Halis Bayuncuk'un başında olduğu Tevhid ve Sünnet cemaati üyeleri: Sistem hem operasyon yapıyor hem kapıları açık bırakıyor

Tevhid ve Sünnet cemaati üyesi Kemal Kap, Suriye'deki son sürece ilişkin "Şahsen ben İsrail’in kendine güvenli bölge oluşturmak için ABD’yi de yanına alarak Kürtleri kullandığını düşünüyorum" diyor

Fotoğraf: AA

Ebu Hanzala olarak tanınan Halis Bayancuk'un başında olduğu Tevhit ve Sünnet Cemaati üyeleri Halil Yaşar ve Kemal Kap, Bayancuk’un yargılanmasından, grubun IŞİD ile birlikte anılmasına, gençlerin IŞİD’e katılmasından Suriye’de gelinen noktaya nasıl baktıklarını anlattı.

Medyascope'tan Fırat Fıstık'a konuşan Yaşar ve Kap'a göre, IŞİD'e eleman kazandırmakla suçlanan gruba sistem hem operasyon yapıyor hem de sınır kapılarını açık bırakıyor.

"11 yıldır aynı iddianame yazılıyor"

- Halis Bayancuk’un yargılanma sürecini özetler misiniz?

Halil Yaşar: Halis hoca, 2008 yılından bu yana davet çalışması yapıyor. 2008 Mart ayında ceza aldı El Kaide’den. 2014’te Van’daki operasyon, AKP ve FETÖ arasındaki çatışma neticesinde gerçekleşti. Buna da El Kaide operasyonu dendi. Halis hoca 6 ay bu dosyadan yattı ve daha sonra tahliye oldu. 2014’te IŞİD çok popülerdi ve biz de IŞİD olmadığımıza dair bir sayı çıkardık. İnsanlar akın akın Suriye’ye akıyorlardı açıkçası. Halis hoca Suriye’de istihbaratların cirit attığını, İslam ümmetine bir getirisi olmadığını defalarca söyledi. 2015’te tekrar İstanbul’da IŞİD operasyonu yapıldı, 1-1.5 yıl da bu davadan cezaevinde kaldı sonra tahliye oldu. Ankara, Konya, İstanbul arasında bu dönemde tefsir derslerine başladı. 2017’de Ankara’da alınıyor ancak sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar veriliyor. Arada üç ay geçiyor bu sefer Sakarya merkezli bir operasyon yapılıyor. Davet edildiği bir yemek nedeniyle yapılıyor. Orada ‘IŞİD toplantı yapacak’ diye yaygara kopardılar ve Hoca hakkında 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkemeler tiyatro gibi geçiyor, dosyalarda zaten bir şey yok. 2008’de sorulan soruların aynısını sormaya devam ediyorlar çünkü 2008’den kopya çekmişler. 2008 dosyası El-Kaide dosyası ama bugünkü IŞİD dosyası. Bu iki örgüt sahada çatışıyorlar. Burada kesinlikle siyasi bir karar var. 11 yıldır aynı iddianame yazılıyor.

tevhid dergisi bina.jpeg
Fotoğraf: Medyascope


"2015’te Emniyet, Bayancuk’a koruma atamak istedi"

- Neden siyasi bir karar olduğunu düşünüyorsunuz?

H.Y.: Her dönemde tutuklanma sebebi değişiyor. Açıkçası 2015’ten önceki tutuklamalarda FETÖ kumpasına maruz kaldık. Sorgu esnasında ‘Fethullah Gülen’i neden eleştiriyorsun?’, ‘Dinler arası diyaloğa neden karşısın?’ gibi sorular soruluyordu. 2015 sonrası da AK Parti’nin İslamcı kesime karşı tavır değişikliğine gittiğini gösteriyor. Birileri tahliye olur olmaz (Doğu Perinçek) ‘İslami cemaatlerin kökünü kazıyacağız’ dediler. Bayancuk, IŞİD üyesiyse mesela 2015’te sınırlar açıktı, gidebilirdi veya neden IŞİD’den tehdit edildiğinde Emniyet koruma atamak istedi? IŞİD’ci olan birine neden böyle bir güvenlik sağlanmaya çalışıldı? Mesele böyle değil. FETÖ’nün başlattığı kumpaslarının görünmeyen bir tarafı da var ve bir şekilde devam ettiğini düşünüyorum. 

Kemal Kap: AKP, yargıya tam vakıf değil, MHP’li ve ulusalcı kesimler buralara geldiler. Halis hocamızla araları da pek iyi değil tabii ki.

"Tanımadığımız insanlar buraya gelip kapımıza dayandılar"

- Bayancuk’un ve grubunuzun IŞİD ile bağlantılı olarak yorumlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

H.Y.: Halis hoca, IŞİD’i tasvip etmediğini başından beri söylüyor. Medya sürekli ‘Türkiye’nin IŞİD lideri’ diye manşet attı. Haliyle Türkiye’de İslam dini gençler tarafından da benimsenen, yaşanmaya çalışılan bir din. Yeni bir şey çıktığında da insanlar merak ediyor veya gitmeye çalışıyorlar. Örnek verelim, Suriye olaylarında birçok genç oraya akın etti. Medyanın IŞİD’i olağandışı göstermesi bunda etkili oldu. İnsanlar, internete girdiklerinde kim öne çıkıyor: Halis Bayancuk. Tanımadığımız insanlar buraya gelip kapımıza dayandılar, ‘bizi siz gönderin’ diye. Kimseyle irtibatımız yok, mescitlerimizden gidenleri de buraya almıyorduk. ‘Bizim sizinle işimiz olmaz’ diyorduk. Halis Bayancuk üzerinden ya asıl yöneticiler gizleniyor ya da tevhid davetini, Kur’an ve sünneti doğrudan hedef alamayacakları için anlatana taş atıyorlar. Bu baskı bizi geriletmiyor, insanların daha fazla ilgi göstermesini sağlıyor. 

K.K.: Biz demokrasiyi Kur’an ve sünnetin karşısına koyduğumuzda karşılık görmüyor. Sistem ayrık görüşü kabul etmiyor. Günah keçisi arandı ve en uygun profil de Halis Bayancuk’tu. 

- 2015’te Ömerli’de Bayancuk’un kıldırdığı namaz çok tartışıldı...

H.Y.: Ömerli’deki namazın bizim için bir etkisi yok. Daha önce de namazlar kılıyorduk, ilk değildi. İşgüzarın biri kendisine bir şey çıkarmak istedi. Medya da ‘IŞİD üyeleri namaz kıldı’ diye gösterdi. Türkiye’deki baskı insanları da Suriye’ye kaydırdı. Sistem hem operasyon yapıyor, hem de kapıları açık bırakıyor. Gözaltına alınan insanlar da en azından giderim diye düşündüler. Bu sebeplerle birçok insan çıktı, gitti. Halis hoca, Afganistan, Çeçenistan gibi süreçleri örnek göstererek gidilmemesiyle alakalı birçok örnek verdi. 

- IŞİD’e katılımın artmasının sebebi neydi? 

K.K.: Sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde oldu bu. Avrupa’da eşinize hakaret ediliyor, sakalınızdan dolayı dışlanıyorsunuz. Gençler, İslam ümmetine burada faydamız olur diye hareket ettiler. Gençlerin gitmesi de çok rahattı. Suriye’ye gidip gelmek çok rahattı, elinizi kolunuzu sallayarak gidip gelebiliyordunuz. Avrupa hayalini çok basit şekilde gerçekleşti, bu gençleri başlarından atmış oldular. Halis hoca oranın bir tuzak olduğunu biliyordu. ‘Afganistan’da, Bosna’da, Irak’ta düşülen tuzağa düşmeyeceğiz’ dedi. 

"Türkiye’nin operasyon hakkı var fakat…"

- Suriye’deki gelinen son süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

K.K.: Şahsen ben İsrail’in kendine güvenli bölge oluşturmak için ABD’yi de yanına alarak Kürtleri kullandığını düşünüyorum. Bir iç karışıklık yaşandı ve emperyalist güçler onları kışkırtarak süreci yönetti. IŞİD ilk ortaya çıktığında bu amaçla çıkmamış olabilir ama emperyalist güçlerin kendilerini kandırmalarına müsaade ettiler. Kürtlerin, ABD ile ilişkisi zaten belli. Gelinen süreçte hem ABD hem İsrail kazandı, kaybeden hem insanlık hem de müslümanlar oldu. 

-Türkiye’nin operasyonu da devam ediyor bir taraftan...

K.K.: Türkiye’nin operasyon yapma hakkı var. Fakat biz bu sürecin yine birilerine hizmet ettiğini düşünüyoruz. ABD 30 bin tır silahı Suriye’de bırakıp ayrılacağına ben inanmıyorum. Menfaatlerinden vazgeçeceğini düşünmüyorum.


Medyascope, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU