Silivri açıklarında geçen 26 Eylül 2019 tarihinde meydana gelen 5.8’lik depremin ardından İstanbul’da altı bine yakın binaya dair riskli olduğu ihbarı yapılmıştı.
İncelenip oturulamayacak durumda olduğu tespit edilen bazı binaların yıkımına başlanırken bir çoğuyla alakalı ise inceleme ve karar süreci devam ediyor.
“Yıkılmasına gerek olmayan binalar bile yıkılıyor”
İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe, yapılan başvurularda iddia edilen hasarların hepsinin depremden kaynaklı olmadığını bir kısmının da korozyon (malzemelerin paslanma vb.gibi nedenlerle zamanla aşınması, yıpranması) hasarları olduğunu belirterek sözlerini şöyle devam ettirdi:
Korozyon hasarlarını da basite almamak gerekiyor. İleri derecede hasarlar olası bir depremde binanın ciddi sorun yaşabileceğinin de işareti. 2000 yılında önce yapılan binaların çoğunlukla deprem yönetmeliğine uygun yapılmamış binalar. Bunların yarısına yakınında korozyon hasarları bulunabilir. Tabi 2000’lerden sonra yapılmış her bina da sağlam diyemeyiz. Bunların tam bir envanterinin çıkarılması lazım. Sorunlu binaların hepsinin yıkılması yerine güçlendirilmesi yoluna gidilebilir. Oysa yıkılmasına gerek olmayan binalar bile yıkılıyor. Şayet yeni yapılacak binanın maliyetinin yüzde 45’ini geçmiyorsa binayı yıkıp yenisini yapmak yerine güçlendirmek daha doğru bir çözüm.
“Binaların yüzde 25’i kesin kullanılamaz hale gelecek”
1999 depreminin ardından hazırladıkları raporda deprem bölgelerinde bulunan binaların yüzde 25’inin kullanılamaz hale geldiğini tespit ettiklerini belirten Gökçe sözlerini şöyle tamamladı:
İstanbul depreminde de binaların en az yüzde 25’i kesin kullanılamaz hale gelecek. Ancak bu oran yüzde 40’lara bile ulaşabilir. Bu nedenle şimdiden envanter çıkarılarak güçlendirilebilecek binalar güçlendirilmeli.
© The Independentturkish
