Wordsworth iki yüzyıl önce "Dünya Çoktur Bize" diye yazmıştı. Ticari hayatın hızından ve doğayla temasın kaybolmasından yakınıyordu. Bugünse, tarih eski zamanlarda hayal dahi edilemeyecek amansız bir öfkeyle bastırıyor. Sadece birkaç 10 yıllık dijital çağ, dünyanın dört bir yanındaki olaylara gerçek zamanda erişebilmemizi sağlıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ayrıca kötülüğü açığa çıkarmak isteyenlerin de bunu daha hızlı ve öldürücü bir şekilde yapmalarına olanak sağlıyor. 1945'ten günümüze kadar istikrar ölçütü olan Karşılıklı Kesin Yıkım olmasa her an savaş alanında kullanılabilecek nükleer silahların da aralarında bulunduğu akıllı silahlar odaklanmış imha ihtimalini artırıyor. Siber saldırılar enerji şebekelerini, finans piyasalarını ve hükümet ağlarını mikrosaniyeler içinde devre dışı bırakabiliyor. Virüsler, Çin'deki et pazarlarından dünyanın tüm ülkelerine jet hızıyla yayılıp mutasyona uğrayabiliyor.
Yakın zamandaki tehditlerde varoluşsal olanlardan ABD'deki demokrasiye yönelik tehditlere, alfadan delta ve omikrona, Sincan'da bir milyon Müslümanı hapseden toplama kamplarına ve Keşmir'de milyonlarca kişiyi evlerine kapatan sıkı önlemlere geçerken Yemen, Mısır, Gazze, Libya ve diğer yerlerdeki insani ve insan haklarıyla ilgili krizler de aralıksız devam ediyor. Bu kadar kritik olmayan ama aynı derece acil iklim değişikliği gibi küresel krizlereyse zar zor ilgi gösterebiliyoruz.
Şimdi de Ukrayna var. Dünyanın en güçlü ordularından birinin insan ve malzeme sayısı katbekat daha düşük cesur yurttaşlardan oluşan ordusuna saldırdığı, Avrupa'daki bir kara savaşı. Putin'in yıldırım savaşı taktiklerinin hızı kesildi (korkunç Avrasya kışları hakkında Napolyon ve Hitler'den ders çıkarmamış mı?) ama hata yapmamalıyız. Rus Ordusu'nun başlarda bu şekilde küçük düşmesi sadece gerginliğin çok fazla tırmanmasına yol açacaktır.
Neyse ki dünyanın tepkisinde birlik, tutarlılık ve enerji var. Almanya'nın nihayetinde kararsızlığından kurtulup önemli bir enerji kaynağı olan Kuzey Akım 2'nin fişini çekmesi dikkat çekici. Doğalgaz için şereflerini satmadılar. Küresel enerji piyasalarındaki açığı kapatmaya çalışmak içinse Katar devreye girdi. Suudi Arabistan'ın da aynısını yapması gerekiyor.
Macaristan ve Polonya zaten özgürlük timsalleri değil; liderleri de çoğulculuğu ve muhalefeti bastıran tek bir liderin yönettiği Putinvari bir illiberal demokrasi modelinin peşinden gidiyor. Ama hangi mahallede oturduklarının farkındalar ve hem Batı'ya hem de Ukraynalı mültecilere açıkça söz verdiler. İsveç ve İsviçre birbirine bağlı bir dünyada artık tarafsızlığın seçenekler dahilinde olmadığını anlıyor. Çin'in borusu bile tereddütlü ötüyor. BM Güvenlik Konseyi'ndeki kararda çekimser kalırken, bu krizin sebepsiz saldırganlığın faili dışındaki herkesin hatası olduğunu ima eden ikna ediciliği düşük açıklamalar yapıyorlar.
Küresel toplum, 11 Eylül'den bu yana herhangi bir anda olduğundan çok daha büyük ve birlik içinde. Ancak o zamanki kısa süreli bir birlikti; Bush yönetiminin korkunç ahlaki ve politik başarısızlıkları nedeniyle boşa harcandı. Uluslararası kuruluşların, ulusal liderlerin ve sivil toplum kuruluşlarının Ukrayna'ya ek olarak eski Sovyet İmparatorluğu'yla Varşova Paktı'nın (ki bunların çoğunun güvenliği NATO Antlaşması'nın 5. maddesiyle güvence altında) çevresindeki ülkelere odaklanmaya devam etmesi hayati önem taşıyor. Putin 2013'te Suriye'de, 2014'teyse Kırım'da olduğu gibi bir kez daha blöfümüzü göremez.
Fakat Putin'in Hitlervari saldırısının daha geniş bir stratejik ve ahlaki muhasebeyi de harekete geçirmesi gerekiyor. Neden Ukrayna ama Sincan, Ruanda, Suriye ya da Myanmar değil? Ukrayna stratejik olarak elzem olsa da beyaz Avrupalıların yaşamlarına farklı şekilde değer verip vermediğimizi düşünmeliyiz. ABD'de ve Avrupa'nın başka yerlerinde Ukraynalıların ve komşu ülkelerinin büyük, siyasi açıdan önem teşkil eden seçmen grupları olduğu için mi dikkatimizi buraya yönlendiriyoruz? Ahlaki ilkelerimiz jeostratejik veya politik gündemimizle örtüşmediğinde ne yapıyoruz?
ABD dünyanın polisi olma görevini yapamaz ama yine de şunu değerlendirmek gerek: Bugün ve gelecek aylarda Ukrayna'da ve dünyadaki diğer sıcak bölgelerde etkili eylemin kriterleri ne? Yaptırımlar, kinle dolup taşan bir liderin yönettiği otarşik ülkeleri dize getirmek için yeterli mi? Silah tedariki yakın zamanda fark yaratmak için kafi mi, yoksa sadece dökülen kan mı artıyor? Yalıtılmışlıkları arttıkça ve kendi ölümlülükleriyle yüzleştikçe çoğu zaman vahşete ve mantıksızlığa yönelen bu ömürlük liderlerin getirdiği yıkımı önlemek için uzun vadede ne yapabiliriz? Esasen, Amerikalılar olarak artık hem kendi ülkemizde hem de diğer yerlerde sormamız gereken işte bu son soru.
Şu anki siyasi desteğine yansımasa da Biden yönetimi, Ukrayna krizini ustaca müzakere ediyor. Birçok Amerikalı, dünyanın savaş sonrasındaki kaderinden çok Eleştirel Irk Teorisi ve doğalgaz fiyatlarıyla ilgileniyor gibi görünse de küresel çapta daha önce hiç olmadığımız kadar angaje olmayı sürdürmemiz önemli.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent