Dünya 2021'e endişe verici bir dizi istatistikle karşı karşıya girdi. Kaydedilen en sıcak 6 yılın tamamı 2015'ten bu yana yaşandı ve 2021'de de bunun sürmesi bekleniyor. Kuzey Kutbu bölgesinde, uydu kayıtları başladığından bu yana son 14 yılda kaydedilen en düşük 14 deniz buzu seviyesi görüldü. Atmosferdeki CO2 seviyeleri şu anda her milyonda 415 partikül (ppm) civarında ve bu yılın ilerleyen aylarında sanayi çağı öncesine nazaran yüzde 50 daha yüksek bir seviyeyi kırması bekleniyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Met Office'in (Britanya'nın meteoroloji kurumu -ed.n.) yıllık CO2 tahminini yöneten Prof. Richard Betts, haberin yayımlanması sonrasında The Independent'a yaptığı açıklamada "Bu ikonik çünkü insan eylemiyle atmosferin yapısını gerçekten de ne kadar değiştirdiğimizi ortaya koyuyor" dedi.
Ortalama küresel sıcaklıklar şu anda sanayi devri öncesi seviyelerden yaklaşık 1,2°C daha yüksek. Tarihi Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin belirlediği tutkulu bir hedef olarak, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde sınırlanmanın yolu yıllar geçtikçe daha da zorlu hale geliyor.
Ama umut ışığı var. 2019'da Birleşik Krallık'ın eski Başbakanı Theresa May, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için yasal bir hedef belirlemişti. AB, Japonya ve Güney Kore dahil diğer büyük ekonomiler de 2020'de benzer taahhütlerde bulunmuştu.
Dünyada emisyonun en yüksek olduğu ülke olan Çin de, 2060 gibi biraz ileri bir tarihte “karbon nötr” düzeyine ulaşma niyetini açıkladığı ekimde dünyayı şoke etmişti.
Geçen ay da Joe Biden, ABD Başkanı olarak Donald Trump'ın yerini aldı. Biden makama geldiği ilk saatlerde Paris Anlaşması'na tekrar dahil olacaklarına dair bir başkanlık kararnamesi imzaladı ve ülkenin dış politikasında değişikliğe gidileceğinin sinyalini verdi. Ayrıca, dünyada emisyonun en yüksek olduğu ikinci ülke olan ABD'nin 2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefine bağlı kalacağının sözünü verdi.
We're back in the Paris Climate Agreement.
— President Biden (@POTUS) January 21, 2021
Bağımsız bir araştırma grubu olan İklim Eylem Takipçisi'nin (CAT) 2020'nin sonlarına doğru yaptığı bir analiz, bu yeni net sıfır taahhütlerinin tümünün karşılanması halinde 2100'de küresel ortalama sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerden yalnızca 2,1°C derece daha yüksekte tutulabileceğini ortaya koydu.
Bilim insanları, küresel ısınmayı 1,5°C'da tutabilme şansının daha yüksek olması için daha fazla ülkenin net sıfır emisyon taahhüdünde bulunması ve tüm ülkelerin kısa vadeli hedeflerini önemli ölçüde büyütmeleri gerektiğini söylüyor.
Bu yıl, taahhütlerin somut eyleme dönüştürülmesi açısından elzem olacak. Kasımda Birleşik Krallık, BM iklim müzakerelerinin kilit önem taşıyan ve COP26 olarak bilinen turuna ev sahipliği yapacak. Zirvede tüm ülkelerin iklim kriziyle mücadele için daha iddialı planlarla öne çıkmasını sağlamaya çalışmak, COP başkanı olarak atanan BK Bakanı Alok Sharma'nın görevi.
BK, hükümetin bağımsız iklim danışmanlarının aralıkta yayımladığı raporunun ardından, 2050'ye kadar net sıfır hedefine ulaşmak için gereken eylemlerin boyutunu deneyimledi.
İklim Değişikliği Komitesi'nin (CCC) raporu, ülkenin 2050'ye kadar net sıfır hedefine nasıl ulaşabileceğine dair ayrıntılı bir yol ortaya koyuyor. Analize göre bu yolculuk, toprağı nasıl işlediğimizden kullandığımız araba türlerine kadar Britanya ekonomisinin tamamında köklü değişiklikleri içeriyor. Hükümetin bulgulara resmi olarak yanıt vermek için yaza kadar vakti var.
Edinburgh Üniversitesi'ndeki Edinburgh Karbon İnovasyon Merkezi direktörü Prof. Dave Reay, The Independent'a verdiği demeçte "(CCC), net sıfıra ulaşmamız için gereken emisyon kesintilerinin yarısından fazlasının kısmen veya tamamen davranış değişikliklerinden geçtiğini vurguladı.
Bunların bir kısmı değişen beslenme şekli gibi açıkça bireysel eylemlerle ilgili, fakat çoğu yeni teknolojilerin ve politikaların başarılı bir şekilde birleştirilmesiyle alakalı" dedi.
Araştırmalar, genel olarak yüksek gelirli ülkelerdeki bireylerin daha az et ve süt ürünü tüketerek ve uçmak gibi çevreyi kirleten ulaşım biçimlerini daha az kullanarak emisyonlarını azaltabileceğini gösteriyor.
Interactive: What is the climate impact of eating meat and dairy? | @tomoprater @joejgoodman https://t.co/BmR3VCiqxZ #archive pic.twitter.com/0Z4h7UkZZd
— Carbon Brief (@CarbonBrief) January 30, 2021
2017'de yayımlanan bir araştırma, gelişmiş ülkelerdeki insanların emisyonlarını azaltmak için yapabileceği birkaç "yüksek etkili" eylem tavsiye etmişti. Bu eylemler arasında arabasız yaşamak, hava yolculuğundan kaçınmak ve bitki bazlı bir beslenme düzeni yer alıyor. (Araştırma aynı zamanda daha az çocuk sahibi olmaktan bahsediyor fakat diğerleri, bir çocuğun emisyonlarını ebeveynlerine atfetme fikriyle ilgili sorunlara dikkat çekiyor.)
Çalışmanın yazarlarına göre, bahsi geçen eylemlerin "emisyonları azaltma potansiyeli geri dönüşüm... veya evdeki ampulleri değiştirmek gibi yaygın olarak teşvik edilen stratejilere nazaran çok daha yüksek".
Tahminlerine göre yıllık bazda sera gazı emisyonlarını azaltmakta bitki bazlı bir beslenme düzeni, geri dönüşüme göre 4 kat daha etkili. Aynı zamanda, yılda yalnızca bir transatlantik uçuştan kaçınmak emisyonu azaltmakta geri dönüşüme kıyasla 8 kat, araçsız yaşamaksa 11 kat daha etkili.
Araştırmada plastik poşetten bez çantaya geçmenin, iklim için et tüketmeden geçirilen bir yılın yüzde birinden daha az etkili olduğu da belirtiliyor.
Prof. Reay, bireysel eylemler önemli olsa da bunların hükümetlerin ve işletmelerin daha anlamlı eylemleriyle birleştirilmesinin önemli olduğunu söylüyor.
Reay, "İklim değişikliğiyle mücadele ya 'tamamen hükümet ve iş dünyasıyla ilgili' ya da 'tamamen bireysel eylemle ilgili' demek, sürekli ve hatalı bir ikilem haline geldi. Elbette ki bu her ikisiyle de ilgili: hükümetler ve işletmeler bireyler onları zorlamadan hareket edemez veya etmez, bireylerin en iyi çabaları da hükümetlerin ve işletmelerin onlara köstek olması halinde aksar" diyor.
independent.co.uk/climate-change
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent