu tehditleri içeren açıklamaları dikkat çekici.
Amerikan Ermeni diasporasının etkin kuruluşu ANCA uzun zamandır ambargo taleplerini dillendiriyordu.
Barış isteyen Paşinyan'ın muhalefet karşısında işi zor
Ne var ki bu açıklamalar Paşinyan'ın işini daha da zorlaştırıyor.
Seçimleri ezici bir zaferle kazanmasına rağmen Paşinyan, dışarda ANCA tarafından yönlendiren diaspora muhalefeti; içerde ise Serj Sarkisyan ve Rober Koçaryan'ın gibi iki eski başkanın organize ettiği iç muhalefet ile karşı karşıya.
Bu iki lider, arkalarında sözde Karabağ Savunma Ordusu desteği ile suikast girişimlerine varan şiddetli bir muhalif hareketi yürütüyorlar.
Şimdilik, esas amaçlarını Ermenistan ile Azerbaycan arasında 44 gün süren savaş sonunda imzalanan ateşkes anlaşmasını uygulatmamak olarak açıklıyorlar.
Ancak Paşinyan'ı devirmek istedikleri de ortada. Buna karşılık Paşinyan diasporanın özellikle Taşnak kanadıyla köprüleri atmış gibi.
Diasporanın güçlü figürü Mourad Papazian'n Ermenistan'a girişine izin verilmemesi bunun ilk işaretiydi.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan ise kendisini hain ilan eden muhaliflere rağmen, Azerbaycan ile barış yapmanın Ermenistan'ı bağımsızlaştıracağını ileri sürüyor.
Şimdilik Erivan ve Karabağ'ın başşehri Hankendi'deki (Ermenilere göre Stepanakert) protestoları göğüsleyebilecek kamuoyu desteğine sahip görünüyor.
Nitekim 14 Eylül günü Ermenistan Meclisi'nde yaptığı konuşmada çok net ve sert konuştu:
Biz bir evrak imzalamaya hazırız. Bunun için eleştirileceğiz, paylanacağız ve hatta hain ilan edileceğiz. Belki toplum bizi iktidardan uzaklaştıracak, ama bu anlaşmanın sonucunda 29 bin 800 kilometrekare toprak içinde kalıcı bir barış ve güvenlik sağlanacaksa memnuniyet duyarız.
Paşinyan, kendisini ihanetle suçlayanlara da cevaben şöyle dedi:
Ben çok kesin bir karara vardım. Bana ne olacağı da umurumda değil. Ben Ermenistan Cumhuriyetinin kaderiyle ilgileniyorum.
Paşinyan'ın bu sözleri özellikle muhalif kanatta infiale neden oldu. Binlerce muhalif sokaklara Erivan ve Karabağ başşehrinde sokaklara döküldü. Paşinyan istifaya çağrıldı.
Koçaryan ve Sarkisyan yaptıkları açıklamalarda Paşinyan'ın Karabağ'ı sattığını söyleyerek kitlelerin öfkesini körüklediler.
Aynı saatlerde Batılı bazı ajansların çatışmaların perde arkasındaki ana sebep olarak Zengezur Koridoru'nu Paşinyan'ın açmayı kabul etmesini göstermesi gözden kaçmadı.
Bu suçlamalara Paşinyan, Facebook sayfasından çarşamba gecesi yaptığı açıklamada, henüz bir anlaşma imzalamadığını ve bu konuda ortada bir anlaşma taslağı da bulunmadığını duyurdu.
Bununla birlikte Paşinyan, barış anlaşmasına taraf olduğunu da açıkça vurguladı:
Hayallerimizi süsleyen bir anlaşma olmayabilir ama Ermenistan'ın bağımsızlığının ve istikrarının teminatı olacaktır.
Kalıcı barış neden sağlanamıyor?
Peki, Azerbaycan ve Ermenistan aynı zamanda barış istediklerini açıklıyor ise, neden nihai barış bir türlü gelmiyor?
Gelmiyor, çünkü taraflar aynı konularda çok farklı noktadalar.
Birincisi; Azerbaycan ayrılıkçı Karabağ Ermenilerinin ilan ettiği sözde "Artsakh Cumhuriyeti"ni haklı olarak tanımıyor.
Ermenistan ise hem tanıyor hem de ayrılıkçı "Artsakh Savunma Ordusu"nun bağımsız hareket ettiğini iddia ediyor.
Bu derin uçurum, 10 Kasım 2020 tarihinde imzalanan ateşkes anlaşmasının bazı maddeleri üzerinde de anlaşmazlık doğuruyor.
Şöyle ki; 4'üncü madde Ermenistan'ın Karabağ topraklarından Ermeni askerlerin çıkmasını ve Rus barış güçlerinin yerleşmesini karara bağlamıştı.
Buna rağmen Ermenistan 4'üncü maddenin sadece Azerbaycan tarafından kurtarılan toprakları kapsadığını ileri sürüyor.
Karabağ (Artsakh) Savunma Ordusu askerlerini de Ermenistan ordusu mensubu olarak görmüyor. Paşinyan ısrarla Ermenistan Cumhuriyetinden hiçbir askerin Karabağ'da olmadığını söylüyor.
Daha önce de Arayik Harutyunyan'ın yönettiği Karabağ korsan meclisi, Paşinyan'ı Karabağ Ermenilerinin siyasi-hukuki-askerî haklarına ihanet etmekle suçlamış ve müzakere sürecini başlatması sebebiyle "Ermenistan'ı, Türkiye ve Azerbaycan'a satmakla" suçlamıştı.
Eski başkan Koçaryan'ın adamlarından Edgar Kazaryan ve Avetik Çalabyan adlı milletvekilleri ise Paşinyan'ın Rus güçlerini Gümrü'den çıkarma hazırlığı yaptığı iddiasını ortaya atarak Paşinyan'ı Rusya ile karşı karşıya getirmeye çalıştılar.
Bu açıklamalar Ermenistan başkentinde barış isteyen Paşinyan'a karşı Karabağ klanı ve diaspora destekli bir karalama, yalnızlaştırma ve nefret propagandası yürütüldüğünü gösteriyor.
Aynı zamanda diasporanın ve özelikle Taşnak kuruluşu ANCA'nın Ermenistan siyasetindeki etkisini de açıklıyor.
Kalıcı barış anlaşmasının bir türlü imzalanmamasının ikinci nedeni de işte bu ayrılıkçı Karabağ Ermenileri.
Barışı kabul etmeyen ayrılıkçılar sık sık sınırda sebepsiz çatışmalar çıkartarak Ermenistan ve Azerbaycan arasında gerginlik çıkmasını istiyor.
Terk ettikleri köyleri yakarak vandallık sergiliyor. Bu yüzden Rusya'nın ateşkes sağlandığını açıklamasından sonra bile sınırda çatışmalar ara ara patlak veriyor.
Diğer taraftan Ermenistan'ın yeni İnsan Hakları Savunucusu (Ombudsman) Kristina Grigoryan, son çatışmalarda dört sivilin hayatını kaybettiğini ve 2 bin 570 sivilin topraklarını terk etmek zorunda kaldığını bildirdi.
Kuşkusuz, bu açıklamalar sadece diaspora Ermenilerinin değil dünya kamuoyunun da kazanılmasına yönelik açıklamalar.
İşe de yarıyor. Azerbaycan saldırgan taraf olarak gösteriliyor. Sanki işgal altındaki topraklarını kurtaran değil, işgalci bir tarafmış gibi lanse ediliyor.
Kalıcı bir barışın sağlanmasının önündeki üçüncü engel Laçın ve Zengezur Koridoru hakkında tarafların farklı görüşlere sahip olması.
Diaspora, Laçın Koridoru ve etrafındaki yerleşimlerin Azerbaycan'a verilesine şiddetle karşı çıkıyor. Paşinyan da bu yüzden bu konuda ayak sürüyor gibi görünüyor.
Halbuki 44 gün süren Karabağ savaşından sonra varılan ateşkes anlaşması üç yıllık bir süre içinde Laçın'ın Azerbaycan'a devredilmesini öngörüyordu.
Bu kısmen gerçekleşti ama asıl sorun alternatif yol. Ermenistan anlaşmaya aykırı olarak hâlâ Hankendi ile Erivan arasında yeni bir ulaşım koridoru inşa etmedi.
Azerbaycan ise bugünlerde Laçın'ın boşaltılmasını ve etrafındaki yerleşimlerin kendisine bırakılmasında ısrarcı. Ancak Ermenistan alternatif güzergâhın inşasına gelecek ay başlanacağını açıkladı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise Fransa Cumhurbaşkanı Makron ile yapmış olduğu son görüşmede yolun Azerbaycan topraklarında kalan kısmının tamamlandığını bildirdi.
Bu durum bugünlerdeki şiddetli çatışmaların ana sebebidir. Zira Azerbaycan Ermenistan'ın topraklarını terk etmesini ve artık alternatif güzergahı kullanmasını istiyor.
Öte yandan Paşinyan zaman zaman çelişkili açıklamalar yapıyor. Bir gün yolun inşasına gelecek ay başlanacak derken başka bir gün Laçın koridorunun inşası ile ilgili henüz tam bir mutabakat sağlanmadığını iddia ediyor.
Üstelik 2020'de bu bölgede döşediği mayınları da temizlemiyor.
Ermenistan'da kafalar karışık
Bizim tahminlerimize göre, Azerbaycan sürecin hızlanmasını istediği için zaman zaman Laçın Koridoru etrafındaki köylerin kontrolünü ele geçirmek için operasyonlar yapıyor.
Sözde Karabağ ordusu da sık sık Azerbaycan köylerine saldırılar düzenliyor. Çatışmalar da bu yüzden çıkıyor. Her iki taraf birbirini ateşkesi ihlal etmekle suçluyor.
Azerbaycan ise Ermenistan'ın yapılan anlaşmalara uymasını istiyor. Ermenistan'ın nihai barış anlaşmasını imzalamaktan imtina ettiğini, kasıtlı olarak geciktirmeye çalıştığını iddia ediyor.
Nitekim Paşinyan da 13 Eylül günü Ermenistan Parlamentosunda yaptığı konuşmada, Azerbaycan'ın saldırıları barış görüşmelerinde gelişme olmaması yüzünden yapmış olabileceğini belirtti.
Bazı Ermenistan siyaset uzmanları da Azerbaycan'ın masada isteklerini kabul ettirmek için saldırılara başvurduğunu ileri sürüyor.
Dış politika uzmanlarından Benyamin Poghosyan, şu an yaşanan çatışmaların Ermenistan-Azerbaycan görüşmelerindeki hüsranın bir sonucu olduğunu iddia ediyor.
Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan ise Azerbaycan'ın Karabağ ile Ermenistan arasındaki trafiği düzenleyen alternatif yolun kullanmasına dair ısrarının gayrimeşru olduğunu söylüyor.
Ona göre üçlü müzakerelerde yeni bir yol inşa edilmesinden bahsedildi ama bu plan nihai bir anlaşmaya bağlanmadı.
Bu konuya aşağıda Türkiye'nin rolünü anlatırken tekrar değineceğim.
Karabağ'ın statüsü kilit rolde
Barışın önündeki engellerin dördüncüsü bizce artık kangren haline gelen Karabağ'ın statüsü meselesidir.
Ermenistan başbakanı, Azerbaycan'ın Karabağ'ın statüsünü tartışmaya yanaşmadığını söylüyor.
Nitekim sözde Artsakh Cumhuriyeti Başkanlık Sözcüsü Lusine Avanesyan, 23 Mayıs 20222 tarihinde Ermenistan Basın Ajansına verdiği demeçte, "Karabağ'ın delf-determiasyon hakkının tanınmasının taviz konusu yapılamayacağını" söyledi.
Azerbaycan ise Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu ve tartışmanın 44 günlük savaş sonrasında tamamen kapandığını savunuyor.
Brüksel'de yapılan dördüncü tur görüşmelerinin ardından İlham Aliyev kalıcı barış görüşmelerin başlaması için adım atılmasında hemfikir olunduğunu açıklarken, Ermenistan bunu yalanlıyor.
Ermenistan'da hükümet yetkilileri görüşmeler sonucu önemli sorunlarda hiçbir ortak anlaşmaya varılamadığını belirtiyorlar.
Söylediklerine göre Azerbaycan Karabağ'ın statüsünün belirlenmesi konusundaki hiçbir öneriyi kabul etmiyor.
Muhalifler Paşinyan'ın masada sürekli tavizler verdiğini be bunun Azerbaycan'ı cesaretlendirdiğini, masada kazanmak için sahada baskı yaptığını iddia ediyor.
Ermeni muhaliflere göre, Rusya da artık Karabağ'ın statüsü konusunda Ermenistan taleplerine destek vermiyor.
Yüzlerce askerin öldüğü son çatışmalardan sonra Ermenistan'ın toplantıya çağırdığı Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO) ise General Stanislav Zav başkanlığında bir soruşturma heyetinin bölgeye gönderilmesini onaylamakla yetindi.
Kremlim sözcü D. Peskov, heyetin üye ülke liderlerine birer rapor sunacağını belirtti. Rusya Dışişleri Bakanlığı da Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki tartışmalı konuların hepsinin sadece siyasi ve diplomatik yöntemlerle çözülmesini destekledikleri yönünde bir açıklama yaptı.
Görüldüğü kadarıyla Ermenistan'ın çağrısıyla toplantı katılan CSTO üyeleri Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan zevahiri kurtarmakla yetindiler.
Bu açıklama Ermenistan'ı hiç memnun etmemiş görünüyor. Bu yüzden olsa gerek bu hafta sonu Ermenistan'ın CSTO'dan ayrılacağına dair bazı haberler patlak verdi.
Bu durumda Ermenistan'ın en hararetli destekçileri, diaspora Ermeni kuruluşlarının etkilediği Amerika ve Avrupa ile sınırlı kaldı.
Freedom House Başkanı J. Abramowitz Azerbaycan'a çağrıda bulunarak Ermenistan topraklarına ölümcül saldırılarını derhal durdurmaya çağırdı.
Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Blinken Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'i telefonla arayarak Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki askeri operasyonlardan endişe duyduklarını ve düşmanlıklara son verilmesini istedi.
Blinken, Paşinyan'a ise ABD'nin çatışmaların durması için kararlılıkla uğraş vereceğini söyledi. Macron daha çok Azerbaycan'ı suçlasa da ateşkese uyulmasını rica etti.
AB Konseyi Başkanı Michel ise "barış ve stabiliteye hiçbir alternatif olmadığını, diplomasinin sürmesi gerektiğini" belirtti.
Gürcistan Devlet Başkanı barışın sürmesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduklarını ifade etti. Ama kimse Karabağ'ın statüsüne değinmedi.
"Rusya" ile "ABD/Batı" arasında kalan Ermenistan
Bu kayıtsızlık bazı Ermeni Diaspora üyelerini çıldırtıyor. Sosyal medyada Karabağ konusunda Rusya'nın taraf tuttuğuna inanlar epey fazla gözüküyor.
Rusya'nın sahte bir savaş ile tarihte ikinci kez Karabağ'ı Ermenistan'dan alıp Azerbaycan'a verdiğine inanılıyor.
Rusya'ya öfke dinecek gibi durmuyor. Paşinyan da Rusya'ya karşı yeterince direnemediği için eleştirilerden nasibini alıyor.
Diasporanın bazı Ermenileri Paşinyan'ın Azerbaycan'a karşı savaşı kaybettiğini, güvenilirliğini yitirdiğini ve derhal istifa etmesini istiyor.
Paşinyan'ın Ermenistan için bir utanç olduğunu sosyal medyada yazanlar epey fazlalaştı. Paşinyan'ın Ermeni kimliğini yok edeceğini inanların da sesi çok çıkıyor.
Bazı Ermeniler ise Ermenistan'ın Rusya'yı daha fazla kızdıracak hareketlerden sakınmasını, Rusya Ermenistan'dan çekilirse Ermenistan'ın bağımsızlığının tehlikeye gireceğini kaydediyorlar.
Hatta bu durumda Ermenistan'ın Türkiye'ye bağımlılığının artacağını iddia edenler de az değil.
Bu görüşü savunanlar, ABD ve Batının güvenilir müttefik olmadığında ısrarcılar. Ermenistan'ın için ölümcül olanın ABD ile işbirliği olduğunu yazılıp çiziliyor.
Bunlara göre Moskova ile bağlar güçlendirilirse Rusya Ermenistan'ın taleplerine daha sıcak bakacaktır.
Paşinyan destekçileri ise bugünün muhalifi olan iktidarların son 30 yılda Ermenistan ordusunu güçlendirmek yerine kendi ceplerini doldurduklarını söylüyorlar.
Kamuoyu anketlerine bakılırsa Paşinyan'ın desteği hâlâ koltuğunu koruması için yeterli. Barış isteyen Ermenilerin Paşinyan'ın arkasında durdukları bir gerçek.
Türkiye'nin rolü
Bu arada Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25 Temmuz günü TRT'ye yaptığı bir açıklamada, Ermenistan ile yürütülen normalleşme görüşmelerinde Türkiye'nin kırmızı çizgisinin Azerbaycan olduğunu belirtti.
Defalarca "ne zaman ki Azerbaycan ile sorunlar çözülür; kapılar açılır" dediği de sır değil.
Bilindiği gibi Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınır kapısı 1993 yılından beri kapalı bulunuyor.
Cenevre'de yapılan son görüşmelerde Ermenistan tarafı Türkiye ile yürütülen normalleşme müzakerelerinin Azerbaycan'dan bağımsız olması gerektiğini belirtti ama bu talep kabul görmeyecek.
Sayın Erdoğan'ın açıklamaları da bu yönde. Şimdiye kadar görüşmelerde varılan en önemli uzlaşı, hava koridorunun kargo taşımacılığına açılması.
Üçüncü bir ülke üzerinden kara sınır bağlantısının sağlanması konusunda da uzlaşmaya varıldı. Bunlar elbette önemli ama yeterince ilerlemeye işaret etmiyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da 21 Temmuz tarihinde TRT'ye yaptığı bir açıklamasında "Biz bir millet iki devletiz. Ermenistan sevse de sevmese de her adımımızı Azerbaycan ile birlikte koordine ediyoruz" dedi.
İşte bu açıklamalar Paşinyan'ın doğru yolda olduğunu fakat diaspora Ermenilerin baskıları yüzünden Azerbaycan ile barış görüşmelerinin sağlıklı yürümediğini gösteriyor.
Türkiye'nin Azerbaycan ile Nahcivan'ı birbirine bağlayacak Zengezur koridoruna çok büyük önem verdiğini göstermesi de normalleşme sürecine belli ki az da olsa sekte vuruyor.
Çünkü bu koridor meselesi hâlâ Ermenistan ile Azerbaycan arasında netliğe kavuşmamış gözüküyor.
31 Ağustos'ta Brüksel'de yapılan üçlü görüşmeler sonrasında Erdoğan'ı bilgilendiren Aliyev, Zengezur üzerinde mutabık kalındığını belirtti.
Pasaport ve gümrük kontrolüne tabi olmayan bir koridor açılması konusunda Azerbaycan ısrarcı.
Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoyan ise Ermenistan Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada müzakerelerde bu konuda hiçbir uzlaşma olmadığını açıkladı.
İtiraz tamamen koridora mı yoksa işleyişe mi açık değil. Ancak ifadesinde "Nahcivan ile Azerbaycan arasında bağlantı sağlayan bir kara yolu veya ulaşım koridoru" konusunda bir anlaşma yok dedi.
İran'ın Zengezur Koridoru'na itirazı
Ermenistan'ın 2020 ateşkes anlaşmasında rağmen bu konuda ayak sürümesinin nedenlerinden birisi İran olsa gerek.
İran İslam Cumhuriyeti defalarca Nahçıvan ile Azerbaycan arasında doğrudan bağlantı sağlayacak bir koridorunun açılmasına karşı olduklarını beyan ediyor.
Ayatullah Hamaney de tarihi İran-Ermenistan sınırının kapatılmasını hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini söylüyor.
Yazımızı Armenian Weekly dergisindeki bir habere yorum yazan Hagop rumuzlu bir Ermeni'nin serzenişi ile son verelim.
Hagop, "Ermenistan'ın ona buna bağımlı olmak yerine bir Atatürk'e ihtiyacı olduğunu" yazmış. "Düşmandan öğrenecek çok şey var" diye de eklemiş.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish