Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çatışmalar sebebiyle harap olmuş Kuzey Afrika ülkesine insansız hava araçları, tanklar, özel kuvvet ve komando birlikleri göndererek Libya'da eli yükseltiyor. Görünen o ki yatırımını biri Libya'da, diğeri de Doğu Akdeniz'de mayalanmakta olan iki farklı anlaşmazlığı birleştirip tek bir çıkmaz yaratma stratejisine yapıyor.
Türkiye'nin Kuzey Suriye'deki Kürtlere karşı başlattığı askeri saldırı hız kaybederken ülke içindeki siyasi gerilim artıyor. Erdoğan bu gerilimin tansiyonunu düşürmek için desteden yabancı düşman suretinde bir joker çıkarmanın peşinde. Ve şimdi, bir tane seçmiş gibi.
Erdoğan pazar günü yaptığı açıklamada Türkiye'nin, General Halife Hafter'in geçen hafta başlattığı askeri saldırıya karşı BM'nin de tanıdığı hükümeti desteklemek için Libya'ya asker göndermeye hazır olduğunu söyledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ancak giderek artan güvensizlik ve yalnızlık duygularıyla hareket eden Erdoğan yurt dışında sadece bir düşman edinmedi, aynı zamanda komşularının çoğunu da öfkelendirdi.
Hafter'in son saldırısını Ankara ve Trablus hükümetleri arasında imzalanan yeni bir güvenlik anlaşması tetikledi. Taraflar Akdeniz'deki sondaj haklarını garantiye almak için bir mutabakat anlaşması imzaladı.
Doğu Akdeniz son 5 yılda Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail'in büyük doğalgaz sahası keşiflerine tanık oldu. Mısır için bölgenin enerji merkezi olma yolunu açan Akdeniz'in en büyük doğalgaz sahası Zohr'un keşfiyse oyunun kurallarını değiştirdi.
Doğu Akdeniz Gaz Forumu, usulüne uygun şekilde kuruldu ancak bölgedeki ülkelerin çoğu dahil edilirken Türkiye dışlandı. Erdoğan için bu ülkesine karşı oynanan bir oyundu, o da misilleme yapmak istedi.
Ne komşu olan, ne de sınır paylaşan Türkiye ve Libya yeni anlaşmayla iki ülke arasındaki deniz sınırını çizen özel bir süreç başlattı. Yeni çizilen sınırlar Yunan adası Girit'in ekonomik sahasında haklarına tecavüz ederken Trablus hükümetinin meşruluğunu destekleyen Suhayrat Anlaşması'nı da ihlal ediyor.
Türkiye'nin Akdeniz'deki diğer ülkelerin haklarını ayaklar altına alan son hamlesine karşı Yunanistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) şikayette bulunurken Mısır da Akdeniz kıyılarında gerçek mermilerin kullanıldığı askeri tatbikat gerçekleştirdi. Geçen hafta yapılan zirvede Avrupa Birliği (AB) liderleri de anlaşmayı uluslararası hukuka aykırı ilan etti.
Türkiye hiç de geri adım atacakmış gibi görünmüyor. Erdoğan'ın Libya'ya askeri birlik gönderme sözünün ardından Türk destekli Kuzey Kıbrıs, Türkiye'nin ada yakınlarında yürüttüğü doğalgaz sondajı çalışmalarına yardım etmek için insansız uçak teslim aldı.
Ancak Libya'da askeri üs kurmak Erdoğan'ın en büyük stratejik hatası olabilir. Bu strateji özellikle Trablus'u ele geçirme hedefinde Hafter'i yıllardır destekleyen Mısır'ın ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) çıkarlarına ters düşüyor.
Türkiye'nin yöneticisi aynı zamanda iç siyasette de en büyük mücadelesini veriyor.
Cumhurbaşkanı'nın eski müttefiki ve eski başbakan Ahmet Davutoğlu, Erdoğan'ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AKP) birçok kişinin doğrudan bir tehdit olarak gördüğü yeni siyasi partiyi geçen hafta kurdu. Şu sıralarda eski başbakan yardımcısı ve Erdoğan'ın eski ağır siklet müttefiki Ali Babacan'ın partiden kopuşunu duyurması bekleniyor.
Bu esnada İstanbul'un muhalif belediye başkanı Ekrem İmamoğlu'nun popülaritesi roket hızıyla artıyor. Türkiye'de birçok kişi eski cumhurbaşkanı ve AKP'nin kurucularından Abdullah Gül'ün de yakında devreye girerek havayı mevcut cumhurbaşkanının aleyhine döndüreceğini düşünüyor.
Türk ordusu kuzey Suriye'yi zapt ettiğinde Erdoğan, komşu ülkedeki karanlık işlerine iç destek sağlamak için milliyetçi söylemleri akıllıca kullanmıştı. Ancak halkının bu son riskli teşebbüsünü kolaylıkla satın alacağı konusunda yanılsamaya kapılmamalı. Binlerce kilometre uzaktaki İslamcı destekli bir hükümeti savunmak için muhtemelen yüzlerce Türk askerinin ölümünü tehlikeye atıyor. Burada cazip bir şey görebilmek kolay değil.
Ancak Erdoğan Türkiye'nin çalkantılı siyasetini aklından uzaklaştırmış olmaktan şimdilik memnun görünüyor. Ona göre Libya'daki hırslarına karşı içerideki meşruiyet eksikliği, her zaman Batı'da başka bir meşruiyetle takas edilebilir.
Son haberler Rusya'nın Libya'daki stratejik petrol sahalarının çoğunu kontrol eden Hafter'e ait Ulusal Ordu'ya verdiği askeri desteği artırdığını ortaya çıkardı. Devlet Başkanı Vladimir Putin'in cüretkar hamlesi Trump yönetiminin ağzını açık bıraktı.
Erdoğan tam olarak Amerika'nın, Kuzey Afrika'daki yoğun Rus askeri varlığına dair korkusuna oynuyor. Amerikalılar biliyor ki Rusya, ABD Başkanı Trump'ın petrol sahaları üzerindeki kontrolü sağlamak için Amerikan askerlerini Suriye'de tutma stratejisini bu kez Libya'da kopyalamaya çalışıyor.
Ayrıca Erdoğan, Hafter'in Trablus'a yaptığı saldırıda Batı'nın desteğini almadığını biliyor. Bunun için kendisini güvenilir, meşru ve Batı'nın desteklediği bir karşı güç olarak sunmayı umuyor.
Erdoğan, Trablus'a asker göndermek ve Kıbrıs'a güç gösterisinde bulunmak konusunda blöf yapmıyor olabilir ama AB, Mısır ve İsrail gibi güçlü oyuncuların arka bahçesinde riskleri yükseltmek tehlikeli bir iş.
Türkiye yaralı ve çaresiz görünüyor. Erdoğan ülkesinin boyunu aşan riskler aldığının farkında ama buna rağmen Türkiye'nin kaybedebileceği bir savaşa girmeye hazır görünüyor. Mısır ve Yunanistan herhangi bir zayıflık belirtisi göstermemeli. Şu anda sakin olma ve büyük bir çatışmaya dönüşebilecek olaylara sürüklenmeme zamanı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices/
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent