Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, "Yüksek güvenlikli ceza ve infaz kurumu olan İmralı Adası'nın adeta yüksek konforlu tatil ve balayı adası haline getirilmek istendiğini duyuyor, okuyorsunuz. 40 yıldır sürdürdüğü kanlı terörüyle yalnızca asker, polis, öğretmen değil beraberinde bebeklere kadar inen sivil vatandaş katliamları bile yapan terörist başı için İmralı mahpushanesini İmralı Balayı Adası'na çevirmek istemeleri hangi mecburiyetin sonucudur?" diye sordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Karamahmutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de İmralı'da tutulan Abdullah Öcalan'a çağrısıyla başlayan süreci "ihanet süreci" olarak değerlendirdi.
Bu süreci dağıtmak için başlattıkları çalışmalar sonucu Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın tutuklandığını ileri süren Azmi Karamahmutoğlu, "22 Ekim'de Devlet Bahçeli'nin duyurmasıyla başlatılan ikinci çözüm, ihanet sürecinin pazarlık masasını dağıtmak için başlattığımız Türk vatandaşlarını bilgilendirme, gizli ve kirli pazarlığı ifşa etme çabalarımız, partimizin genel başkanı Ümit Özdağ'ın, gençlerimizin Ümit hocasının Silivri mahpushanesinde tutuklu olarak alıkonmasıyla engellenmeye çalışılmıştır. Bugün 27. gün, gençlerimizin Ümit Hocasına yargı marifetiyle siyasetten el çektirilmiştir. Zafer Partisi olarak bir ay öncesine kadar 'Mehmetçik katillerine af yok' sloganıyla meydanlara inerken şimdi Zafer Partisi, Ümit Özdağ'a özgürlük çabasına girmek zorunda bırakılmıştır. Yapılmak istenen aslında tam da buydu. İstenen vatandaşların yargı sopasıyla sindirilmesi ve susturulmasıdır. İstenen Türk halkının ve ülkenin sorunlarının konuşulmamasıdır" diye konuştu.
"Siyasallaşan yargının sopası sırtımıza inecek diye ülkemizin yaralarını konuşmayacak mıyız?"
Karamahmutoğlu, iktidarın, dinin yanı sıra yargıyı da siyasallaştırdığın öne sürerek, şunları kaydetti:
Zafer Partisi olarak bu basın toplantısında bugün sizinle emeklilerimize sadaka gibi verilen açlık sınırının altındaki maaşları konuşmak isterdik. Fakat bunu yaparsak hakkımızda emeklileri kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla savcılık tarafından soruşturma açılabilir. Bugün yine açlık sınırının altında kalan asgari ücreti konuşmak isterdik fakat bunu yaparsak işçileri kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla hakkımızda savcılık soruşturması başlatılabilir. Yine aynı şekilde bozulan eğitim sistemini konuşmak isterdik sizinle. Öğrencileri kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla hakkımızda savcılık soruşturması başlatılabilir. Yine evinde tencere kaynatamayan, çocuklarını yatağa aç yatıran, okula aç gönderen annelerden, yokluktan, yoksulluktan, açlıktan bahsetmemiz gerekirdi bugün fakat ev kadınlarını kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla hakkımızda savcılık soruşturması başlatılabilir.
Peki, siyasallaşan yargının sopası sırtımıza inecek diye Türk halkının, ülkemizin sorunlarını, yaralarını konuşmayacak mıyız? Elbette konuşacağız. Konuşacağız ve bunu bir fedakarlık olarak yapmayacağız. Yani kendimizi Türk milleti için eziyet çekiyor görmeyeceğiz. Gerçekte bunu halktan, haktan, haklıdan ve doğrudan yana olduğumuz için yapacağız. Yani aslında her birimiz yine yaptığımız bu mücadeleyi kendimiz için yapacağız. Vatandaşlık hukukuna sahip çıktığımız için kendi şahsiyetimiz ve haysiyetimiz için yapacağız.
"Erdoğan ve Bahçeli'ye, bu teröristle pazarlık masasını kurduran gerekçeler nelerdir?"
Cumhur İttifakı'nın ekonomi sorununu görmezden geldiğini gündemi, anayasa tartışmaları ve terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'la meşgul ettiğini savunan Karamahmutoğlu, şöyle devam etti:
Bilindiği gibi İmralı Adası yüksek güvenlikli ceza ve infaz kurumudur. Yüksek güvenlikli ceza ve infaz kurumu olan İmralı Adası'nın adeta yüksek konforlu tatil ve balayı adası haline getirilmek istendiğini duyuyor, okuyorsunuz. 40 yıldır sürdürdüğü kanlı terörüyle yalnızca asker, polis, öğretmen değil, beraberinde bebeklere kadar inen sivil vatandaş katliamları bile yapan terörist başı için İmralı mahpushanesini İmralı Balayı Adası'na çevirmek istemeleri hangi mecburiyetin sonucudur? Nasıl bir cebir söz konusudur? Cumhur İttifakı'nın iki başat siyasisi olan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli'ye, bu teröristle pazarlık masasını dayatan, kurduran gerekçeler, koşullar nelerdir? Belki Cumhur İttifakı iktidarı Türkiye'nin yararına ve çıkarına olmayan bazı kararları almak zorunda kalmış olabilir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin herhangi bir mecburiyeti yoktur.
"Donald Trump, Gazze'den sonra Batı Şeria içinde aynı şeyleri söyleyecektir"
Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planına da tepki göstererek, "Nasıl AKP hükümeti İmralı Adası'nı adeta şahsa özel bir balayı adasına çevirmek istiyorsa ABD Başkanı Donald Trump da Gazze'yi bir tatil köyüne çevirmek istiyor" dedi.
Trump'ın, "Gazze'yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlıyım" şeklinde açıklamalarına devam ettiğini belirten Karamahmutoğlu, şöyle konuştu:
Açıklamalardan anlaşılan, aynı şekilde yakın bir gelecekte Gazze'den sonra Batı Şeria içinde aynı şeyleri söyleyecektir. Şimdi bizim Türkiye olarak beklentimiz, Ürdün ve Mısır'ın, ensar muhacir güzellemesi yapmayarak, Trump'ın politikasına çanak tutmaması ve Filistinlilerin kendi topraklarında yaşama hakkını savunmasıdır ve aynı politikayı yine hem Filistinliler hem de ülkemizdeki Suriyeliler için AKP hükümetinden istiyor ve bekliyoruz.
ANKA