“Önümüzdeki kasetimde Kürt asıllı olduğum için Kürtçe bir şarkı söyleyeceğim ve Kürtçe bir klip yapacağım”...
Ahmet Kaya’nın 10 Şubat 1999’da düzenlenen Magazin Gazetecileri Derneği’nin (MGD) töreninde ödül alırken sarf ettiği bu sözler, linç girişimine uğramasına neden olmuş, yaşananlar, sürgüne gidişinin yolunu açmıştı.
Aralarında Reha Muhtar, Serdar Ortaç, Ebru Gündeş, Emel Sayın ve Mahsun Kırmızıgül gibi isimlerin bulunduğu salonda bir linç atmosferi doğmuştu.
10 Şubat 1999, Türkiye için dönüm noktası, dönemin Kürtçe diline bakış açısının özetiydi.
20 yıl sonra dahi hafızalardaki yerini koruyan ödül töreninde bulunanların aklı başına 'Hep Sonradan' gelecekti. Şimdi olsa farklı davranacaklarını söyleyerek kendilerini savunmaya çalışanlar olacak, hatta o sırada salonda olmadığını iddia edenler bulunacaktı...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 2013’te Başbakanlık yaptığı dönemde o gece orada bulunan isimlere “Ulan hepiniz oradaydınız be” sözleriyle seslenecekti.
Kaya, aynı yıl Berlin konserinde sarfettiği öne sürülen sözler ve kullandığı iddia edilen görseller nedeniyle Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) ağır hapis istemiyle yargılanacak, bunun üzerine Haziran 1999'da Türkiye'den ayrılacaktı.
Paris'te geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde ise tarihler, 16 Kasım 2000'i gösteriyordu...
Ölümünden 19 yıl sonra Ahmet Kaya’nın hayatını anlatan ve daha vizyona girmeden tartışmalara neden olan bir film çekiliyor: İki Gözüm
Filmin Kanlıca’daki setine gidip ekiple bir araya geldik. Kaya ailesinin izni olmadan çekilen filmin, iki hafta içinde tamamlanması planlanıyor.
"İki Gözüm"ün yapımcılığını "7. Sanat Sinema", yönetmenliğini Gani Rüzgar Şavata ile Hakan Gürtop, senaristliğini ise Gönül Aktürk üstleniyor. Filmde Ahmet Kaya’yı Özgür Tüzer canlandırıyor.
Filme ilişkin detayları, sette bir araya geldiğimiz yönetmen Gani Rüzgar Şavata, Gönül Aktürk ve Özgür Tüzer ile konuştuk.
Şavata: Ahmet Kaya ile ülkenin birliği, beraberliği ve barışı için aynı yolda yürüdük
- Ahmet Kaya’nın hayatını beyazperdeye aktarmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Kaya ile tanışır mıydınız?
Ahmet Kaya’nın hayatını film yapma fikri ilk kez 2009’da çıktı.
İkimiz de Malatyalıyız ama ben sinemacıydım, o da ses sanatçısı. Ben doğuda film çekiyordum, o ise batıda ses sanatı icra ediyordu. Dolayısıyla alanlarımız farklıydı ama düşünce, ilke olarak paralel yolda yürüdük.
Ahmet Kaya’yla ülkenin birliği, beraberliği ve barışı için aynı yolda yürüdük. Din, dil, ırk gözetmeksizin yürüdük.
“Kavganın biçimi ne olursa olsun, mutlaka bir barış umudu vardır”
- O dönemde daha mı zordu bunları dile getirmek?
12 Eylül Cuntası, “Biz Kürtlerle et ve tırnak gibiyiz” dedi ama bizi, Kürtleri hep tırnak olarak gördü ve o tırnak uzadıkça da bizi kestirip attı. Aslında biz, et ile kemiğiz, ayrılmayız.
Ben hep “Kavganın biçimi ne olursa olsun, mutlaka bir barış umudu vardır” dedim, bunu söylemeye de devam edeceğim.
“Magazin Gazetecileri Derneği gecesinde yaşananları korkusuzca, bire bir aktardık”
- 10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin (MGD) gecesinde yaşananlar filmde nasıl işlendi? Tüm isimlerle birebir aktarıldı mı?
Biz aynayı koyduk. Geçmişte ne yaşandıysa olduğu gibi bugüne yansıttık. Ne eksik, ne fazla. Korkmadık. Bire bir, tüm yaşananlar yer buldu. Tüm isimler de canlandırıldı. Korkusuzca yansıttık.
- Filmden kendi sahnesini çıkartmak isteyenler oldu mu?
Evet hem de ismini veremeyeceğim ünlü isimler bunu çok istediler.
- Reha Muhtar’la bir araya geldiğinizi duydum. Doğru mu?
Evet, Reha abi bizi davet etti, görüştük. Kendini savundu, “Ben suçsuzum” diyor. “Abi sen o gece ne yaptıysan, biz de aynısını yansıttık” dedim.
Buluştuğumuzda o sahneyi çekmiştik ama çekmemiş olsaydık da farketmezdi, aynen verirdik.
Mahsun Kırmızıgül, Ebru Gündeş, Serdar Ortaç, Sibel Can, Harika Avcı, rahmetli Osman abi (Yağmurdereli) gibi isimler. Hepsi var.
- Neden Ahmet Kaya’nın filmini siz çekmeliydiniz?
Rahmetli Yusuf Hayaloğlu'yla ölümünden bir yıl önce İzmir’e yolculuk yapmıştık. “Bu filmi ancak Gani çeker” demişti Yusuf.
“O geceyi çekebilecek tek adam sensin” denildiğinde, kesin kararımı verdim. 40 senemi verdim ben sinemaya. Halkımın onuruyla oynamadım. Pembe dizilerle uğraşmadım. Devrimin, işçinin, köylünün yanında oldum.
“Gülten hanımın izni olmadığı için filmde canlandırılmadı”
- Peki bu kararınızı Ahmet Kaya’nın eşi Gülten hanıma söylediniz mi? Kendisi karşı çıkıyor bu filme...
2009’dan beri, bu fikrin başından beri Gülten hanımın haberi vardı. Onunla bu konuyu konuştuk. “Bizim filmi çekecek gücümüz var, güçlerimizi birleştirelim” dedik Gülten hanıma, “Beraber yola çıkalım sizinle, Ahmet Kaya’nın filmini beraber çekelim. Ahmet Kaya’nın ailesisiniz. Zaten siz bedel ödemişsiniz. Siz para da koymayın” dedik.
Ama Gülten hanım fikri hep öteledi ve ben de artık çekmeye karar verdim. Gülten hanımın izni olmadığı için filmde o canlandırılmadı. Ahmet Kaya’nın sesi kullanılmadı.
Gülten hanım izin verseydi de Ahmet’in sesini kullanmazdım. Filmde özel hayat yer almadı. Sadece Ahmet Kaya’nın gençlik aşkı canlandırıldı.
- Ahmet Kaya'nın ailesinin olmadığı film eksik olmaz mı?
Gülten hanım onay versin isterdik ama olmadı.
- Filmde telif hakkı nedeniyle Ahmet Kaya’nın o çok bilinen şarkıları yok, anonim eserlerden hangilerini kullandınız?
"Odam Kireçtir Benim, Mapusun İçinde Üç Ağaç İncir, Metris, Şu Dağlarda Kar Olsaydım" gibi türküler var.
“Eğer içeride olmasaydı filmi Sırrı ile birlikte çekecektik”
- Fikir ortaya çıktığında ekipte kimleri düşündünüz?
Filmi Sırrı (Süreyya Önder) ile birlikte çekecektik. Sırrı içerde olmasaydı birlikte çekecektik. Şimdi filmi onun yerine yine önemli bir isimle (Hakan Gürtop), çift yönetmen olarak çekiyoruz.
“Gülten abla bile yaşananların üstüne benim kadar gitmezdi”
- Gülten hanım (Kaya) filmin çekilmesine hepten mi karşı, yoksa kendi seçtiği yapımla mı ilerlemek istedi?
Bazı isimlerle konuştuğunu duyduk ama emin değiliz. Size şunu söyleyeyim; Bazı isimler var ki, bunların parasıyla Ahmet Kaya filmi yapılmaz.
Bir de başkaları çekse bu filmi, bazı şeyleri göstermeyebilirdi, es geçebilirdi. Gülten abla bile yaşananların üstüne benim kadar gitmezdi. Bu projeyi Gülten abla başkalarıyla yapsaydı, gerçekler sansürlenirdi. Ama bu olayı yapan her kim ise, benim oğlum olsa affım yok.
Ama bazı isimler "Biz zamanında hata yaptık, affet” diyecekti, yaşananların bizim kadar üstüne gitmeyeceklerdi.
- Gülten hanıma ne söylemek isterdiniz?
O bizim bacımızdır. Bu film benim değil, Gülten hanımın. Bu film hepimizindir.
“Bu iş cesaret işi, rant peşindekilerden olmadık”
- Ahmet Kaya’nın hayat hikayesinin filmini çekmek isteyen başka yapımcılardan bahsediyorsunuz…
Evet ama bakın bu iş cesaret işi, onlar bizim tüm gerçekliğiyle aktardığımız şeyleri aynen aktarabilecek miydi?
Benim 30 yıllık sinema, 10 yılık tiyatro geçmişim var. Biz rant peşindekilerden olmadık. Derdimiz para değil, Ahmet Kaya’nın hayatını, yaşadıklarını doğru aktarabilmek.
Biz paranın esiri olmadık, Ahmet de olmadı. Bu iş cesaret işi, rant peşindekilerden olmadık.
- Geçen yıl "Müslüm" filmi yüksek gişe rakamına ulaştı, onun etkisi oldu mu kararınızda?
Müslüm filmi popüler oldu diye çekmedik, kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil.
- Bu filmi başka yapım şirketlerinin çekmesi gerektiği yönündeki eleştirilere ne yanıt vereceksiniz?
Ahmet Kaya ile aynı yolda paralel yürümüşüz, rahmetli Yusuf Hayaloğlu bana “Bu filmi sen çekersin” demiş, ben bu yola baş koymuşum.
Ayrıca yurt dışında hangi sistem, teknoloji varsa bizde de aynısı var. Hiçbir eksiğimiz yok, yapımda hiçbir masraftan kaçınmadık.
150 kişi şu an kamera arkasında çalışıyor, 40’a yakın araç burada. Maddi manevi her şeyimizi ortaya koyduk.
- Filmi çekerken destek aldığınız yerler, kişiler var mı?
Hayır yok. Tamamen kendi imkanlarımızla çekiyoruz.
“Filmde ‘Hepiniz oradaydınız’ sloganını kullanıyoruz, isteyen dava açsın”
- Filme gelecek tepkilerden korktunuz mu? Dava açanlar olabilir…
Allah’tan başka korkum yok. 2007’ye kadar pasaport vermedi bana Türkiye Cumhuriyeti, sonradan alabildim. Ne yollardan geçtik. Türkiye Cumhuriyeti benim devletim.
Filmde ‘Hepiniz oradaydınız’ sloganını kullanıyoruz. Kimseden korkum yok. İsteyen herkes bu filme dava açsın, buyursun açsın.
Özel hayat göstermiyoruz, kamuya mâl olmuş bir sanatçının hayatını yansıtıyoruz. Kanuna aykırı bir şey yapmıyoruz.
- O sloganı kullandığınıza göre filmde Cumhurbaşkanı Erdoğan da mı canlandırılıyor?
Evet filmde Erdoğan’ı canlandıran oyuncu da var.
- DGM süreci ve Ahmet Kaya’nın Paris’e gidişi nasıl yansıtıldı? Fransa günleri ve kabri, filmde yer alıyor mu?
Bu kadar detay vermeyelim ama şunu söyleyim, Fransa günleri var ama mezar sahnesi yok. Belki koyarız, kesin değil şuan için. Mezara gerek de yok zaten Ahmet Kaya ölümsüz. O kalbimizde yaşıyor. Sonu seyirciye bırakıyoruz.
- Siyasi olarak nelere yer verildi filmde?
28 Şubat, 1 Mayıs, Cumartesi anneleri, Başörtüsü yürüyüşü, Erdoğan’ın ağlayışı…
Çok detay verdim, başka söylemeyeyim.
“Metris’e gitse öldürülecekti”
- Ahmet Kaya’nın yakınları Türkiye’den ayrılmasına nasıl baktı?
Onun çevresi hiç istemedi gitmesini. Paris’e gitmesinden yana değillerdi ama o, yine de gitti. Çünkü Metris’e gitse öldüreceklerdi onu.
Ahmet Kaya’nın ölümü kader değil, Ahmet bilerek sürgüne, ölüme gönderildi. Birileri tambur çalsaydı, bugün sürgünde ölmezdi Ahmet.
Sanatçı olarak kurban Ahmet Kaya seçildi. Devrimle geldi, devrimle gitti Ahmet…
“Ahmet Kaya ölümsüzdür”
- Filmin vizyona giriş tarihi Kaya’nın ölüm yıldönümü mü olacak?
Evet, 29 Kasım’da vizyona girmesini planlıyoruz. Ahmet Kaya’nın ölüm yıldönümüne yetiştirmeyi planlıyoruz ama şunu tekrar söyleyeyim, “Ahmet Kaya ölümsüzdür”.
Ahmet Kaya’nın yaşadıklarını iki saate sığdırmak mümkün mü? Sığdıramazdık.
İşin özeti, Ahmet Kaya dedi ki, “Anamdan doğarken Kürtçe ağlamışım. İzin verin”. Ahmet, barıştan yanaydı.
- Teşekkür etmek istediğiniz isimler var mı?
Özellikle iki isim var, Ahmet Kaya'nın yanında duran rahmetli Savaş Ay ve Mehmet Aslantuğ'u saygıyla selamlıyoruz.
Aktürk: Bir dile atılmış çatal, bir millete edilmiş hakarettir
“İki Gözüm”ün senaristi Gönül Aktürk ise “Filmin çekimleri iki haftaya tamamlanıyor. Bir yandan da kurgu sürüyor. Ahmet Kaya’nın ölüm yıldönümüne yetişsin diye uğraşıyoruz. Bir yılda bitecek işi iki ayda çektik. Çok kalabalık bir ekibiz, hiçbir şeyden kaçınmadık, yeter ki iyi olsun ve yetişsin istedik. Senaryo yazma süresi beş ay sürdü ama gece-gündüz çalıştık, normal şartlarda bir yılı bulurdu” ifadelerini kullandı.
- İki Gözüm projesi nasıl ortaya çıktı?
Bu proje aslında benim fikrimdi, Gani’ye “Ahmet Kaya’nın hayatını çekelim” dedim. Gani de zaten 2009’da istemiş, girişimde bulunmuş ama sonra vazgeçmiş.
- Nerelerde çekildi?
Malatya, İstanbul, Paris hattında çekildi film.
- Filmi çekmekteki amacınız neydi?
Yaşananları herkes biliyor. Bakın o zaman şartlar oydu. Bugün bunlar yeniden yaşanmasın diye, bir düzeltme çalışmasıdır bu film. Amacımız Ahmet Kaya’nın yaşadıklarını, o günü, o dönemi yansıtmak.
Bir devletin yasakladığı bir dilin karşısındaki o milleti ve gösterilen tepkiyi cehalet olarak kabul ediyorum. Bir dile atılmış bir çatal, bir millete edilmiş hakarettir.
- "İki Gözüm" daha vizyona girmeden tepkiler var. Filmde canlandırılan bazı isimler dava açarsa?
Hiçbir şeyi saklamadık, sansürlemedik, isteyen dava açsın. Herkesin bu projeye saygı duyacağını düşünüyorum.
Geçmişte Ahmet Kaya’ya yapılan saldırının bugün bize yapılmayacağını umuyorum. Ayrıca yasal işlem yapılması, bu durumu kabul etmeleri manasına gelir.
- Ahmet Kaya’yı canlandıran Özgür Tüzer ile nasıl bir araya geldiniz?
Sosyal medyadan ona ulaştık, sesi ve görüntüsü Ahmet Kaya’ya çok benziyordu. Facebook’tan ulaştık kendisine. Didim’de yaşıyordu, İstanbul’a geldi görüştük.
- Onu gördüğünüzde "Evet, Ahmet Kaya’yı canlandıracak" isim dediniz mi?
Aslında ben demedim. Hatta ben “Özgür’den Ahmet Kaya olmaz” dedim ama Gani, Özgür’ü istedi, onca aday arasından onu seçtik. İyi ki seçmişiz, Özgür doğuştan Ahmet Kaya.
(Gani Rüzgar Şavata araya giriyor) Bağlama çalışı, ses tonu, görüntüsü aynı. Yaşam felsefesi, ahlaki, edebi olarak da Ahmet Kaya’yı canlandırmaya yakışacak birisi Özgür. Anadolu kültürünü barındıran bir yaşama sahip.
Ahmet Kaya'yı canlandıran Özgür Tüzer'in "keşfediliş" hikâyesi
"İki Gözüm" filminde Ahmet Kaya’yı canlandıran Özgür Tüzer, görüntü ve ses olarak sanatçıyı epey andırıyor. Tüzer, keşfediliş hikâyesini şu sözlerle anlatıyor:
Ahmet Kaya’yı çok seviyorum, sosyal medyada onun “Bundan öte ayrılık” eserini söyleyip paylaşmıştım.
10 günde 20 milyon izlendi, daha sonra telif nedeniyle kaldırıldı. Gani hoca o videoyu izlemiş, bana sosyal medyadan ulaştı.
Bu arada bana pek çok yönetmen ulaşmaya çalıştı çünkü sesimi ve görsel olarak çok benzettiler beni, onları reddettim. Oyuncu değilim, turizm ve otelcilikle ilgileniyordum.
Zorlu bir rol üstlenen Tüzer, eleştirilere açık. Ahmet Kaya şarkılarına ilişkin ise "Hepsini seviyorum, söylemekten keyif alıyorum. Ama illa birini seçeceksem 'Yorgun Demokrat'" diyor.
Kaya ailesi filmin çekilmesine tepkili
Haberin taraflarından Gülten Kaya'nın yorumunu almak istedik ancak kendisine ulaşamadık.
Telefonda konuştuğumuz asistanı Zeynep hanım, Gülten hanımın yurt dışında olduğunu söyledi ve ekledi:
Gülten hanım çok üzüldü bu film olayına. Ahmet Kaya'nın şarkıları olmadan bir film olabilir mi? Bu filmin çekilmemesi gerekirdi. Rant için çekiyorlar, başka bir şey değil. Gülten hanımı çok üzdüler.
Ahmet Kaya gibi bir sanatçının şarkıları, ailesi olmadan film olur mu? Yapılan çok büyük saygısızlık.
Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya, kızları ve kardeşi Mustafa Kaya, kendilerinden izin alınmadan bu filmin çekilmesine karşı olduklarını söylemişti:
Varislerden izin alınmadan Ahmet Kaya'yı dolaylı ya da dolaysız konu alan, esinlenmeler içeren hiçbir proje Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ve dünyada çekilemez.
Tartşmalı "İki Gözüm" filminin Ahmet Kaya'nın ölüm yıldönümü olan kasım ayına yetiştirilmesi planlanıyor. Filmin beklenen vizyon tarihi 29 Kasım.
© The Independentturkish