Baskınlar, karşılıklı restleşmeler, soruşturmalar: Ukrayna'da istihbarat ve yolsuzlukla mücadele birimi arasında neler yaşanıyor?

Erkin Öncan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Ukrinform

Ukrayna'da ülke gündemini sarsan, ciddi düzeyde bir iç siyasi kriz yaşanıyor.

Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU), Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu'na (NABU) yönelik ülke genelinde en az 15 ayrı noktada baskın düzenledi.

Bu operasyonlar, kurumlar arası bir hesaplaşma olarak değerlendirilirken, hedefte Rusya ile iş birliği yaptığı öne sürülen NABU yetkilileri var.

SBU'nun iddialarına göre, NABU'nun elit "D-2" biriminde görev yapan bir çalışan, Ukrayna güvenlik birimlerine ait hassas bilgileri Rusya'ya sızdırdı ve karşılığında para aldı.

Güvenlik Servisi, söz konusu kişinin Rus ajanı olduğunu savunuyor ve daha önce bu konuda NABU yönetimini uyardıklarını ancak gerekli adımların atılmadığını öne sürüyor.

Baskınlarda arama yapılan isimler arasında NABU'nun kıdemli dedektiflerinden Ruslan Magamedrasulov da bulunuyor.

Magamedrasulov'un Dağıstan kökenli olduğu, babasının Rus vatandaşı olduğu belirtiliyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ayrıca, gizli şekilde kenevir ticaretine karıştığı yönünde iddialar gündeme geldi.

Soruşturma kapsamında, Kiev'de yaşayan annesinin de Rusya destekli Donetsk Halk Cumhuriyeti'nden (DNR) emekli maaşı aldığı ve sosyal medya hesaplarında Rusya yanlısı içerikler paylaştığı bildirildi.

SBU'nun açıklamasına göre, Magamedrasulov'un NABU'nun özel operasyonlarına ilişkin gizli bilgileri Ukrayna istihbarat servisleriyle paylaşarak kurum içinde güvenlik zaafı yarattığı iddia ediliyor.

Ayrıca, yasaklı Rusya yanlısı Yaşam İçin Muhalefet Platformu (OPZZh) partisinden eski milletvekili Fedor Khrystenko ile iş birliği yaptığı ve bu kişinin NABU içinde hala etkili olduğu ileri sürülüyor.


NABU ve SAPO'dan sert tepki

Öte yandan NABU ve Özel Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı (SAPO), SBU'nun operasyonlarına sert tepki gösterdi.

Her iki kurum da baskınların şiddet kullanılarak ve mahkeme kararı olmaksızın gerçekleştirildiğini dile getirdi.

Yapılan açıklamalarda, bu tür müdahalelerin gizli soruşturmaları riske attığı, yürütülen davaların ifşasına yol açabileceği ve yolsuzlukla mücadele sürecini sabote ettiği uyarısında bulunuldu.

Dikkat çeken bir diğer detay ise, baskınların büyük kısmının NABU ve SAPO yöneticilerinin yurt dışında bulundukları sırada gerçekleştirilmiş olması.

Bu durum, operasyonların zamanlamasının da bilinçli bir tercih olduğu yönünde yorumlara neden oldu.


Operasyonlara parlamento desteği

Ukrayna, NABU baskınlarını konuşurken, parlamentodan da NABU ve SAPO'nun bağımsızlığını ortadan kaldıran yeni bir yasa geçti. 

Yeni yasayla birlikte, Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) tarafından yürütülen soruşturmalarda ve Uzmanlaşmış Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı'nın (SAPO) üstlendiği davalarda, başsavcılığın yetkileri genişletildi.

Dikkat çekici bir şekilde, yasa tasarısının meclis komitesinden geçmesi, genel kurulda oylanması ve Meclis Başkanı Ruslan Stefançuk tarafından imzalanması ve yürürlüğe girmesi aynı gün içinde, olağanüstü bir hızla gerçekleşti.

Yani başsavcı, NABU soruşturmalarına talimat verebilecek ya da bu soruşturmaları başka kurumlara devredebilecek.

Ayrıca başsavcı, SAPO'nun yetkilerini başka savcılara da devredebilecek.

Bununla birlikte, savunma talebi üzerine NABU tarafından yürütülen soruşturmaları kapatma yetkisi de başsavcıya veriliyor.

Yasa 263 milletvekilinin desteğiyle kabul edilirken, 13 milletvekili ret oyu kullandı, 13'ü ise çekimser kaldı.

Tasarı, imza için Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy'e gönderilecek.

Zelenskiy'in tasarıyı veto etme yetkisi olduğu halde, böyle bir adım beklenmiyor. 

Zira, yeni yasayla yetkileri artırılan başsavcılık görevine Cumhurbaşkanı Zelenski'ye yakın bir isim olarak tanınan Ruslan Kravçenko getirilmişti.


Yasa ne anlama geliyor?

Bu yasa değişikliklerinin hayata geçmesi halinde, özellikle cumhurbaşkanına yakın kişi ve kurumlar hakkındaki soruşturmaların engellenebileceği uyarısında bulundu.

NABU, oylama öncesinde yaptığı açıklamada, "Bu değişiklikler NABU ve SAPO'nun bağımsızlığını yok edecek ve faaliyetlerini fiilen başsavcıya bağlayacak. 2015'ten bu yana inşa edilen Ukrayna'nın yolsuzlukla mücadele altyapısı yok edilecek" açıklamasında bulundu.

NABU Direktörü Semen Krivonos da yasayı sert bir dille eleştirerek, bunun Ukrayna'nın "Avrupa-Atlantik entegrasyonunu tehdit ettiğini" dile getirdi.

İktidar cephesinden yasaya karşı çıkan tek isim ise, parlamentonun Yolsuzlukla Mücadele Parlamento Komisyonu Başkanı ve Anastasiia Radina oldu. 

Vekillere "Kendinizi ve halkı kandırmayın" diye seslenen Radina, "Bugün oylayacağınız yasa başsavcının yetkilerini birazcık artıran bir düzenleme değil; NABU ve SAPO'nun lağvedilmesidir" ifadelerini kullandı. 


Kavganın sebebi

Ukrayna'da yolsuzlukla mücadele birimlerine açılan bu savaş aslında yeni değil.

Örneğin, 2022 yılında, Ukrayna Sayıştayı Başkanı Valeriy Patskan, Batı'dan Ukrayna'ya gelen milyarlarca doların nereye gittiğini soruşturmaya başlar başlamaz koltuğundan olmuştu. 

Patskan, Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu'yla (NABU) birlikte ordu ve emniyet güçlerinin denetleneceğini açıkladıktan sonra, kendisine yöneltilen suçlamalar üzerine istifa etmişti.

Ukrayna'daki bu siyasi kriz aynı zamanda, Ukrayna'da yaşanan neredeyse bütün siyasi krizlerde olduğu gibi, Donald Trump ve Biden ailesi arasındaki savaşın da bir yansıması. 


NABU nedir?

Baskınlarla ve soruşturmalarla hedef alınan NABU'nun kuruluşu 10 sene öncesinde dayanıyor.

Bu büro, Ukrayna'nın siyasi rotasını tamamen değiştiren 2014 Maydan olaylarının ardından "yolsuzlukla mücadele" gerekçesiyle 2015 yılında kuruldu. 

Bu yapının en ayırt edici özelliği ise, doğrudan ABD yönetiminin desteğiyle kurulmasıydı.

Öyle ki, bu yapı, ABD'nin Kiev Büyükelçiliği tarafından sağlanan mali hibelerle desteklendi, karar alma süreçlerinde Amerikan büyükelçiliğiyle yakın bir eşgüdüm içinde hareket etti, hatta ilk yıllarında bu ilişkilerin koordinasyonundan elçilikteki FBI temsilcisi Karen Greenway sorumluydu.

Böyle bir ortamda, Ukrayna'da yolsuzluk soruşturmalarının merkezinde savcılıklar değil, NABU yer alıyor.

Ülke içerisinde "yolsuzlukla mücadele" faaliyeti yürüten bu kurum, aynı zamanda ABD'nin Ukrayna'daki "iş takibini" yapan bir aracı olarak hizmet ediyordu. 

ABD'nin NABU'yla doğrudan ilişkisini gösteren bir diğer "ibretlik" olay ise 2017'de yaşanmıştı.

Ortaya çıkan ses kayıtlarında, NABU'nun eski başkanlarından Artem Sıtnik, 2016 ABD seçimlerinde Donald Trump'ın Ukrayna'daki ortaklarının ofislerinde ve evlerinde Hillary Clinton lehine suç teşkil edecek materyaller araması konusunda ABD'nin Kiev Büyükelçiliği'nden talimat aldığını itiraf ediyordu.


NABU ve Bursima

NABU'nun işlevini tam olarak anlamak için, "Bursima yolsuzluğu" sürecini de hatırlamakta fayda var.

Maydan olaylarıyla devrilen, "Rusya yanlısı" kabul edilen eski devlet başkanı Viktor Yanukoviç döneminde, Ukrayna'nın en büyük doğalgaz şirketlerinden biri olan Burisma hakkında halihazırda yolsuzluk, kara para aklama ve benzeri suçlamalarla uluslararası düzeyde soruşturmalar yürütülüyordu ve Joe Biden'ın oğlu Hunter Biden, 50 bin dolar maaşla Burisma'nın yönetim kuruluna girmişti.

Hunter'la birlikte, eski Polonya Devlet Başkanı Aleksander Kwaśniewski ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin 2004 seçimlerindeki kampanya yöneticisi Devon Archer da şirketin yönetim kurulu üyeleri arasındaydı. 

Dönemin Ukrayna Başsavcısı Viktor Şokin'in, söz konusu ilişkiler ağı üzerine tahkikatına devam ederken, Biden ailesi aynı dönemde Obama yönetimi adına Ukrayna hükümetine baskı yaparak, Şokin'in görevden alınmasını talep ediyordu. 

Bu talep elbette Maydan'ın ardından iktidara gelen Petro Poroşenko tarafından engellendi ve ABD'li yetkililerin adının karıştığı bu soruşturma, doğrudan ABD desteğiyle kurulan NABU'ya "devredildi"...
 


Trump işin neresinde?

Bütün bu olayların ABD'deki siyasi rekabetle de doğrudan ilgisi var.

Hatta, Trump'ın birinci azil sürecinin doğrudan Biden ailesi ve NABU'yla bağlantısı söz konusu.

Trump'ın azil süreci, Temmuz 2019'da Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile yaptığı bir telefon görüşmesine dayanıyor. 

Bu olay, Trump'ın "kişisel siyasi çıkarları için yabancı bir devletten yardım talep ettiği ve görevini kötüye kullandığı" suçlamalarıyla Temsilciler Meclisi tarafından azledilmesine yol açtı.

Ancak süreç sonunda Senato'da aklandı ve görevine devam etti.

Trump'ın hedef alındığı telefon görüşmesinin odağında da, Trump'ın dönemin çiçeği burnunda Zelenski'den, Poroşenko döneminde NABU eliyle kapatılan Biden soruşturmasını tekrar açmasını istemesi yer alıyordu. 

Dolayısıyla, son günlerde yaşananların yalnızca yerel bir yolsuzluk meselesi değil, aynı zamanda Trump'ın "intikam arayışıyla" da ilgisi olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. 

 

 

Kaynaklar: 

https://www.reuters.com/business/aerospace-defense/ukraine-conducts-widespread-searches-arrests-anti-corruption-officials-2025-07-21 
https://kyivindependent.com/bill-subordinating-top-anti-corruption-agencies-to-prosecutor-generals-office
https://emrekose.substack.com/p/hakiki-house-of-cards-amerikan-demokratlarnn?r=3g1xt&utm_campaign=post&utm_medium=web&triedRedirect=true 
https://nabu.gov.ua/en 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU