Fransız seçimlerindeki en önemli konu Mélenchon'un oylarını güvenceye almak olacak

Macron'un merkezcilik markasının ona ikinci dönemini kazandırması için, karşıt olmasa da epey farklı bir siyasi düşünce kolunu temsil eden ilk tur adaylarından birinin oylarının hiç değilse bir kısmına ihtiyaç duyulacak

Anlaşılan o ki, ilk turda ana akım sağ ve soldan çok fazla oy alan Macron'un galibiyet için Mélenchon'un oylarının bir kısmına da ihtiyacı var. İşler burada sarpa sarabilir (AFP)

Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunun ardından dikkatler Marine Le Pen'e çevrildi. Fransa radikal sağcı (imajını yumuşatmak ve cazibesini artırmak için ne kadar çaba göstermiş olsa da) bir cumhurbaşkanı seçerse, bu sadece Fransa için değil, Avrupa ve dünyanın diğer kısımları için de muazzam sonuçlar doğuracak.

Fakat dikkatin önlemeyen bir şekilde Le Pen üzerinde yoğunlaşması, Le Pen'in kazanamaması durumunda 10 Nisan seçiminin bir o kadar önem taşıyabilecek (sadece Fransa'da da değil) diğer iki niteliğini gizleme eğilimindeydi. Bunlardan biri Emmanuel Macron'un ve taşıdığı politik merkezcilik markasının performansı; diğeriyse, aşırı solcu aday Jean-Luc Mélenchon'un beklenmedik derecede güçlü görünmesiydi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Önce, Macron. 5 yıl önce kendi merkezci aracı En Marche!'ı yarattı ve tüm zorluklara rağmen Fransa'nın en genç cumhurbaşkanı olmak için bu aracı sürdü. Mesafeliliğine, kibrine, "Jüpiter" kompleksine ve diğer meselelere dair tüm eleştirilere rağmen 10 Nisan'da, önceki ilk tur performansını neredeyse yüzde 4 (yüzde 24'ten yüzde 27,6'ya) geliştirdi. Aslına bakılırsa, oy oranını Le Pen'den (yüzde 21,3'ten yüzde 23,4'e) daha fazla artırmıştı. Pazar günkü ikinci tur seçimlerini de kazanırsa, bir nesildir Fransa'da iki dönem seçilen ilk cumhurbaşkanı olacak. Sadece seçim performansını göz önünde bulundurursak, bir şeyleri doğru yapıyor olmalı.

Süreç boyunca Macron, hareketini bir partiye (La République En Marche!) dönüştürdü ve böylece kendine parlamento için taban yarattı. 10 Nisan'daki sonuçların da gösterdiği üzere Fransa'nın geleneksel merkez sol ve sağ partilerin üstesinden de öylesine etkin bir şekilde geldi ki, bir daha geri dönüp dönemeyecekleri şüpheli.

Anlaşılan, bir zamanların bankacısı ve François Hollande'ın Sosyalist Parti hükümetinin eski bakanı Macron, en azından Fransa'da hem sağ hem de solun unsurlarının birleştirilmesinin siyasi bir gelecek yaratabileceğini fark etti. Elbette zamanın değişmesi (dijital teknoloji, daha çeşitli bir nüfus, farklılaşan sosyal alışkanlıklar, uluslararası pazarın talepleri ve daha nicesi) her iki taraftaki birçok ortodoksluğun modasının geçtiği ve yeni bir esnekliğe ihtiyaç duyulduğu anlamına geliyordu.

Macron'un 2022 manifestosu da tam olarak bunu yapıyor. Fransa'nın ve Avrupa'nın egemenliğinin yanı sıra Fransız tarımını korumanın (sağcılar için) önemini vurgularken, aynı zamanda gençlerin çiftçiliğe katılımını sağlamak ve ev yalıtımıyla elektrikli arabaların daha az varlıklı kesimler için daha erişilebilir hale getirilmesi gibi önlemler alarak dijital ve ekolojik faydaların daha yaygın şekilde paylaşılmasına ön ayak olmak istiyor (bu da sol için).

Tartışmalı bir şekilde hem devletten emekli olma yaşını 65'e çıkarmak hem de sosyal yardım sistemini modernleştirmeye niyetli, ki buna kimi zaman ifade edildiği şekliyle yardım alanların "karşılığında bir şeyler vermeye" teşviki de dahil. Ayrıca televizyon lisans ücretinin kaldırılmasını, öğretmen maaşlarının iyileştirilmesini, okullara ve üniversitelere daha fazla özgürlük tanınmasını, daha fazla ve daha kaliteli mesleki eğitim verilmesini, kanun ve nizama daha fazla odaklanılmasını da teklif ediyor. Solun ve sağın alışverişi bariz.

Yine de merak ediyorum; sol ve sağın, sosyal liberalizmle piyasa disiplini unsurlarının bu şekilde bir araya getirilmesi ve devlet seviyesinden aşağıya doğru "bağımsızlığın" vurgulanması size de birini hatırlatıyor mu? Bir nevi bu, Boris Johnson'ı iki dönem Londra'nın solcu belediye başkanı olarak seçtiren, şu an parlamentodaki çoğunluğu elde etmesini sağlayan, "seviye atlama" gündemini gerekli kılan ve (tüm başarısızlıklarına rağmen) ona yine bir seçim daha kazandırabilecek olan birleşim gibi değil mi? O zaman İtalya'nın Mario Draghi'sini, sol-sağ ayrımını yönlendirmede ve de bunu devlet başkanı olmasının (en azından henüz) durdurulamayacağı biçimde devam ettirmede fazlasıyla başarılı siyaset dışı ismini düşünün.
 


Macron'un merkezcilik markasının ona ikinci dönemini kazandırması için, karşıt olmasa da epey farklı bir siyasi düşünce kolunu temsil eden ilk tur adaylarından birinin oylarının hiç değilse bir kısmına ihtiyaç duyulacak. Jean-Luc Mélenchon'un seçim sürecinin sürprizi olduğu ortaya çıkarken, 10 Nisan akşamı yapılan sayım esnasında Le Pen'in elindeki ikinciliği gerçekten kazanma şansı varmış gibi göründüğü zamanlar bile oldu (bu, ikinci turun tüm mahiyetini değiştirirdi).

Nihayetinde üçüncü olmuşsa da Le Pen'in sadece 1,2 puan gerisindeydi. Dahası, 2017'deki beklenmedik 4.'lüğünden sonra siyaseten modası geçmiş gibi görünmekten çok uzak olan 70 yaşındaki Mélenchon, hem oy oranını Le Pen'den biraz daha fazla artırdı hem de (18-34 yaş arası) gençlerden diğer tüm adaylara kıyasla daha fazla oy aldı.

Ayrıca, daha yoksul ve daha az ayrıcalıklı bölgelerdeki seçmenlerin de desteğini kazandı. Bu arada, hem kuzey Fransa'daki Lille'de hem de güneydeki Marsilya'da şehrin köhne kesimlerindeki seçim posterlerinin çoğunun yırtıldığını veya okunamaz hale getirildiğini gördüm; aşikar biçimde Mélenchon'ınkiler hariç. Onun manifestosu, referandumların ve yurttaş inisiyatiflerinin daha geniş çapta kullanılması, polislik faaliyetleri ve mahkemelerde yerelliğin artırılması, demiryollarının ve otoyolların yeniden devletleştirilmesi, temel ihtiyaç fiyatlarına tavan uygulamasının getirilmesi, emeklilik yaşının artırılmaması, asgari ücrete zam, boş evlere el koyma hakkı, kreşlerden üniversitelere daha fazla eğitim yerinin açılmasının da aralarında bulunduğu birçok aşırı sol ve hatta popülist alternatif içeriyordu.

Mélenchon'un beklenmedik başarısında Jeremy Corbyn etkisine dair bir şeyler görmek de zor değil. Diğer adayların hiçbirinin genç seçmenlere ayıracak fazla vakti yokmuş gibi göründüğü bu zamanda Mélenchon, gençlere cazip gelecek sorunları tespit etmekle kalmadı, ayrıca Corbyn'le aynı ideolojik tutarlılık mizacının örneği olarak mazlumları ve eskinin eşitlikçi idealizmini savunup genç seçmenleri, birçok yönden başka bir çağın politikacısı olan Corbyn'i yeniden keşfetmeye yönlendirdi. Bunun, aşırı solun yeni nesilde canlanacağının habercisi olup olmadığı ise başka bir mesele.

Ancak Mélenchon'a oy verenlerin şimdi bir tercih yapması gerekecek, ki bu tercih seçimin sonucunu belirleyebilir. Anlaşılan o ki, ilk turda ana akım sağ ve soldan çok fazla oy alan Macron'un galibiyet için Mélenchon'un oylarının bir kısmına da ihtiyacı var. İşler burada sarpa sarabilir.

İlk turu kaybeden diğer adayların çoğu, sadece Le Pen'i saf dışı bırakmak için dahi olsa ikinci turda destekçilerini Macron'a arka çıkmaya çağırırken, Mélenchon bu kadar net değildi. Ona oy verenleri hiçbir koşulda Le Pen'i desteklememeye davet etse de oylarını Macron için kullanmaları önerisinden açıkça kaçındı. Bunu yapsaydı (ya da gelecek günlerde yaparsa) da etkisi sınırlı kalabilir. Genç seçmenler, sadece Le Pen'i saf dışı bırakmak için bile olsa kendi çıkarlarını temsil ettiğine inanmadıkları bir adaya oy vermektense evde kalmayı tercih edebilir. Öte yandan, daha yaşlı ve daha yoksul seçmenlerse, kimsenin çıkarlarını temsil etmediğini hisseden halka uzun zamandır kucak açan Le Pen'e kayma eğiliminde olabilir.

24 Nisan'a kadar seçim kampanyalarını Mélenchon'un oyları için verilecek mücadele belirleyecek ve bu, Macron'u beklemiyor olabileceği bir sorunla karşı karşıya bırakıyor. Mélenchon'un oylarının bir kısmını da olsa alabilmek için gençlere ve solculara kur yapması gerekiyor. Fakat bunu yaparsa, daha sağcı destekçilerini Le Pen'e kaptırmayı riske atıyor olabilir. Macron'un siyasi sensörlerinin, politik yelpazenin En Marche! haline gelen boşluğunu fark ettiği zamanki kadar hassas bir ayarda olması gerekecek.

 

https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU