Donald Trump seçimi kaybetti. Gezegenin üstünden bir ağırlık kalkmış görünüyor. Bangkok'tan Santiago'ya internet tarayıcıları yenilenirken 2020 ABD başkanlık seçimlerinde oy hakkı olmayanlar Trump'ın yenildiğini doğrulamayı hevesle bekledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bunları hatırlayan biz solcular için Trump'ın kaybettiği haberi, 1917 Ekim Devrimi'nin yıldönümünde, halk ABD’nin belirli bölgelerinde tencere tava çalarak ve evde yaptıkları dövizleri taşıyarak sokaklara çıkınca geldi. Çoğu insan bunun bir dönemin sonu değil sadece devre arası olduğunu kabul etse de, bir devrim hissi vardı.
Trump kaybetti ancak aynı zamanda en az 70 milyon oy aldı ve ülkenin önemli bir bölümünü kazandı. Biden tam olarak ezici bir üstünlükle seçimi kazanmadı ve zaferi, ciddi bir açık kalp ameliyatı gerektiren sisteme duyulan güvenin onaylanması anlamına gelmiyor. Seçiciler Kurulu'yla ve seçmenlerin sindirilmesiyle ilgili sorular bir kez daha masada. Bir doktora göründüğünüzde doktorun tedaviye rehberlik edecek 18. yüzyıldan kalma bir tıp kılavuzu kullanmasını istemezsiniz; öyleyse neden 21. yüzyılda bir ülkenin işlerine rehberlik etmek üzere 18. yüzyıldan kalma bir siyasi kılavuz kullanmak isteyesiniz?
İki tarafın uzlaşması, teslim olmak anlamına gelebilir
Peki bu 70 milyon seçmen? Trump galip gelseydi, Joe Biden'a oy veren 75 milyondan fazla kişinin siyasi duyarlılığını önemsemezdi. Trump, herhangi bir zaferi bir ferman kabul eder ve parasal, askeri ve ahlaki açıdan ülkeyi yönetirdi. Demokratlar komik bir tür. İki tarafın anlaşmasından sadece kendi işlerine geldiğinde bahseden aşırı sağın tutkularından hiçbirine sahip değiller. Biden, şimdiden "ülkeyi bir araya getirme" yolunda. Bu, sağcı gündemin bazı parçalarını benimsemek, Cumhuriyetçileri kendi yönetimine taşımak ve Demokrat Parti içinde büyüyen gerçek soldan (şimdi Jamaal Bowman, Cori Bush ve Marie Newman'ın eklendiği, Alexandria Ocasio-Cortez, Ilhan Omar, Ayanna Pressley ve Rashida Tlaib'den oluşan "Manga") uzaklaşmak anlamına geliyor.
St. Louis'deki protesto hareketinin lideri Cori Bush, Michelle Martin'in NPR'deki programına katıldı ve kendisine solun yani onun gibilerin Demokrat ılımlıların koltuklarına mal olup olmadığı soruldu. Martin, yakın zamanda "Demokratların, neredeyse seçime mal olacaklarını aşırı sola açıklamak zorunda olduğunu" söyleyen ve Biden'ın kabinesinde yer alması muhtemel Cumhuriyetçi lider John Kasich'in sözlerini aktarıyordu. Bush, "Bu saçmalık çünkü mesele şu ki bizler, halkımızı ve topluluklarımızın ihtiyaçlarını temsil etmek için seçildik" diye cevapladı.
Ne zaman Demokrat bir yönetim ortaya çıkıp, kendisini göreve seçen kişileri temsil eden Demokrat bir siyasi program için cesurca savaşacak? Neden Demokratlar işçi sınıfının çabaları sayesinde iktidara geliyor (siyahi kadınlara vurgu yapmak uygun olur) ama sonra iktidarın dizginlerini uzlaşma adına bankacılara ve Cumhuriyetçilere devrediyor? Cumhuriyetçilerin Barack Obama'nın görevden ayrılmasından aylar önce Obama'nın Yüksek Mahkeme adayı Merrick Garland'ın önünü kesmek için her yolu denemesi, ancak Demokratların Trump'ın Yüksek Mahkeme’ye atadığı üçüncü isim olan Amy Coney Barrett'ın adaylığına ve nihayetinde Yüksek Mahkeme'ye girmesine karşı hiçbir direniş göstermemesi çok şey anlatıyor.
Demokrat Parti'nin göreve başladığında kendi tabanının umutlarını teslim etme telaşı bir felaket. Biden hemen birkaç mantıklı şey yapacak; DSÖ'ye geri dönecek, Paris Anlaşması’na geri dönecek, İran anlaşmasına geri dönecek, Müslüman Yasağı'nı kesecek, DACA'yı (çocuk yaşta aileleri tarafından ABD'ye getirilen göçmenlerin korunmasını amaçlayan program – çn.) yeniden canlandıracak. Ancak Biden, Demokrat taban için merkezi öneme sahip meseleleri terk etme yolunda ilerliyor. Özellikle de daha yüksek bir asgari ücret ve uygun bir gelir dağılımı için savaşmak, daha az askeri harcama ve daha çok sağlık, eğitim, yaşlı bakım harcaması gibi meseleleri. Manga’ya mesafeli durulacak, “ılımlı” Cumhuriyetçilerse ciddiye alınacak.
Bir örneği ele alalım: Manga’nın savunduğu Halkın Barınma Programı, yani evsizliğin normalleşmesine yol açan bir kültüre ön saflardan meydan okuyan 7 yasa. Bu yasalar, kamu konutları için finansmanı artıracak, iş dostu Fırsat Bölgesi programını Toplum Yardım Fonu'yla değiştirecek, emlak spekülasyonunu sınırlandıracaktır. Halkın Barınma Programı, tıbbi ve akıl sağlığı tedavisi için finansmanı artıracak bir İnsan Hakları Yasasıdır. Bu program, Donald Trump'a karşı oy vermek için cesurca ortaya çıkan tabana doğrudan hitap ediyor.
Emlak spekülatörü Trump'ın şeytani varlığını Beyaz Saray'dan defetme jesti olarak Biden yönetimi, bu programı Birleşik Devletler Kongre Binası'ndan Oval Ofis'e gönderebilir.
* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken