Kraliyet ziyaretleri Windsorları geçmişle yüzleşmeye zorluyor

Monarşinin hayatta kalması, pekâlâ geçmişteki zulümleri nasıl telafi edeceklerine bağlı olabilir

Prens Charles, Kanada ziyareti sırasında İlk Uluslar Meclisi Ulusal Başkanı RoseAnne Archibald'la bir araya gelmişti (Reuters)

Kanada'nın yerli toplulukları, monarşinin geçmişteki kolonyal soykırımdan dolayı özür dilemesi için, ülkeyi ziyareti sırasında doğrudan Prens Charles'a talepte bulundu.

Saraya yönelik bu kefaret çığlığı, Kraliyet ailesinin nihayet geçmişteki zulümleri ele alarak bedel ödemesinin ne kadar gerekli olduğunu, sanki lazımmışçasına, teyit ediyor.

Müstakbel kral ve eşi Cornwall Düşesi Camilla, Kraliçe'nin platin jübilesini kutlamak için 96 yaşındaki hükümdarın devlet başkanı olduğu Kanada'da üç günlük bir tura çıktı. Orada, 19. yüzyıldan 1970'lere kadar okul çağındaki yerli çocuklara uygulanan istismarı kabul ettiler.

Elbette bu, Prens William ve Prens Edward'ın çeşitli Karayip ülkelerine yaptığı ziyaretlerin, Afrikalıların köleleştirilmesi ve bölgedeki yerli gruplarının soykırımı için, yaygın özür ve tazminat çağrılarıyla karşılanmasından sonra geldi. Bu nedenle, şüpheye mahal vermeyelim, Britanya'yla olan sorunlar sadece tropik bölgelerle sınırlı değil.

Belize, Bahamalar ve Jamaika'dan Antigua ve Barbuda, Saint Lucia'yla Saint Vincent ve Grenadinler'e kadar, Kraliyet üyeleri sürekli olarak tazminat talep eden toplu çağrılarla ve ayrıcalıklarının temelini oluşturan sömürgeciliğin acı verici mirasıyla karşı karşıya kaldı. Her defasında aslında bir suç mahalline adım attıkları onlara hatırlatıldı.

Bu sırada, söz konusu ülkelerin yanı sıra Saint Kitts ve Nevis'te de cumhuriyet ateşi harlanıyor. Çoğu, Kraliçe'yi devlet başkanlığından alma niyetinin sinyallerini verirken; Britanya Virjin Adaları ve CARICOM (Karayipler Topluluğu), Majestelerinin hükümeti adına doğrudan yönetim dayatmasını öngören Birleşik Krallık planına karşı çıkıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yüzyıllar boyunca Kraliyet ailesi ve yönetici sınıflar güç ve zenginlik üretti, bu da onları bugün sahip oldukları statüye yükseltti. Bu, ancak eski Britanya kolonilerindeki Afrika halklarının ve yerli grupların boyun eğdirilmesi, öldürülmesi ve köleleştirilmesiyle mümkündü. Buna daha önce de değindim.

Elbette, Kraliyet ailesinin üyelerinin, seleflerinin eylemlerindeki hakikati ve bundan nasıl faydalandıklarını açıkça kabul etmelerinin rahatsızlık verici olacağının farkındayım çünkü sonrasında meşruiyetlerinin tamamı üzerinde soru işaretleri oluşur ancak bu, durumun gerçekliğini çürütmüyor.

Kanada'daki İlk Uluslar Meclisi Ulusal Başkanı RoseAnne Archibald, perşembe günü (19 Mayıs) ülkenin başkenti Ottawa'da düzenlenen bir resepsiyonda, prensin yerli halkla ilişkileri yürütme konusundaki başarısızlıkları "tanıdığını" söyledi.

Ülkenin yerli toplumundan çok sayıda önde gelen isimle birlikte Başbakan Justin Trudeau bu etkinliğe davet edildi. Charles özür dilemese de, birkaç şef prensin karanlık geçmişi tanımasının "gerçekten bir anlamı" olduğu konusunda hemfikirdi.

Farkında olmayanlar için: 1863'ten 1970'lere kadar Kanada'nın en az 150 bin yerli çocuğu, Britanyalı sömürgeciler tarafından ailelerinden alındı ve yerel toplulukları yaralayan iğrenç bir politikanın parçası olarak onları İngilizleştirilmiş topluma "asimile etmek" amacıyla yatılı okullara yerleştirildi.

Bu sistem, Hıristiyan kiliseleriyle birlikte oluşturuldu. Bu çocukların çoğu uzun saçlarını kesmek zorunda kaldı, kendi dillerini konuşmaları yasaklandı ve fiziksel ve cinsel istismara uğradı.

Okullarda binlerce kişi öldü ancak Kraliyet bu suçlar için asla özür dilemedi veya tazminat teklif etmedi. Bu okulların eski öğrencilerinden bazıları bugün hâlâ hayatta.

Yine de doğrusunu söylemek gerekirse, Prens Edward'ın nisanda ada ülkesine yaptığı ziyaret sırasında Antigua Başbakanı Gaston Browne ile tazminat konusunu konuşma fırsatı karşısında kelimenin tam anlamıyla gülüp geçmesine karşıt şekilde, Kanada'daki yerli gruplarla Prens Charles ilgilendi. Bunu, Prens William'ın Jamaika'da yaptığı ve özünde "Babamın geçen kasım Barbados'ta söylediklerine katılıyorum, kölelik kötüydü" dediği tamamen yetersiz konuşmasına ekleyelim.

Saray içinde, tekrarlanan gaflardan gelecekte kaçınmak isteyen yardımcıların önderliğinde, çeşitli kriz görüşmelerine yol açan Karayipler'deki feci Kraliyet ziyaretlerinin ardından; Prens Charles'ın Kanada ziyareti öncesinde, görüşlerini anlamak için yerli topluluklarıyla konuşacağı açıklandı. Her şeye karşın kamuoyu bunu iyi karşıladı.

Bununla birlikte, somut onarıcı adalet için Kraliyet üyelerine lobi yapanlar şunu sormak istiyor: Yalnızca geçmişi tanıyarak verilen sözde destek daha ne kadar kabul edilebilir olacak?

Son aylarda, Kraliyet ailesinin temelinde ırkçılık olduğunu Sussexlerin iddia etmesi ve Siyahilerin Hayatı Önemlidir sonrasında, Windsorlar tarihsel olarak dışlanmış topluluklara desteklerini göstermek için her zamankinden daha kararlı görünüyor.

Örneğin Kraliçe'nin son yeni yıl onur listesi, şimdiye kadar etnik çeşitliliğin en fazla olduğu onur listesiydi; ondan önce de Buckingham Sarayı, temsilin artması konusunda "daha iyisini yapma" sözü vererek çeşitlilik verilerini ilk kez yayımlamıştı.

Bu yılki jübilenin bahçe partisine davet edilen ve daha önce bu fırsata hiç sahip olmamış fantastik, epey radikal siyahi aktivistler tanıyorum! Masada bir sandalye? Olabilir.

Kraliçe II. Elizabeth
Kraliçe II. Elizabeth 2010'da Ottawa ziyareti sırasında Kanada Doğa Müzesi'ne de gitmişti (AFP)


Kanada gezisinden önce Prens Charles, ırk konusundaki zorluklarını dinlemek için, yeterince temsil edilmeyen üniversite öğrencileriyle bir toplantıya katıldı. Bundan önceyse Charles, Britanya Denizaşırı Toprakları konuşmacılarının ziyareti için bir öğle yemeğine ev sahipliği yaptı, Suriye'den gelen mültecilerle tanıştı ve etkili Siyah Britanyalıları kutlamak için ikametgahı Clarence House'da bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Çağlar boyunca kendini yenileyen ve tebaasının nabzını tutabilen bir hükümdar olduğu bildirilen Kraliçe, devre uyum sağlama kapasitesiyle sık sık övülüyor.

Majesteleri tahttaki 70. yılını kutlarken, diğer kıdemli Kraliyet üyelerinden daha cana yakın ve diplomat olduğu bilinen varisinin, Kraliyet'e yönelik yenilenmiş, güçlü onarıcı adalet taleplerine karşılık verip vermeyeceğini yalnızca zaman gösterecek.

Britanya İmparatorluk Nişanları bir yana, yapısal ırkçılıkla mücadele ve herkes için daha adil bir toplum yaratma konusundaki tartışmaların ortaya çıkışı göz önüne alındığında, monarşinin hayatta kalması (ki temel önceliğidir) Kraliyet üyelerinin, geçmişte kendi adlarına yapılan zulümleri nasıl telafi edeceklerine bağlı olabilir.

O zamana kadar, Britanya'dan onarıcı adalet isteyen çağrılar asla bitmeyecek.



Nadine White'ın makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Önce Jamaika'da William, şimdi de Kanada'da Charles; bu Kraliyet ziyaretleri Windsorları geçmişle yüzleşmeye zorluyor

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Sevgi Aydoğan

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU