Dervişoğlu'ndan Erdoğan'a: Yedi düvel ile barıştın ama Türk milleti ile barışamadın

“Sahnelenen oyun bellidir. Sahada biten teröre, siyasette can suyu verilmektedir"

Fotoğraf: AA

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dervişoğlu konuşma yapacağı salona, hayatını kaybeden şarkıcı Edip Akbayram’ın “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” şarkısıyla girdi.

Konuşmasına ekonomiye yönelik mesajlar veren Dervişoğlu, iktidarın bilinçli bir yoksullaştırma politikası güttüğünü söyledi.

Dervişoğlu, "Vatandaşlarımız, dünya nimetleriyle olan imtihanını iktidarın doymak bilmeyen hırsı yüzünden yaşam mücadelesi şeklinde sürdürmektedir. Ne yıllardır tutulmayan vaatler, ne de bitmeyen laf kalabalıkları vatandaşın aç karnını doyurabilmekte veya ruhunu zenginleştirebilmektedir" dedi.

Öcalan'ın açıklamaları

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın örgüte yaptığı "silah bırakma ve kendini feshetme" çağrısına ilişkin konuşan Dervişoğlu, "Türk kimliğinin devleti ile olan bağı kopartılmak üzeredir. Bugün hem iktidar ortakları, hem onların açılım ortakları, hem de terörist başı aynı dili kullanıyor" ifadelerini kullandı.

"Cambazları güya PKK’yı feshederken, aslında olan biten Cumhuriyet devletinin feshidir" ifadelerini kullanan Dervişoğlu, "Sahnelenen oyun bellidir. Sahada biten teröre, siyasette can suyu verilmektedir" dedi.

CHP'ye tepki

Dervişoğlu, yasal-anayasal değişiklikler yapılması gerektiğine yönelik açıklamalara da işaret etti. CHP'yi de hedef alan Dervişoğlu, "Bu mesele Meclis’te halledilecekmiş. Hatta Numan Kurtulmuş da devreye girmeliymiş. Ağız birliğine bakar mısınız? Muhalefetin görevi, iktidarın değirmenine değil, hakikatin değirmenine su taşımaktır. Kralın beklediği sözleri etmek değil, kral çıplak diyebilmektir" şeklinde konuştu.

Dervişoğlu'nun açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:

Güzel günleri özleyen milletimiz, ekonomik krizin etkisi altında 'Aldırma gönül aldırma' diyerek tam 7 yıl geçirdi. İktidarın bilinçli yoksullaştırma politikalarıyla başladığımız yeni bir Ramazan ayının ilk haftasındayız. Allah hepimize hayırlı Ramazanlar nasip etsin inşallah. Ne var ki, saray iktidarının milletimize biçtiği yaşam, bereket ve paylaşım ruhunu taşıması gereken bu mübarek ayın bile anlamını yitirmesine neden oluyor. Vatandaşlarımız, dünya nimetleriyle olan imtihanını iktidarın doymak bilmeyen hırsı yüzünden yaşam mücadelesi şeklinde sürdürmektedir.

“Devlete olan güven kaybolmuştur”

Ne yıllardır tutulmayan vaatler, ne de bitmeyen laf kalabalıkları vatandaşın aç karnını doyurabilmekte veya ruhunu zenginleştirebilmektedir. Üstelik devlet kurumları da bu yalan dolu düzene alet olmuşken, vatandaş ile TÜİK arasında mahkemelik durumlar yaşanmaktadır ve bu durum iktidarı ilgilendirmemektedir.

Hükümetin milletin huzurunu sağlama ve mutluluğunu artırma sorumluluğu varken, devlete olan güven kaybolmuştur. Bu güven kaybı, milletleri içeriden yıkan bir hastalıktır. Bu nedenle verileri ve sayıları bu bağlamda değerlendirmek önemlidir. Ekonomik güven endeksi 0-200 arasında ölçülür ve 100 puanın altı, ekonomiye olan güvensizliği ve vatandaşın kötümserliğini gösterir. Sarayın isteklerini yansıtan ve güven kaybının baş aktörlerinden olan TÜİK'in Ocak/2025 güven endeksi 99,2 olarak açıklanmıştır—bu, 200 üzerinden değerlendirilmelidir. Merkez Bankası'nın Şubat ayı 'Sektörel Enflasyon Beklentileri Anketi' sonuçları da ekonomi aktörleri ile hükümet arasındaki görüş ayrılıklarını ortaya koymaktadır.

Her yıl, asgari ücret komisyonu adı altında oynanan bir oyun devam etmektedir. Asgari ücretin istisnası artık standart hale gelmiş, sesini çıkarabilen sivil toplum kuruluşları kalmamıştır. Suskun bir Türkiye böylece inşa edilmiştir. Kenan Evren şimdi kalksa mezarından, yetiştirdiği bu en büyük eseriyle gurur duyardı. Recep Tayyip Erdoğan. Tam onun arzu ettiği gibi bir dikta rejimi kurdu. Üstelik bunu apoletle de değil, kravatla gerçekleştirdi.'

"Korkmayacağız, teslim olmayacağız"

Saray iktidarını sona erdirmenin en etkili yolu, konuşan ve üreten bir Türkiye'yi yeniden inşa etmektir. Korkmayacağız, teslim olmayacağız; millet olarak konuşacağız ve birlikte başaracağız.

Bebek Katili, İmralı'da olmasına rağmen etnik ve bölücü terör sona ermedi, 1999 yılında paketlenip Türkiye'ye teslim edilmesinin üzerinden geçen 25 yılın 23'ünde iktidarda Erdoğan ve Ak Parti vardı.

Sanılmasın ki "terörist başı" ve "dalkavuk postacıları"yla verilen iğrenç fotoğrafla iş bitecek, bu ittifakın birleşenleri şimdi romantik cümleler kuruyorlar. En çok da 'Barış' diyorlar, 'bir arada yaşayan halklar' diyorlar. Güzellik yarışmalarında mikrofon tutulan modeller gibi konuşuyorlar. İmralı güzeli, Beştepe güzeli, Balgat güzeli hepsi aynı tonda konuşuyor.

"Erdoğan, demokrasi ve adaletle barışamadın"

Sayın Erdoğan kanımıza sebep olan teröristle barıştın ama fitreye muhtaç haline getirdiğin emeklilerimizle bir türlü barışamadın. Borç içinde yüzen işçilerimizle bir türlü barışamadın. Demokrasi ve adaletle barışamadın. Bugün o makamlarda oturmanı sağlayan Cumhuriyet ile barışamadın.

Putin ile barıştın, Sisi ile barıştın, Netenyahu ile barıştın ve Trump ile barıştın, bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le barışamadın. Atatük'ün düşünceleri ile barışamadın. Sen Recep Tayyip Erdoğan, yedi düvel ile barıştın ama Türk Milleti ile barışamadın.

Türk kimliğinin devleti ile olan bağı kopartılmak üzeredir. Bugün hem iktidar ortakları, hem onların açılım ortakları, hem de terörist başı aynı dili kullanıyor. Sözüm ona terörsüz Türkiye dedikleri şey, terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek, onların hedeflerini kabul edip gereğini yapmaktan başka bir şey değildir. Bugüne kadar silahlarıyla, bombalarıyla, cinayetleriyle, katliamlarıyla yapamadıklarını, 'Terörsüz Türkiye' ambalajıyla gerçekleştirmektir. Buna izin vermeyeceğiz. Gerekirse varlığımızı Türk varlığına armağan edecek ve milletimizle beraber bu oyunu bozacağız.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU