ABD ve Rusya'nın Ukrayna'daki bilek güreşinin faturası, Balkan ülkelerine çıkabilir… "Balkanlar, her an savaşın patlak vereceği bir bölgedir"

Boşnaklar, Arnavutlar, Sırplar… Balkanlar coğrafyasındaki etnik unsurlar... Balkan coğrafyasında büyük acılar yaşandı. "Soykırım" olarak nitelenen toplu katliamlar yapıldı. Bölgedeki yeni gerginlik, korku ve endişeyi beraberinde getirdi

Balkanlar'da yaşanan savaş nedeniyle pek çok kişi yakınlarını kaybetti / Fotoğraf: AA

Tarihin en kanı savaşlarından biri 1992 ile 1995 yılları arasında Bosna Hersek'te yaşandı. 

Açık kaynaklara göre 1 Mart 1992'den başlayıp 14 Aralık 1995'te son bulan savaşta 100 bin ile 110 bin kişi hayatını kaybetti, 2 milyona yakın insan göç etmek zorunda kaldı. 

Sadece Srebrenitsa'da çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 8 bin 372 kişi öldürüldü.

Ratko Mladiç komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Sırp ordusu tarafından işlenen katliamda kadın ve küçük yaştaki çocukların öldürüldüğü belgelerle kanıtlandı. 

Sırp Cumhuriyeti ordusunun dışında katliama "Akrepler" olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçlerinin de katıldığı belgelendi.

Birleşmiş Milletler Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın 400 silahlı Hollandalı barış gücü askerinin varlığı katliamı önleyemedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hesaplar kapanmadı mı? 

Srebrenitsa katliamı, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olarak kabul ediliyor. 

Sırp Partisi lideri Radovan Karadziç ve önde gelen bazı komutanlar, 8 binden fazla sivilin katledilmesinden sorumlu olarak cezalandırıldı.
Savaşı sona erdiren bir anlaşma da yapıldı ama zaman zaman ortaya çıkan gelişmeler hesapların bitmediğini ortaya koyuyor.

Balkanlar'da tekrar henüz adı konulmamış bir gerginlik yaşanıyor. Bölgedeki ülkelerde yaşayan Sırplar ile Boşnak ve Arnavutlar arasındaki gerginliğin geçmişte olduğu gibi yine bir sıcak çatışmaya dönüşmesinden korkuluyor.

Srebrenista.jpeg
Srebrenista'da yapılan kazılarda kemikler fışkırıyor / Fotoğraf: AA


AB sınırları içinde ama birliğe üye yapılmayanlar

Malum olduğu üzere Balkanlar olarak ifade edilen bölgede; Kosova, Makedonya, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Karadağ, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Yunanistan ve Romanya yer alıyor. 

Bunlardan; Yunanistan, Bulgaristan, Hırvatistan ve Romanya, Avrupa Birliği üyeleri. Bunların arkasında hem Avrupa Birliği (AB) hem de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) var. 

Ancak birbirleriyle doğrudan sorunları olmasa da sahip oldukları etnik unsurlar nedeniyle problemleri gün yüzüne çıkan ülkeler; Makedonya, Sırbistan, Kosova, Karadağ, Arnavutluk ve Bosna Hersek. 

Bu 6 ülkede farklı milletlerden unsurların yanı sıra ağırlıklı olarak Arnavutlar, Boşnaklar ve Sırplar yaşıyor. Bunların milliyetleri gibi mensubu oldukları dinler de farklı. Arnavut ve Boşnaklar arasında Müslüman olanların sayısı az değil. Elbette ki bu ırka mensup oldukları halde Hıristiyan olanlar da mevcut.

Ayrı etnik ve dini kimliğe mensup bu milletler arasında geçmişten günümüze zaman zaman krizler, gerginlikler ve çatışmalar yaşandı. 

Yugoslavya'nın parçalanmasından sonra kurulan bazı devletler dünyada tanınırken bazılarının tanınmaması beraberinde sorunlar getirdi. Bunun son örneği Kosova Cumhuriyeti'nin ilan edilmesiyle yaşandı.

thumbs_b_c_a32d212e8ce55dc0ae744a0dd2e11a4b.jpeg
Bosna Hersek'teki mezarlık / Fotoğraf: AFP


22 yıl sonra bir ilk: Sırp plakalı araçlar Kosova'ya alınmadı

Bilindiği gibi Kosova, 1999'da NATO tarafından yapılan operasyonla Sırbistan'dan ayrılarak özerk bir yapı kazandı. 2008 yılında ise bağımsızlığını ilan ederek Kosova Cumhuriyeti adını aldı. 
Bağımsızlığın ilan edilişinin üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen AB başta olmak üzere kimi devletler Kosova'yı tanırken kimileri de tanımıyor. Bu durum da sorgulamalara yol açıyor. Doğal olarak daha önce buraya rahatlıkla gidip gelen Sırplar ve ülke içinde yaşayan aynı etnik gruba ait insanlar da devletin kabul etmiyor. 

Bu nedenle de ticaretten sosyal ve kültürel ve ekonomik alana kadar birçok noktada gerginlikler yaşanıyor. Örneğin Kosova'da 22 yıl aradan sonra ilk kez Sırbistan plakalı araçların ülkeye girişine izin verilmedi. 

Bosna Hersek'te yaşayan Sırp liderlerin ise ayrılıkçı söylemlerine hız verdikleri ifade ediliyor. 

"Gerginlik, planlı hesaplı ve programlı" 

Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (KAFKASSAM) Başkanı Prof. Dr. Hasan Oktay, çıkartılan gerginlik ve dozu artırılan ayrılıkçı söylemlerin kesinlikle planlı, programlı ve hesaplı olduğunu söyledi. 

Oktay'a göre, Balkanlar bilinçli olarak karıştırılmak isteniyor. Bunu da küresel güçler (ABD, AB ve Rusya), bölge üzerindeki hesapları nedeniyle yapıyor. Onların strateji oyunlarında piyon olarak hep güçsüz yönetimleri kullanıyor.

Hasan Oktay.jpg
Prof. Hasan Oktay / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Balkanlar'da ciddi karışıklıklar bekliyorum"

Oktay, ABD'nin başını çektiği AB'nin destek verdiği Rusya'nın, Ukrayna'da gerileme planları nedeniyle Moskova da Sırpları öne sürerek planları bozma hesapları yaptığını belirtti. 

Prof. Hasan Oktay, "ABD, Rusya'nın dikkatini Ukrayna'dan uzaklaştırmak için Kazakistan'ı karıştıracaktı. Ancak Rusya, ön aldı. ABD'nin 20 Ocak'ta yapmak istediği operasyonun bir benzerini Rusya, 3 Ocak'ta gerçekleştirdi. Dolayısıyla oradaki hesapları kendi lehine çevirdi ve yeniden Ukrayna'ya yoğunlaştı. ABD ve AB ise karşı hamlelere hazırlanıyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde Balkanlar coğrafyasında daha ciddi karışıklıklar bekliyorum" diye konuştu. 

"AB, sorunları hep halının altına süpürdü" 

Sokol Brahaj da Balkanları iyi bilenlerden biri. Kendisi Arnavutluk vatandaşı. İzmir'de yaşıyor ve Avrupa Birliği ile Balkan uzmanı bir gazeteci. 

Brahaj'a göre Balkanlar'daki sorunun Avrupa Birliği hiç çözme odaklı yaklaşmadı. Hatta AB, problemleri hep halının altına süpürdü. Bugünkü gerginliğin temelinde de yine AB'nin bu anlayışı ve bakış açısı var. 

AB'nin sınırlarının bölgedeki bazı bölgeleri aşarak Yunanistan ve Bulgaristan sınırıyla Türkiye hududuna geldiğini bu iki ülkenin sorunlarıyla ilgilenen birlik ülkelerinin Bosna Hersek, Kosova, Karadağ, Sırbistan, Makedonya ve Arnavutluk'u ise çoğu zaman problemleriyle baş başa bıraktığı söyleyen Brahaj, "Bölgede Amerika, Avrupa Birliği ve Rusya'nın hakimiyeti en üst seviyelerde" dedi. 

"Balkanlar barut fıçısı gibi"

Bölge için "Balkanlar barut fıçısı", "patlamaya hazır bomba" ifadelerinin kullanıldığını aktaran Sokol Brahaj, "Orası her an savaşın patlak vereceği bir bölgedir. Çatışma çıkarsa kim kiminle savaşacak? Bu sorunun cevabı açık ve nettir. Arnavutluk ile Sırplar arasında yaşanır. Kosova merkezli de yine Sırplar ve Arnavutlar arasında savaş yaşanabilir. Bosna Hersek'te de yine Boşnaklar ve Sırplar arasında" ifadelerini kullandı. 

indir.jpeg
Balkanlar haritasında çatışma riskinin yüksek olduğu ülkeler, AB'ye üye yapılmayan devletler olarak görülüyor / Fotoğraf: AA 


"Sıcak çatışma riski altındaki nüfus Müslümanlardır" 

"Bölgede çıkacak bir savaş en çok Almanya ve Fransa'nın işine gelir" iddiasında bulunan Sokol Brahaj, Fransa ve Almanya'nın, Rusya'nın bu bölgede etkin olmasında çok endişe ettiğini belirtti. 

Sıcak çatışmaların yaşanma ihtimali yüksek kentlerin bile belli olduğunu dile getiren Brahaj, "Sıcak çatışma riskinin altındaki nüfus Müslümanlardır. ABD, Yunanistan'ı bir askeri üs haline getiriyor. Arnavutluk'ta çok büyük bir askeri üs yapıyor. İncirlik'ten daha büyük üssün temelleri bile atıldı. Amerika'nın bu faaliyetleri Rusya'yı rahatsız mı ediyor? Bunun için de Ruslar, Sırplara oynuyor. Bölgede yakılacak bir ateş, öncelikle Müslümanları yakar" değerlendirmesinde bulundu. 

Müslümanların yoğunlukta yaşadığı Arnavutluk, Kosova ve Bosna Hersek'in ise ABD, AB ve Türkiye'ye baktığını ifade eden Brahaj, Ankara'ya büyük iş düşüğünü söyledi. 

Sokol Brahajj.jpg
Sokol Brahaj, Türkiye'nin Balkanlar'daki etkinliği artırması gerektiği görüşünde / Fotoğraf: Independent Türkçe



"Türkiye varlığını devlet kurumları eliyle hissettirmeli" 

Balkanlar'da FETÖ varlığına da dikkati çeken Sokol Brahaj, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Savaş nedeniyle milyonlar, yerinden yurdundan göçmek zorunda kaldı. Kriz, gerginlik insanların korku ve endişelerini tazeliyor. Balkanlar'da gerçek anlamda hiçbir zaman barış olmadı ki. Gölgeli bir barış göreceli bir savaş var. Bölge halkı Türkiye'ye sempatiyle bakıyor ama akılcı politikalar yürütmesini istiyor. Duygusal ve romantik yaklaşımlar, sorunları çözmüyor. Geçmişteki bağlardan dolayı dili bir bağ kurulması normal ama Karadağ, Makedonya, Kosova, Bosna Herkes ve Arnavutluk'taki herkes Müslüman değil. Onun için Türkiye, Balkan politikasını değiştirmeli. Bazı sivil toplum kuruluşları üzerinden değil, doğrudan devlet kurumları eliyle varlığını hissettirmelidir." 

Srebrenitsa katliamı.jpeg
30 yıl önce yaşanan acılar hale tazeliğini koruyor bölge insanının hafızasında / Fotoğraf: AA 



"Sıcak bir çatışma riski çok yüksek değil"

Türkiye, Balkan ülkelerindeki durumla geçmişte bugüne kadar hep yakından ilgilenmeye çalıştı. 

Devlet olmasa da kimi vakıf ve dernekler, hiçbir zaman bölgeyi ihmal etmemeye çalıştı. 

Çünkü, Balkanlar'daki hadise Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının doğmasına bile yol açtı. 

1992 yılındaki Bosna Hersek Savaşı'nda ölüm kalım savaşı veren Boşnak halkına Türk halkının yardımlarını götüren bir sivil toplum kuruluşunun temelleri 30 yıl önce atıldı. 

İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsanı Yardım Vakfı (İHH), Bosna Hersek'te yaşanan can yakıcı gelişmeler üzerine kuruldu. 

30 yıldır da faaliyetlerini sürdürüyor. İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay'da 30 yıldır bu kurumda aktif olarak çalışıyor. 

Bugüne kadar sayısız kere Balkan coğrafyasına gidip geldi. Bölgedeki gelişmeleri de yakından takip ediyor. 

Atalay'a göre de gerginlik küresel güçlerin hesaplarına paralel olarak bilinçli olarak çıkartılıyor. Ancak sıcak bir satışla riski çok yüksek değil. 

Rusya'nın Ukrayna'nın toprak bütünlüğü üzerinde oynamaya devam etmesi durumunda ABD ve AB'nin Balkanlar'da çok hareketli bir politika izleyebileceğini dikkati çeken Atalay, "Sırbistan'ın AB ve Balkan girişimi sekteye uğrayacaktır" yorumunda bulundu. 

Osman Atalay.jpg
İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, yaklaşık 30 yıldır bölgeye gidip gelenlerden. Atalay bir sıcak savaş riski olmadığı görüşünde / Fotoğraf: Independent Türkçe



"AB, Bosna Hersek için savaşmaz" 

Türkiye'nin özelde Arnavutluk ile ilişkilerini yeniden kurgulaması, Arnavut, Boşnak ve Roman toplumları üzerinden çok acil bir devlet politikasına ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Atalay, "Bosnalı Sırpların tansiyonu yükselten eylemleri kesinlikle Rusya'dan bağımsız değildir. Ancak yine de Bosna'da askeri bir çatışma riski düşük. Kırım'ın ilhakına benzer savaşsız bir şekilde Sırpların Bosna'dan ayrılması sürpriz olmaz. Sırplar, Karadağ ve Sırbistan'ın AB'ye girmesine bir şekilde engellemeyi sürdürecektir. Ukrayna için savayı göze almayan AB, Bosna Hersek için savaşmaz" diye konuştu. 

"Kontrollü siyasi gerginliğe sahne olacak" 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Rusya'nın Ukrayna işgali gerçekçi bir yaklaşım değil. Putin ile bunu konuşacağım" dediğini hatırlatan Atalay, "Rusya Lideri Putin'in, ‘Sovyet coğrafyası ülkeleri NATO üyesi olamaz' söylemi Soğuk Savaş yıllarına dönüşün bir mesajı gibidir. 2022 yılı, Balkanlar için kontrollü siyasi gerginliklere sahne olacağa benziyor" diyerek sözlerini tamamladı. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU