Pandeminin henüz başında ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), Amerikalı yurttaşlara maske takmaları gerekmediğini söylemişti. CDC’nin bu açıklaması pek çok bilim insanını hayal kırıklığına uğratmıştı.
O bilim insanlarından biri de Kuzey Karolina Üniversitesi, Enformasyon ve Kütüphane Bilimi Bölümü'nden Doç. Dr. Zeynep Tüfekçi’ydi. Bilgisayar programcısı ve sosyolog olan Tüfekçi, bir epidemiyolog olmamasına rağmen maske takmanın önemini henüz o dönemde kavramıştı.
Tüfekçi önce sosyal medya hesabında sonra da basın kuruluşlarında kaleme aldığı yazılarda CDC’nin söz konusu tavsiyesine karşı çıkmıştı. CDC sonunda bu önerisini Nisan’da değiştirdi ve iki yaş üzeri herkesin koronavirüse karşı maske kullanması gerektiğini söyledi.
Üst düzey sağlık uzmanı Michael Basso, Tüfekçi’nin kamuya açık eleştirilerinin "kırılma noktası" olduğunu ifade ediyor. Ancak Tüfekçi’nin haklı eleştirileri koronavirüsle de sınırlı değil.
Sosyolog, henüz 2011’de Twitter’ın toplumsal hareketlerin itici gücü olmasının basite indirgendiğini söylemiş, 2012’de ise haberlerin okul saldırılarını teşvik edebileceği konusunda uyarmıştı. 2013’te Facebook’un etnik temizlik fikirlerini körükleyebileceğini söyleyen bilim insanı, 2017'de ise YouTube'un öneri algoritmasının bir radikalleşme aracı olarak kullanılabileceğini ifade etmişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İnsanların kafalarını karıştıran dönemlerde Tüfekçi’nin nasıl haklı çıkabildiğini merak eden New York Times’tan Ben Smith, bu soruyu sosyoloğun kendisine yöneltti. Smith’le geçen hafta FaceTime üzerinden konuşan Tüfekçi ise zihinsel alışkanlarını, zor geçen çocukluk dönemine bağladı.
Chapel Hill’de yaşayan ve 11 yaşındaki oğlunu bekar bir ebeveyn olarak büyüten bilim insanı, “Birçok şey üst üste geldi, hayatta kalabildiğim için mutluyum” diye konuştu. İstanbul’da mutsuz bir çocukluk geçirdiğini söyleyen sosyolog, alkolik bir anneyle büyüdüğünü, teselliyi bilimkurgu kitaplarında ve özellikle Ursula K. Le Guin’de bulduğunu ifade etti.
1990’larda henüz çok gençken kendi hayatını kuran Tüfekçi, bilgisayar programcısı olarak çalışmaya başladı. Topraklarının özelleştirilmesine karşı çıkan Meksikalı aktivistlerin “Zapatista Dayanışma Ağı” isimli e-posta listesine rastlaması ise kariyerini bugünkü noktasına getirdi.
1998’de Meksika’ya giden ve daha sonra Austin'deki Texas Üniversitesi'nden "tekno-sosyoloji" çalışmalarıyla doktora derecesi alan Tüfekçi, Twitter kaynaklı sosyal hareketleri ve dijital medyanın toplumu nasıl dönüştürdüğünü inceledi.
Tüfekçi aynı zamanda, “Big Data ve Demokrasi ile Sivil Topluma Yönelik Algoritma Tehdidi" çalışmasıyla Andrew Carnegie Araştırma Hibesi'ni kazanan isimlerden biri oldu. Harvard Üniversitesi'nde danışman öğretim üyeliği ve Princeton Üniversitesi'nde de araştırmacı olarak görev yapan Tüfekçi, tüm bu deneyimlerinin yanında politika ve medya alanlarındaki beceriyle birlikte büyük bir etki yarattı.
Eleştirilerinde sıklıkla haklı çıkan Tüfekçi’ye başarısının sırrını soran Smith ise, aldığı cevapları üç maddede özetledi:
- Çocukluğunda Türkiye ve Belçika arasında gidip gelirken ve ardından Amerika Birleşik Devletleri'nde çalışırken edindiği uluslararası bakış açısı.
- Sosyolog ve bilgisayar programcısı olmanın getirdiği farklı konuları ve disiplinleri içeren bilgi birikimi
- Karmaşık, sistem temelli düşünme alışkanlığı
Independent Türkçe, New York Times