Milyon liraları aşan ev fiyatları, Rusya-Ukrayna savaşıyla katlanmaya devam edecek mi?

İnşaatın "lokomotif sektör" olarak parladığı yılların ardından birtakım sıkıntılar baş göstermeye başladı. Yüzde 400 artan maliyetler, talebe yetmeyen konutlar, hammadde sıkıntısı ve Rusya-Ukrayna savaşı bu sıkıntılardan bazıları

Fotoğraf: Unsplash.com/@danist07

1 milyon liradan aşağı ev kalmadı ki?


Son günlerde bir İstanbullunun, arkadaşlarıyla konuşurken de kulak misafiri olduğu sohbetlerde de en sık duyduğu cümlelerden biri bu. 

Bazı emlak sitelerinin verileri de bu rakamın abartı olmadığını gösteriyor.

Örneğin REIDIN ve Doğuş Grubu işbirliğiyle 2015 yılında faaliyete geçen Zingat, İstanbul'un Esenyurt bölgesinde fiyatların 450 bin liradan başladığını, Sarıyer tarafında bu fiyatların 2,5 milyon lirayı aştığını söylüyor. 

Zingat verilerine göre İstanbul genelinde 1+1'lik evler ve stüdyolarda bile ortalama fiyat, 830 bin liranın üzerinde. 
 

Ekran Resmi 2022-03-14 21.35.22.png
Grafik: Endeksa


Gayrimenkul değeri, lokasyon veri analizi ve tahminleri sunan platform Endeksa'nın şubat verilerine göre ise İstanbul'da satılık konutların ortalama metrekare fiyatı Ocak 2018'de 4 bin lirayken, Şubat 2022'de 11 bin 315 liraya kadar çıkmış durumda. Son bir yılda fiyat artışı yüzde 130. 

Türkiye geneli için ise Ocak 2018'de 2 bin 200 lira seviyesinde olan ortalama metrekare fiyatı, Şubat 2022'de 6 bin 850 liraya çıktı. 

Türkiye kendine yetecek çeliği üretiyorsa, ithalat neden artıyor? 

Gayrimenkul uzmanları, inşaatçılar ve inşaat malzeme üreticileri, bu fiyat artışları ile ilgili olarak son bir yıldır aynı gerekçeleri sunuyorlar: Dövizdeki artış, enerji krizi, maliyetlerdeki yükseliş ve inşaat sayısının azalması. 

Bu gerekçelere yeni bir kriz daha eklendi: Ukrayna-Rusya savaşı. 

Söz konusu krizin taraflarının her ikisi de Türkiye'nin önemli ticaret ortakları. Buğday gibi stratejik tarım ürünlerinin yanı sıra, inşaat sektöründe de kullanılan çelik gibi hammaddeler de bu ülkelerden satın alınıyor. 

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği'nin (TÇÜD) verilerine göre Türkiye'nin çelik ürünleri ithalatı, 2021'de, 2020'ye göre yüzde 23 artarak 15,4 milyon ton oldu. 

Independent Türkçe'ye konuşan Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Rusya ve Ukrayna'dan yapılan ithalatın 7,5 milyon ton olduğunu söyledi. 
 

Veysel Yayan AA
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan/ Fotoğraf: AA


Yayan'a göre Türkiye aslında çelikte kendi kendine yeten bir ülke.

Zira, 2021'de 40,4 milyon tonluk rekor üretime karşı, 33,4 milyon tonluk nihai mamül tüketimi vardı. 

Veysel Yayan, ithalatın artmasının nedeninin stok endişesi olduğu görüşünde. 

"İç piyasaya tümüyle yetecek durumdayız" diyen Yayan, "Bazı ürünlerde eksik kaldığımız yönler olabilir. Onu da yakın bir tarihte tamamlayacağız. Ancak savaş gibi durumlarda algıdan kaynaklı bir ürüne saldırı söz konusu" ifadelerini kullandı. 

Benzer bir durumun yağda da görüldüğünü dile getiren Yayan, şunları kaydetti: 

 Ayda iki kilogram zeytinyağı tüketmeyen kişiler bile iki elinde beşer kilogramlık yağ satın alıyor. Amaç, gelecek 14 ayı garanti altına almak.

Üreticiler de bir yıllık girdilerini stok etmek istiyor. Bu şekilde almaya kalktıklarında ne kadar üretiyor olursanız olun, ihtiyacın 10 mislini karşılayacak durumda olmazsınız. 

Algıdan kaynaklı olarak, talebin ihtiyacın üzerine çıkmasıyla çarpıtıcı etki yaratabiliyor. Sağduyulu şekilde yaklaşılırsa, birtakım fiyat değişiklikleri dışında, çelik sektörü açısından ortada çok ciddi bir problem yok. 

Biz 2022'nin bir rahatlama yılı olacağını öngörüyor, büyüme bekliyorduk. Fakat şu an, Rusya-Ukrayna savaşının sektöre nasıl yansıyacağını tam olarak görebiliyor değiliz. 


İnşaat sektörünün gayrisafi yurtiçi hasıladaki payı düşüyor

Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan da sektörün pek çok temsilcisi gibi inşaat sektöründe bir daralma olduğunun altını çizerek, "Bu durum kendini, inşaat sektörünün gayrisafi yurtiçi hasıla içerisindeki payında da gösteriyor" dedi. 

Türkiye İstatistik Kurumu'nun hem yeni inşaat izinleri istatistiklerine hem de inşaatın gayrisafi yurtiçi hasıladan (GSYH) aldığı paya bakıldığında, artık eskisi kadar inşaat yapılmadığı görülüyor. 
 

  İnşaat sektörünün GSYH'dan aldığı pay (%)
2010 4,2
2011 4,5
2012 4,4
2013 4,4
2014 4,6
2015 8,2
2016 8,6
2017 8,6
2018 7,2
2019 5,4
2020 5,2
2021 5,1


Türkiye'nin, "Belirli bir zaman aralığında üretilen tüm nihai ürünlerin, piyasa değerindeki ekonomik ölçüsü" anlamına gelen gayrisafi yurtiçi hasılasında en büyük payı, imalat sanayi ve hizmetler sektörü (yüzde 20'den fazla) alıyor. 

Yukarıdaki tabloya göre son 11 yılda inşaatın GSYH'tan aldığı pay, 2016'ya kadar yükseliş trendindeydi. Ancak bu tarihten sonra durum tersine döndü. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hollanda merkezli denetim, vergi ve danışmanlık firması KPMG'nin Türkiye ofisinin raporuna göre, mevcut yapı stoklarının eritilmesi için başlatılan kampanyalı ev satışları, pandemi döneminin olumsuz etkisini azaltmak amacıyla uygulanan genişleyici para politikaları (düşük faiz, Kredi Garanti Fonu (KGF) kapsamında sağlanan destekler ve 49 milyar lirayı aşan nakdi krediler) ve pandemi dönemine rağmen yapımına devam edilen Kamu Özel İşbirliği proje inşaatları sayesinde 2020'nin üçüncü çeyreğinde iki yıl aradan sonra bir büyüme kaydedilmişti. Ancak tekrar sıkı para politikasına geçilmesiyle birlikte pozitif yönde yakalanan ivme, kaybedildi. 

Veysel Yayan'ın da aktardığı üzere, bugün de savaşın etkisiyle girdi maliyetleri yükselmeye devam ediyor. Bu nihai ürün fiyatlarına yansıyor. Nihai ürün, her nerede kullanılıyorsa o sektörde de fiyat artışları oluyor. 

"Sadece son üç haftada hurdada da cevherde de yüzde 30'a varan artışlar oldu" diyen Çelik Üreticileri Derneği Başkanı Yayan, "Nihai ürün fiyatlarında dolar cinsinden yüze 25'lik bir artış var. Zaten doların kendisinde bir artış var malumunuz. 13, 70'lerden 14,80'e varan artışlar oldu. Bu artışlar, Türk Lirası cinsinden fiyatlara da yansıyor. Hem kullanıcı olarak üreticilerin hem de son kerte de satın alan, bireysel tüketicilerin maliyetleri artıyor" açıklamasını yaptı. 

"İnşaatta sıkıntı 2018'de başladı; tüketicide 'fiyatlar aşağı düşecek' algısı oluştu

İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım'a göre ise inşaat sektöründeki arz sıkıntısı 2018'den bu yana devam ediyor. 

Durbakayım, "Bu durum "konut sektöründe balon var, konut sayısı çok fazla, stok çok" tartışmaları ile başladı. Bu söylendikçe üretim azalmaya başladı" diyor ve ekliyor:

Türkiye'nin belli bir sayıda konut ihtiyacı var. Bu sayıyı ürettiğiniz takdirde arz ve talep birbirini karşılıyor. 

Fakat satılmayan, daha doğrusu talep görmeyen de bir kısım var. Buna biz "stok" demiyoruz. Bu tercih edilmeyen bir ürün. Sanayi de de bu çeşit mallar var. 

O günlerden bugünlere kadar üretim devamlı azaldı. Diğer yandan sektör, zam yapmadı çünkü talep az olunca ürüne zam yapamıyorsunuz. 

İnşaat tarafında bir proje, 2-3 senelik bir periyotta başlıyor ve bitiyor. Bazı sıkıntılı dönemlerde maliyetin altında veya maliyetine rahatlıkla mal satılabiliyor. Çünkü totalde bir ortalamayı tutturmak istiyorsunuz. 

 

Nazmi Durbakayım AA

İstanbul İnşaatçılar Derneği Başkanı Nazmi Durbakayım/ Fotoğraf: AA


Bu da tüketiciyi yanılttı. Yani hep, "bu fiyatlar aşağı düşecek" şeklinde bir algı yarattı. Yani oysa ki bu sektörün ise devam edebilmesi için piyasa şartlarında uyguladığı bir modeldi. 

Bir taraftan arz azaldı, diğer taraftan eski maliyetli projeler bitti. Yeni fiyatlarla yeni proje fiyatları oluşmaya başladı ve fiyatlar artışa geçti. 


"Bugün hammadde fiyatı artışı dursa, konut fiyatları biraz daha artmaya devam eder"

Arzdan kaynaklı fiyat artışlarına bir de dünyadaki enerjinin pahalılaşması ve dövizdeki artışların eklendiğini hatırlatan Durbakayım, konutların hâlen olması gereken seviyede olmadığını savunuyor ve önemli bir iddiada bulunuyor: Bugün eğer fiyat artışları dursa, konut fiyatları bir miktar daha artıp bir yerde duracak. 

Zira, fiyatların sürekli artmasının temel nedeni dünyadaki enerjinin pahalılaşması. 

Bu koşulların üzerine eklenen savaşın, hem enerji hem hurda demir açısından çok mühim olduğunu söylüyor İstanbul İnşaatçılar Derneği Başkanı: 
 

Çünkü biz hurda demiri, Çin'den, Rusya'dan ve Polonya'dan elde ediyoruz. Oradaki fiyatlar arttıkça buradaki demir fiyatı da yükseliyor. 

Dolayısıyla şimdi önümüzdeki günlerde bir miktar daha bu artışı izleyeceğiz. Ancak tabii sektörün derinliği çok fazla. Yani bugün hurda demiri farklı pazarlardan da bulma yoluna gidilecektir. 

Zaten şu anda olması gerekenin çok üzerinde bir demir fiyatı var. Bu seviyeden sonra daha fazla "aşırı" diyebileceğimiz bir artış beklemiyorum. 


Trading Economics'in verilerine göre inşaat demirinin 2021 sonunda 4 bin 500 dolar seviyesinde olan ton fiyatı, 4 bin 900 seviyesinde alıcı buluyor. Bu değer, mart ayının ilk haftasında 5 bin dolar üzerine çıkmıştı. Benzer şekilde Avrupa'da çelik fiyatları ton başına 1300 dolara dayandı. 
 

Ekran Resmi 2022-03-14 23.37.08.png
Avrupa çeliğinin fiyat değişimi (euro)/ Grafik: Bloomberg


"Üretmediğiniz konutun fiyatlarının da düşmesini bekleyemezsiniz" 

Nazmi Durbakayım'a göre bugün beton, çimento, demir gibi ürünlerde fiyatlar artmasa bile gayrimenkuldeki artış devam edecek çünkü üretim, yani yeni inşaat yapımı sınırlı. 

 "Arz-talep dengesinde eğer sizin arzınız azsa, talep arzdan fazlaysa, fiyatlar yükselir" diyen Nazmi Durbakayım, şöyle devam ediyor: 
 

İnşaat sektöründe çalışan firmaların çoğunun elinde projeler vardır. Bunlar rafta durur. Zamanı gelince bunları ortaya çıkar. 

Tam projeler raftan inerken, şimdi tekrar bir "bekle görelim" moduna girildi. 

Üretmediğiniz konutun fiyatlarının da düşmesini bekleyemezsiniz. Az olan malın fiyatı, tekrar yukarı doğru hareket eder. Dolayısıyla üreticinin, üretmek için şartları daha uygun bir durumu beklemesi gayet doğal. 


"'Bugün' her zaman en uygun zaman"

Tüketiciye de tavsiye veren İNDER Başkanı, "Kişilerin eğer bir planı ve bir bütçesi varsa bugünden onu yatırımını yapması lazım. Çünkü "önümüzdeki günlerde fiyatlar aşağı inecek" diye bir şey düşünmemek lazım" dedi ve ekledi: 
 

Geçtiğimiz dönemdeki konut fiyatlarının çok aşağılarda olması, insanlara "tekrar fiyatlar bu seviyeye inecekmiş" gibi geliyor ama oradaki unutulmaması gereken şey şu: Talep ve arz dengesi dengeli bir sektörde bir takım nedenlerden dolayı sıkıntılar oluştu. 

Dolayısıyla geçici olarak sektör, ucuz, maliyetin de altında fiyata satmaya razı oldu. Çünkü ticari hayatını devam ettirmek zorundaydı. 

Şimdi onlar geçti. Nasıl geçti?

 

inşaat AFP

Fotoğraf: AFP


Örneğin bazı firmalar, iştirak konularını değiştirdiler ya da sektörden çekildiler. İstememelerine rağmen çekilmek mecburiyetinde kaldılar. 
Dolayısıyla artık bitti. 

Bu noktadan sonra firmalar maliyetlerini hesaplayıp, bunun üzerinde, kâr beklentisiyle hareket edecekler. Yani yeniden maliyetinin altında bir satışın olması mümkün değil. 

Konutta ucuz bir dönemden sonra, fiyatların bu seviyede artmasına farklı yorumlar getiriliyor. Biz, konut sektörü için hep şunu deriz: Şu an ev almak zamanı mıdır? Biz hep "bugün en uygun zaman" deriz. Çünkü yarın bu şartları bulamayacağız.


Fiyatlar nasıl düşer?

Nazmi Durbakayım'a göre her şey aynı kalsa bile toprak, yani konutun üretildiği alan azalıyor. Bu da fiyat artışlarını tetikliyor. 

"Fiyatlar nasıl düşer?"in cevabını ise Durbakayım,  "85 milyon Türkiye nüfusunun yüzde 20'sinin bir büyük şehirde yoğunlaşmamasıyla mümkün olabilir" diyerek yanıtlıyor. 

INDER Başkanı'na göre Anadolu'da daha homojen yapıda bir inşaat yapımının olması, insanların doğayla iç içe olabileceği, iş ve sosyal hayat dengesinin kurulabildiği şehirlerin kurulması, fiyatları daha ulaşılabilir seviyelere getirebilir. 

"Ev fiyatları yedi ayda yüzde 100 arttı"

Sektörün hammadde ve inşaat bileşenlerinin temsilcilerinin ardından nihai tüketiciyle birebir temasta olan gayrimenkul uzmanlarına da görüşlerini sorduk. 

Emlak Müşavirleri Federasyonu Başkanı Hacı Ali Taylan, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, temmuz-ağustostan bu yana ev fiyatlarının yaklaşık yüzde 100 arttığını, bazı bölgelerde bu oranın yükseldiğini söyledi. 
 

Hacı Ali Taylan
Emlak Müşavirleri Federasyonu Başkanı Hacı Ali Taylan/ Fotoğraf: anadolugazete.com.tr


İnşaat arzı sıkıntısı olmasına rağmen, talebin devam ettiğini, vatandaşların kredi kullanmakta da zorlandığını aktaran Taylan, "Yeni inşaatta çok fazla ruhsatlandırma olmuyor ya da yeni inşaat başlamıyor. Arz anlamında da bir sıkıntı var. Çünkü maliyetler çok yüksek" diyor. 

"Daha fazla fiyat artışı yaşanması zor ama fiyatlar geriye gitmez"

Taylan, 1 milyon liralık bir evin, 3-4 milyon lira seviyelerine çıkmasını öngörmüyor. Zira zaten fiyatlar çok yükselmiş durumda. Hatta yeni binalarda fiyat artışı olduğu sürece, bu durum ikinci el konutlara da yansıyacak. 

"2022 yılındaki fiyat yükselişini tespit etmemiz çok zor" diyen Hacı Ali Taylan, "Çünkü piyasanın dengeleri değişti. Dövizdeki hareketlilik, konut arzının azalması… Bunların hepsi etken. Bundan sonra daha da fazla artışlar yaşanır mı? Bence biraz zor ama fiyatlar geriye de gitmez" ifadelerini kullanıyor. 

Emlak Müşavirleri Federasyonu Başkanı, "5-6 ay önce bugünün rakamlarını telaffuz etmemiz konuşmamız dahi hayalimizden geçmezdi. Maalesef bugün çok büyük rakamlar konuşuyoruz" açıklamasını yapıyor. 

Erdoğan, "İnşaat sektörüne 'dur' derseniz çöküntü başlar" demişti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ocak 2015'te Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin istişare toplantısında inşaat sektörünün "yürümesi" gerektiğini şu sözlerle vurgulamıştı:
 

İnşaatlar duramaz. İnşaat lokomotif sektör. Sanayi de büyüyecek inşaat da. 

Bizi özellikle o sıkıntılı dönemlerde biz yapan şu olmuştur: Biz inşaat sektörüne asla dur demedik. İnşaat sektörüne yürüyün dedik. Başı da  TOKİ  çekti. 

İnşaat sektörüne "dur", sanayiye "yürü" derseniz çöküntü başlar. 


Sektör yürümeye devam ediyor ancak bir miktar yavaşlamış bir yürüyüş bu. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her çeyreklik dönemde, yani yılın her üç ayında bir "Yapı İzin İstatistikleri"ni açıklıyor. 

TÜİK'in tanımına göre yapı ruhsatı, yapımına başlanacak yapılar için alınması zorunlu bir belge. Kısaca, inşaat izni. 

Yapı Kullanma İzin Belgesi (İskan) ise 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun 30'uncu maddesi gereğince, inşaat faaliyeti sonucunda tamamen veya kısmen biten yapılar için alınan, yapının kurallara uygun yapıldığını ve kullanılmasında sakınca olmadığını gösteren belge. 

Son 10 yılda en fazla yeni inşaat 2017'de yapıldı

TÜİK'in en son açıkladığı 2021 dördüncü çeyrek verilerine göre belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların bina sayısı, bir yıl öncenin aynı dönemine göre, yüzde 14, daire sayısı yüzde 16,8, yüzölçümü ise yüzde 24,1 arttı.

Benzer şekilde yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların bina sayısı da yüzde 28,9, daire sayısı yüzde 18,3 yükseldi.

Son bir sene, inşaat sektörü açısından iyi görünse de bir de 2011'den bu yana değişime bir bakalım: 
 

  İnşaat izni alanlar
Bina sayısı Daire sayısı Yüzölçümü (m²)
2011 101 bin 900 650 bin 127 123 milyon 621 bin 864
2012 107 bin 816 771 bin 878 158 milyon 749 bin 723
2013 121 bin 754 839 bin 630 175 milyon 807 bin 606
2014 139 bin 541 1 milyon 31 bin 754 220 milyon 653 bin 829
2015 125 bin 741 897 bin 230 189 milyon 674 bin 525
2016 134 bin 99 1 milyon 6 bin 650 206 milyon 971 bin 538
2017 161 bin 921 1 milyon 405 bin 447 287 milyon 333 bin 966
2018 104 bin 509 669 bin 165 149 milyon 438 bin 529
2019 55 bin 717 319 bin 720 73 milyon 351 bin 564
2020 96 bin 555 bin 337 112 milyon 343 bin 460
2021 136 bin 474 709 bin 936 148 milyon 614 bin 708


Yukarıdaki tabloya göre yeni yapılan inşaatlar konusunda sektörün altın yılı 2017'ydi.

2018'deki kur krizi ve 2020'deki pandemi sonrası düşüşe geçen yeni yapılan bina sayısı, 2021'de bir miktar toparlandı. Ancak henüz 2017'deki seviyeye erişemedi. 

Benzer şekilde 2017'de yeni yapılan daire sayısı,  - ki bu daireler ofisleri de bireysel konutları da kapsıyor- 1,5 milyona dayanmıştı. 2021'de ise bu sayı yarı yarıya azalmış, hatta 2012 seviyesine gerilemiş durumda. 

2011'de 123 milyon metrekareyi aşan inşaat büyüklüğü, yine 2017'de 290 milyon metrekareye yaklaşmıştı. 2021'de yeni inşaat alanlarının büyüklüğü, 2018'den az. 

Şimdi de tamamen veya kısmen biten yapılar için alınan, yapının kurallara uygun yapıldığını ve kullanılmasında sakınca olmadığını gösteren belge, Yapı Kullanma İzin Belgesi istatistiklerine bakalım... 
 

  Yapı kullanma izin belgesi alanlar
Bina sayısı Daire sayısı Yüzölçümü (m²)
2011 98 bin 339 556 bin 769 105 milyon 650 bin 512
2012 95 bin 763 556 bin 331 106 milyon 950 bin 602
2013 120 bin 933 726 bin 339 138 milyon 495 bin 60
2014 124 bin 510 777 bin 596 152 milyon 869 bin 154
2015 110 bin 204 732 bin 948 143 milyon 105 bin 650
2016 111 bin 383 754 bin 174 151 milyon 305 bin 780
2017 118 bin 802 833 bin 517 163 milyon 356 bin 35
2018 127 bin 117 894 bin 240 174 milyon 607 bin 255
2019 93 bin 880 738 bin 816 150 milyon 92 bin 669
2020 77 bin 712 600 bin 156 122 milyon 47 bin 550
2021 91 bin 715 626 bin 505 127 milyon 77 bin 461


Yukarıdaki tabloya göre "kullanımında bir sakınca yoktur" iznini alan bina sayısı 2021'de 91 bin seviyesindeydi. 

Bu, hem son 10 yılın en yüksek seviyesi 2018'den hem de 10 yıl öncesinin seviyesinden de düşük. 

Daire sayıları 2018'de 894 bin 240 iken geçen yıl, 626 bine kadar geriledi. Benzer şekilde yüzölçümünde de 2020 pandemi yılıyla birlikte 2021, 2013'ten bu yana söz konusu iznin alındığı en düşük yıllar. 

Yeni inşa edilecek konut alanları düşüşte

Son yıllarda yapı ruhsatı alan konutlara baktığımızda da inşaat izinlerinde azalma olduğunu görüyoruz: 

  İnşaat izni alınan konut kullanım alanı (m²)
2011 29 milyon 788 bin 708
2012 41 milyon 848 bin 889
2013 46 milyon 531 bin 36 
2014  59 milyon 238 bin 827
2015  50 milyon 225 bin 147
2016  49 milyon 535 bin 475
2017  62 milyon 958 bin 325
2018  45 milyon 139 bin 980
2019  23 milyon 922 bin 736
2020  26 milyon 227 bin 204
2021  34 milyon 725 bin 946


TÜİK'in verilerinden oluşan yukarıdaki tabloya göre 2011'de 29 milyon 788 bin metrekare konuta inşaat izni verilirken, bu sayı 2017'de 62 milyon metrekareye kadar çıkmış. 

2018'de 45 milyona metrekareye gerileyen yeni konut inşaatları, 2019'da neredeyse yarı yarıya düştü. 

2020'de ve 2021'de bir miktar toparlanan yeni konut inşaatı alanı, geçen yıl 2012 seviyesine ulaşamadı. 

İnşaat maliyetleri yedi yılda dörde katlandı

TÜİK'in her ay açıkladığı, işçilik ve malzeme maliyetlerindeki değişimi gösteren İnşaat Maliyet Endeksi de rekor seviyeye ulaşmış durumda. 

2015'ten bu yana açıklanan endeks, ocak ayında "464,6" ile veri tarihinin en yüksek değerine ulaşmış durumda. 
 

İnşaat Maliyet Endeksi
  Toplam Malzeme İşçilik
Aralık 2015 100,6 99,34 103,62
Aralık 2016 118,9 113,71 131,36
Aralık 2017 138,14 136,38 142,35
Aralık 2018 173,57 176,22 167,19
Aralık 2019 192,25 184,91 209,9
Aralık 2020 240,35 241,02 238,74
Aralık 2021 403,16 447,74 296,07
Ocak 2022 464,6 493,06 396,24


Yukarıdaki tabloya göre hem inşaat malzemelerinin hem de işçiliğin maliyetleri, yedi yıldır sürekli yükseliş halinde. 

Hammaddede yüzde 85 oranında ithalatçı olan Türkiye, demirden, çimentoya kadar pek çok ürünü de diğer ülkelerden satın alıyor. 

Bu malzemelerin maliyeti 2015 sonundan bu yana yüzde 400 artarken, işçilikteki yani emeğin maliyetindeki artış yüzde 280 seviyesinde kaldı. 

Toplam maliyet ise yedi yılda dört kattan fazla arttı. 

"KOBİ'lerin üretim bantları durdu"

Rusya-Ukrayna savaşı ikinci haftasını geride bırakırken malzemelerin maliyetleri ile ilgili açıklamalar da peşi sıra gelmeye devam ediyor. 

Son olarak 10 Mart'ta bir açıklama yapan OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) Başkanı Süleyman Ekinci, KOBİ'lerin hammaddeye ulaşımını bitirdiğini söylemişti. 

Stokların bir hafta içinde biteceğini belirten Ekinci, terminlerde gecikmelerin başladığını aktarmıştı. 

Yassı, "Çelikte ithalatın önemli kısmını gerçekleştirildiği bu iki ülkeden hammadde akışı durunca, bunları kullanarak savunma sanayi olmak üzere mobilya, beyaz eşya gibi sektörlere üretim yapan KOBİ'lerin üretim bantları da durdu" açıklamasını yapmıştı. 

Çimento sektörünün bir numaralı kömür tedarikçisi Rusya

2 Mart'ta BloombergHT'ye konuşan, Türkiye çimento sektörünün çatı örgütü TÜRKÇİMENTO CEO'su Volkan Bozay, sektörün şu anda en büyük sıkıntısının Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan krizden dolayı kömür tedarikinde yaşanan zorluk olduğunu ifade etmişti. 

Bozay'ın açıklamasına göre Türkiye, 2021'de Rusya'dan yaklaşık 1,5 milyar dolar civarında kömür satın aldı. 

Çimento sektörünün kömür ithalatı ise yaklaşık 5 milyon ton seviyesinde oldu. Bu girdinin büyük bir kısmı da çimento sektörünün bir numaralı kömür tedarikçisi olan Rusya'dan gerçekleşti.
 

inşaat Unsplash
Fotoğraf: Unsplash.com/@rgaleria


Volkan Bozay, "Asıl tehlike sürecin uzaması halinde bu problemin sektörümüzde üretimi durma noktasına getirmek üzere olmasıdır" yorumunu yaptı. 

TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik ise 25 Şubat'ta BloombergHT'ye yaptığı açıklamada maliyetlerin yüzde 80'inin enerji olduğunu hatırlatarak, "Zaten dünyada bir yıldır devam eden bir sıkıntı söz konusuydu. Kömür fiyatları çok yükselmişti. Rusya'dan yaptığımız kömür alımı sekteye uğrarsa bu büyük olumsuzluk olur, sonunu düşünmek bile istemiyorum" ifadelerini kullanmıştı. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU