‘İslami Edebiyatta Şaheserler’ ve Kürt edebiyatı

Doç. Dr. M. Zahir Ertekin Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

“İslami Edebiyatta Şaheserler” kitabının yazarı Mahmut Kaya; İslam felsefesi profesörü. Çeviri ve edebiyat alanında da önemli çalışmalara imza atmış bir bilim insanı.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Dilleri ve Edebiyatları bölümü (1972) mezunu.

1992 yılında profesör olan Kaya, İ.Ü Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Türk İslam Düşüncesi Anabilim Dalı Başkanlığı ve İslam Araştırmaları Merkezi müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Kaya’nın pek çok kitabı ve makalesi bulunmaktadır.  
 

Prof. Dr. Mahmut Kaya YouTube.jpg
Prof. Dr. Mahmut Kaya / Fotoğraf: YouTube


Kitabın künyesi

“İslami Edebiyatta Şaheserler”, Prof. Dr. Mahmut Kaya hocanın Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları arasında çıkan bir kitabı.

Kitabın ilk baskısı 2018 yılında İstanbul’da yapılmış. Toplam beş Müslüman milletin (Arap, Fars, Türk, Kürt ve Urdu) klasik şiirlerinden derlenen bir seçki.

Tek ciltten oluşan kitap 17x24 cm ebadında ve 868 sayfadan oluşmaktadır. 


Genel bilgiler ve içerik

Kitabın takdim ve sözbaşından sonra giriş kısmında Arap, Fars, Türk, Kürt ve Urdu Edebiyatları hakkında kısa bilgiler verilmiş.

Kitapta yer alan Arap ve Fars şairler hakkında da öz bir şekilde biyografilere yer verilmiş.  

Satın almak isteyenler için fiyatı 50 TL’dir. Ancak dijital ortamda çalışmayı sevenler için de PDF formatında istifade etme imkanı da bulunmaktadır.

Ayrıca bu sitede Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın yayınladığı pek çok değerli eserin PDF’ini de bulmak mümkün.

Bu sitedeki kitapları belki ayrı bir yazıda anlatmak gerekecek. Bunu da sanırım en iyi Xalid Sadini hocamız yapabilir. Çünkü daha önce buna benzer yazıları yayımlanmıştı.

Kitapta Arap edebiyatı için şu seçkiye yer verilmiştir:

  • Banet Suad Kasîdesi- Ka'b b. Züheyr
  • Kasîde-i Bürde- Muhammed el- Bûsîrî
  • Kasîde-i Bürde’ye Nazîre- Ahmet Şevkî
  • El-Kasîdetü’l Hamriyye-1- İbnü’l Farız
  • El-Kasîdetü’l Hamriyye-2 Ebû Medyen et- Tilimsanî
  • Aside-i Münferice- Îbnü’n Nahvî
  • Endülüs’e Ağıt- Ebü’l Beka er-Rundî
  • Ruh Kasîdesi- İbn Sîna
  • İhtiyarlık Üzerine- İbn Sîna
  • Kitapta Fars edebiyatı için şu seçkiye yer verilmiştir.
  • Rûbaîler- Ömer Hayyam
  • Mahzenü’l Esrar- Geneceli Nizamî
  • Mesnevî- Mevlana
  • Bostan- Sa’dî-i Şîrazî
  • Gülşen-i Raz- Mahmûd-i Şebüsterî
  • Dîvan- Hafiz-i Şîrazî

Kitapta, Türk edebiyatı için ise şu seçkiye yer verilmiştir:

Nesîmî, Şeyhî, Avnî, Ahmed Paşa, Ali Şîr Nevaî, Necatî Bey, Fuzûlî, Hayalî, Muhibbî, Taşlicalı Yahya, Bakî, Ruhî-i Bağdadî, Nefî, Şeyhülislam Yahya, Naili-i Kadim, Neşatî, Niyazî-i Mısrî, Nabî, Nedîm, Ragıp Paşa, Şeyh Galib, Şinasî, Ziya Paşa, Esad Erbîlî, Ehmed Remzî Dede, Yahya Kemal Beyatlı.

Kitapta ayrıca “Urdu Edebiyatından Seçmeler” başlıklı son bölümde Muhammed İkbal’ın ‘Hicaz Armağanı’ isimli eserinden seçme Farsça şiirlerin Türkçe anlamları ve Türkçe söylenişleri yer almaktadır.

Yukarıda bahsi geçen şairlerin şiirleri için büyük bir emek sarf edilmiş. Her biri üzerinde ayrı ayrı durmak gerekir. Ancak biz daha çok Kürtçe bölüme yoğunlaşacağız.


Kitapta Kürt edebiyatına dair

Kitapta Kürt edebiyatı ile ilgili şu şairlerin bir kısım şiirlerine yer verilmiştir.
 


Kürt edebiyatı bölümü için hazırlanan tanıtım metinde Kaya, Kürtçe'nin sözlü kültürüne değinir, ilk yazılı Kürtçe metinlerin ne zaman ortaya çıktığı hususunun net olmadığına dikkat çeker ve bu dilde eser veren şairlerin “kudretli” olduklarını vurgular:

Kürt şiirinin, Kürt halklarının zengin sözlü kültürünün bir ürünü olarak geliştiği bilinmektedir.

Bu toplumun yazılı kültürlerinin hangi tarihte ortaya çıktığı konusunda elimizde yeterli veri bulunmamakla birlikte, on ikinci yüzyıldan itibaren baba Tahir-i Uryanî, Seyyid Kebîr-î Hamuşi, Faki-yi Teyran, Mela-yi Cizri, Şeyh Şemseddin-i Ahlati, Ahmede Hani ve daha başka kudretli şairleri yetiştiren bu havzanın yazılı kültüre bigane kaldığı düşünülemez.

Dolayısıyla medresedeki ders programlarında yer alan Arapça metinlerin, tekke ve zaviyelerdeki evrad ve ezkarın yanında Kürtçe dini ve edebi metinlerin arasında yer alması gayet doğaldır.


Kaya, Kürt edebiyatının zirve noktası kabul edilen Melayê Cizîrî’nin muhtemel arka planından söz ederek, Cizîrî'nin büyük bir geleneğin devamı olabileceğine vurgu yapar.

Şunu hemen belirtmeliyiz ki Mahmut Kaya hocamızın bahsettiği zengin arka plan için elimizde fazla veri bulunmaktadır.

Kaya şöyle devam eder:

Mesela on beşinci yüzyılda yaşamış olan ve Türk şiirinde Fuzuli ve Baki’yi anımsatan Melayi Ciziri’yi yetiştiren bu kültürün arka planının hayli zengin olduğu oldukça rahat söylenebilir.

Aruzu çok başarılı kullanan Mela’nın klasik edebiyatımızdaki zengin mazmunları, ince edebi sanatları, İslam kültürüne ait kavram ve telmihleri kullanması ve bütün bunları şiirinde dantel gibi işlemesi onu Kürt şiirinin zirvesine taşımıştır.


Kaya, 12'nci yüzyıla kadar uzanan Kürt edebiyatının en önemli sorunlarından biri olarak başka dillere çevrilmemiş olmasını kabul eder.

Kaya, bunun pek çok sebebine değinir; Kürtçe'nin resmi bir statüye kavuşmaması, dil yasakları, Kürtlerin farklı coğrafyalara bölünmüş olmaları ve diğerleri…:

Gelin görün ki, on ikinci yüzyıla kadar uzanan Kürtçe edebiyat ürünlerinin başka dillere çevrilmeyişi onun yerel bir kültür olarak kalmasına neden olmuştur.

Nitekim yüzyıllardır birlikte yaşadıkları halde Kürtçe'den Türkçe'ye yapılan çevirilerin tarihi çok yenidir.

Bunda Kürt toplumunun farklı ülkelere dağılmış ve farklı lehçelere bölünmüş olmasının, ayrıca Kürtçe'nin resmi eğitim dili olmayışının yanında siyasi kısıtlamaların da elbette ki rolü vardır.


Kaya, çeviri ve gelişim eksikliğinin bir başka göstergesi olarak Kürt medreselerinde eğitim dilinin Arapça olmasının yanı sıra Kürtçe'nin gramerinin ve lügatinin olmamasını sayar.

Şöyle devam etmektedir Kaya:

Bu konuda bir başka husus da şudur ki medreselerdeki eğitim dilinin baştan beri Arapça olması ve melaların bu zengin dil ve kültürlerle formasyon kazandıktan sonra, grameri ve lügati henüz yazılmamış olan kendi ana dilleriyle eser vermeleri gerçekten zordu.

Nitekim Türk kültüründe de aynı sıkıntı bir zaman yaşanmıştır.

Her şey bir yana, Kürt sanatkarlar, birlikte yaşadıkları toplumların diliyle, mesela Türkçe, Arapça ve Farsça yazdıkları çok başarılı şiirleriyle paydaşı oldukları İslami edebiyata önemli katkıda bulunmuşlardır.

Günümüzde de bu durumun devam etmekte olduğunu memnuniyetle görmekteyiz.


Bu konuda iki hususta sayın hocamıza katılmadığımızı dile getirmeliyiz.

Birincisi, ilk Kürtçe gramerin tarihi çok ta yeni değildir. İlk Kürtçe gramer kitabı Tesrîfa Teremaxî Mela Eliyê Teremaxî tarafından 17'nci yüzyılda Kürtçe olarak yazılmış.

Ehmedê Xanî’nin Nûbehara Biçûkan adlı eserini ilk Kürtçe sözlük sayarsak bundan yaklaşık 300 küsür yıl önce ilk Kürtçe sözlük ile karşılaşmış oluruz.

Bunun dışında da 18 ve 19'uncu yüzyıllarda pek çok Kürtçe sözlüğün yayınlandığını biliyoruz. 3

İkincisi edebi bir metin için hayatının önemli bir kısmını Arapça eserler ve Kürtçe tedrisatla geçiren medrese ehlinin edebi bir metni ortaya koymak için yeteri kadar birikime sahip olduklarını kabul etmek gerekir.

Yaptığımız çalışmalar sonucunda bugüne kadar 746 klasik Kürt şair ve yazar ismi tespit etmiş bulunmaktayız.

Bunların tamamı en az bir Kürtçe eserin müellifidir. Eser sayısı 20’yi aşan şairler de bulunmaktadır. 4

Çalışmanın eksik yanlarından biri de Cegerxwîn’in şiirinin orijinaline ulaşılmamış olmasıdır. Oysa Cegerxwîn’in “Xwoşxwan” 5  isimli ilk gençlik yıllarının şiirlerini ihtiva eden şiir kitabı da dahil, yayınlanmış 11 adet şiir divanı bulunmaktadır.

Bu şiirlerde envai çeşit konular mevcuttur. Buna rağmen onun şiirlerinden bir seçkinin orijinallerinin bu antolojide yer almaması bir eksiklik sayılabilir.

İyi olan ise Cegerxwîn’e yer verilmiş olmasıdır. Çünkü bir kesim için sürekli dışlanan bir isimdir Cegerxwîn.

Oysa edebi yönüyle incelediğimizde Cegerxwîn son devrin en önemli Kürt şairlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.  


Kitaptan birkaç numune

Lew bê lîbas û tazî yî
Di seyr û reqs û gazî yî
Ji kê ra dikî işqbazî yî?
Remze dixwe îşaret î

(Feqiyê Teyran)

Anlamı: Bu yüzden çıplak gezmedesin, raksediyor haykırıyorsun. Kimin için bu aşk oyununu oynuyorsun, kendi remzlerinle bir işaretsin.

Türkçe versiyonu: 

Aşktandır üryan kalışın
Ondandır bu haykırışın
Irmak olmuş akan yaşın
Nice sırlar saklıyorsun

(Mahmut Kaya)

 

Şerbeta lam û beyan ez bi heyatê nadim
Badeya le’lê bi ava zulûmatê nadim

(Melayê Cizîrî)

Anlamı: Dudağının şerbetini bir ömre değişmem. Kan kırmızı şarabı bengisuya değişmem. 

Türkçe versiyonu: 

Dudağın şerbetini ben bir ömre değişmem
Kan kırmızı badeyi bengisuya değişmem

(Mahmut Kaya)

 

Ez ge meste meye işq im, te ne na ha ya hû 
Misr û Bexda û Dimeşq im, te ne na ha ya hû

(Şêx Şemseddînê Xelatî)

Anlamı: Ben aşk şarabının sarhoşuyum, te ne na ha ya Hu. Mısır’ım, Bağdat’ım, Şam’ım,  te ne na ha ya Hû.

Türkçe versiyonu: 

Aşk şarabıyla mestim, ten ten tennenni ya Hû
Mısır Bağdat ve Şam’ım, ten ten tennenni ya Hû

(Mahmut Kaya)

 

Sernameê name namê Ellah
Bê namê wî natemam e wellah

(Ehmedê Xanî)

Anlamı: Kitabın başlangıcında Allah adı yer alır. O’nun adı yoksa, vallahi o kitap eksik sayılır.

Türkçe versiyonu: 

Her kitabın başında Allah adı yer alır
Yoksa adı, vallahi o kitap eksik kalır

(Mahmut Kaya)

 


Kitabın önemi

Bana göre kitabın önemine pek çok açıdan değinmek mümkündür. Ancak bunlardan öne çıkan birkaçına vurgu yapmak istiyorum.

Birincisi, Mahmut Kaya hocamızın farklı dillerdeki şiirleri Türkçe söyleyiş biçimi, ince işçilik isteyen edebi bir başarısıdır.

Çünkü o, hem beytin düzyazı şeklinde anlamını veriyor hem de veznine sadık kalarak Türkçe okuyuşunu veriyor; ki bu neredeyse başlı başına bir sanat kabiliyeti gerektirir.

Dili gayet ciddi ve kabiliyet kokan bir edaya sahip. Bu noktada Hoca'nın şairlik yönü ve edebi zevki ön plana çıkmaktadır.

Ayrıca pek çok dilden çeviri de iyi bir dilci olmayı gerektirir ki, bu da Mahmut hocanın önemli özelliklerinden biri.  

Hoca duygu ve düşüncenin dışa vurulmasında yeni bir üslup ve yeni bir biçim ortaya koymaktadır ki bu, pek çok edebiyatçı ve şaire ilham kaynağı olabilecek niteliktedir.


İkincisi, alanın uzmanı bir Hoca tarafından yazılan ve devletin resmi bir kurumu tarafından basılan bir eserde ilk kez Müslüman milletler vurgusu yapılarak, tek tip ve tek renkten arındırılmış bir edebi tarz ile karşı karşıyayız.

Eser bu özelliğiyle bir ilk olduğu gibi bir arada yaşamanın doğru adresini de göstermektedir.

Bu, uzun yıllar inkar ve asimilasyon politikalarının yerine alternatif bir bakışın adıdır. 


Bir başka husus  ise, Kürt edebiyatının kitaptaki yerini almasıdır. Kültür Bakanlığı'nın başlatmış olduğu klasik Kürtçe eserlerinin basımının yanı sıra, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da Kürtçe Siyer kitabı yayımladığını biliyoruz.

Ancak bu çalışma ile ilk defa Müslüman milletlerin ortak edebi havuzundan bir antolojinin basılmış olması ve Kürt edebiyatının da dördüncü sırada ve 9 şairle yer alması takdire şayandır.

Bu yönüyle eser, öteden beri dillendirilen fakat içi doldurulamayan “kardeşlik edebiyatının” da somut bir örneğini teşkil etmektedir.

Bu vesileyle Mahmut Hocamızı kutluyor, özgün kaleminden nice güzel eserlerin tereşşüh etmesini temenni ediyoruz…

 

 

 bkz. https://www.biyografya.com/biyografi/6606

2  https://m.bianet.org/bianet/kultur/201970-kurtcenin-bilinen-ilk-gramer-kitabi-yayimlandi

3 http://www.basnews.com/index.php/tr/culture-arts/tarih/359273

4 bkz. M. Zahir Ertekin, Bazı Modern Kürt Aydınlarının “İslam” Eleştirilerine Reddiye, İslam düşüncesinde eleştiri kültürü ve tahammül ahlakı, Milletlerarası Tartışmalı İlmî sempozyumu, Cilt I, Ensar Yayınları, İstanbul 2019, ss. 487-505.” 

5  bkz. Cegerxwîn, Xwoşxwan, Lîs Yayınları, Diyarbakır 2019.

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU