Ticaret savaşında geçici ateşkes: Türkiye için fırsata döner mi?

ABD-Çin ticaret savaşında en büyük korku vergi duvarlarının başka ülkelere sıçramasıydı. Trump-Şi geçici ateşkesini fırsat olarak gören uzmanlar, Türkiye’nin serbest ticarette elini rahatlatacak Gümrük Birliği güncellemesinin şart olduğunu vurguluyor

Fotoğraf: AP

“Amerikalı alıcıların son dönemde Türkiye’ye siparişleri artmasına karşın, ABD-Çin ticaret savaşının ek vergilerle diğer ülkelere sıçramasından endişe ediliyordu. Savaşın büyümemesi herkes için olumlu olur.”

Bu sözler, Türk iş dünyası temsilcilerine ait.

Nedeni, savaşın iki cephe ülkesi ABD ve Çin’in Osaka’daki G20 zirvesinden çıkan geçici ateşkesi.

Yeni koruma duvarlarıyla küresel ticareti 600 milyar dolar daraltması hesaplanan bu savaşta, ek vergi silahlarının şimdilik cepheye sürülmemesi ve korumacılığın ABD-Çin’le sınırlı kalması olumlu karşılandı. 

 ‘Önce Amerika’ politikası

Hatırlanacağı üzere ABD’de Trump yönetimi, “Önce Amerika” politikasıyla, 22 Mart 2018’de ülkeye ithal edilen çelik ve alüminyuma yüzde 25 ve yüzde 10 ek vergi getirmiş, ancak en büyük hedefi, dış ticaret açığının 3’te 2’sini oluşturan Çin ürünleri olmuştu.

Ek tarifelerden AB ülkeleri ve Kanada ilk aşamada kapsam dışı bırakılırken Çin, yeni vergi bariyerlerine çarpmıştı.

Trump’ın vergi sopasına Pekin’in yanıtı gecikmemiş, meyveden şaraplara 128 Amerikan ürününe ek yüzde 15-25 vergiyle karşılık vermişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Elektrikli aletlerden savunmaya, havacılıktan mobilyaya, otomobilden meyvelere binlerce üründe karşılıklı misilleme aylarca sürmüştü.

Uluslararası kuruluşlar ve yatırım bankaları, yeni vergilerle artacak korumacılığın küresel ticarette 0.4 puan daralma, fiyat artışları ve işsizlik uyarılarına karşın misillemeler durmamıştı. 

300 milyar dolarlık barış

En son ABD, Çin’i 300 milyar dolarlık ek vergiyle tehdit etmişti. Japonya’nın Osaka kentinde düzenlenen G20 zirvesinde ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in sürpriz uzlaşısı, Trump’ın 300 milyar dolarlık yeni vergi tehdidini şimdilik rafa kaldırdı. Geride, 200 milyar dolarlık Çin ürününe yüzde 25 ek vergiyi bırakarak.

Ancak Osaka’da yakalanan olumlu havanın tersine dönmesi halinde en tehlikeli senaryo, vergi yarışının dünyayı ateş topu gibi sarması.

Trump-Şi müzakerelerinin kesintiye uğraması ve ek vergilerin diğer ülkelere sıçraması halinde kur savaşlarının da buna eşlik edeceği öngörüsünde bulunan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, “Korumacılıkla dünyada yaratılan gelir 0.4- 0.5 puan düşerse, küresel ekonomiye 500-600 milyar dolar etkisi olur. Ancak diğer ülkelere sıçrarsa o zaman trilyon dolarları konuşmaya başlarız” dedi.

GB’nin yenilenme fırsatı

Ticarette olası bir engelle karşılaşmak istemeyen ülkeler, şimdiden serbest ticaret anlaşması (STA) imzalamaya bakıyor. En son Osaka’daki G20’de Avrupa Birliği (AB) ve Latin Amerika serbest ticaret anlaşmasında uzlaştı. Türkiye, maalesef anlaşmanın dışında bırakıldı.

Bu dönem Türkiye’nin, AB ile Gümrük Birliği’ni (GB) güncelleme noktasında fırsat olarak görülüyor.

“En büyük sıkıntı mevcut GB’den dolayı özgür bir STA yapma olanağımız yok” diyen Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, “AB’nin yapmadığı hiçbir ülkeyle bizim STA yapmamız mümkün değil. ABD ile bile yapamıyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için karşılıklı niyet var ancak ilerleme yok” diyor. 

ABD’ye ‘mutfaktan’ girme hazırlığı

ABD-Çin geçici ateşkeste uzlaşsa da ihracatçı temkinli. Çin’le ticareti yeniden görüşecek olan Trump’ın yarın ne yapacağının belli olmadığını dile getiren iş dünyası, “O nedenle bu iş bitmiştir diyemeyiz” görüşünü savunuyor. 20.5 trilyon dolarlık devasa ABD pazarı şimdiden Türk ihracatçıların da radarında. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder, ABD’yi 2020 için gündemlerine aldıklarını açıkladı ve çalışmalarını şöyle anlattı: “Satın alma raporları alıyoruz. Hangi eyaletlere daha kolay girilir, kalıcı olmak için neler yapmalıyız. Bunları araştırıyoruz. Bu dönemde ABD pazarında satışlarımız arttı, müşteri çeşitliliği de sağlamaya başladık. ABD çok büyük bir pazar ancak biz ev ve mutfak eşyalarında yüzde 1’in altında pay alıyoruz. Türk ürünleri hem kaliteli, hem fiyat dengemiz çok iyi.”

Türkiye’ye yöneliş var

ABD ve Çin’in yeniden ticaret görüşmelerine başlayacak olmasının olumlu bir adım olduğunu söyleyen İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Eski Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Dünyada bir gerginlik vardı. Herkes, korumacılığın diğer ülkelere sıçrayacağını düşünerek temkinli olmaya başlamıştı.

Görüşmeler ticaret savaşının büyümemesi anlamına gelirse olumlu olur” dedi. Çin’deki maliyet artışından dolayı Avrupa’nın yanı sıra ABD’den gelen bazı siparişlerde de artış görüldüğünü belirten Tanrıverdi, “Hazır giyim, metal ürünleri, yatçılık, mermer ve kozmetik ürünlerde Türkiye’ye doğru bir yöneliş var” dedi. 

Gemi ve yat arttı zeytin düştü

Bazı ürünlerde sipariş artışlarını ihracat rakamları da teyit ediyor.  Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, bu yılın ilk 5 ayında gemi ve yat ihracatı 2.4 milyon dolardan 5.8 milyon dolara çıktı. Bu sektörü cam-seramik yüzde 77 artışla 180 milyon dolar, mobilya yüzde 67.1 artışla 56.2 milyon dolar, meyve sebze yüzde 35 artışla 95 milyon dolarla izledi.

Mücevher ihracatı yüzde 54 artışla 161 milyon dolara çıktı. Hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yüzde 13.2 artışla 267.3 milyon dolar oldu. Ancak düşen kalemler de var. Zeytin ve zeytinyağında yüzde 58, yaş meyve ve sebzede yüzde 37, süs bitkilerinde yüzde 36 düşüş var. Bazı ürünlerde Türkiye için bir fırsat var ancak, bununla beraber bir risk de göz ardı edilmemeli... ABD ile Türkiye arasında S-400 nedeniyle olası bir diplomatik gerilimin, ticarette oluşabilecek avantaj rüzgarını, tersine çevirme ihtimali bulunuyor.

İhracatçı ezber bozmalı

Türkiye’nin bugünkü rüzgarı fırsata çevirebileceğini söyleyen Türk Amerikan İş Adamları Derneği (TABA-AmCham) Başkan Yardımcısı Süleyman Şanlı, Türk sanayicilerinin, ABD eyaletlerine son paketleme, finisaj (deri işlemede son aşama) gibi alanlara üretimlerinin son kısımlarını taşımaları halinde tedarik devamlılığında önemli fırsat yakalayabileceğini söyledi.

Kuyumculuk ve altın kolye ihracatındaki artışa işaret eden Süleyman Şanlı, “Nedeni, sektörün, ABD’nin önemli şehirlerinde mağazalar açması, Amerikalı tüketicilerin satın alma eğilimlerini anlayarak yeni tasarımlara gitmesi. Bu anlamda Türk ihracatçıları Avrupa, Asya, Afrika, Ortadoğu ve Rusya pazarlarındaki satış yöntemlerini, ABD pazarı için değiştirmeli. Geleneksel yöntemler olan fuar, sergi, internet araştırması, marka temsilciliği, fason imalat ve ihracat ezberini bozmalı. Özellikle Türk tekstil, deri konfeksiyon, çanta, ayakkabı ve gıda sektörleri açısından ABD pazarında büyük fırsatlar var. ABD’nin yıllık 480 milyar dolara varan gıda ithalatında da ilerlemeler sağlanabilir.” diyor.

Vergiler aşılırsa fırsatlar var

Savaşın iki cephe ülkesi ABD ve Çin, devasa ekonomileriyle adeta iştah kabartıyor. Tabi vergiler göze alınırsa. 1 milyar 386 milyon nüfus ve 2.1 trilyon dolar ithalatıyla Çin’de gümrük vergileri yüzde 50’lere kadar çıkıyor. İhtiyacını ağırlıklı Asya-Pasifik’te Tayvan, Güney Kore, Vietnam’dan karşılıyor. Aldığı vergi de yüzde 3-5. İthalatı 2.6 trilyon dolar olan ABD’de ise nispeten düşük. STA veya ‘ayrıcalıklı ticaret ortağı’ olmayan ülkeler gıda ürünleri, otomotiv parçaları, kıymetli taşlar, mücevherat, plastik ürünleri, makineler, aksam ve parçalarına yüzde 0.5-18 arasında gümrük ödüyor. Türkiye, hem STA olmaması, hem ayrıcalıklı ortaklıktan çıkartılması nedeniyle vergiye tabi.

Çelikte çifte sıkıntı

Çin’e yüzde 25 ek vergiden dolayı bazı siparişler Türkiye’ye gelse de korumacılıktan en fazla çelik etkilendi. TİM verilerine göre, ABD’ye çelik ihracatı sert düştü ve ilk 5 ayda 349.1 milyon dolardan 119.6 milyon dolara geriledi. Hatırlanacağı üzere, ABD’nin çelik ve alüminyuma ek vergi kararından Türkiye de etkilendi.

Çelikte bu oran, geçen yıl Ağustos’ta yüzde 50’ye çıktı. Müzakereler sonrası Beyaz Saray’dan bir iyi, bir kötü haber geldi. Çelikte vergi yeniden yüzde 25’e çekilirken, bazı ürünlerin ABD’ye vergisiz girişini sağlayan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS), yani ayrıcalıklı ticaret statüsüne 17 Mayıs 2019’da son verildi.

Gerekçe, ekonomik anlamda yeterince kalkınma…

Ancak perde arkasında Washington, rahip Pastör Andrew Brunson’ın salıverilmesi için yaşanan diplomatik gerilim sürecinde, Türkiye’nin GTS’deki statüsünü incelemeye almıştı. Amerikalı rakiplerin talebi üzerine açılan davalarsa çelik üreticilerinin halen başını ağrıtıyor. 

AB’den ‘çelik’ sınırlama

Türk çeliğinin desteklendiği iddiasıyla son 2 yılda 10 yakın dava açıldığını söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dalbeler, açılan davalarda avukatlık hizmet için milyon dolarların ödendiğini söyledi.

Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) götürülen davaları da kazandıklarını açıklayan Dalbeler, “Ancak birçok ülke DTÖ kurallarına çok fazla bakmıyor. Nihayetinde ABD Başkanı Donald Trump, temyiz mahkemesine atama yapılması gereken hakimleri atamadı. O nedenle temyiz şansı da ortadan kalkıyor” dedi.

ABD’nin ek vergi kararı sonrasında AB’nin de çelik ithalatını 1 Şubat 2019’da sınırladığının altını çizen Dalbeler, “Bizim payımız 8.5 milyon tondu. Ancak yeni tarife 4-4.5 milyon tona kadar düşürüyor. O nedenle şu anda fırsattan çok bulunduğumuz pozisyonu korumaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Tarım ürünleri fırsat

Çin’in ABD’den alımını yavaşlattığı tarım ürünlerinin  Türkiye için fırsat olabileceği belirtiliyor. “Çin, ABD’den meyve almayı bıraktı, ancak biz de mevzuat engellerinden dolayı satamıyoruz” diyen Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Altay Atlı, mevzuatla şekillenen satın alma sürecini şöyle özetledi:

Çinli heyet gelecek, ilgili kurumları inceleyecek sonra anlaşma imzalayacak. Şimdi kiraz için imzalandı. Antep fıstığı için de görüşmeler var.” Vergiler nedeniyle ticaretin yön değiştirdiğine de işaret eden Atlı, “Ancak rakipler de var. O nedenle ödevimizi iyi yapmamız ve hızlı hareket etmemiz gerekiyor” dedi. Kuşak ve Yol projesi güzergahında olan Türkiye’ye, Çin’den yatırım akışlarının da görülebileceğine işaret eden Atlı, “Özellikle altyapı, madencilik, yenilenebilir enerjiye çok ilgililer”

DAHA FAZLA HABER OKU