Rakibi hakkında "Onu hapse atın" sloganına öncülük eden adayın kendisinin hapsi boylaması ironik olacaktır. Modern siyasetin en kötü özelliklerinden biri, anlaşmazlığın suç sayılması olarak adlandırılabilecek şey: Rakiplerinizin, sadece tartışmada yenilmeyi veya bir seçimi kaybetmeyi değil hapse girmeyi hak edecek kadar kötü oldukları düşüncesi.
Bu hepimiz için geçerli, Tony Blair koronavirüs veya Brexit hakkında keskin bir fikir beyan ettiğinde refleks olarak Lahey'de olması gerektiğini söyleyen birçok kişi de buna dahil. Yine de Donald Trump aleyhindeki dava farklı olabilir. Pek çok kişi onunla aynı fikirde olmadığı için değil kanunu çiğnemiş olabileceği için hapse girebilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dolayısıyla, esasen siyasi bir prosedür ve her halükarda başarılı olma olasılığı düşük olan Senato tarafından yargılanmasından bahsetmiyorum. Bunun için oyların üçte ikisi gerekiyor, yani Cumhuriyetçi senatörler arasından önemli bir desteğe ihtiyaç var. Başarılı olsa bile olağan ceza başkanın görevden alınması olacaktır, bu da konu dışı çünkü duruşma o zaten görevden ayrıldıktan sonra yapılacak. Dolayısıyla Trump'ın federal görevlerden men edilmesine yönelik tartışma da konu dışı, çünkü ilgilendiği tek makam Oval olan ve 2024'te bu makam için seçime girme ihtimali artık yok denecek kadar az.
Trump sonunda hapse girerse bunun nedeni ABD mahkemelerinin onu oraya göndermesi olacaktır. ABD'de gelenek eski başkanların kovuşturmadan muaf olması yönünde ki bu oldukça harika bir şey; çünkü ülkenin Britanya'daki iş halletme tarzının bulanık saçmalıklarını ortadan kaldırmaya yarayan bir anayasası var. Aslında Amerikan geleneği, tam olarak siyasetin suç sayılmasına karşı koruma sağladığı içi akla yatkın. Bu, bir başkanın görevdeyken yürüttüğü politikalarla ilgili anlaşmazlıkların daha sonra yeniden mahkemelere taşınmaması gerektiği anlamına geliyor.
Gerald Ford'un Richard Nixon'ı affetmesinin ve bağımsız danışmanlık ofisinin Bill Clinton'ı görevden ayrıldıktan sonra yargılamama yönündeki kararının nedeni kısmen bu. Bununla birlikte, bir gelenekte önemli nokta, esnek olmasıdır. Clinton soruşturmasında danışmanlık yapan avukat Paul Rosenzweig "dava açma konusundaki isteksizliğin buna yönelik bir yasak olması gerektiği anlamına gelmediğini" ve "bir başkanın sürekli dokunulmazlığa sahip olmasının hukuka yönelik çok büyük bir aşağılama olacağını" savunmuştu.
Theodore Roosevelt'ten alıntı yaparak şöyle demişti:
Hiç kimse hukuktan üstün değildir ve hiç kimse onun altında değildir; herhangi birinden hukuka uymasını istediğimizde ondan izin almayız.
Bu nedenle Rosenzweig, Trump'ın karmaşık mali ilişkilerinde ve cinsel saldırı iddialarındaki gibi bir sivil vatandaş olarak ceza kanununu ihlal ettiğine dair kanıt varsa, hakkında dava açılması gerektiğini bildirmişti.
Trump'ın başkan olarak eylemlerinin yine de dışarıda tutulması gerektiğini savunmuştu, ne var ki bunları Kongre'nin basılmasından ve başkanın demokrasiye karşı bir isyanın kışkırtılmasındaki rolünden önce yazmıştı. Trump aleyhindeki dava bir hukuk mahkemesi için yeterince güçlüyse, bu başkanlık sonrası dokunulmazlığa bir başka istisna getirmek için son derece yeterli bir dava olacaktır. Trump'ın kendisine af getirmeyi ve kendisini kovuşturmadan koruyacak başka inandırıcı olmayan aygıtlar kullanmayı düşündüğüne dair haberler şaşırtıcı değil.
6 Ocak'ta Trump'ın protestoculara yaptığı konuşmayı izleyen pek çok insan, kalabalığa "seslerini barışçıl ve vatansever bir şekilde duyurmak için yakında Kongre binasına yürüyeceklerini" söylemesine rağmen Trump'ın onları şiddete teşvik ettiğine ikna olmuştu.
Fakat The Independent'ın iki eski başyazarının bu konuda hemfikir olmaması hayli çarpıcı. David Aaronovitch, The Times'ta kaleme aldığı yazıda başkanın sözlerinin şu anlama geldiğini belirtti:
Sizden yürümenizi istediğim binada oturan yalancı, hilekar, hain dolandırıcıların başına bir şey gelseydi korkunç olmaz mıydı?
Oysa Mary Dejevsky bizim sayfalarımızda şöyle yazıyordu:
Şimdi bir kalabalığı 'kışkırttığı', bir 'ayaklanmayı' teşvik ettiği, bazılarının dediği gibi 'kendi kendine darbe' düzenlediği sorgusuz kabul ediliyor. Trump'ın sözlerini inceledim ve bunlara dair hiçbir kanıt bulamıyorum.
Dolayısıyla herhangi bir davanın ABD Yüksek Mahkemesi'ne gideceğini varsayarsak bir hukuk mahkemesi için, özellikle de muhafazakar yargıçların ağırlıklı olduğu bir mahkeme için gereken ispat zorunluluğu, Trump'ın niyetini makul şüphenin ötesine taşıyamayacak kadar büyük olabilir.
Bununla birlikte, ister kışkırtıcılık ister dolandırıcılık veya cinsel saldırı iddiaları olsun, görünüşe göre Trump'ın sonunda kendini mahkemede bulabileceği o kadar çok yol var ki, en az bir kovuşturma mümkün. Paul Rosenzweig'ın bunları Trump'ın destekçilerinden kendisini kavgacı bir Kongre'den kurtarmalarını istediği "II. Henry" konuşmasından önce düşündüğünü unutmayın.
Öte yandan, Trump suçlu bulunsa bile, herhangi bir ABD mahkemesinin onu hapse göndermesinin olası olmadığını düşünüyorum.
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent