Bir din inananlarını vicdanlı, adaletli, mütevazı, merhametli yapamıyorsa, o din ne işe yarar?
Bir dindar vicdandan, adaletten, mütevazılıktan, merhametten yoksunsa, onun dindarlığı ne işe yarar?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Onlarca yıldır Türkiye'de dindar bir iktidar var.
Dindar kadrolar ülkeyi yönetiyorlar.
Birbirinden pahalı makam uçaklarına, birbirinden pahalı makam arabalarına binerek, birbirinden pahalı eşyalarla döşenmiş makam odalarında oturarak ülkeyi yönetiyorlar.
Şatafat, gösteriş, israf içinde ülkeyi yönetiyorlar.
Cumhurbaşkanı danışmanları, bir değil birkaç maaş alarak ülkeyi yönetiyorlar.
Bazı bakanlar, kendi şirketlerinden devlete piyasa fiyatından çok daha fazla fiyatla mal satarak ülkeyi yönetiyorlar.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, dünyanın en güçlü ülkesi ABD'nin Başkanının makam uçağının bir üst modeline biniyor.
Dünyanın ekonomisi en güçlü ülkelerinden Almanya'nın Başbakanının iki makam arabası varken, Türkiye'nin Cumhurbaşkanının 120 makam arabası bulunuyor.
Türkiye'yi niye böyle yönettikleri sorulduğunda da "İtibardan tasarruf olmaz" diyorlar.
Ancak bunu diyenler şunu unutuyorlar.
Eğer gösteriş, şatafat, israf içinde yaşamakla itibar sahibi olunsa, Ortadoğu ülkelerinin yöneticileri dünyanın en itibarlı yöneticileri olurdu.
Onlar da saraylarda oturup, birbirinden pahalı makam uçaklarına, makam arabalarına biniyor.
Ama bunlar onları dünyada itibar sahibi yapmıyor.
Aksine kendi halkı yoksulluk, açlık sınırında yaşarken saraylarda oturan, birbirinden pahalı makam uçaklarına, makam arabalarına binen ülke yöneticilerine insanlar tepki duyuyor.
Ülkemiz insanlarının da bir kısmı yoksulluk, bir kısmı açlık sınırında yaşıyor.
Hatta çöplüklerden beslenenlerin sayıları giderek artıyor.
Ülkemizde başta genç işsizler olmak üzere işsizlik giderek artıyor.
Esnafından çiftçisine kadar çeşitli iş kolları çok zor şartlarda yaşam savaşı veriyor.
Hal böyle olunca ülke yönetimine karşı tepki de giderek artıyor.
İşte bu tepkileri törpülemek için geçen hafta Cumhurbaşkanlığınca bir tasarruf genelgesi yayımlandı.
Ancak bu durumdaki bir ülkede tasarrufun ilk önce Cumhurbaşkanlığından başlaması gerekirken, Cumhurbaşkanlığı kapsam dışı bırakıldı.
Tasarruf genelgesinde Cumhurbaşkanlığı kapsam dışı bırakıldığı gibi, ilaveten Cumhurbaşkanlığı bütçesine mal ve hizmet alımı için 800 milyon lira ek ödenek aktarıldı.
Bırakın Cumhurbaşkanlığını, anlaşılan Diyanet İşleri Başkanlığı da tasarruf kapsamı dışında bırakıldı.
Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesine de 40 milyon lira ek ödenek aktarıldı.
Zaten bu tasarruf genelgesinin yayınlandığı günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı, personelinin tatil yapması için Antalya'da geceliği bin liraya yakın olan beş yıldızlı bir otelle anlaşma yaptı.
Türkiye'yi yöneten dindar kadrolar, çöplüklerden beslenenlere aldırmayıp kuş sütünün bile eksik olmadığı beş yıldızlı sofralarda yiyip içerek insanları dinden soğutmuyor mu?
İsrafın, şatafatın porsiyonunu büyüten dindar kadrolar, zaten açlık sınırında yaşayan halka "porsiyonları küçültün" diyerek insanları dinden uzaklaştırmıyor mu?
Bunlarda israf var insaf yok oldu!
"Dindarlar iktidar olursa vicdan, adalet, mütevazılık, merhamet gibi değerler de iktidar olacak" diyen dindarların iktidarında din en fazla değer kaybeden oldu.
Dine en yıkıcı darbeyi bu dindarlar vurdu!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish