ABD'yle İran arasında 40 yıl önce yaşanan elçilik krizi iki ülke arasındaki ilişkileri nasıl etkiliyor?

ABD ve İran arasındaki diplomatik ilişkilerin sonlanmasına yol açan 444 günlük rehine krizi iki ülkenin hafızasındaki yerini hala koruyor

Bazı uzmanlara göre 1979'da yaşanan kriz, şu an iki ülke arasında yaşanan gerilimi anlamada en önemli faktörlerden biri (AFP) 

İranlı öğrencilerin başkent Tahran'daki ABD büyükelçiliğini basarak Amerikalı elçilik çalışanlarını rehin almasının üzerinden 40 yıl geçti. 

4 Kasım 1979'da, ABD destekli Şah Rıza Pehlevi'nin devrilmesinin üstünden 9 ay geçmeden, Ayetullah Humeyni destekçisi yaklaşık 400 öğrenci, ABD'de hastaneye kaldırılan Şah'ın iade edilmesi talebiyle ABD elçilik binasını bastı. 

Elçilikte bulunan 60'tan fazla ABD'li rehin alındı. Bazıları hemen bırakıldı fakat 52'si 444 gün boyunca rehine olarak kaldı. 

Tükenmez Haber'in derlediği habere göre, ABD'nin "Kartal Pençesi Operasyonu" adını verdiği gizli kurtarma operasyonu 25 Nisan'da felaketle sonuçlandı.

Tahran'ın 400 kilometre güneydoğusundaki buluşma yerine giden bir helikopter ve C-130 kargo uçağı aniden çıkan kum fırtınası nedeniyle kaza yapmış ve 8 ABD askeri öldü.

Operasyona bu nedenle son verildi.

Humeyni bu olayı "Büyük Şeytan" olarak tanımladığı ABD'ye karşı bir "ilahi ceza" olarak yorumlamıştı. 

Bu arada rehineler farklı ülkelerde dolaştırıldı. 

Şah 27 Temmuz'da Kahire'de öldü. Ancak öğrenciler Şah'ın kişisel servetinin İran'a iade edilene kadar rehineleri bırakmayacağını duyurdu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Eylül 1980'de Humeyni rehineleri bırakmak için 4 şart sıraladı: Şah'ın servetinin iadesi, ABD'de İran'a ait mal varlıkları üzerindeki dondurma kararının kaldırılması, ABD'nin tazminat talebinden vazgeçmesi ve İran'ın içişlerine karışılmaması.

20 Ocak 1981'de Cezayirli diplomatların arabuluculuğu sonucu 52 ABD'li, ABD ve İran arasında yapılan anlaşmayla serbest kaldı.

444 gün süren rehine krizi  sonlansa da ABD, İran'la diplomatik ilişkilerini 1980'de kesti ve bu ilişkiler o günden bu yana dondurulmuş durumda.

Elçilikse daha sonra müze haline getirildi. 

Fars haber ajansına göre, İranlılar cumartesi gününden itibaren artık müze olan elçilik binasının duvarındaki yazı ve resimleri yeniden boyayarak olayı "kutlamaya" hazırlanıyor. 

Onlarca yıldır duvarda yer alan ABD karşıtı resim ve yazılar geçen ay yeni resimlere yer açmak için temizlenmişti. 

ABD ve İran arasındaki tansiyon Trump'ın göreve gelmesiyle birlikte arttı

ABD-İran ilişkilerinin kesilmesine neden olan elçilik baskını sonrası iki ülke arasındaki tansiyon son yıllarda yine yüksek. 

P5+1 ülkelerinin İran'la 2015'te yaptığı nükleer anlaşma Tahran'ın nükleer programında sınırlamaya gitmesi karşılığında İran ekonomisini yıllar sonra dünyaya açma vaadi veriyordu.

Ancak işler planlandığı gibi gitmedi.

ABD Başkanı Donald Trump geçen sene anlaşmadan çekildi ve İran'a yönelik "azami baskı" politikasına geri dönerek İran'a yönelik ekonomik yaptırımları yeniden hayata geçirdi. 

Haziranda İran'ın ABD'ye ait insansız hava aracını düşürmesi sonrası Trump, bu ülkeye yönelik saldırıdan son anda vazgeçtiğini açıklamıştı.

Kriz, Körfez'deki petrol tankerlerine ve Suudi Arabistan'daki petrol tesislerine yapılan saldırılar sonrası derinleşmiş, ABD İran'ı saldırılardan sorumlu tutarken Tahran bu suçlamaları reddetmişti. 

Eylülde İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD'yle yeni müzakereler yapmayacaklarını duyurmuştu. 

"Amerikan halkıyla hiçbir sorun yaşamadığımızı düşünüyorum"

Ancak birçok genç İranlı çözümün diyalogdan geçtiğini düşünüyor. 

25 yaşındaki sanat öğrencisi Parsa,  "Artık savaş ve kriz zamanı değil. Bence İran, ABD'yle müzakereleri başlatmalı. Görüşmeler iki tarafa da yarar sağlar" diyor. 

AFP'ye konuşan 19 yaşındaki Hadiye adlı İranlı da, "Ben kuşağımın geri kalanı gibi Amerikan halkıyla hiçbir sorun yaşamadığımızı düşünüyorum" diye belirtiyor. 

Sorunun ABD yönetiminin ısrarla İran'a karşı olumsuz siyaset izlemesinden kaynaklandığını söyleyen genç kadın, "Biz her şeyi denedik. Savaşarak ya da barış yoluyla.. Ancak Amerika hiçbir şeyi kabul etmedi" diyor. 

"İran'a yönelik cezalandırmalar tamamen orantısız"

Süreç içerisinde iki tarafta da bazı siyasiler ilişkileri ilerletmek istemişti.

Bunlardan en önemlilileri İran'ın eski reformist cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'yle Trump'ın selefi Barack Obama'ydı. 

Ancak elçilik krizinin izi ABD'de hala güçlü.

Rehine krizi yaşandığında gelişmeyle ilgilenen ABD'li yetkililerden biri olan ve şu anda Columbia Üniversitesi'nin Uluslararası İlişkiler bölümünde İran uzmanı profesör Gary Sick'e göre rehine krizi, Washington'ın İran'a yönelik sert tutumunu açıklamaya yardımcı olabilir.

Elçilik baskınının şu anda İran'la yaşanan çıkmazı anlatan en iyi olay olduğunu belirten Sick, "Süreç içinde İran'ın yaptığı veya bizim yapmış olduklarımıza bakarsanız, İran'a yönelik cezalandırmanın tamamen orantısız olduğunu görürsünüz" ifadelerini kullanıyor.

Kadın ve Aile İşleri'nden sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Masume Ebtekar da o dönem tıp öğrencisiydi. 

İyi İngilizcesi nedeniyle baskını gerçekleştiren öğrencilerin sözcülüğünü yapmıştı. 

 

 

Geçmişine rağmen Ebtekar 2015'teki anlaşma sayesinde İran hükümetinin Batı'yla ilişkilerini yeniden inşa etmesinin sıkı taraftarıydı. 

2016'da AFP'ye verdiği mülakatta İran'a yönelik yalnız bırakma politikasından üzüntü duyduğunu söylese de öğrencilerin o dönem ABD'nin İslam Devrimi'ne karşı bir karşı darbeye hazırlandığını düşündüğünü aktarmıştı. 

Ebtekar geçen sene bir internet sitesine yaptığı açıklamada, "Olayın kesinlikle bir bedeli oldu ancak bedel kazançtan daha azdı" demişti.

O dönem öğrenci olan bir diğer İranlı, daha sonra reform yanlısı bir siyasetçi olan İbrahim Aşkarzade 2014'te rehin olayı nedeniyle özür dilemişti. 

Aşkarzade, "Elçiliği sadece 48 saat için işgal etmek istiyorduk. Ben bu olayın kutsanmasına ve sonsuza kadar 'Amerika'ya ölüm' sloganı atmamız gerektiğine katılmıyorum" demişti. 

Bazı İranlılarsa ABD'nin ülkedeki varlığının sonlanmasından memnun.

Associated Press'e konuşan 41 yaşındaki öğretmen Zehra Taşakori, "Yaptıkları filmlere bakın. Şiddeti ve toplumdaki diğer kötülükleri teşvik ediyorlar. Bölgede müdahale ettikleri her şeyi mahvettiler. Irak'a, Afganistan'a, Suriye'ye bakın" ifadelerini kullanıyor.

"Yaptırımlar sıradan İranlıların hayatını zorlaştırıyor"

Ancak ilişkilerin geleceği şu anda belirsiz olsa da kesin olan şey ABD yaptırımlarının sıradan İranlıların yaşamını zorlaştırdığı.

Elçilik baskınında olay yerinde olan deneyimli İranlı fotoğrafçı Kaveh Kazımi de bu şekilde düşününlerden.

Associated Press'e konuşan Kazımi, "İnsanlar iki ülke arasındaki düşmanlık yüzünden acı çekmemeli. Eğer bu ülkeler birbirini yok etmek istiyorlarsa yok etsinler. Ama sıradan insanlar acı çekmemeli. Enflasyon, yaptırımlar, her şey insanların gündelik yaşamlarını olumsuz etkiliyor" diyor. 

 

DAHA FAZLA HABER OKU