Görünen o ki, Kraliçe'ye içkiyi kesmesi tavsiye edilmiş. "Tavsiye edildi" diyorum çünkü kimsenin Kraliçe'ye bir şey yapmasını "söyleyebileceğini" sanmıyorum. O Kraliçe, yani istediğini yapmak kesinlikle işin avantajlarından biri olmalı, değil mi?
Her halükarda, kraliçenin içkiye düşkün biri olmadığı açık. Öyle olduğunu hayal edebiliyor musunuz? Şövalyelik bahşetme törenleri sırasında sakarlıktan kulakların kesildiğini ve Royal Variety Show'daki (Birleşik Krallık'ta Royal Variety hayır kurumuna bağış toplamak için her yıl düzenlenen ve kraliyet ailesinin katıldığı gala -ed.n.) sarhoş halde söz kesmeleri hayal edin. Neredeyse 70 yıldır katıldığı tüm o sıkıcı törenlerde ne kadar sık sızacağını bir düşünün.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kraliçe olabilseydik çoğumuz yalnızca birkaç hafta sonra herkesten bizi şımartmasını isterdik. Sonuçta bir uşak her daim hazır olacak. Bir uşağın işi canınız ne zaman isterse size küçük bir tabak tuzlu atıştırmalıkla birlikte bir yüksek alkollü içki getirmek değil midir? Bahse girerim Buckingham Sarayı'nda kirişlere kadar uzanan ve lüks şeylerle ve peynirli gofret toplarıyla doldurulmuş atıştırmalık dolapları vardır.
Kraliçe'nin kız kardeşi ve annesi içkinin tadını çıkarmalarıyla ünlüydü. Gerçekten de, Difford'un Guide for Discerning Drinkers'ına (Aklı Başında İçiciler için Rehber) göre, Anne Kraliçe, 1930'larda "aqua vitae, non aqua pura", yani "su değil, alkol" sloganını taşıyan The Windsor Wets' Club adlı, züppelerden oluşan bir içki topluluğunun hamisiydi. Ayrıca bir rüzgarla Majestelerinin şapka kutusunun kapağının uçtuğu ve içinden bir şişe cin çıktığına dair uydurma bir hikaye de var.
Prenses Margaret cinden çok viski kadınıydı. Sadece bir bardak içmesiyle ünlüydü ama bir bardak her zaman cömertçe doldurulmuş ve gittiği her yerde ona eşlik eden küllük sigara izmaritleriyle dolmuş olurdu. Her ikisinden de hayatının sonuna doğru vazgeçti fakat o zamana kadarki yaşam tarzı sağlığına halihazırda zarar vermişti. Aklı başında ablası an itibariyle ondan neredeyse 20 yıl daha uzun süredir hayatta.
Kraliçe ülkenin geri kalanının toplamından daha fazla disipline sahip. Yıllar boyunca sayısız devlet ziyafetine, yardım yemeğine ve gala törenine kendini hiç yarı yolda bırakmadan veya eve dönerken arabayı durdurup yol kenarına kusmak zorunda kalmadan katılmayı başardı.
Pek çoğumuz şarabın serbestçe aktığı ve hesabı ödemediğimiz lüks bir mekanda kendimizi asla utandırmadığımızı söyleyemeyiz. Kraliçenin onlarca yıldır katıldığı tüm o sosyete düğünlerini bir düşünün. Bir kez olsun tükenmiş, şapkasını ters takmış veya dans pistinde kendini bırakmış bir halde fotoğraflanmadı.
Kraliçe halk arasında ayıklığın efendisi fakat bildiğimiz kadarıyla geçmişte bitmek bilmeyen bir kraliyet nişanından eve döndüğü, ayakkabılarını fırlatıp bir yere devrildiği durumlar olmuş olabilir. Ama zannetmiyorum. Kraliçe olmak akşamdan kalma halde yapabileceğiniz bir iş değil. İşten izin almak için hasta numarası yapıp, Dubonnet'i fazla abarttığı için geceyi televizyonun önüne yığılıp geceliğiyle pizza yiyerek geçirmesine izin verilmiyor.
Hatta, Difford'un rehberinde anlatıldığı kadarıyla, Kraliçe bir keresinde öğle yemeğinde annesinden daha fazla şarap istediğinde, Anne Kraliçe şöyle cevap vermiş:
Bu akıllıca mı canım? Bütün öğleden sonra hüküm sürmen gerektiğini biliyorsun.
Kraliçe'ye alkolü bırakması tavsiyesi gelecek yıl gerçekleşecek platin yıldönümüne geri sayım sürerken onu en iyi durumda tutmak isteyen doktorlardan geliyor. Acaba kendisine başka hangi sağlık tavsiyeleri verildi? Belki de saray havuzunda günlük su aerobiği ya da koltukta pilates önerdiler?
Kraliçe 95 yaşında ve hâlâ hareket halinde olup işini yapması bir mucize. Doktorunun anneme 90 yaşındayken alkolü kesmesini tavsiye ettiğini ve annemin ne kadar üzgün göründüğünü hatırlıyorum. Nihayetinde günde bir bardak ancak içiyordu. Canı istediğinde yapması hoşuna giden bir şeydi ama doktorun sesinde kendisini suçlu hissettiren bir şey vardı.
Çoğumuz yaşlandıkça içkiyi azaltıyoruz. Gerçek şu ki alkol kötü etkilerini orta yaşta göstermeye başlar. Kazalara ve kafa karışıklığına neden olur ve fayansların üzerinde geçen bir geceyi atlatmak yaklaşık üç gün sürer.
Tam bir tüy siklete döndüm. Geçen gece bir stand-up gösterisinden sonra bir kadeh şarap içtim ve tiyatrodan çıkarken tamamen yabancı birinin arabasına binmeye çalıştım. Hatamı ancak şoföre bakıp 50'li yaşlarında bir kadın olduğunu, dolayısıyla turne menajerim olmadığını fark ettiğimde anladım. Belki de bu konuda Kraliçe'nin yanında yerimi almamın zamanı gelmiştir?
https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent