Bir savaş biterken diğeri başlıyor

"Savaşlar birçok nedenden dolayı çıkar ancak bu nedenlerden en önemlisi savaşı sevenlerin olmasıdır"

Fotoğraf: Reuters

1975 yılının Nisan ayında, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 20'nci yüzyılın en kötü savaşları sona erdi. Vietnam Savaşı'nda 3 milyondan fazla insan hayatını kaybetti ve Çinhindi olarak bilinen ülkeler, yani Kuzey Vietnam, Güney Vietnam, Lagos ve Kamboçya ateşe verildi.

ABD'liler, dünyanın dört bir yanında televizyonlardan aktarılan bu savaştan rezil bir şekilde çıkarken, Kuzey Vietnam'ı destekleyen Sovyetler Birliği galip geldi, dünyadaki prestiji yükseldi ve askeri gücünün namı arttı.

Aynı ay içerisinde, yani 1975 yılının Nisan ayında perde arkasında ve önünde ABD ve Sovyetler Birliği öncülüğünde bir grup uluslararası ve Arap gücünü de içine alan Lübnan İç Savaşı başladı.


Kaderin tuhaflıklarından mı tesadüflerinden mi yoksa trajedilerinden mi bilinmez, sadece Vietnam'daki savaş sona erdiğinde Lübnan savaşı başlamakla kalmadı, aynı zamanda Saygon'daki ABD Büyükelçisi Beyrut'a büyükelçi olarak gönderildi.

Bu birçok Lübnanlının Bay George McMurtrie Godley'in o sıralarda başkentlerine gelmesinden işkillenmesine neden oldu. Tabii ki haklılardı.

Moskova'dan da istihbarat savaşlarında uzman olan Büyükelçi Soldatov geldi. Bu, küçük ülke için pek hayra alamet değildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bir Arap arkadaşımın bana ülkemizde bir savaş biter bitmez bir başkasının çıktığını söylediğini hatırlıyorum. Hatta öyle ki, diğer savaşları beklemeden savaşlar patlak veriyor. Tabii ki Washington veya Moskova bu tabloda yer alıyor.

Şimdi Vietnam ve Lübnan savaşları sırasında iç işleriyle meşgul olup sessiz olan ve başta İran ve Türkiye olmak üzere emperyal savaş eğilimlerinin gün yüzüne çıkmadığı bir grup bölge ülkesi de onlara katılıyor.

Bölgedeki tüm savaşlarda iki ülke (İran ve Türkiye) var. Türkiye birçok alanda barış eğilimindeyken, İran her yerde doğrudan ve dolaylı savaşlarda ısrarcı.

Hatta İran’ın doğrudan ve dolaylı savaşları, 20'nci yüzyılda Moskova ve Washington tarafından başlatılan veya teşvik edilen savaşların yüzdesini bir hayli aşıyor.
 


Savaş veya Çinhindi savaşları sona ererken, Lübnan savaşı içeride devam etti. Çin ve Sovyetler Birliği, Vietnam'ı başka bir çatışmaya sürüklemeyi başaramadı.

Savaş bölgesi derin bir barış ve nispeten refah içerisinde yaşıyor. Ancak Vietnam'da kazanan Sovyetler Birliği artık orada değil. Vietnam'ın, nüfuzundan güç bela kaçtığı Çin de orada değil.

Rusya, yarısı eski Ukrayna'da olmak üzere komşu ülkelerde bir savaş yürütürken, Washington'un en çok savurduğu tehdit yaptırımlar. Yani Küba füze krizinden Irak'a, hatta Tahran'a kadar kullandığı silah.


Bu sefer açıkça savaş davullarını çalan da Putin. Hiç kuşkusuz ne yapacağını şaşırmış olan ise ABD. Çeçenya'da (iki kez), Kafkasya'da veya Ukrayna'da (iki kez), Abhazya'da, Gürcistan'da veya Güney Osetya'da bir cephe sakinleşir sakinleşmez, diğeri alevleniyor.

Putin şu anda Ukrayna'da olduğu gibi, bu ülkelerdeki isyancıların kendi adlarına savaş başlatmalarına bel bağlamış durumda.

Bir İngiliz düşünürün dediği gibi;

Savaşlar birçok nedenden dolayı çıkar ancak bu nedenlerden en önemlisi savaşı sevenlerin olmasıdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU