Ekonomik gerçeklik, Tunus Devrimi'ni ateşleyen özgürlük hayalini tehdit ediyor

Tunus'taki protestoların Arap Baharı hareketini başlatmasının üzerinden 10 yıl geçti ama sokağa çıkanlar için hayat mücadelesi devam ediyor

Altüst olmuş bir devrim. Tunus’un merkezindeki Sidi Bu Zeyd'de bir grafiti (AP)

Tunus'un geri kalmış kasabalarından Sidi Bu Zeyd'de 17 Aralık 2010'da Muhammed Buazizi isimli genç bir sokak satıcısı kendini ateşe verdiğinde kendi ülkesine ve ardından Ortadoğu'nun büyük kısmına yayılacak bir devrim başlattı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

O zamanlar değişim, yeni bir refah ve özgürlük çağı umudu vardı. Ne var ki 10 yıl sonra o muazzam mutluluk ve kurtuluş anı söndüğünde basit gerçekler ortaya çıktı. Küçük bir ülke ekonomik durgunluğa, kalıcı yolsuzluğa, şiddetli siyasi ve kültürel kutuplaşmaya rağmen yolunu bulmaya çalışıyor.

Devrim sırasında öğrenci olan Sidi Bu Zeyd'den 32 yaşındaki Samar "Artık ifade özgürlüğümüz olduğunu söylüyorlar. Bu güzel olabilir. Ama diğerleri için, bizim için değil. Yoksullar için değil. Bu bizim karnımızı doyurmuyor" diyor.

11,5 milyon nüfuslu bir kuzey Afrika ülkesi olan Tunus, Buazizi'nin çaresizlik içerisinde intihar etmesiyle tetiklenen ve 25 gün süren ayaklanma sonucunda ülkeyi yıllarca yöneten diktatör Zeynel Abidin bin Ali'nin iktidardan indirildiği dönemden bu yana 10 yılda çarpıcı biçimde değişti.

Ülke birçok defa seçime gitti. Parlamentoyu güçlendirmek amacıyla hükümet biçimini baştan aşağı değiştirdi ve silahlı kuvvetlerin gücünü sınırlarken sivil özgürlükleri ve kadın haklarını yücelten yeni bir anayasayı kabul etti.

Tunus devam eden çok sayıda terör saldırısı ve suikastın acısını yaşadı. Tahminen 6 bin Tunuslu sonuçta IŞİD'e katıldı ki bu sayı dünyadaki her ülkeden daha yüksek olabilir. Yine de Tunus, iktidarı İslamcıların liderliğindeki bir hükümetten alıp laiklerin öncülüğünde bir hükümete teslim etmeyi başardı ve ardından iki taraf arasında anlaşmaya varılmasını sağladı. Bu, dünyanın büyük kısmında nadir görülen bir durum.

Ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Beci Kaid es-Sibsi görevdeyken hayatını kaybetti, iktidar geçişinin usule uygun gerçekleşmesi Tunusluların ve ülkenin uluslararası dostlarının yüreğine su serpti.

Tunus merkezli siyasi analist Yusuf Şerif, "Tunus insanların futbol, sanat veya günlük yaşam konularını tartıştığı ama kimsenin siyaset tartışmadığı büyük ölçüde apolitik bir toplumdu. Artık sokaktaki herkes ya Facebook ya da halka açık meydanlar aracılığıyla siyasette söz sahibi. Bu büyük bir fark. Büyük bir değişiklik. Çok önemli bir değişiklik" diyor.

Tunuslu roman yazarı Yamen Manay, bir süre önce Ortadoğu Enstitüsü'nde yeni kitabı "The Ardent Swarm" (Coşkulu Kalabalık) hakkındaki konuşmasında, geçen yıl (2019'da) sürgünde ölen Bin Ali'nin liderliğindeki güneşle kutsanmış Tunus'a dair mitleri ve gerçeklerini karşılaştırdı:

Uzun yıllar boyunca sahip olduğumuz imaj insanların tatillerini geçirmek için geldikleri turistik bir ülkeydi. Mutlu olduğumuzu sanıyorlardı. Fakat Tunusluların çoğu için ülke büyük bir hapishane gibi görünüyordu. Hayal etme hakkımız bile yoktu.

Yolsuzluk her yerdeydi. Bir iş kurmak istiyorsanız rejimin yandaşlarına para ödemek zorundaydınız. Rüşvet sıradan bir şeydi. Sanatçıların konuşmasına izin verilmezdi. Ders kitapları, ülkeyi Fransa'dan bağımsızlığını kazanmaya yönelten hareketin özgürlük ve hürriyet tutkusuna yapılan atıfları dışarıda bırakacak şekilde sansürlenmişti.

Manay, "Uzun yıllar sürecek bir uykuya dalmıştık" dedi.
 

1.jpg
Sidi Bu Zeyd'deki bir postanenin duvarında Muhammed Buazizi'nin tasviri yer alıyor (AP)


Buazizi bir polis memurunun meyve tezgahını kapatmasının ardından kendini yaktığı gün, olay yerel haberlere bile pek yansımamıştı. Fakat genç adamın akıbetine duyulan öfke hızla büyüyerek yerel gösterilere dönüştü. Sidi Bu Zeyd kasabasındaki kitlesel protestolara ve isyanlara dair haberlerin uluslararası haber bültenlerinde kısaca yer alması veya hükümet tarafından bile kabul edilmesi iki gün aldı.

Fakat bu esnada gayretli Tunuslular o dönemde yeni yaygınlaşan akıllı telefonlarını kullanarak protestoların videolarını yayıyordu; daha sonrasında bu taktik Kuzey Afrika ve Ortadoğu'yu kasıp kavuran ayaklanmalarda da tekrarlandı.

Protestolar Sidi Bu Zeyd ve Kassarin gibi kasabaların iç bölgelerinde başladı, ardından işçi hareketinin kalesi Safakes ve entelektüel yaşamın merkezi olan başkent Tunus gibi sahil kentlerine yayıldı.

Buazizi 4 Ocak'ta hastanede yaralarına yenik düştüğünde ülkede olağanüstü bir şeylerin olduğu açıktı.

Rejimin çöküş hızı, Bin Ali iktidarının dayanıksız doğasını gösterdi. 14 Ocak'ta eski içişleri bakanı, kendi ordusu ülkeyi terk etmesini istedikten sonra ailesiyle Suudi Arabistan'a kaçtı. İslamcı eğilimli Nahda Partisi'nin sürgündeki lideri Raşid Gannuşi birkaç gün içinde Tunus'a geldi.

Gannuşi The Independent'la söyleşisinde "Devrimin benim için çok derin bir anlamı var" dedi.

Devrim olmasaydı bugün ülkemde olmazdım. Devrim benim için her şeydir, hayatım ve ayrıca nesiller boyu özgürlük için savaşan Tunuslular için her şeydir.

Sonrasında meydana gelen değişiklikler son derece önemliydi. Tunus dünyanın en durağan ülkelerinden biri olmaktan çıkıp en dinamik ülkelerden birine dönüştü. Protestolar başkenti ve diğer şehirleri sarmıştı. İslamcılar, laikler ve solcular birbirlerine karşı mücadele ediyordu.

Siyasi partiler ve sivil toplum gruplarının yanı sıra yüzlerce yeni gazete çıktı. Yurt dışından düşünce kuruluşları ve demokrasiye destek grupları ülkeyi merkezleri haline getirirken, Tunus Arap dünyasında siyasi değişimin ve reformun merkezi oldu.

Ve hâlâ, 10 yılın ardından bile, Tunus toplumunu boydan boya kesen katı bölünmeler çok az değişmiş durumda. Eski önyargılar varlığını sürdürüyor. Sahil şehirleri hâlâ zengin ve kozmopolit. İç kesimler yoksul ve içe dönük. Her iki taraf da birbirine şüphe ve önyargıyla bakıyor.

İslamcılar parlamento kürsüsünde uluslararası medyaya farklı şeyler söylüyor, bir yandan da sosyal medya ve yerel forumlar aracılığıyla Müslüman bir iktidara açlık duyan bazı destekçilerinin aşırılıklarını beslemeye devam ediyor. Frankofon laikler ve kendilerini liberal olarak tanıtanlar İslamcıları ve onların destekçilerini cahil koyunlar olmakla suçluyor.

Şerif, "Sol ve liberal laik burjuvazi hiç gelişmedi. Bu liberal laik kesim, hâlâ 4 yıl veya 10 yıl öncesiyle aynı zihniyette" diyor.

Laiklerin saflarından doğan yeni ve potansiyel olarak tehlikeli güçler de var: Muhtemelen Birleşik Arap Emirlikleri'nin desteklediği ve Körfez medyasında da kendisine alan tanınan popülist görünümlü bir hareket, devrimin bir hata olduğunu ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi örneğindeki gibi bir güçlü adam iktidarına dönüşün karmaşık bir demokrasiden daha iyi olduğunu savunuyor.

Şerif, "Bunlar Arap Baharı'nın büyük bir komplo olduğunu söyleyen Tunuslu sağcılar. Pek çok laik Tunuslu, demokrasinin diktatörlükten daha iyi olduğuna inansalar bile bu popülist ve otoriterlik yanlısı gruplara oy vermeye başlayabilir" diye konuşuyor.
 

2.jpg
Göstericiler geçen ay Sidi Bu Zeyd kasaba merkezindeki Muhammed Buazizi Meydanı'nda toplanıp sloganlar atmıştı (AFP)


Sidi Bu Zeyd'de bile bazıları maliyetlerdeki artış ve ekonomik güçteki düşüşe öyle büyük bir öfke duyuyorlar ki, Buazizi'nin kendisini yaktığı günü pişmanlıkla anıyorlar.

Sidi Bu Zeyd'de 41 yaşındaki bakkal dükkanı sahibi Muhammed Ali “(Buazizi) Çaresizdi; şimdi bütün toplum çaresiz" diyor:

Ama emin olun ki, şu anda hepimiz birbirimizi ateşe versek bile hiçbir şey değişmeyecek. Kimse parmağını oynatmayacak. Fiyatların ne kadar arttığını görünce ona hakaret edecek kadar ileri gidenler var! Onun yüzünden bunların olduğunu söylüyorlar. Fiyatlar dışında gerçekte hiçbir şey değişmedi.

Ali, Bin Ali'yi hiç sevmemesine rağmen onun iktidarında hayatın daha iyi olduğunu ekledi. "Günlük olarak bir şekilde idare edebiliyorduk" diye konuşuyor.

Uluslararası yatırımcılar siyasi istikrarsızlıktan tedirgin olurken, Tunus ekonomisi son 10 yılda büyük zorluklar yaşadı. 2020'nin ikinci çeyreğinde ülke ekonomisinin dudak uçuklatacak şekilde yüzde 21 küçüldüğünü ve genç işsizliğin yaklaşık yüzde 20'ye çıktığını aktaran Dünya Bankası'na göre, koronavirüs pandemisi ülkeyi beklenenden de kötü etkiliyor. Turizm gelirleri bu yıl ortası itibarıyla yüzde 47, ihracat yüzde 27 azaldı. Devlet borçları potansiyel kamu harcamalarını sınırlayacak şekilde yükseldi.

Ülke şu anda daha fazla mali yardım için Uluslararası Para Fonu'yla müzakere yürütüyor ve ayrıca Çin öncülüğündeki kalkınma bankalarıyla görüşüyor.

Gannuşi, devrimin ülkede siyasal özgürlüğün kazanılması yönündeki ilk amacına ulaştığını söyledi. Yakın tarihte dünya çapında demokrasiye geçişin en hızlı yaşandığı ülkelerden biri olarak Tunus, Arap Baharı'nın tek başarısı olarak geniş çapta takdir görüyor.

Fakat ekonomik başarıyı yakalamak hâlâ zor.

Gannuşi, "Muhammed Buazizi'nin kuşağı özgürlükten mahrumdu ve polisin para kazanma imkanı sunan sebze arabası gibi temel bir şeyden onu mahrum etmesini mümkün kılan diktatörlük altında yaşadı" dedi.

“Bugünün zorluğu, Buazizi'nin ardından gelen ve hiçbir zaman diktatörlük altında yaşamayan, aslında özgürlük bağlamında gözlerini açan nesil” diye ekledi.

Şu anda sahip olmadıkları şeyin açıkça konuşma ya da siyasi sürece katılma yeteneği değil ekonomik refah, iş, eğitim, sağlık ve kamu hizmetleri olduğunu söyleyen Gannuşi, şöyle konuştu: 

Ve bugün başarılamayanlar, halihazırda başarılmış olanları tehlikeye atıyor.

Tunus'ta yaşayan Ezer Mnasri'nin haberlerinden de yararlanılmıştır.



* Borzou Daragahi'nin makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Özgürlük hayali Tunus Devrimi'ni ateşledi, 10 yıl sonra ekonomik gerçeklik bu hayali tehdit ediyor

independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU