Ben dahil birçok yetkili ve lider, Suriye’deki savaşı ele alırken büyük hatalar yaptı. Dolayısıyla şimdi alçakgönüllü olup pişmanlığımızı dile getirmeliyiz.
Suriye söz konusu olduğunda doğal olarak hatırlanan ilk şey, vatandaşlarının çektiği korkunç acılar oluyor. Bununla birlikte, diğer ülkeleri kasıp kavuran iç savaşlarda yabancı müdahalenin neler yapabileceğinin sınırlarını da hatırlamalı.
Kendi açısından ABD, bu dersi ilk olarak Vietnam’da aldı. Daha sonra, 11 Eylül saldırılarının ardından Irak’ta tekrar öğrenmek zorunda kaldı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Nisan 2003’te Başkan George Bush’un Irak’ta gerçekleştirdiği gibi Suriye’deki askeri hedefini hızlı bir şekilde gerçekleştirebildi.
Bugün, müttefiki Cumhurbaşkanı Esad ve acımasız hükümetinin iktidarda kalacağı açık ve net.
Esad her ne kadar Moskova’nın çok hoşuna gitmese de kendisine alternatif bulamadığı ve dayatamadığı gerçeği de ortada.
Bu nedenle Başkan Putin, Suriye Cumhurbaşkanı ve zayıf hükümeti ile çalışmayı sürdürecek. Moskova’nın, Esad ve çevresinin 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra gerçek bir uzlaşma için inisiyatif alacağını ummaktan başka seçeneği bulunmuyor.
Bu arada, Şam'da gerçek bir reform yapılmadığı takdirde Washington ve Avrupa Birliği (AB) Suriye'ye uyguladıkları yaptırımları sürdürecek ve ülke uzun süre insani yardıma bağımlı olmaya devam edecektir.
Bu amaçla ve Esad'ın siyasi olarak hassas çıkarlarının birçok yaptırımdan etkilenmemesini sağlama ihtiyacı nedeniyle Moskova, BM Güvenlik Konseyi kanalıyla Şam'ın Suriye topraklarına giren insani yardım üzerindeki kontrolünü güçlendirmeye çalışıyor.
Öte yandan, insani yardımlar Suriye krizi için uzun vadeli bir çözüm oluşturmuyor. Suriye ekonomisinin kötü durumu, Rus askeri başarılarının ne kadar zayıf olduğunu ortaya koyuyor.
Bunun yanı sıra, Suriye'nin kuzeydoğusunda kurulan özerk bölge üzerindeki Amerikan askeri şemsiyesi, Rusya'nın Suriye içinde tam bir siyasi ve ekonomik zafer elde etme çabalarını daha kompleks bir hale getiriyor.
Ticari açıdan Rusya, Rus şirketlerinin imzalayacağını düşündüğü bir petrol anlaşmasını bir Amerikan şirketinin imzaladığına tanık oldu.
Ekonomik düzeyde, petrol gelirleri Suriye'yi yeniden inşa etme maliyetlerine kıyasla minimum seviyede kalsa da bahsi geçen anlaşma, enerji ve bütçe açısından Şam için daha fazla zorluk yaratabilir.
Siyasi düzeyde ise, Rusya'nın Şam ile kuzeydoğu Suriye'yi kontrol eden Demokratik Birlik Partisi (PYD) arasında bu bölgedeki yönetimin geleceği konusunda bir anlaşmaya varma çabalarını engelleyecektir.
Diğer yandan ABD, Suriye içinde birkaç başarı elde ettiğini kesinlikle iddia edebilir. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Washington’un Esad'ı siyasi reformları uygulamaya, Suriye'de özgür ve adil seçimler yapmaya zorlamanın bir yolunu bulmak için Rusya ve BM ile işbirliği yapmaya istekli olduğunun altını çizdi.
Bununla birlikte, şu anda Jeffrey ve ekibi, ayrıca Rusya ile arasında bu konuda çok derinlemesine tartışmalar yapılmıyor.
Washington ile Moskova arasındaki Ukrayna, yaptırımlar ve nükleer füzeler konusundaki ihtilaflar ve her bir tarafın diğerinin iç siyasi işlerine müdahalesi, iki başkent arasındaki ilişkilerin genel iklimini kötüleştirdiği kesin.
Bunun yanında, Moskova da Trump yönetimiyle müzakere konusunda istekli değil.
Bu bağlamda, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un 22 Temmuz’da İranlı mevkidaşı Cevad Zarif ile düzenlediği basın toplantısı sırasında, ABD’li yetkilileri iki taraf arasındaki gizli müzakerelere ilişkin sırları sızdırmaya ve bunları kamuya açıklamaya teşvik eden Washington’daki siyasi iklimi eleştirdiğini hatırlatmakta fayda vardır.
Sadece birkaç Rus şirketi yerle bir olmuş Suriye ekonomisinden az da olsa ticari kar elde ederken Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın ne Esad ne de Washington'dan tavizler koparamadığı aşikardır.
Suriye'de büyük çıkarları olan tek Rus kurumu “ordu” olmaya devam ediyor.
Öte yandan, ABD'nin Ortadoğu'daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie haziran ayında, Rusların Suriye'ye askeri teçhizat gönderdiğini, aynı zamanda Rus kara devriyelerinin ABD ordusu ve Hava Kuvvetlerinin faaliyet gösterdiği Suriye'nin doğusuna daha yüksek oranda girdiklerini açıklamıştı.
Bazen Kamışlı ve Suriye ile Irak'taki Fişhabur ABD askeri ikmal hattını birbirine bağlayan M4 karayolu yakınlarında ABD ve Rus askerleri karşı karşıya geliyor.
ABD’li askeri komutanlar, Rusların bu davranışlarını “saldırganlık” olarak tanımlıyorlar, ancak şimdiye kadar silahlı bir çatışma yaşanmadı.
ABD’li subaylar Rusya'nın davranışları konusunda nispeten sakin görünüyorlar. Buna ek olarak, Rus ve ABD kuvvetleri arasında doğrudan bir çatışmayı önleyen bir koordinasyon mekanizması da var.
Aynı zamanda Rusya, ABD'nin Suriye'nin doğusuna uyguladığı uçuşa yasak bölgeyi ihlal ederek meydan okumamaya da dikkat ediyor.
Ruslar, Suriye’nin doğusundaki kabileleri ile iletişim kanalları açmak için bunlar yerine başka bir yöntem kullanıyorlar. ABD’lilerden uzakta, kabilelerin siyasi desteğini almak için Deyrizor'a insani yardımlar gönderiyorlar.
Ancak, ne yazı ki Suriye ordusunun bölge sakinlerine yönelik acımasız davranışları Rusya’nın burada siyasi destek kazanma çabalarını engelliyor.
Rusya’nın bütçesi, Suriye'de konuşlanmış askeri kuvvetlerin küçük olan masraflarını karşılayabilse de bu güçlerin Esad'a, Türkiye'ye veya ABD'ye yakın zamanda bir çözüm dayatmaktan aciz oldukları da bir gerçektir.
Rusya, siyasi ve askeri açıdan donmuş bu durumla bir arada yaşayabilir, ancak talihsiz Suriye vatandaşı öngörülebilir gelecekte ekonomik koşullarını iyileştirme imkanından yoksundur.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish