42 kişinin öldüğü, 20 kişinin kaybolduğu ve binlerce insanın sel sularıyla yerinden olduğu tayfun sonrası geçen hafta oluşan çamur akıntıları, Filipinler'in başkenti Manila çevresindeki köyleri kapladı.
Ülkeyi bu yıl vuran 21. tropik kasırga Vamco Tayfunu, 2020'nin en güçlü tayfunu Goni'nin yakın zamanda hasar verdiği bölgeleri vurdu.
Aşırı düzeyde sera gazı salımının atmosferi ısıtması sonucu artan deniz yüzeyi sıcaklık değerleri, Filipinler'in daha büyük fırtınalarla daha sık karşı karşıya kalması anlamına geliyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Acımasız "uyuşturucuyla savaşı" binlerce Filipinlinin ölümüne yol açan Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, felaketler sonrasında gelişmekte olan dünyada kuvvetli biçimde hissedilen iklim krizinden zengin ülkelerin sorumlu tutulması yönündeki çağrıları yineledi.
Duterte pazar günü tayfundan ağır biçimde etkilenen Cagayan iline gerçekleştirdiği ziyarette "Kabul etsek de etmesek de sorun iklim değişikliğidir" dedi.
Filipinli lider, geçen hafta Güneydoğu Asya Uluslar Birliği zirvesinde, aşırı doğa olaylarıyla karşı karşıya kalan diğer ülkeleri "en fazla sorumluluk sahibi olanlardan iklim adaleti talep etmeye" davet etmiş ve "gelişmekte olan dünyada yenilikçi uyum çözümlerinin finansmanı ve bunlara yatırım taahhütlerinin yerine getirilmesinin" zengin devletlerin "ahlaki sorumluluğu" olduğunu söylemişti.
Gelişmiş ülkeler, karbon salımlarında derin ve etkili düşüşlere öncülük etmelidir. Şimdi harekete geçmeleri lazım, yoksa çok geç olacak. Ya da şöyle de diyebilirim, artık çok geç.
Duterte'nin sözlerini övgüyle karşılayan Greenpeace Filipinler ülke direktörü Lea Guerrero, özel şirketlerin de sorumlu tutulması gerektiğini ekledi.
Guerrero, "Bu, ülkenin iklim adaletine yönelik şimdiye kadar dile getirdiği en güçlü talep" dedi.
Devlet Başkanı Duterte'yi sadece sanayileşmiş ülkeleri değil aynı zamanda fosil yakıt şirketlerini de iklim krizinin körüklenmesinde ve bunun Filipinli topluluklar üzerindeki kabul edilemez etkisinde önemli payları nedeniyle sorumlu tutmaya çağırıyoruz.
Küresel Kalkınma Merkezi'nin hesaplamalarına göre, gelişmiş ülkeler 1850'yle 2011 arasındaki tarihi karbon salımının yüzde 79'undan sorumlu. Avrupa Birliği bu toplamın yüzde 40'ının, ABD de yüzde 22'sinin sebebi.
Avustralyalı bir araştırma ekibi tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, dünyadaki en varlıklı yüzde 10'luk kesimin çevresel etkinin yüzde 25 ila 43'ünden sorumlu olduğunu ortaya koydu. Buna karşılık, dünyanın en düşük gelirli yüzde 10'luk bölümü yalnızca yaklaşık yüzde 3-5'inden sorumlu.
İklim Eylem Takipçisi (Climate Action Tracker) analizine göre dünyanın en büyük karbon salımcılarından bazıları, Paris Anlaşması'nın ısınmayı "2 °C'nin altında tutma ve 1,5 °C'de sınırlama çabalarına" ulaşma hedefinde en kötü puanlara sahip.
Isınmayı 1,5 °C'de tutma çabasında yalnızca Fas ve Gambiya "Paris Anlaşması'yla uyumlu" kabul edilirken hiçbir ülke iklim hedefleri için yeterli çabayı göstermiyor. Küresel ısınmayı bilim insanlarının çevre üzerindeki etkisinin daha da ağır olacağına inandığı 2 °C'nin çok altına indirmek söz konusu olduğunda, yeterli çabayı gösteren sadece 6 ülke var: Filipinler, Kenya, Hindistan, Etiyopya, Kosa Rika ve Butan.
AB, Kanada, Brezilya ve Yeni Zelanda "yetersizler"; Çin, BAE, Japonya ve Güney Afrika "son derece yetersizler"; ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan "kritik derecede yetersizler" listesinde yer alıyor.
Kâr amacı gütmeyen Germanwatch'un 2019'da tarihli raporuna göre, gelişmekte olan ülkelerin biyoçeşitlilik ve kültürel alan kaybı dikkate alınmadan bile, iklim krizi sebebiyle 2030'a kadar 290 ila 580 milyar dolar (yaklaşık 2,2 ila 4,4 trilyon TL) arasında mali zararla karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor.
Duterte, iklim krizi konusunda ülkesine yönelik adaletsiz eli vurgulayan tek lider değil.
Deniz seviyesinden sadece 1,8 metre yüksekteki Pasifik ülkesi Marshall Adaları, yükselen suyun altında kalmakla karşı karşıya. Bu yıl BM Genel Kurulu'na harekete geçme çağrısında bulunan Devlet Başkanı David Kabua, "benimki gibi küçük ada ve mercan adası devletlerinin kağıt üzerindeki vaatler için zamanı yok" dedi.
Kabua, Guardian'da yayımlanan yorum yazısında, "Marshall Adaları gelişmiş ülkelerin 'kayıp ve zarar' ilkesine sadece lafta bağlı kalmasını kaldıramaz. Açıkça söylemek gerekirse, finansmanın sadece sözüne değil kendisine ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
"Kayıp ve zarar" ilkesi, küçük ada ülkelerinin yükselen deniz seviyesiyle başa çıkmalarına yardımcı olacak bir tazminat sistemini kabul ettirmek için çalışmaya başladığı 1990'ların başından bu yana tartışılıyor.
Aşırı hava koşulları, seller ve kuraklıklar kötüleşmişken ve hassas durumdaki ülkeler uyum sınırına ulaşırken, tazminat fikri ilgi görmeye başladı.
20 yıl boyunca Birleşik Krallık (BK), Fransa ve Belçika hükümetleri için çevresel hedefler üzerine çalışan Dünya Kaynaklar Enstitüsü'nün iklim müzakereleri direktörü Yamide Dagnet, kayıp ve zarar ilkesini özellikle koronavirüs pandemisi sonrasında "bir hayatta kalma meselesi" olarak nitelendirdi.
Dagnet, The Independent'a verdiği demeçte, "En hassas ülkeler, sağlık ve ekonomik krizlerin yanı sıra iklim krizine de maruz kaldıkları için çoğu zaman çaresizliğin eşiğinde bulunuyor" dedi.
Hüsranlarını ve çaresizliklerini tamamen anlıyorum, çünkü en az katkıda bulunup en büyük sıkıntıyı çekiyorlar. Gelişmiş ülkelerden ihtiyaç duyulan ölçek ve hızda yeterli dayanışma görmüyoruz.
BM, kayıp ve zararın güçlüklerini çözüme kavuşturmak amacıyla 2013'te Varşova Uluslararası Kayıp ve Zarar Mekanizması'nı yarattıysa da, bu mekanizma şimdiye kadar mali destek üzerine araştırmalara odaklandı.
Müreffeh ülkeler bu kayıp ve zarara güçlü direnç gösterdi. The New York Times'ın haberine göre, son BM iklim görüşmeleri olan Madrid'deki COP25 etkinliğinde, küresel insani yardımlara halihazırda ne kadar fazla ödemede bulunduğuna vurgu yapan ABD, kendisini sorumluluk iddialarından korumakta ısrar ederek ilerlemeyi engelledi.
Actionaid yardım kurumunun iklim değişikliğinden sorumlu küresel lideri Harjeet Singh, Carbon Brief'e verdiği demeçte, "ABD'nin AB, Avustralya ve Kanada'nın da katıldığı zorbalığı ve engellemesi sebebiyle bu COP'tan destek almadan ayrılacağız gibi görünüyor... Masaya para koymadan gelişmekte olan ülkeleri azimli olmaya çağırmaya devam edemeyiz" dedi.
Madrid'de elde edilen sonuç, BM Yeşil İklim Fonu’ndan halihazırda sağlanan finansmanın, gelişmekte olan ülkelerin uyumu ile gördükleri zararının azaltılması yönündeki mevcut amacının yanı sıra kayıp ve zarar için de kullanılabileceği oldu.
Ancak kısmen Trump'ın 2 milyar dolarlık (yaklaşık 15 milyar 225 milyon TL) katkıyı durdurması ve ayrıca yönetiminin Paris Anlaşması'ndan bu ay geçerlilik kazanan çıkma kararı sebebiyle finansman yavaşladı. OECD'nin bir araştırması müreffeh ülkelerin, fonun 2020 hedefi olan 100 milyar dolara (762 milyar TL) ulaşma yolunda olmadığını ortaya koydu.
Fakat bir hesaplaşma ufukta olabilir. Dagnet, koronavirüs pandemisi sebebiyle Kasım 2021'e kadar ertelenen BK'deki sonraki COP26'da gelişmekte olan ülkelerin kayıp ve zarar meselesini zorlayacağına inanıyor.
"Bu 10 yılın çok kritik ve ölüm kalım meselesi olduğunu bildikleri için bunun için mücadele verecekler” diye ekledi
Bangladeş'in Uluslararası İklim Değişikliği ve Kalkınma Merkezi (ICCCAD) direktörü Dr. Salimul Huk da, düzinelerce insanın ölümüne neden olan ve ülkenin neredeyse üçte birini sular altında bırakan süper kasırga Amphan sonrası The Independent'a bu yaz yaptığı açıklamada artık bu derinlemesine siyasi ve "tabu" niteliğindeki konuyu ele alma vakti geldiğini söyledi.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin üçüncü değerlendirme raporunun Uyum ve Sürdürülebilir Kalkınma bölümü başyazarı olan Dr. Huk, bu meselenin COP26'nın odak noktası olacağına inandığını belirtti.
Artık doğal olmayan, insan yapımı kaçınılmaz kayıp ve zararı görüyoruz. Şimdi bununla başa çıkmak zorunda kalacaklarını düşünüyorum. Bu kaçınılmaz, gerçekleşen ve atfedilebilir bir durum. Bunun hakkında konuşmaktan kaçınamazlar.
* Louise Boyle'ın makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Duterte Filipinler’deki tayfunlar sonrası iklim adaleti çağrılarını yineledi; peki zengin ülkeler bu çağrıya kulak verecek mi?
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent