İran ve Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) arasındaki ilişkilerinin geçmişi oldukça eski...
Tahran yönetimi özellikle Şah Rıza Pehlevi zamanında Kürt liderleri ağırlayan ülkelerden biriydi.
Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'den sonra kısmi ihtilaflar olsa da Tahran ve Erbil iyi komşuluk ilişkileri geliştirdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu ilişkiler birçok alanda kendini gösterdi ve özellikle ticarete olumlu etki yaptı. Taraflar arasındaki ticaret hacmi 2014 yılında 8 milyar dolara kadar ulaştı.
IŞİD, Irak Kürdistan Bölgesi'ne saldırdığında Erbil'e silah temin eden ülkelerin arasında İran ilk sırada yer aldı. Ancak IKB'nin 25 Eylül 2017'de düzenlediği bağımsızlık referandumu ilişkileri gerdi.
İlişkiler karşılıklı gerilse de durumun ekonomik boyutunu düşünen Tahran yönetimi, Erbil ile bağını koparmadı.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, 15 Ocak 2019 ve 19 Temmuz 2020'de Erbil'i ziyaret etti.
Zarif, dün yine Erbil'i ziyaret ederek Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Genel Başkanı Mesrur Barzani, IKB Başkanı Neçirvan Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani ile bir araya geldi.
Edinilen bilgilere göre görüşmede IŞİD'le mücadele, Irak'ta yapılması planlanan seçimler, Erbil-Bağdat arasında imzalanan Şengal Anlaşması, ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve sınır ticareti gibi konular ele alındı.
Zira Kerkük meselesi, Şengal Anlaşması ve İranlı muhaliflerin IKB'deki siyasi faaliyetleri Erbil ile Tahran arasındaki ihtilafların başında geliyor.
İlişkilerin iyi düzeyde olduğunu savunanların yanı sıra İran-IKB ihtilafları nedeniyle Tahran'ın Bağdat'taki etkinliğinin bir derece sınırlandığını düşünenler de yok değil.
"Tahran IKB'nin rolünün farkında"
IKB Salahaddin Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Dr. Salih Ömer, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Zarif'in Erbil ziyaretinin, bölge için önemli olduğunu söyledi.
Dr. Ömer, Zarif'in Bağdat'tan sonra Erbil'i ziyaret ederek Mesud Barzani, başkan ve başbakan ile bir araya gelmesini İran'ın IKB'ye verdiği önemin bir göstergesi olarak değerlendirdi.
Taraflar arasındaki ilişkinin sanılandan daha iyi olduğunu ve tarafların bunu ilerletilmek istediğini belirten Ömer, "Tahran yönetimi hem bölgede hem de Irak'ta IKB'nin küçümsenmeyecek bir rolünün olduğunu biliyor" dedi.
İkili görüşmelerde bölgesel işbirliği, güvenlik ve ekonomik meselelerinin yanı sıra Irak'taki genel durumunda ele alındığını kaydeden Ömer, şunları kaydetti:
Var olan ticaret hacminin artırılması, Erbil ve Tahran'ın ilişkilerinin karşılıklı çıkarlar temelinde geliştirilmesi, Irak'ta yapılması planlanan seçimler, Şengal Anlaşması gibi birçok konunun ele alındığını biliyoruz.
Topraklarını İran çıkarlarına karşı kullandırmayacağını ileten Erbil yönetimi, IKB'den İran'a düzenlenen saldırılarda duyduğu rahatsızlığı ifade etti. Tüm bunlar yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Tahran, Erbil-Bağdat sorunların çözümünde daha aktif rol alabilir. Unutmamak gerekir ki IŞID saldırısında ilk olarak IKB ve Irak'a yardım eden ülkelerin başında yer aldı.
"İhtilafın çözülmesi iki taraf içinde önem arz ediyor"
Ortadoğu uzmanı ve siyaset bilimci Arif Keskin, Zarif'in IKB'ye ziyaretini Ortadoğu turu kapsamında değerlendirdi.
İran'ın bir taraftan Viyana'da nükleer anlaşmaya yönelik müzakereler yürüttüğünü bir taraftan da Suudi Arabistan ile görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Keskin, "CIA Başkanı ve İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani'nin Irak'ta görüştüğüne yönelik medyada haberler yer aldı. Zarif'in ziyareti de dahil tüm bu görüşmeleri bir bütün olarak değerlendiriyorum" ifadelerini kullandı.
Tahran'ın nükleer müzakereler çerçevesinde Ortadoğu'daki ülkelerle ilişkilerini daha da öngörülebilir bir noktaya taşımak istediğini kaydeden Keskin, "2015 müzakereler sonrası bunu yapamadılar. Bölge ile ilişkilerini düzeltemedikleri için nükleer müzakere sonrası istediklerini sonuç ve neticeyi alamadılar. Aynı süreci tekrar yaşamak istemiyorlar. Dolayısıyla bir yandan Viyana, bir yandan Suudiler ve bir yandan da diğer ülkeler ile görüşmelerini sürdürüyorlar" diye konuştu.
İran'ın Ortadoğu'da önemli bir aktör olan Erbil ile ilişkilerini belli bir düzeye getirerek siyasi ve ekonomik kazancını maksimize etmeyi istediğini vurgulayan Keskin, devamında şunları kaydetti:
İlişkilerini geliştirmek isteyen taraflar arasından ihtilaflar da sözkonusu. Mesela İran yeri geldiğinde IKB'yi bölebilecek kadar ileri gidip bu yönde mesajlar verebiliyor. Özellikle KDP bölgesiyle bir ihtilaf içerisinde. IKB'deki yatırımlar, muhalif İranlıların siyasi faaliyetleri ve Şengal meselesi bunlardan birkaçıdır. Bu ihtilaf somut olarak ilişkilere de yansıyor.
İran'ın Erbil ile olan ihtilafını çözmesi önem arz ediyor. Çünkü var olan ihtilaf, Tahran'ın Bağdat'taki etkinliğini bir derece sınırlandırıyor. Zarif, var olan ihtilafları çözmek için Erbil'i ziyaret etti.
"Herkes Erbil ve ABD elçiliğinin arkasındaki gücün İran olduğunu bilir"
İran Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-İ) Erbil Temsilcisi Mihemed Salih Qadiri ise İran'ın Viyana'da nükleer anlaşma müzakerelerinin sürdürüldüğü bir dönemde Zarif'in Erbil ziyaretini çok dikkat çekici bulduğunu söyledi.
Zarif'in IKB'li yetkililerle yaptığı görüşmede Erbil'e düzenlenen saldırılardan üzüntü duyduğunu söylediğini hatırlatan Qadiri, "Hem Erbil Uluslararası Havaalanı hem Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği hem de askeri üslere düzenlenen saldırıların İran'a bağlı gruplar tarafından yapıldığını herkesçe malumdur" dedi.
"İran hem diplomaside hem saha da etkinlik sağlama peşinde"
Verdiği sözü yerine getirmeyen İran rejiminin uluslararası hiçbir norm ve hukuku tanımadığını savunan Qadiri, Zarif'in açıklamalarına itibar edilmemesi gerektiğini belirterek şunları ifade etti:
Zarif'in sözlerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Ona itibar edilmemeli. Geçen günlerde sızdırılan kasetlerde de bunu gördük.
Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerdeki radikal terörist milislerin Devrim Muhafızları ve Kudüs Gücü tarafından finanse, sevk ve idare edildiğine bir kez daha şahit oldu.
Ne hükümetin ne de Dışişleri Bakanı Zarif'in hiçbir gücü ve etkinliği yok. Tüm güç ‘Velayet-i fakih' dedikleri Ali Hamaney'in elindedir.
Tahran'ın hem Viyana hem de Ortadoğu'daki ikili görüşmelerde ilerleme sağlamak için kendisine bağlı silahlı grupların bir süre sessiz kalmasını istediğini ileri süren Qadiri, sözlerini şöyle tamamladı:
İran hem diplomaside hem saha da etkinlik sağlama peşinde. Kendi içinde siyasi ekonomik ve toplumsal sorunlar yaşayan İran eskisi gibi silahlı militarist grupları finanse edemiyor. Çünkü bunların tekrardan etkinleştirilmesi sürdürülen diplomatik ziyaretlere bağlı. Onları her zaman elinin altında gerekli gördüğünde devreye sokmak için hazır bekletiyor. Ancak İran görüşmelerde ilerleme sağlamak için militarist gruplara sessiz kalmasını istedi. Dolayısıyla Viyana, Ortadoğu görüşmeleri, silahlı militarist güçlerin varlığı, Irak ve Zarif'in Erbil ziyareti birbirinden bağımsız değildir.
© The Independentturkish