Ümit Özdağ'ın 90 yaşındaki annesinden muhalefete: Bir araya gelin, birlik olun, tam bağımsız Türkiye için çalışın

"Kendimle kaldığım zaman, hep sizlerle konuşuyorum"

Fotoğraf: ANKA

TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ABB Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte, hukuksuz bir biçimde cezaevine tutulan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın annesi Gönül Özdağ’ı Ankara Çankaya’daki evinde ziyaret etti. 90 yaşında bir hukukçu olan anne Özdağ, İmamoğlu ve Yavaş’a, “Sizlerden Türkiye adına tek bir isteğim var: Bir araya gelin, birlik olun, akıl ile bilim ile barış içinde, sağlıklı bir demokrasi için yürütmenin, yargının, yasamanın, bağımsız olduğu ve birbirini denetlediği bir sistem içinde, demokratik, laik, tam bağımsız Türkiye için çalışın” tavsiyesinde bulundu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, hukuksuz bir biçimde cezaevine tutulan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın 90 yaşındaki hukukçu annesi Gönül Özdağ’ı ve aile fertlerini Ankara Çankaya’daki evinde ziyaret etti. Ziyarette İmamoğlu ve Yavaş’a, Zafer Partisi Genel Başkan vekili Prof. Dr. Mehmet Ali Şehirlioğlu ve CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol da eşlik etti.

Hukukçu anneden İmamoğlu ve Yavaş’a: Kendimle kaldığım zaman, hep sizlerle konuşuyorum

Anne Gönül Özdağ, kendisine geçmiş olsun dileklerini ileten İmamoğlu’nu, “Size de geçmiş olsun. Olacak mı” şeklinde karşıladı. İmamoğlu da anne Özdağ’a, “Olacak, olacak anneciğim. Doğru, doğru kalır inşallah. Allah buluştursun, kavuştursun hızlıca inşallah” yanıtını verdi. Özdağ ve Silivri’de tutulan belediye başkanları, gazeteciler ve Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman ile görüşme talebine izin verilmediğini anne Özdağ ile paylaşan İmamoğlu, “10 aydır bize izin vermiyorlar. Sonra ben dedim ki, bari annemize gidip, geçmiş olsun diyelim istedik. Sağ olsun Mansur Başkanımız da bizi yalnız bırakmadı. Birlikte ziyaret edelim dedik, sağ olsun” dedi.

Anne Özdağ da duygularını, “Kendimle kaldığım zaman, hep sizlerle konuşuyorum. Hilal diyor ki, ‘Anne, yine ne konuşuyorsun’” sözleriyle dile getirdi.

İmamoğlu, “annelik” kavramının gündeme geldiği buluşma, “Ben diyorum ki; bugünkü toplumda bazı insanların vicdanlarında tortu kalmışsa bile, hani o, anneden kalmıştır. İnşallah onu açığa çıkarırlar yani” şeklinde konuştu.

Özdağ’ın kızkardeşi Hilal Özdağ: Oğulundan ziyade ülke için üzülüyor

Özdağ’ın kız kardeşi Hilal Özdağ, babasının yazdığı bir kitabı İmamoğlu ve Yavaş’a hediye etti. Anne Özdağ’ın talebi üzerine kitabın bir sayfasını rastlantısal olarak açan İmamoğlu, Özdağ’ın kaleminden, “Türk inkılabının bugünü, Türkiye’nin durumu ve geleceği” başlığını okudu. İmamoğlu, Türkiye’nin bugününe dair tespitlerin olduğu kitabı teslim alarak, “Bakalım o günden bugünü nasıl görmüş kıymetli hocamız” dedi. Hilal Özdağ da annesinin TV’de gördüğü haberlere çok kızdığını ve sinirlendiğini belirterek, “Oğlundan ziyade, ülke için üzülüyor. Bizlere söylemek istediklerini, arka arkaya söylüyor. ‘Anne’ diyorum, ‘Tamam, gözünü seveyim.’ ‘O zaman, geçen sefer olduğu gibi, lütfen benim söylemek istediklerimi yaz kızım’ dedi. Eğer müsaadeniz olursa, zihninden geçenleri sizinle paylaşmak isterim” diye konuştu ve annesinin şu sözlerini aktardı:

Anne Özdağ’ın kaleminden: Bir aileden silivri’ye bir nöbetçi yeter

Evlatlarım; birkaç hafta önce, Ümit'i ziyaret için Silivri'ye gitmeden önce, bana, ‘Anne aman dikkatli konuş. Bak bir de 90 yaşındaki annemizi ziyaret için Silivri'ye gitmek zorunda kalmayalım’ dediler. Sonra, geçtiğimiz pazar günü, ‘Anne, salı günü Ekrem Başkan ve Mansur Başkan sana geçmiş olsun ziyaretine geleceklermiş. Aman anne, bu ziyaret basının daha da çok ilgisini çekecektir. Çok dikkatli konuşmak bak. Bir aileden Silivri'ye bir nöbetçi yeter’ dediler. ‘Hatta’ dediler, ‘Geçen seferki gibi düşündüklerini söyle, biz yazalım. Sen kontrol et. Yazılı bir metne bağlı kal ki, belagata kapılıp gitme Silivri'ye dek’ diye eklediler. Ben de dedim, ‘Evladım, emekli de olsa, hukukçuyum. Anayasanın 26. maddesi değişti mi? Düşüncelerimi, eleştirilerimi ifade edemez miyim?’ Dediler ki, ‘İfade edersin ama bunun bir bedeli olabilir. O bedel de Silivri'ye dek gitmene neden olabilir. Bizim zamanımızda ‘şaka gibi’ diye bir ifade yoktu. Ama şimdilerde var, öyle değil mi? Ve bu söylediklerim, gerçekten şaka, ama kötü bir şaka gibi değil mi?”

"Sizlerden Türkiye adına tek bir isteğim var"

Ben, 1950’lilerin sonlarında İstanbul Hukuk Fakültesi'nde okurken, Gazetecilik Enstitüsü’nün iki yıllık programından da mezun oldum. Ve o zamanın Vatan Gazetesi'nde, stajyer muhabir olarak çalıştım. Bağımsız yargı, bağımsız basının sağlıklı bir demokrasinin vazgeçilmez organları olduğunu bilirim. Demokrasinin organları, bağımsızlıklarını kaybettiklerinde, organ değil, araç haline gelirler. Neyse; en iyisi evlatlarımın uyarılarına kulak verip, daha fazla bir şey söylemeyelim. Sevgili Ekrem Başkan, Mansur Başkan, siz bana geçmiş olsun ziyaretine geldiniz, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Ama sizlere de geçmiş olsun. Ekrem Başkan, daha konuşmanız bitmemişti ki, hakkınızda soruşturma açıldı. Bildiğim kadarıyla yenileri de açılıyor.

Aslında açılan soruşturmalara, hukuken bir tedbir olan tutuklamanın, cezalandırma aracına dönüştürülmüş olmasına bakınca, doğrusu bütün ülkeme geçmiş olsun. Sizlerden Türkiye adına tek bir isteğim var: Bir araya gelin, birlik olun, akıl ile bilim ile barış içinde, sağlıklı bir demokrasi için yürütmenin, yargının, yasamanın, bağımsız olduğu ve birbirini denetlediği bir sistem içinde, demokratik, laik, tam bağımsız Türkiye için çalışın."


ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU