Adam kasten kulvarımızın yanlış tarafına geçip suda benim önümde duruyor, su dalgalanıp köpürüyor ve dengemi sağlamak için kulvar şeridini tutmak zorunda kalıyorum. Çok öfkeli, elleriyle suyu döverek ve işaret ederek, henüz gözlerimdeki suyu temizlemeden bana doğru kükrüyor. Hamileliğimin 6. ayındayım.
"Bir aşağı bir yukarı hızla giderek ne yaptığını sanıyorsun!" diye bağırıp çılgınca sağlık kulübü havuzunun geri kalanını işaret ediyor. Diğer yüzücüler sadece yaşlı kadınlar. Cankurtaran yok. Hâlâ bağırıyor.
Hiç bu kadar yavaş olmamıştım. Ama ben geri çekilirken üzerime gelen bu adam için hala çok hızlıyım. Eğer bana saldıracak olursa, suda ondan daha hızlı olduğumu (kızgın olmasının tüm sebebi bu) ama kaygan havuz kenarında onun benden daha hızlı olacağını düşünüyorum. Korkuyorum. Hadiseyi sağlık kulübüne bildirerek havuzdan ayrılıyorum. Hiç bir şey yapmıyorlar.
Yıllar sonra, 2021'de, çocukların okul çıkışı arabamda otururken, telefonumdan Dr. Josie Perry'nin bir tweet'ini okuyorum:
Bu sabah kırılgan bir erkek egosunu geçtiğim için havuzda saldırıya uğradım. Ayaklarımdan tuttu ve beni suyun içine çekti. Sonra bağırmaya başladı. Cankurtaranlar çok hoş ama elbette benden daha güçlü saldırgan bir adamla beraber yüzme riskini alamayacağım için ayrılması gereken ben oldum.
Ellerim ter içinde kalıyor. Eski bir uluslararası yüzücüyüm: Yeni Zelanda kadınlar açık rekorunu üç yıl boyunca elimde tuttum ve bu spor ABD'deki eğitim masraflarımı karşıladı. Zordaki köpek sahiplerinin arabadan çamurlu bir göle doğru 200 metre koşan av köpeklerini seyrettiği videolarda kendimi av köpekleriyle özdeşleştiriyorum.
Ama yıllardır havuzları endişe kaynağı olarak görüyorum ve bunun başlıca nedeni erkek yüzücülerden gördüğüm taciz. Çocukken ve gençliğimin başlarında geleneksel bir yüzme kulübüne üye değildim. Eğitimimin çoğunu halka açık saatlerde tamamladım. Kulvar arkadaşlarım çoğu zaman erkeklerdi ve çoğu zaman içlerinden biri "bir kız çocuğu" tarafından geçilmekle ilgili sorunlar yaşardı.
Ben ve kadın takım arkadaşlarımın bu veya buna benzer şeyleri kaç kez yaşadığını sayamam. İlk olarak Yeni Zelanda'da gençliğimde yaşadığım bu davranış bugün hâlâ, 30'lu yaşlarımın ortalarında Birleşik Krallık'ta (BK) da devam ediyor. Artık bir kulüp koşucusuyum ve koşarken benimle yarışıp arkamda kalan erkekler de bana bağırıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Aynı zamanda babam olan koçum, erkeklerin atletik kadınlara karşı gösterdiği saldırganlıklara dair sayısız hikaye anlatıyor. Bir erkek yüzücünün "benim tarafımdan geçilmemek için kalp krizini göze alması" durumunun çok defa yaşandığını hatırlıyor.
Muhtemelen en başarılı yüzücüsü, birçok ulusal unvan, rekor ve uluslararası madalyaya sahip Yeni Zelandalı Olimpik kadın sporcu Toni Jeffs'ti. Babam, Jeff'in kariyerinin ortalarında, kentin merkezi yüzme salonuna gelen erkek sörf cankurtaranlarının havuzun geri kalanı büyük ölçüde boşken kasıtlı olarak Toni'nin kulvarına girmesini gözlerine inanamayarak seyretmiş. Toni'yle yarışmaya başlamışlar.
Kenardan bakıldığında ne kadar eğlenceli olsa da durum bazen kontrolden çıkıyor. Su altında seyircilerin ve cankurtaranların göremediği çok şey yaşanabiliyor.
Dr. Perry'nin pazartesi günü tweet'inde bahsettiği gibi, benim de havuzda erkekleri geçince bileklerimden tutuldu: Pek çok kızgın yüzücü beni çekme veya bana vurma ihtiyacı hissetti. Çocukken şiddet, ortamın bir parçası olmuştu. Halka açık havuzlarda neredeyse olağan bir şeydi ve Amerika'ya taşınmanın en harika yanı saldırıların durmasıydı: Washington Eyalet Üniversitesi'nin NCAA yüzme takımı olarak kendi tesislerimiz vardı ve halkla bir havuz paylaşmıyorduk.
Bir keresinde, 15 yaşındayken, hamileliğimdeki hadiseye benzer biçimde, bir adam suda bana doğru hücum etti ve şerit iplerine gitmek zorunda kaldım. Sert plastik diskler sağ yüzük parmağımı kesti. Yara izim hala duruyor: 22 yıldır bu davranışın bir hatırlatıcısı olarak cildimde taşıyorum.
Birkaç yıl önce mahallemde erkek bir koşucuyu geçtim ve önümde durup beni durdurduğunda neredeyse düşüyordum. Bana "sürtük" dedi ve "gidip kendimi becermemi" söyledi. Hemen 15 yaşındayken, havuzu bir tur daha yüzmek için dönüş yaparken orta yaşlı bir adamın bana su altında vurup, kaburgalarıma dirsek atıp, yüzüme şiddetle tekme vurduğu ana geri döndüm.
Rekabetçiliği anlıyorum: Rekabet hayatıma yön verdi. Bu, sağlıklı bir rekabet göstergesi olmaktan uzak. Yüzme gibi bireysel sporlarla ilgilenen çoğu kişi için birincil rakibimiz kendimizdir ve bir başkasının kendine güvensizliğine çekilmek her zaman ağır bir şok etkisi yaratır.
Pazartesi yaşadıklarını paylaştıktan sonra pek çok kadın Dr. Perry'ye yazarak kendilerinin de aynı şartlarda benzer tacizler yaşadığını söyledi. Bu durum, erkek öfkesine ve yanlış konumlanmış egoya karşı pasiflik ve hoşgörü kültürünün doğrudan sonucudur.
Özellikle spor tesislerinin, bu davranışa göz yumulmasına izin vermeme sorumluluğu var. Olay, kötü muameleye maruz kalan kurbanların ayrılmasının istenmesi, tacizcinin yatıştırılması ve konunun göz ardı edilmesi şeklinde gelişmemeli. Saldırgan erkeklerin davranışlarını kontrol etme, yüzme havuzları ve spor salonlarının bu şekilde davranan kişilere karşı daha sert tutum takınma ve en berbat saldırganları tesislerinden uzaklaştırıp cezalandırma sorumluluğu var.
Laf atmaya benzer biçimde, bu tür davranışlar kadınları uzuvlarının toplamına indirgiyor: Daha az önem arz eden, hor görülmeyi hak eden ve kendine güveni olmayan bir adam kendisini kelimenin tam anlamıyla gerimizde bulduğunda ego krizine müstahak.
Jane Copland, Yeni Zelandalı eski bir uluslararası yüzücü ve yazardır
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent