Türünün son örneği olabilecek Nazi davasında eski SS muhafızı 5 bin 230 cinayetten yargılanıyor

Eski SS muhafızının 5 bini aşkın cinayete ortaklıkla suçlandığı davada, hayatta kalan 40'a yakın kişi ve onların yakınları müşteki konumunda

Hamburg'da ekim ayında hakim karşısına çıkarılan Bruno Dey, mahkeme salonuna girerken yüzünü gizlemeye çalıştı (AFP)

Türünün son örneği olabilecek davada eski Nazi toplama kampı muhafızı Hamburg'da yargılanıyor.

Şubat sonuna kadar sürmesi planlanan 23 oturumluk davanın üçüncü gününde, gençliğinde Nazilerin Koruma Timi'ne (Schutzstaffel-SS) katılmış olan Bruno Dey tekerlekli sandalyesinde suratını kapatarak mahkeme salonuna girdi. Davaya müdahil olan kişilerin yaşları nedeniyle duruşmaların her biri günde iki saatle sınırlandırıldı ve haftada en fazla iki gün duruşma yapılması kararlaştırıldı.

5 bin 230 cinayete suç ortaklığı yapmakla itham edilen Dey, daha önceki beyanlarında tutsakları gaz odalarına götürülürken gördüğünü, bu kişilerin çığlıklarını duyduğunu ve çelik kapıların zangırtısını fark ettiğini kabul etmiş olmasına rağmen duruşmada verdiği ifadede Stutthof toplama kampındaki toplu katliamlara dair hiçbir bilgisi olmadığını öne sürdü.

Dava türünün son örneklerinden biri, özellikle de davaya aktif olarak katılımlarını etkileyebilecek kadar yaşlı olanların artık 90'lı yaşlara gelmesi sebebiyle.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Stutthof, Polonya'nın doğusundaki Danzig'de 1939'da inşa edildi ve başlarda şehirden uzaklaştırılan Yahudilerin ve Yahudi olmayan Polonyalıların ana toplama alanı olarak kullanıldı.

Dey 1944 ortalarında görevlendirildiğinde bu kampa, Auschwitz'in yanı sıra Baltıklar'da Nazilerin boşalttığı gettolarından çıkarılan on binlerce Yahudi ve Varşova Ayaklanması'nın acımasızca bastırılmasıyla sürülen binlerce Polonya yurttaşı tıkılmıştı.

Sonuç olarak 60 binden fazla kişi Stutthof'ta vurularak, açlıktan ölerek ya da doğrudan kalplerine petrol veya fenol gibi ölümcül enjeksiyonların yapılmasıyla yaşamını yitirdi. Diğerleriyse kışın soğuktan ölene kadar dışarıda kıyafetsiz tutulmaya zorlandı ya da gaz odalarına gönderildi.

Hayatta kalan 40'a yakın kişi ve onların yakınları, duruşmalara müşterek davacı olarak katılmak için şimdilerde bir araya geldi. Peki Dey'in adaletle yüzleşmesi neden bir ömür sürdü?

Hayatta kalanları temsil eden avukat Rajmund Niwinski, 1945'in hemen sonrasında anahtar Nazi figürlerinin öncelik haline geldiğini söyledi.

Savaştan hemen sonra sadece suçla doğrudan bağlantısı olanlar hedef alındı; Nürnberg Davaları'ndaki bazı anahtar figürler ve ayrı davalardaki bazı daha düşük rütbeli kişiler gibi. Belirli suçlarla doğrudan bağlantısı olmayan muhafızlar, dava açanların radarında değildi.

Yargıç ya da savcı olarak görev yapan bazılarının parti içinde de pozisyon sahibi olması sebebiyle Nazilerin hukuk sisteminde bıraktığı kalıntılar, savaş suçlarına dair dava açmayı çok daha zorlaştırıyordu. Niwinski, "Bu kişilerin yaşlanarak görevden uzaklaşmaları ve bu gibi meselelerin böyle bir yükü taşımayan genç kuşaklarca ele alınması çok uzun zaman aldı" dedi.

Almanya'da 1958'de devlete bağlı yargı idaresi kapsamında Nasyonal Sosyalist Suçları Araştırma Merkezi'nin (Nazi yönetimi esnasında işlenmiş savaş suçlarını araştırmakla görevli devlet kuruluşu) kurulması önemli bir adımdı ancak "anlaşılan onlar bile belirli bir rütbe geçmişi olan kişiler tarafından yıllarca engellendi".

 

Kamp.jpg
Eski Alman Nazi toplama kampı Stutthof (AFP)

 

Mütevazı bir kahraman olan Niwinski'nin davayı üstlenmesinde kendi haklı sebepleri var. Aynı ismi paylaştığı büyükbabası savaş sırasında Polonya direnişinin bir parçasıydı. "Ordunun teslim olmasının ardından Polonya halk ordusuna kaydolarak subay oldu ve savaş bitene kadar Almanlarla savaştı."

Gösterdiği bu cesaretin karşılığıysa, savaştan sonra komünist hükümetin zulmüne maruz kalmak oldu. Niwinski, büyükbabasının kara listeye alındığını ve iş bulmakta zorlandığını söyledi. En sonunda sirklerde gösteri yapan ünlü biri ve ölümünden önce 1995'te bir belgesel filme konu olacak kadar ilginç bir şahsiyet haline geldi. Büyük sirk sanatçısının torunu ve adaşı Niwinski, büyükbabasının kuşağının sesinin mahkemede duyulmasını sağlayarak atasını onurlandırdığını düşünüyor.

Yahudi Soykırımı'nı (Holokost) inkar edenlerin arttığı ve hayatta kalanların tükenmekte olduğu zamanlarda, bu gibi davaların kayda değer sembolik önemi olabilir. Mahkemede ifade verenlerin çoğunun aklında intikam varmış gibi görünmüyor ve avukat şöyle söylüyor: "Neredeyse tüm müvekkillerim kampların anısını canlı tutmak için çalışıyor ya da çalıştı."

Bu, ocak ayında 90 yaşına girecek davacı Zigi Shipper için muhakkak geçerli. Shipper hala günlerini Britanya genelinde okullarda Nazilerin elinde yaşadıklarını anlatıp gençleri önyargının tehlikelerine karşı eğiterek geçiriyor.

Polonya'nın Lodz şehrinde doğan Shipper, delikanlılık döneminde aralarında Auschwitz-Birkenau ve Stutthof'un da bulunduğu toplama kamplarını bir bir atlattı. Ancak davasının önemini anlatırken sesinde öfkeden eser yok.

Bu adam mahkemeye çıkmalı ki insanlar ne yaptığını bilsin ama hapse girmesi gerektiğini sanmıyorum. Onun yaşında birisi daha iyi bir insan olarak mı çıkacak? Bunun kimseye faydası olmaz. Önemli olan sesimizin duyulması.

Davanın ilgi çekici yanların biri de Marek Dunin-Wasowicz'in ifadesinde olduğu gibi tanık beyanlarının bazılarında yalnızca sonradan öğrenilen bilgilere de rastlanılması. Sanıkla yaşıt 93 yaşındaki Dunin-Wasowicz, mahkemede açıkça kişisel hatıraların ve daha sonra edinilen bilgilerin birbirine karışma eğiliminde olduğunu kabul etti. Davacılardan olan Dunin-Wasowicz, emekli olmadan önce gazetecilik yapıyordu ve kamp hakkında saatlerce konuşabilirdi ama anılar ve okumalardan derlenmiş bilgiler arasındaki farkı gözetmek mahkemeye kalacaktı.

Duruşma yakında devam edecek. Hayatta kalanlar bu davanın son bir kez daha, dünyanın dikkatini neredeyse tamamen ders kitaplarıyla sınırlı kalan Yahudi Soykırımı dehşetine çekmeyi umuyor.

Shipper'ın dediği gibi: "Nefretin yarattığı tehlikeyi ve götürebileceği yeri unutmamalıyız."

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU