Rimelan, Suriye’nin Kerkük’ü olmaya aday

SDG’nin kontrolündeki kuzeydoğu bölgesi, petrol yatakları kadar etnik yapısıyla Kerkük'ü andırıyor. Tıpkı Kerkük gibi burada da etnik ve siyasi ihtilaflar enerji kaynaklarının gölgesinde yaşanacak gibi

Suriye petrol sahalarının yaklaşık yüzde 90'ı SDG'nin kontrolünde / Fotoğraf: AP

Petrolü güvence altına aldık, askerler eve dönüyor” diyen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, bunun aksini yapıyor. 

Zira ABD’nin petrol sahalarını “güvenceye almak” amacıyla gerçekleştirdiği sevkiyatı yoğunlaştı. 

Bu kapsamda, Deyr Ez Zor’daki petrol sahalarına zırhlı araçlar ve askeri lojistik malzeme taşıyan tırlardan oluşan 170 araçlık konvoy, bölgeye sevk edildi. 

Konvoyun, Irak Kürdistan Bölgesi’nden (IKB), dün gece 00.30 sularında Semelka Sınır Kapısı’ndan girerek, Kamışlı üzerinden Haseke’ye, oradan da Deyr Ez Zor bölgesine yöneldiği haberleri geldi. 

Suriye’deki enerji kaynaklarının yüzde 90’nın bulunduğu bölgenin, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde tutulması yeni krizlerin meydana gelmesine yol açabilir. Çünkü Kürtlerin yanı sıra, Arap, Ermeni ve Süryanilere de ev sahipliği yapan Suriye’nin kuzeydoğu bölgesi petrol yatakları kadar etnik yapısıyla da Kerkük'ü andırıyor. 

Tıpkı Kerkük gibi burada da etnik ve siyasi ihtilaflar enerji kaynaklarının gölgesinde yaşanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre Suriye'de 2,5 milyar varil petrol, 241 milyar metreküp de doğalgaz rezervi bulunuyor. 
 

Suriye petrol sahası
Rimelan petrol sahasında yaklaşık bin 300 civarında petrol kuyusu bulunuyor / Fotoğraf: AA


Suriye iç savaşından önce ülke ekonomisi için kilit öneme sahip petrol ve doğalgaz üretimi ihracat gelirlerinin yüzde 35’ini, devlet gelirlerinin ise yüzde 20’sini oluşturuyordu.

Şam rejimi 2011’den önce yılda 3,1 milyar dolarlık petrol ihraç ediyorken, iç savaşın patlak vermesiyle meydana gelen çatışmalar ve enerji tesislerinin bombalanması sektöre ciddi darbe vurdu.

Rejim, petrol ve doğalgaz alanlarının büyük bölümünün kontrolünü kaybetti.

2010’da Suriye rejimi günlük 385 bin varil petrol üretirken 2016’ya gelindiğinde bu 2 bin varile kadar düştü. Dramatik bir düşüş de doğalgaz üretiminde yaşandı.

Doğalgaz üretimi aynı dönemde 14,5 milyon metreküp azalarak, 21 milyondan 6,5 milyon metreküpe kadar geriledi.

Şam rejiminin Rusya’nın desteğiyle 2017 yılında Humus’taki petrol ve doğalgaz alanlarını kontrol etmesiyle petrol ve gaz üretimini belli ölçüde artırabildi.
 

Fotoğraf: AA
ABD'nin Suriye'deki petrol yataklarına sevkiyatı artıyor / Fotoğraf: AA


Yüzde 90’ını SDG’nin kontrolünde

Ancak, Türkiye’nin 'terör örgütü' olarak kabul ettiği çatı yapısını YPG’nin oluşturduğu SDG, IŞİD’in son kalesi Bağuz’u ABD desteğiyle aldıktan sonra ülkenin sahip olduğu petrol ve doğalgaz sahalarının büyük çoğunluğunu kontrolü altına aldı.

Ülkedeki enerji kaynaklarının yaklaşık yüzde 90’ı SDG’nin eline geçti.

Suriye’nin petrol ve doğalgaz yataklarının büyük bölümü Fırat Nehri’nin kuzeyinde yer alan Deyr Ez Zor ile başkent Şam’a 900 km uzaklıktaki Rimelan bölgesinde bulunuyor.

En belirgin petrol sahaları SDG’nin kontrolündeyken Şam yönetimi ise başlıca doğalgaz alanlarını elinde tutuyor. Rejim, Humus’taki ülkenin en büyük doğalgaz sahası eş-Şaar, Sadad ve Arak doğalgaz yataklarının yanı sıra Deyr Ez Zor’daki el-Verd, el-Taim, eş-Şula, el-Nişan Nıftiye ile Rakka’daki es-Sevra’yı da kontrol ediyor. 

İç savaştan önce ürettiği günlük 385 bin varil petrolün yaklaşık yüzde 65’ini Deyr Ez Zor’dan sağlayan Şam yönetimi, şimdi el Ömer, el Tanek, el Cafra ve Koniko’daki petrol bölgeleri ile Suriye’nin en büyük ikinci petrol yataklarının bulunduğu Haseke vilayetindeki Rimelan ve el Siveydiye bölgeleri SDG’ye kaptırdı. 
 

Suriye'deki petrol sahaları
Suriye'deki petrol sahaları / Fotoğraf: Independent Türkçe


Anlaşmanın akıbeti bilinmiyor

Rimelan’da yaklaşık bin 300 civarında kuyu var. Ama oldukça geniş olan petrol sahasında küçük ölçekte rafine işlemi yapılabiliyor. Buradaki tesisler daha fazlasını kaldıramıyor. Bölge tamamen SDG’nin kontrolüne girdikten sonra Şam rejimi, Rimelan’daki petrol sahası için Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (Rojava yönetimi) ile işbirliğine gitti. Hatta parça ve hammadde desteği bile sundu.

Uzun süre işbirliğinin olduğunu doğrulayan yerel kaynaklara göre, Rojava yönetimi Şam rejimiyle Rimelan bölgesinden çıkarılan petrolün paylaşımı konusunda anlaştı. Anlaşma şartlarından biri çıkarılan petrolün 3’te 1’inin rejime verilmesini kapsadığı ifade ediliyor.

Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) Eylül 2019’da yayınladığı rapor da söz konusu işbirliğini doğruluyor.

Rapora göre Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi, petrolün varilini Şam rejimine 30 dolardan satıyor. Bu satıştan günlük 420 bin dolar, aylık 12 milyon 600 bin dolar, yıllık ise 378 milyon dolar gelir elde ediyor. Fakat, şu anda ABD ile işbirliği yapan SDG’nin, rejim ile yaptığı anlaşmanın şartlarını ne ölçüde yerine getirdiği ise tam olarak bilinmiyor. 

SNHR’nin raporunda Suriye’nin Rakka, Haseke ve Deyr Ez Zor’da toplam 20 petrol sahası var.

Bu petrol sahalarının 11’i SDG güçleri tarafından kontrol ediliyor ve buralarda rejimin elinde bulundurduğu petrol sahalarından çok daha fazla üretim yapılıyor.

Mardin ilinin Nusaybin ilçesinin hemen güneyinde yer alan Kamışlı’dan başlayan petrol sahası Deyr Ez Zor ve Irak’ın Musul iline bağlı Sincar ilçesi sınırlarına kadar uzuyor.
 

Fotoğraf: AA
Rimelan petrol sahası / Fotoğraf: AA


“Rojava petrolünün bir kısmı IKB üzerinden satılıyor”

Almanya Köln Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Horsid Elika, ABD’nin önümüzdeki süreçte “Rojava” yönetiminin ekonomik olarak sıkıntılarla karşılaşmaması ve Washington’a yük olmaması için petrol yataklarını Rojava yönetimine bırakabileceğini söyledi.

Rojava yönetimi tarafından çıkarılıp üretilen petrol miktarının tam olarak bilinmediğini ifade eden ekonomi ve enerji uzmanı Elika, “Suriye petrol yataklarının yaklaşık yüzde 70’i Kürtlerin yönetimindedir. Petrolün bir kısmı Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) üzerinden satılıyor. Bir kısmı da tüccarlar aracılığıyla gizlice Şam rejimine satılırdı. Daha sonra Amerika petrolün rejime satılmasına müsaade etmedi. Zaten rejime verilen petrolde çok ucuza veriliyordu” dedi.

Elika’ya göre bölgede çıkartılıp ve güç koşullarda rafine edilen petrolün bir bölümü benzin istasyonları, fabrika ve halkın ihtiyaçları için dağıtılıyor. IKBY üzerinden yapılan satıştan elde edilen gelirden de Rojava yönetimi bünyesinde çalışan 235 bin memur ve askerin maaşları veriliyor.
 

SDG, Şam rejiminden daha fazla petrol üretiyor
SDG, Şam rejiminden daha fazla petrol üretiyor / Fotoğraf: AA


“Amerika petrolün kontrolünü Şam’a teslim etmeyecek”

Amerika’nın Rojava yönetimindeki petrol yataklarının Şam rejiminin eline geçmemesi için güçlerinin bir bölümünü Suriye’de bıraktığını vurgulayan Elika, şunları kaydetti: 

ABD, rejimi masaya oturmadan petrolün kontrolünü Şam’a bırakmayacağını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte Rojava ekonomik olarak sıkıntılarla karşılaştığında ne olacak. Washington Kürtlerin kendilerine yük olacağını düşünüyor.

ABD’nin Kürtlerle beraber daha fazla petrol çıkarması bile uzak ihtimal değil. Bu yüzden güçlerinin bir kısmını Suriye’de bıraktı. Trump’un tüccar olduğunu unutmamak lazım. O her şeyi ticaret olarak düşünüyor. Kürtler, ABD yönetiminin başında Trump olduğu müddetçe Washington’a karşı temkinli olmaları gerekiyor. 


Elika’nın Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, kontrolünde bulunan petrol sahalarından günlük 70 bin varil petrol çıkartıldığını sözlerine ekledi. 

“Suriye petrol sahalarının yüzde 90’ı kontrolümüzde”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (Rojava yönetimi) Petrol İşleri Ofisi Sorumlusu Saad Asaf ise Suriye petrol sahalarının yaklaşık yüzde 90’ını ellerinde bulundurduklarını belirtti. 

Kontrollerindeki sahalardan günlük üretilen petrol miktarı konusunda rakam vermek istemeyen Asaf, Suriye’de faaliyet gösteren silahlı örgütlerin saldırıları sonucu birçok sahanın kullanılmaz olduğunu savundu. 

Düzenli rafinelerinin bulunmadığından petrolün bir kısmının ilkel yöntemlerle arıttığını ifade eden Asaf, “Bu yöntemle elde edilen petrolden yapılan ürünlerle halkımızın ihtiyaçları karşılanıyor. Petrolün diğer kısmı ise ülke içindeki özel şirketlere satılıyor. Özerk yönetimin şuan bu alanda rejimle hiçbir koordinasyonu bulunmaktadır. Petrol özel şirketlere satılmakta, rejime ait şirketlere yönetimimizce hiçbir şekilde petrol satılmamaktadır” diye konuştu.
 

Suriye petrol sahası
Rimelan petrol sahası / Fotoğraf: AA


“Rafinerilerin aktifleştirilmesi için bazı şirketlerle görüşüyor ve anlaşıyoruz” 

Rojava yönetiminin petrol sorumluluğunu yürüten ofis olarak birinci hedeflerinin güvenlik ve istikrar olduğunu iddia eden Asaf, Suriye halkının değerlerini sömürme niyetinde olmadıklarını ve müttefiklerinden petrol yerine halkı korumaya odaklanmalarını istediklerini söyledi. 

Asaf, devamında şunları söyledi:

Başkan Trump siyasetçiden daha çok ekonomist bir adam. Bu nedenle her olaya ekonomik ve mali açıdan bakıyor. Bu yüzden Suriye petrolünü Kürtler de dahil tüm etnik kimlikleri barındıran Suriye halkından daha önemli görüyor.

Ofisimiz, hali hazırda doğuda ve kuzeyde halkımızın olan petrol sahalarını koruma üzerine çalışıyor. Bununla birlikte, kullanılamaz hale gelen petrol rafinerilerinin aktifleştirilmesi ve bölge halkının hizmetine sunulması için bazı şirketlerle görüşüyor ve anlaşıyoruz.



 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU