Dünyanın iki farklı yerindeki savaşlardan kaçarak Polonya'ya gelen iki genç mültecinin yaşadıkları farklı deneyimler, Avrupa'daki ırkçılık ve ayrımcılık sorununu bir kez daha gündeme getirdi.
ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times, Ukraynalı Maslova ve Sudanlı Albagir'le konuşarak yaşadıkları deneyimler arasındaki tezatları ortaya koydu.
Ukrayna'daki Odessa şehrinin yakınındaki küçük bir kasabada yaşayan 21 yaşındaki Maslova, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat'ta verdiği askeri operasyon emriyle savaş çıkınca, ertesi gün ailesiyle birlikte arabaya atlayarak ülkeden kaçtı.
Maslova, Moldova üzerinden geçip Polonya'ya vardıklarında birçok kişinin kendilerini tezahürat ve sevinçle karşıladığını anlattı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Gördüğü destek karşısında gözyaşlarını tutamadığını söyleyen Maslova, "Kendinizi tüm dünyanın sizi desteklemesine duygusal olarak hazırlamıyorsunuz" dedi.
Polonya'nın başkenti Varşova'da animasyon eğitimi alan Maslova, tanıdığı bir kişinin babasının Polonya kırsalında evi olduğunu ve oraya gittiklerinde ailenin kendilerini çok sıcak bir şekilde karşıladığını anlattı.
Maslova, Janusz Poterek ve eşi Anna'nın kendileri için ayrı yataklar kurduğunu, üç öğün yemek pişirerek kendilerini evlerinde hissetmelerini sağladığını söyledi.
Ancak Sudanlı Albagir, Polonya'ya yolculuğunda Maslova gibi şanslı değildi.
Soyadını paylaşmayan 22 yaşındaki Albagir, Polonya'ya yasadışı şekilde girerken sınır muhafızları tarafından yakalandığını, kötü muameleye maruz kaldığını ve dayak yediğini anlattı.
Albagir'in savaşta Rusya'ya destek veren Belarus üzerinden Polonya'ya girmesi kendisi için işleri daha da zorlaştırdı.
Geçen yıl Polonya ve Belarus arasında büyük bir göçmen krizi yaşanmıştı. Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun Sudan, Irak ve Suriye gibi yerlerden gelen on binlerce mültecinin Polonya, Litvanya ve Letonya sınırından geçişini engellemeyeceğini açıklamasıyla bölgede kriz çıkmıştı. Özellikle Polonya sınırında güvenlik güçleriyle ülkeye giriş yapmak isteyen gruplar arasındaki çatışmalarda birçok mülteci hayatını kaybetmişti.
Albagir, 2003'teki Darfur Savaşı nedeniyle evini terk edip Sudan'ın başkenti Hartum'a kaçtığını ve burada tıp eğitimi gördüğünü söyledi. Fakat bu sefer de askeri darbe karşıtı protestolar nedeniyle Hartum'u terk etmek zorunda kaldığını anlatan Albagir, üniversite eğitimine devam etmek için kasımda Rusya'nın başkenti Moskova'ya gittiğini belirtti. Albagir, burada da uzun süre kalamadığını, Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasıyla Batılı devlet ve kuruluşların uyguladığı yaptırımlardan üniversite eğitiminin etkileneceği endişesiyle ülkeyi terk ettiğini söyledi.
Albagir, Belarus'la Polonya üzerinden Almanya'ya ulaşmayı ve burada sığınma başvurusu yaparak eğitimini sürdürmeyi planladığını anlattı.
Sudanlı genç, Polonya sınırından yasadışı şekilde geçiş yaptıktan sonra güvenlik görevlilerinin yolda kendisini ve yanındaki üç kişiyi daha durdurduğunu, kaçak olduklarını anlayınca gözaltına alındıklarını, polislerin SIM kartlarına el koyduğunu, telefonlarını kullanılmaz hale getirdiğini ve kendilerini ormana götürüp bıraktığını söyledi.
Bunun üzerine geri dönüp yeniden Belarus'a girmeye çalıştığını anlatan Albagir, buradaki sınır muhafızlarının kendisini dövdüğünü ve "Polonya'ya git, geri gelirsen seni öldürürüz" dediğini ifade etti.
5 Mart'ta Polonya'ya yeniden girdiğini anlatan Albagir, burada bir aktivistin kendisini evine gizlice alarak yardımcı olduğunu ve dışarı asla çıkmaması gerektiğini söylediğini belirtti.
Avrupa'da Ukraynalı mültecilerle Ortadoğu ve Afrika'dan gelenlere yönelik yaklaşımlar arasındaki ayrımcılık ve eşitsizliği eleştiren Albagir, "Biz neden bu sevgi ve alakayı göremiyoruz? Neden? Ukraynalılar bizden daha mı iyi? Bilmiyorum, neden?" dedi.
ABD merkezli Göç Politikası Enstitüsü'nün (Migration Policy Institute) Avrupa bölümünde çalışan Camille Le Coz ise "Farklı mülteci gruplarına yönelik muamelede ilk defa bu kadar büyük bir tezat görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Le Coz, Avrupalıların Ukraynalıları "kendilerinden biri" olarak gördüğünü fakat aynı şeyin diğer mülteciler için geçerli olmadığını da sözlerine ekledi.
Independent Türkçe, New York Times, BBC
Derleyen: Yasin Sofuoğlu