Bolivya'da Yüksek Seçim Mahkemesi'nin (TSE) eylül ayında yapılması planlanan seçimlerin iptalini duyurmasından kısa bir süre sonra; işçiler ve köylüler karara tepki göstererek ana yolları kapattı ve genel grev çağrısı yaptı.
Protestocular, darbeci Cumhurbaşkanı Jeanine Áñez'in geçici hükümetini, süresiz iktidarda kalmasına neden olacağı için genel seçimlerin üçüncü kez ertelenmesine karşı çıkıyorlar.
Santa Cruz, La Paz, Cochabamba, Potosí, Oruro ve Sucre şehirlerinin stratejik noktalarında madenciler, köylüler, yerli halk ve yoksul kentli işçiler protesto yürüyüşleri yaptı. Mahkemenin aldığı kararın iptali istendi.
Bolivya, yaklaşık iki haftadır aralıksız devam eden protestoların ülkeyi felç etmesinden sonra darbeci hükümet ile halk arasında bir hesaplaşmaya gidiyor.
Otoyol ablukaları, devrik eski başkan Evo Morales'in sosyalist partisine (MAS) bağlı kırsal ve yerli grupların yanı sıra kentli işçi sendikaları tarafından organize ediliyor.
Bazı protestocular başkent La Paz'a yürümekle tehdit edip; başkan Jeanine Áñez'in istifasını talep ediyor.
Anez Hükümeti ise Kovid-19 salgını gerekçe göstererek seçimi ertelediklerini iddia etse de; çalışma hayatının kesilmemesi için işçi ve köylüleri işlerine dönmelerini tavsiye ediyor!!
Yaklaşık 150 bin madenci, sendikacı, köylü,koka yaprağı çiftçisi ve yerli aktivist, seçimin ertelemesinin ardından sokaklara çıktı.
Başlangıçta 3 Mayıs'ta yapılması planlanan oylama, salgın nedeniyle 18 Ekim'de yapılması planlanıyor. Muhalefet ise; darbeci hükümetin ‘sonsuza kadar iktidarda’ kalmak için pandemiyi araçsallaştırdığını iddia ediyor.
Geçen yıl Senato'nun bir azınlık partisinden ikinci başkan yardımcısı olan Áñez, Morales'in kasım ayında sürgüne gönderilmesinin ardından muhalefet partileri, Katolik Kilisesi ve Avrupa Birliği'nin aracılık ettiği bir anlaşmada ‘bekçi lider’ olarak atandı.
Seçim tarihiyle ile ilgili belirsizlik halen devam ediyor. Ancak muhalefet, darbecilerin iktidarlarını devam ettirmeleri için seçimden kaçtıklarını iddia ediyor.
Darbeci Anez Hükümeti, ekonomi ve sağlıkta sınıfta kaldı
Bolivyalı işçilerin ve köylülerin darbeci Anez rejimine karşı öfkesi, Kovid-19 salgını sırasında önemli ölçüde arttı. Virüsün yıkımı, ülkedeki yoksulluktaki önemli artışla kesişiyor.
Bolivya'da işsizlik patladı ve 2019 sonunda yüzde 4,8 iken, darbeden sonra mayıs ayında yüzde 8,1'e yükseldi.
Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu’na (CEPAL) göre, 2020 sonuna kadar 500 bin Bolivyalı'nın aşırı yoksulluğa sürükleneceği ve nüfusun yüzde 36'sının yoksul olacağını tahmin ediyor.
Güney Amerika'nın en fakir ülkesi olan Bolivya, Kovid-19 salgınında 103 bin 19 vaka ve 4 bin 172 ölüm bildirdi (19 Ağustos itibarıyla).
Başkan Áñez dahil birçok devlet görevlisi Kovid-19’a yakalandı. Protestolar ise salgınla baş etmeye çalışan Bolivya’nın karşı karşıya olduğu krizi derinleştiriyor.
Oysa "geçici" hükümet, Bolivya dış politikasını Amerika Birleşik Devletleri'nin yörüngesine alarak, çok sayıda uluslararası antlaşmadan çekilerek özelleştirme hamlesine girdi.
Bu koşullar altında, darbeci hükümet, Bolivyalılar arasında hastalığın ve yoksulluğun yayılmasını kontrol edemediğini kanıtlarken; polisiye devlet önlemlerini, kötü yönetilen ekonomiyi, seçim tarihini ve asayiş olaylarını koronavirüsün bulaşma olasılığında kullandı.
En korkunç durum ise, istikrarsız Bolivya sağlık sisteminin çöküşünde yaşandı. Çoğu hastane, sağlık çalışanların hastalanmasından sonra kapılarını kapattı.
En son vaka, hemşirelerin yüzde 70'inin ve doktorların yüzde 60'ının Kovid-19’a yakalandığı tespit edilen La Paz'daki bir klinikte meydana geldi.
Aynı anda meydana gelen cenaze sisteminin çöküşü de durumun bir felakete çeviriyor. Reuters haber ajansına göre, göre Bolivya polisi, nisan ayından bu yana La Paz ve El Alto'daki evlerden ve halka açık yerlerden 3 binden fazla ceset topladığını açıkladı.
Cochabamba'daki dört hapishanede eşzamanlı olarak isyan çıktı; tıbbi yardım ve virüsün bulaşmasını önlemek için destek talep ettiler.
Ancak Áñez hükümeti sadece ekonomik ve sağlık problemleriyle uğraşmıyor. Darbenin gerçekleştiği 8 ay içerisinde büyük bir yolsuzluk skandalına da hükümetin adı karıştı.
Kovid-19 salgının ortasında 1,2 milyon dolar değerindeki 170 ventilatör için 4,7 milyon dolarlık ödeme yapıldığı ortaya çıktı.
Bu yolsuzluk skandalından sonra Sağlık Bakanı 20 Mayıs’ta tutuklandı. Bunun dışında Áñez ve ailesinin sosyal etkinlikler için askeri uçakları kullandığı tepkilere neden oldu.
Áñez hükümetiyle ilgili son 6 ayda en az 13 yolsuzluk vakası var; ve skandallar burada kalmıyor. Irkçı ve ayrılıkçı yorumlar ve nefret söylemleri de beraberinde getirdi.
Nitekim Başkan Anez, ırkçı sözler nedeniyle maden bakanı Fernando Vásquez'i görevden aldı.
Savunma Bakanı Fernando López, La Paz'ın eteklerinde büyüyen kitlesel protestoları ‘garip’ bir şekilde değerlendirdi.
Lopez, Köylüleri Kovid-19 virüsünü şehirlilere bulaştırarak biyolojik bir terörist saldırı yapmakla suçladı. Lopez, bir TV röportajında şöyle dedi:
Bu bir protesto değil... El Alto'ya saldırmak için gelen Chapare halkı; El Alto ve La Paz halkına virüs bulaştırmaya geliyor.
Darbeciler, protestolardan korktukça agresifleşiyor
Darbeci hükümet, artan gösterilerin kontrolden çıkıp hükümeti devirmesinden korkuyor. Anez hükümeti protestoların hükümeti tehdit etmesine karşılık, şiddetin tırmanmasını da teşvik ediyor.
Hükümetin protestolara karşı askeri ve polisiye tedbirler alacağını açıklayan Devlet Bakanı Arturo Murillo, protestoculara “Ablukaları kaldırın yoksa biz kaldırırız” sözleriyle tehdit etti.
Áñez ve müttefiklerinin iktidarda kalmasını haklı çıkaran ve tüm muhalefetin "terörist" olduğuna dair komplo suçlamaları, toplumsal muhalefetle doğru orantılı olarak artıyor.
Bolivya sokaklarda protestoların acımasızca bastırılması yüksek ihtimal; zira hükümet, 23 göstericinin öldürüldüğü ve 230'dan fazla kişinin yaralandığı darbe sonrası olayların ardından, orduyu daha büyük bir şiddete hazırlıyor.
Bolivya genelinde yol ablukalarına katılan protestocuların sayısı giderek artmakta, ülkede bir protesto biçimi olarak bir ‘abluka geleneğinden’ söz edilmekte.
Bolivyalı ablukacılar diktatörlükleri devirdi, demokrasiye dönüşü başlattı ve dünyanın en güçlü şirketlerini ve bankalarını ülkelerinden kovdu. Şimdi baskıcı ve demokratik olmayan Áñez hükümetiyle karşı karşıyalar.
Protestolar, Áñez'i ve hükümeti ret ederek; MAS ve Morales'in yakın destekçilerinin ötesine geçerek büyük bir taban ayaklanmasına işaret ediyor. Nitekim darbecilere karşı demokratik seçimi isteyen köylü-işçi bloğu bu sefer dağınık değil.
Protestoları sona erdirmek için bir anlaşmaya varma olasılığı çok kırılgan; çünkü hükümet radikal reaksiyon veriyor.
Muhalefet ise başına geleceklerin farkında. Zira Anez hükümeti neredeyse tüm muhalefeti ve siyasi kişilikleri ‘terörist’ olarak yargılamaya kararlı.
Bu bağlamda seçimin net favorisi ve Morales’in partisi MAS'ı ‘yasadışı’ ilan etmeye çalışıyor. MAS ve Morales müzakereye açıkken, La Paz Savcılığı, eski cumhurbaşkanı ve partisinin başkan adayı Luis Arce’yi "terörizm ve soykırım" suçlamasıyla hukuksal süreci başlatmaya hazırlanıyor.
Bolivya darbeci ordusu, çetelerle işbirliği yapıyor
Protestoculara karşı ordu ve polis tek başına hareket etmiyor. Daha da büyük bir gerilim korkusu havada asılı kalıyor.
Kasım 2019 darbesine müdahil olan milliyetçi katoliklerin organize ettiği işadamı Luis Fernando "el Macho" Camacho, barikatları "ortadan kaldırmak" için ölümcül eylemlere öncülük ediyor.
Sözde “şok grupları”, protestoculara acımasızca saldırmak için Cochabamba, Santa Cruz ve La Paz'da yeniden seferber oldu.
Santa Cruz'da, aşırı sağcı ve dindar katolik politikacı Luis Fernando Camacho ile bağlantılı Crucenista Gençlik Birliği (UJC), protestoculara acımasız bir saldırı başlattı ve üçü ciddi en az 23 yaralı bıraktı.
Cochabamba'da, bir Cochala Gençlik Direnişi (RJC) çetesi, şehrin dokuz farklı noktasında ablukalarla çarpışmak için el yapımı ateşli silahlar ve sopalarla silahlandı.
Sokak çetecilerin, barikatlara saldırılarına ‘eş zamanlı’ Bolivya polisi de destek vererek, protestocuların üstüne göz yaşartıcı gaz bombalarıyla saldırdı.
RJC'nin 2019’da 150 üyesi vardı; ancak Aralık 2020'ye kadar Bolivya’nın genelinde 20 binden fazla üyesi olduğuna inanılıyor. Kendilerini sopalarla, el yapımı toplarla, bazukalarla, molotof kokteylleriyle, hafif silahlarla donatıyorlar.
Buna rağmen Bolivya devletinde ‘aykırı’ pozisyon takınanlarda var. Bolivya Kamu Savunma Bürosu, "devletin, paramiliter grupların şiddet eylemlerine karşı bir tür suç ortaklığı ve izin vermesini" kınayan bir bildiri yayımladı.
Morales’in Kasım 2019’da devrilirken polis teşkilatının alt ve orta kadroları darbeye karşı çıkmasına rağmen; üst düzey polis müdürlerinin aldığı karar nedeniyle polis teşkilatı darbeye geçit vermişti.
Hükümet ve sokaklardaki sağcı ve paramiliter müttefikleri, protestocuların meşru taleplerini ırkçı şiddet ve tehditlerle karşılıyor. Hükümet, karşı darbe sıcaklığını hissedince, tepki olarak giderek şiddete yöneliyor.
Savunma Bakanı Fernando Lopez, saldırıların çoğunu gerçekleştiren Hıristiyan-faşist grup Unión Juvenil Cruceñista'ya desteğini ve minnettarlığını dile getirdi. "Ne yapacaklarını biliyorlar ve bir mesaj göndermeleri gerekiyor" dedi.
Bolivya medyası ve Batı medyası, bu grupların eylemlerini görmezden geldi. Medya darbe hükümetinin emirlerini yerine getiren paramiliter grupları, “silahlı siviller” olarak tanımladı.
Seçim, ne zaman olacak?
Anez hükümeti yüzde 4 ile seçilerek meclise girmiş. Darbeciler tarafından da özenle seçilmişti. Koronavirüs nedeniyle genel seçimler 3 Mayıs’a ertelendiğinde; Bolivya'da çetin siyasi bölünmelere yol açmıştı.
Morales'in Sosyalizme Doğru Hareketi (MAS) partisi; Kongre de çoğunluğa sahip olduğu için 2 Ağustos'a kadar seçimlerin yapılması kararı aldı.
Kendisi de aday olan Başkan Jeanine Áñez, bu kararı eleştirdi. Sonra Bolivya seçim mahkemesi 2 Haziran'da 6 Eylül seçim tarihini belirledi, ancak bu tarihte seçimin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hala belirsizliğini koruyor.
MAS ve Protestocular 6 Eylül tarihini de kabul ettiler. Ancak pandeminin uzun sürmesi ve protestolardan ötürü seçim tarihi 18 Ekim’e çekildi.
Seçim tarihinin sürekli ertelenmesi darbecilerin ‘halk sağlığı hassasiyetinden’ değil; seçim sonucunun tahmin etmesinden kaynaklanıyor.
Çünkü Bolivya'da seçim anketleri yayınladı. Bunların ortak özelliği, devrik başkan Morales’in partisi MAS adayı Luis Arce'nin ilk turda yüzde 40 civarında oy oranıyla başkanlığı kazanacağını gösteriyor.
Arce, ilk turda kazanamasa bile ikinci turda kazanması neredeyse kesin gibi; darbecilere en yakın ankette bile MAS’ın en yakın rakibi ve eski sağcı başkan Carlos Mesa yüzde yüzde 20’ler civarında, başkan Anez ise yüzde 13-15 bandında seyrediyor.
Bolivya seçim sistemine göre ilk turda en az yüzde 40 oy ve en yakın rakibine yüzde 10 fark atan seçimi kazanmış sayılıyor.
Dolayısıyla darbeciler, anket sonuçları üzerinden olası bir genel seçimin sonlarını getireceğini gayet iyi biliyorlar. Bunun için ya geniş bir sağ-hristiyan blok oluşturmaları gerekiyor veya seçimi bir şekilde yapmamaları gerekiyor.
Bu bağlamda darbeci sağ blokta da görüş ayrılıkları var. Mesela Muhafazakar aday Fernando Camacho koalisyon kararını reddetti.
En son 16 Ağustos itibarıyla Bolivya'nın seçim yetkilileri, genel seçimin 18 Ekim'de başlayacağını duyurdu; protestocular da, 6 Eylül'de yapılmasını talep ediyor. Ancak Bolivya sokaklarında protestolar da olağanca hızıyla devam ediyor.
Sonuç olarak, son olaylar açıkça gösteriyor ki, Áñez ve Bolivya ordusu sadece bir “geçiş hükümeti” kurma niyetinde değil, sonsuza kadar iktidarda kalmayı planlıyor.
Hükümet, seçimleri bloke etmek ve iktidarda kalmak için halk sağlığı konusundaki endişelerini uydururken, ekonomik çıkarlarını garanti altına almak istiyor.
Bu durum kendi içerisinde büyük bir paradoks oluşturduğu gibi darbecilerin ‘kötü niyetini’ de ortaya koyuyor.
Bu bağlamda Bolivya halkı, en temel yaşam haklarını savunmak için, ABD destekli askeri darbenin kurduğu rejimle savaşmaya zorlanıyor.
Bütün bunlar, La Paz'daki ABD Büyükelçiliği'nin CIA istasyonunun desteğiyle kurgulanıyor. Bu düzensiz grup, aktif veya emekli asker ve polislerce yürürlüğe sokuluyor.
Bu grubun 2019'da Santa Cruz de la Sierra yakınlarındaki bir çiftlikte ABD ve İsrail'den gelen paralı askerler tarafından eğitildiği yönünde iddialar var.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Küba, Venezuela ve Nikaragua'yı diktatörlüklerle suçluyor; ama Bolivya’daki Yeanine Añez hükümetini selamlıyor.
Çünkü Bolivya, dünyanın lityumun rezervlerinin yüzde 70'ine sahip ve Anez hükümeti ABD yörüngesinde hareket ediyor.
Özellikle elektrikli otomobil ve elektronik araçlar açısından Lityum stratejik bir öneme sahip. Bu yüzden de Bolivya, hem ABD’nin hem de Çin’in stratejik çatışmasının ortasında kalıyor.
Dolayısıyla ABD ile uyumlu çalışan Anez ve müttefikleri, Washington tarafından destekleniyor.
Bolivyalı işçilerin ve köylülerin seçimlerin ertelenmesini protesto etmesi ve ana yolları abluka altına alması, ülke de siyasi krizi ve toplumsal çatışmaları tırmandırıyor.
ABD'nin bölgede teşvik ettiği ve çoğu darbede olduğu gibi, Bolivya'da da tekrarlanan bir senaryo var. Evanjelik kilisesin ve müntesiplerinin önemli desteğiyle; radyo ve televizyon kanalları sayesinde medyada belirleyici oluyor.
Buna silahlı kuvvetler, polis teşkilatı ve Santa Cruz ve Cochabamba gibi yerlerde paramiliter gruplar da destek veriyor.
Darbeciler, muhalefet partisi MAS ve başkan adayı Arce’yi ‘terörizm’ ile suçlamaya yönelik hazırlıkları, rejime yönelik tüm siyasi muhalefeti suçla ilişkilendirerek darbe yönetiminin gücünü pekiştirmeyi amaçlıyor.
Zaten darbeciler de ancak MAS’ı terör suçlamasıyla seçim zaferine engel olabilir.
Bolivyalıların artan öfkesi, hükümetin protestolara verdiği yanıtla bağlantılı, çünkü darbeciler bir yandan kendisini tüm siyasi sorumluluklardan bir şekilde muaf tutuyor; diğer yandan tehditlerin, provokasyonların ve şiddetin tırmanmasını teşvik ediyor.
Ancak bu büyük hesaplaşmada kimsenin kayıtsız kalması ve etkilenmemesi mümkün gözükmüyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish