Jeff Bezos, 1994'te kurduğu Amazon şirketindeki CEO'luk görevinden bu yıl istifa edecek.
Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütecek olan Bezos, bununla beraber uzay keşif şirketi ve iklim değişikliği fonu gibi diğer projelerine daha çok zaman ayırmak istediğine vurgu yaptı.
Online perakende şirketi, son 25 yılda 1,7 trilyon dolarlık (yaklaşık 12 trilyon 108 milyar TL) piyasa değeriyle dünyanın en büyük ve en kârlı şirketlerinden biri haline geldi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Amazon'un borsada işlem görmeye başladığı 15 Mayıs 1997'de 100 dolarlık Amazon hissesi alan biri, bugün yatırımının yaklaşık 172 bin dolar (yaklaşık 1 milyon 225 bin TL) değere ulaştığını görürdü.
Ancak Bezos'un kurduğu şirketin ekonomideki mirası, devasa bir şirketi büyütmek ve hissedarlar için refah üretmekten (özellikle kendisi için, Bezos'un şirketteki yüzde 14 hissesinin değeri 200 milyar dolar civarında -yaklaşık 1 trilyon 424 milyar TL. Bu da kendisini dünyanın en zengin kişisi yapıyor) çok daha büyük.
Şirket çalışanlara uygulanan muamele, çok uluslu vergilerden kaçınma, dijital çağdaki tekel gücüyle ilgili ihtilaflar ve 21. yüzyıl ekonomisinin şekillenmesine dair temel tartışmalarla yakından ilişkili.
İşte Bezos'un inşa ettiği şirketin ekonomideki ana miraslarından bazıları.
İşçilerle savaş
Amazon, dünya çapında düşük vasıflı çalışanlarına düşük ücretler ödediği için yıllarca işçilerin, sendikaların ve politikacıların yoğun eleştirilerine maruz kaldı.
Amazon, ABD'de 2018'den bu yana asgari olarak saat başına 15 dolar (yaklaşık 106 TL), yani federal asgari limitin iki katı kadar ücret ödüyor. Birleşik Krallık'taki (BK) işçilereyse asgari olarak, yasal taban fiyat olan 8,72 sterlinin (yaklaşık 84 TL) üzerinde, saat başına 9,5 sterlin (yaklaşık 91 TL) ücret ödüyor.
Yine de ABD Hesap Verebilirlik Ofisi'nin geçen sene yayımladığı ve Bloomberg'in analiz ettiği verilere göre, Amazon'un ABD'deki tam zamanlı depo çalışanlarından yaklaşık 4 bini gıda kuponlarına muhtaç.
ABD Federal Ticaret Komisyonu, henüz bu hafta, müşterilerin bazı teslimat şoförlerine verdiği bahşişlere şirketin el koyduğu iddialarında uzlaşıya varılması için Amazon'un bazı şoförlerine 62 milyon dolar (yaklaşık 441 milyon TL) ödemesini istedi.
Pandemi dönemindeki güvenlik dahil depo şartlarına yönelik de birçok protesto düzenleniyor.
Şirketin işçi takip uygulamaları da hem yabancılaştırıcı hem de kötü niyetli olmakla eleştiriliyor.
Amazon'un Avrupalı işgücünün bir kısmı örgütlenmeyi başarmış olsa da, ABD'deki çalışanlarının hiçbiri şu ana kadar başarıyla bir sendika kurmadı veya sendikalara katılmadı.
Şirket şu an Alabama'daki depo işçilerini sendikalaşmaktan caydırmak için yoğun lobi faaliyeti yürütüyor.
Şirket geçmişte, sendikalaşmaya muhalefetinin temelinde Amazon'un "yenilik, esneklik ve idarecilerle iş arkadaşları arasında doğrudan iletişime yönelik açık hattan" oluşan iç kültürünün korunmasının yattığını ifade etmişti.
Eleştirmenlere göre Amazon'un muhalefeti, sendikaların ücretleri artıracağı ve yönetimin aşırı kontrolünü kısacağı, bu durumun şirketin maliyetlerini artırarak rekabet avantajını azaltacağı yönündeki (gerekçeli) kaygılara dayanıyor.
Amazon'un işçileriyle olan rahatsız edici ilişkisi, birçok zengin ülkede geride kalan onlarca yılda tüm ulusal gelirden işçilerin (şirket sahiplerinden ziyade) aldığı payın görünür şekilde azalmasına ve bunun kapitalizmin işçi sınıfının hakkını teslim etmekte başarısız olduğunu gösterip göstermediğine dair daha kapsamlı kaygıları besliyor.
Çokuluslu vergiden kaçınma
Kurumlar vergisinden kaçınma suçlamaları, Amazon'a en sık yöneltilen eleştiriler arasında işçilere kötü muameleyle yarışıyor.
Amazon, yatırım yapmak ve genişlemek için elinde daha fazla nakit bulundurmak amacıyla kurumlar vergisi tutarını en aza indirmek için kâr ettiği yeri ülkeler arasında oportünist ve yapay biçimde değiştirmekle itham ediliyor.
Fair Tax Mark grubunun 2019'da gerçekleştirdiği araştırma, Amazon'un kurumlar gelir vergisinden kaçınma hususunda ABD'nin 6 büyük teknoloji firması arasında en kötüsü olduğuna işaret ediyor.
Şirketin 10 yılda sadece 3,4 milyar dolar (yaklaşık 24 milyar 198 milyon TL) kurumlar vergisi ödediği, bunun da söz konusu dönemdeki kârın sadece yüzde 12,7'sine tekabül ettiği tahmin ediliyor. OECD ülkelerindeki ortalama kurumlar vergisi oranı bunun iki katı civarındaydı.
Güçlü Amazon
İddia, kurumlar vergisinden kaçınmanın özünde sadece Amazon'un faaliyet gösterdiği ülkeleri kamu hizmetlerini finanse edecek vergi gelirinden mahrum bıraktığı için değil, aynı zamanda iç rekabeti bozduğu için de yanlış olduğu yönünde.
Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi'nin 2017'de yaptığı araştırma, BK'deki geleneksel kitap satıcılarının Majestlerinin Gelir ve Gümrük İdaresi'ne (HMRC) toplamda Amazon'un 11 katı daha fazla kurumlar vergisi ödediğini gösteriyor.
Amazon ve diğerlerinin bu davranışı, çokuluslu şirketlerin vergi ödeyecekleri yeri seçmelerine engel olmak için ulusal hükümetleri işbirliği yapmaya çalışmaya zorladı ve serbest çokuluslu şirketlerin sosyal sorumlulukları konusunda çok sayıda tartışmaya neden oldu.
Tekel gücü
Amazon online satış imkanı sunarak birçok küçük firmayı "güçlendirdiğini" iddia ediyor ve bunda hatırı sayılır bir doğruluk payı var. Amazon'un başını çektiği e-ticaretin yükselişi tüm satıcıların alıcılara çok daha kolay erişmesini sağladı.
Yine de ne kadar perakendeci Amazon'da satış gerçekleştirirse, şirket de platform olarak o kadar egemen hale geliyor.
Üstelik Bezos, Amazon'un e-ticaret pazarındaki lider konumunu bulut bilişimden Alexa gibi ses tanıma cihazlarına, eğlence ve spor yayımlarına ve hatta fiziki dükkanların açılışına kadar birçok başka alanda derinlemesine genişlemek için kullanıyor.
Tüm bunlar, fayda (şirket için) döngüsü içinde firmanın hakimiyetini güçlendiriyor. Devasa miktardaki müşteri verisine erişimi de, müşterilere yönelik ürün hedeflenmesi, çapraz satış ve genel ticari genişlemede Amazon'a önemli bir avantaj sağlıyor.
Sonuçta şirket, şu anda bu tekel konumuyla ilgili olarak hem ABD'li hem de Avrupalı regülatörlerin soruşturmalarıyla karşı karşıya.
Devasa teknoloji şirketlerinin katıksız gücüne ve bu gücün işleyen bir demokrasiyle uyumluluğuna dair bir tartışma yoğunlaşıyor.
21. yüzyıl ekonomisi
Amazon, kesinlikle dünyanın dört bir yanında tüketiciler için büyük bir değer yarattı.
Ve bu, bugünün hizmetidir. Amazon'un düzenli ve hızlı paket teslimatları olmasaydı birçokları açısından tecride katlanmak çok daha zor olacaktı.
Ancak Amazon'un hakimiyetinin olumsuz ekonomik ve sosyal sonuçları da, daha küçük fiziki rakiplerin her yerde bulunan online perakendeciyle rekabet edememesi sebebiyle birçok ana caddenin boşalması şeklinde gittikçe görünür bir hal alıyor.
ABD'de 590 bin, Avrupa'da 115 bin ve Asya'da 95 bin çalışanı bulunan Amazon, diğer küresel teknoloji şirketlerine kıyasla büyük bir işveren. Pandemi sürecinde işleri daha da hızla büyürken binlercesini daha işe aldı.
Yine de Amazon birçok istihdamı da yerinden ediyor. Artık ihtiyaç duyulmayan alışveriş merkezlerini veya ofisleri inşa edecek inşaat işçilerini veya bu yerlerde istihdam edilecek mağaza asistanlarını ve güvenlik görevlilerini düşünün.
Ekonomist Larry Summers, Amazon gibi dijital süper star firmaların toplam iş yatırımlarındaki çöküşe katkıda bulunuyor ve böylelikle küresel ekonomideki zarar verici "uzun süreli mali durgunluğu" kuvvetlendiriyor olabileceğini varsaymıştı.
Muhtemelen çağımızın en başarılı ve dinamik şirketi olan Amazon, dijital devrimden doğan muazzam fırsatlar ve faydaların yanı sıra bu devrimin birçok tuzağını ve karmaşık düzenleyici, siyasi ve ekonomik zorluklarını simgeliyor.
independent.co.uk/news/business
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent