“Yeni yüzyılın siyasi yol haritası, milli ve manevi değerlerle yekvücut olmuş yeni bir siyaset müşahedesiyle çizilmelidir. Bu siyaset bölen ve parçalayan değil, bütünleyen, birleştiren ve kaynaştıran bir siyasettir. Bu siyaset kutuplaşmayı kışkırtan değil, kuvayımilliye mirasını kuvvet, kudret ve kucaklaşma temelinde yeniden inşa eden bir siyasettir” diyen Bahçeli özetle şunları söyledi
Yeni yüzyılda bozgunculuğun esamisi dahi okunmayacaktır. Yeni yüzyılda ayrışmanın, ayrımcılığın, dağılmanın, ufalanmanın, marjinal kategorilere ayrılmanın, ilkel mahiyetli etnik ve mezhebi bloklaşmanın adından asla bahsedilemeyecektir. Eski çamlar şimdi bardak olmuştur. Köprülerin altından çok sular akmıştır.
“Kronik sorunlar çözülecek, Türk milleti mesut, memnun ve mesrur hale gelecektir”
Bizim yıkım heveslilerine karnımız tok, müsamahamız yok, mesafemiz ise pek çoktur. Top çevirerek siyaset yaptığını zannedenlerin süresi dolmuştur. İdare-i maslahata sırtını yaslayanların zamanı geçmiştir. Muhalefeti ülkesine ve milli ülkülere karşı icra edenlerin suyu ısınmıştır. Gerçeklerle yüzleşmekten kaçanların, yıkım ve korku siyasetini geçim kapısı görenlerin sahne ışıkları sönmüş, istismar heybeleri boşalmış, kaldı ki aynı ezberlerin tutsaklığına sürüklenmeleri işe yaramamıştır.
Bizim boşa geçirilecek bir saniyemiz bile yoktur. Yeni yüzyıl, barışın ve huzurun yüzyılı olacaktır. Yeni yüzyıl, terörsüz ve şiddetsiz Türkiye’nin yükselişiyle perçinlenecektir. Kronik sorunlar çözülecek, Türk milleti mesut, memnun ve mesrur hale gelecektir.
Bundan anormal derecede rahatsız olanları, sinekli ve zehirli mevzilerinde kıpır kıpır fitne ve fesat tahkimatı yapanları görüyor, acınacak hallerini ibretle seyrediyoruz. Bize milliyetçilik dersi vermeye, vatan sevgisi dikte etmeye kalkışan sefih magandalara, serseri mankurtlara ve sefalet markalarına aldırış etmesek bile, gene de birkaç kelamı onlardan esirgemenin haksızlık olacağı kanaatindeyiz. Hasbelkader Milliyetçi-Ülkücü Hareket’te yer bulan, bu vesileyle itibar kazanan, makam ve koltuk ikbaliyle çevre yapan ve saygı kazanan bir avuç kendini bilmez ahmağın sırf çıkarlarının ikramı kesildi diye ileri geri konuşmaları her şeyden önce edepsiz bir hezeyandır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Başkalarının atına binenlerin bize seyislik taslaması utanmazlıktır”
CHP’ye yanaşmış ve CHP’ye yapışmış bu ilkesizlerin hariçten gazel okumaları boş varilin çıkardığı ses kadar anlamlıdır. Esasen fazilet ve fikir sahibi olmaksızın sığındıkları camiamızda kurnazca kendilerini saklayan, köşe bucak dedikodu yapan, insicam ve irademizi sakatlamanın çabasında olan bu gudubetlerin bir nedenle maskesi düşünce aramızdan sıvıştıkları hepinizin bildiği ve yaşadığı bir gerçektir. Başkalarının atına binenlerin bize seyislik taslaması utanmazlıktır.
Türk milletini meşgul eden, Türkiye’yi zora sokan hiçbir meseleye kalıcı cevap ve köklü çözüm getiremeyenlerin; sosyal medyada, kurdukları küçük partilerde sürekli ayağımıza dolanmaları, dava bilirkişisi gibi ortalıkta dolaşmaları elbette kifayet ve kişilik yetersizliğinin ağır bir sancısıdır. CHP’nin kayığında ip olanlarla mağlubiyetin pençesinde zafer nutku atanların sadece cemayüz evvellerini değil, ciğerlerinin kaç okka olduğunu da gayet iyi biliriz.
Bizim bir görev kapsamında hareket ettiğimizi iddia eden müfteriler, içimizdeyken el etek öpmekten başlarını dahi kaldıramıyorlar, siyasetimize en küçük katkı vermiyorlar, veremiyorlardı. Kedinin ayna karşısında kendisini aslan görmesi neyse, bunların durumu üç aşağı beş yukarı aynısıdır. Geceleri baykuş olup harabede tüneyenler, gündüz vaktinde kartal olup zirvelere kanat açamazlar. Kurt, kurdu tanır, ancak biz bunları tanımıyoruz ve hiç de takmıyoruz.
Bizim dava ve vatan sevdamızı tartıya çıkaracak, bununla da kalmayıp tartışmaya açacak, ülke ve ülkü heyecanımızı kurcalayıp aşındıracak bir siyasi fırıldağı henüz hiçbir kundak sarmamıştır. Hayatıyla haysiyeti ters köşe olmuşların bize anlatacak, bize aktaracak, bize güzergah tayin edecek bir şeyleri olmaz, olamaz. Gocunan gocunsun, hoplayan hoplasın, diyorum ki, terör musibeti bitecek, kardeşlik bilenecek, Türk milleti rahat bir nefes alacak. Milli birlik ve beraberliğimizin sancağı herkesi gölgesinde toparlayacak. Doğudan batıya, kuzeyden güneye türkülerimiz söylenecek, oyun havalarımız çalınacak, eller birleşecek, kem gözler def edilecek, kekik kokulu dağlarımızda papatyalar toplanacak.
“Gazze zaten içimizdedir”
Kanunsuz ve gayri meşru şekilde elinde taşıdığı silahlarla yurt içinde veya yurt dışında hunhar ve menfur hedeflerin peşine düşen teröristlerin sonu ise ya toprağa düşmek ya da demir parmaklıkların ardına düşürülmek olacak.
Negatif kırılmadan bahsederek her yerin Gazze olacağını tehditvari üslupla iddia edenlere özellikle hatırlatırım ki, Gazze zaten içimizdedir, yüreğimizdedir, gönlümüzdedir.
Eğer yıkılmış Gazze’nin Türkiye’ye taşınacağı ima ediliyorsa, o zaman buna niyet ve teşebbüsü aklından geçirenlerin Siyonist barbarlıkla eşanlı şekilde açacakları karanlık cephenin makberleri olacağını bilmeleri, bunu da unutmamaları hayat ve varlıkları açısından mühim bir ihtar ve ikazımızdır.
Kavgayla gideceğimiz bir yer yoktur. Sıkılı yumruklarla varacağımız bir hedef yoktur. Titreyip tam olarak kendimize geldiğimiz takdirde; sosyal, ekonomik, diplomatik ve siyasi mihverde bizi tutabilecek, bize yetişebilecek, hatta bizimle boy ölçüşebilecek hiçbir ülke veya millet olamayacaktır.
Birbirimizin ayağına basarsak sendeleyip yere kapaklanmak kaderdir. Halbuki el ele tutuşup zamanın ve zeminin omuzlarına basarsak, yıldızları avucumuza alamazsak bile görüş açımız genişler, ufuk çizgisini görme ihtimalimiz gerçeğe döner. Çevremizde oynanan oyunları görmeyen ve idrak etmeyen sanıyorum kalmamıştır.
“Suriye’de zulüm dönemi kapanmıştır”
Suriye’de 8 Aralık devrimiyle beraber zulüm dönemi kapanmıştır. Baas rezaleti geriye harap bitap bir ülke bırakmıştır. Şimdi vakit Suriye’nin inşa, ihya ve ayağa kalkma vaktidir. Geçiş hükümetinin aldığı kararlar, verdiği pozitif mesajlar anlamlı ve değerlidir.
Özellikle bölücü terör örgütü PKK/YPG’ye Suriye’de asla yer olmadığının ve olmayacağının vurgulanması bölgesel risk ve tehdit havasını yumuşatmıştır. Temkini elden bırakmadan, rehavete kapılmadan, Suriye’de teessüs eden yeni yönetimin, tüm Suriyelileri eşit şekilde temsil etme hususundaki yapıcı siyasetine destek vermek çok boyutlu diyaloglarımız adına isabetli bir yaklaşımdır.
Suriye’yi iç savaşa çekmeyi projelendiren, etnik ve bilhassa mezhebi kargaşaya sürüklemeyi amaçlayan bir tahrik ve provokasyon mekanizması işletilmektedir. Buna karşı son derece dikkatli olmak lazımdır. Esad zulmünden yara bere içinde kurtulan Suriye’nin dehşet verici bir anafora düşmesi bölgesel istikrar ve barışı Allah muhafaza hepten yok edebilecektir. ABD’de yeni yılla beraber oynanan DAEŞ oyunu, patlayan bombalar, yapılan saldırılar Trump’ın koltuğuna oturmasına sayılı günler kala Suriye’de sinsi bir hazırlığın yapıldığına işaret değilse acaba nedir?PKK/YPG/DAEŞ/İsrail ve ABD’nin derin yapılanması Suriye’de mevcut statükonun Türkiye aleyhine değişmesi hususunda adeta emel ve eylem birlikteliği içindedir. PKK/YPG’nin İsrail’den medet umması, ABD’ye imdat çağrısı, birden bire DAEŞ kartının sahaya sürülmesi alçak bir tasarımın ve kanlı bir planlamanın ara istasyonları olmadığını kim söyleyebilir? Buna bizi kim inandırabilir? Kimler ikna edebilir?
Büyük resme bakınca gördüğümüz emperyalist bir komplonun üzerimize geldiği, etrafımızı kuşattığıdır. Suriye’nin istikrar ve barış ortamı Türkiye için kırmızıçizgidir. Aynı şey Irak için de geçerlidir.
Biz, ne içimizde ne de dışımızda kanlı silah, kandan geçinen terörist ve bölücü terör örgütü istemiyoruz. Türk-Kürt kardeşliğini dinamitlemeyi, Türkiye ve bölge ülkelerini kaosa itmeyi hesaplayan kim varsa alayı birden karşımızdadır ve buna yönelik mücadelemiz can pahasına sürdürülecektir.
“Arabesk müziği devamlı horlanmış ve küçümsenmiştir”
Geçmişi kucaklamadan geleceğin köprülerini inşa neredeyse imkansızdır. Avrupa referanslı bilim ve sanat tarihi, Türk ve İslam âleminin yükseliş trendini adeta perdelenmesine hizmet ederek oryantalist zihniyeti meşrulaştırmaya çalışmıştır. Bu nedenle özgüvenimiz on yıllarca aşındırılmıştır. Mesela arabesk müziği devamlı horlanmış ve küçümsenmiştir. Bununla da kalınmamış, bir dönem yasaklanmıştır.
İnsanımızın iç çekişine, yaralanmış yüreğine, ıstırap çizgileriyle derinleşmiş yüzüne, yitik sevdalarına tercüman olan her ses, her sanatçımız adeta öcü gibi gösterilmiştir. Arabeskin çıkış nedenini, çarpık şehirleşmeden kaynaklanan varoş kültürüne bağlayanların cehalet ve küstahlıkları uzun yıllar elitist çevrelerde kabul görmüştür. İnsanımızın ruh köküne inemeyen, saklı dünyasına nüfuz edemeyen, yaşanan acılarını hissedemeyen kim varsa arabesk müziğini çağ dışı bulmuştur.
Gerçi asıl çağ dışı olan, asıl milletin hayat gerçeğini tanımayan bu zeka ve vicdan özürlülerdir. Gözden akmayan yaşların kalbin nehir yatağından sel gibi akışını fark etmek için yanık ve hisli bir seslenişe çok defa ihtiyaç duyulmuştur. Arabesk bizim geleneğimizin süsü, sedası ve gerçeğidir. İnsanın kendisine bakışını, kendi kendisini tanımasını, yürek sesine kulak vermesini, dahası iç medeniyetinin barış ve uyumuna destek olmasını, belki de ruhundaki yasak bölgeye girmesini kolaylaştıran bir anahtardır.
Milyonlarca vatandaşımızın kalbinde taht kuran arabesk müziğinin duayen isimlerinden birisi, çok değerli kardeşim, arkadaşım, Allah vergisi sesiyle ve her biri altın değerindeki eserleriyle gönüllere su serpen, hatırasıyla herkese yetecek olan Merhum Ferdi Tayfur’a huzurlarınızda bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Mekanı cennet, ruhu da şad olsun inşallah.
MHP Genel Başkanı Bahçeli:
— Independent Turkish (@TurkishIndy) January 7, 2025
Arabesk müziği devamlı horlanmış ve küçümsenmiştir
Arabesk bizim geleneğimizin süsü, sedası ve gerçeğidirhttps://t.co/nNa7g50R7r pic.twitter.com/DFSev5lqFK
Independent Türkçe