Esad'ın düşüşü ve Şam'ın kader gecesi

"Beşşar Esad uçağa binerek uzaklaştı. Bütün bir dönem kapandı"

Beşşar Esad'ın 7 Aralık 2024'te Suriye'nin Hama kentinin dışında çerçevesi kırılmış bir portresi / Fotoğraf: AFP

O uzun Şam gecesini anlatmak için deprem kelimesinin kullanılmasında bir abartı yok.

Düşmanların umduğundan daha hızlı bir çöküştü.

Yağmur birikti ve sel meydana geldi.

Ne ordu bu sel ile yüzleşmeye hazırdı.

Ne İran'ın buna gücü vardı ne de Rusya istekliydi.

Hizbullah tükenmişti.

Sarayın efendisi, Süleymani-Putin uzlaşısı dönemini geri getirmenin imkansız olduğunu anladı.

Yazılanı yaşayacağını hissetti.

Bu bazen olur. Yöneticinin hataları birikir ve geriye sadece gidilmesi gereken sürgün yolu kalır.

O da uçağa bindi ve uzaklaştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Suriye uyandığında inanmakta güçlük çekti.

24 yıldır ülkenin ve halkının kaderini elinde tutan adamı bulamadı.

Durumunun diğerlerinden farklı, kaderinin onlarınkinden farklı olduğuna inanan adam yoktu.

Saddam Hüseyin heykelinin bulunduğu Bağdat'taki Firdevs Meydanı'nda olduğu gibi, bir Amerikan tankının ilerleyip heykelini devirmesini beklemiyordu.

Ekranda Libyalıların Muammer Kaddafi'nin peşine düşüp, onun hayatına ve dönemine son verdiğini görünce endişelenmedi.

Ali Abdullah Salih'in Husilerin elinde karşı karşıya kaldığı kaderle yüzleşebileceği aklına bile gelmemişti.

Hüsnü Mübarek'in mahkeme huzuruna çıkması üzerinde de çok durmamıştı.

Yasemin Baharı'ndan kaçmak için sürgün rotasında uçan bir uçağa koşan Zeynel Abidin Bin Ali'nin kaderine benzer bir kaderle karşılaşacağını hiç düşünmemişti.

Kendi içinde Esad, özellikle Putin'in uçakları ile Süleymani'nin milislerinin Bahar kasırgasını durdurmayı başarmasından sonra, güçlü, farklı ve fırtınaları durdurabileceğinden emindi.

Esad, babasının kendisine yangınlarla mücadele edebilecek ve depremleri kontrol altına alabilecek bir rejim miras bıraktığına inanıyordu.

Uzun yönetimi sırasında birçok deprem yaşandı.

11 Eylül 2001 saldırılarının yarattığı depremi yaşadı ve güvenlik güçlerine Amerikalılarla sınırlı iş birliği yapma emri verdi.

O zamanlar İran eğilimli değildi, ancak ABD'nin Irak'ı işgal etmesi onu Tahran'ın yolunu tutmaya sevketti.

Irak "Baas"ından sonra Amerikan operasyonunun bir sonraki hedefinin Suriye "Baas"ı olmasından korkuyordu.

Suriye ve İran rejimlerinin çıkarları, Irak'taki "Amerikan yapısını" istikrarsızlaştırma konusunda birleşti.

Suriye, Kasım Süleymani'nin teşvikiyle Amerikan işgaline direnmek isteyen "mücahitlere" sınırlarını açtı.

İkinci deprem Beyrut'tan gelecekti. 14 Şubat 2005'te Refik Hariri Lübnan'ın başkentinde havaya uçuruldu.

Lübnan'daki şiddetli öfke Esad'ı güçlerini Lübnan'dan çekmeye zorladı.

Suriyeli çevrelerde Hafız Esad'ın genişlettiği ülkenin oğlu döneminde daraldığı düşüncesi hakim oldu.

2006 yılında Hizbullah, Lübnan'daki 14 Mart Hareketi'nin Lübnan'ın bölgesel pozisyonunda değişikliğe yol açacağından korktuğu için İsrail ile savaşa girdi ve Şam'ın tecridinin kırılmasına katkıda bulundu.

Son on yılın başında bahar rüzgarları esti. Esad, daha önce birçok kişinin Mihail Gorbaçov'un deneyimine dayanarak inandığı gibi, pencereyi açmanın yalnızca fırtınanın içeri girmesine yol açacağına inanıyordu.

Protestoları bastırdı, bunda çok ileri gitti ve aşırıya kaçtı. Yüz binlerce kişi öldü, milyonlarca kişi yerinden edildi, variller ve kimyasal silahlar kullanıldı.

Muhalefet sarayına yaklaştı ancak Putin-Süleymani uzlaşısı bu depremi engellemesine yardımcı oldu.

Esad, Vladimir Putin adında bir adamın Rusya ve uluslararası sahneye çıkmasından 6 ay sonra, Recep Tayyip Erdoğan'ın sahneye çıkmasından 2 yıl önce, 2000 yılında Suriye sahnesine çıktı.

Putin ve Erdoğan'ın yanına Dini Lider Ali Hamaney'in adını da eklersek Esad'ın kaderine damgasını vuran adamları tanımış oluruz.

Bir keresinde Putin, Suriye cumhurbaşkanına yönelik şikayetlerde bulunan Iraklı bir heyetin önünde Esad'ın hatalarını eleştirmekten çekinmemişti.

Ancak Kırım'ın geri alınmasını Akdeniz kıyılarına yerleşmek ile birleştirerek taçlandırmaya karar verdiğinde hesapları değişti.

Böylece Süleymani'nin çokuluslu milislerinin eşlik ettiği Rus hava askeri müdahalesi gerçekleşti.
 


Esad'ın Erdoğan ile ilişkisi tuhaftı, sevgileri uzun sürdü, sonra intikamları da uzun sürdü.

Esad, Hasan Nasrallah'ın sürekli teşvikiyle İran yastığına yaslandı. Hizbullah, Suriye'de Suriye ordusundan daha güçlü hale geldi ve Suriye yapısının hassasiyetleri derinleşti.

Suriye, Tahran'ı Beyrut'a bağlayan "direniş" ve füze yolu üzerinde zorunlu bir koridor olduğundan, İran Esad rejimine verdiği destekte cömert davrandı.

Yahya Sinvar Aksa Tufanı'nı başlattığında ve Nasrallah da onu takip ederek "destek cephesini" deklare ettiğinde Esad, arenalar birliğinden uzak durmaya çalıştı.

Binyamin Netanyahu adında amansız, saldırgan bir savaşçı büyük oyuna girdi ve o da Esad'ın kaderine damgasını vurdu.

Netanyahu Gazze'yi halkının başına yıktı ve ardından Amerikan seçimleri sırasında Hizbullah liderliğini silmek ve belini kırmak için harekete geçti.

Dengeler bozuldu. İdlib'de Esad muhalifleri bir fırsat bekliyordu. Gerginliği azaltma hikayesine asla inanmamışlardı.

Erdoğan, Trump zamanının gelmesiyle, görüşme teklifini defalarca reddeden Esad'ı cezalandırmayı seçti.

Esad'ı ve onunla birlikte SDG'yi cezalandırmayı tercih etti. Ebu Muhammed el-Colani lakaplı Ahmed el-Şara kıvılcımı ateşledi.

Gizliden yağan yağmur birikti ve sel Halep'e, oradan Hama'ya, oradan da Şam ve Humus'a ilerledi. Süleymani gibi Hasan Nasrallah da yoktu. Dini Liderin bir çözümü yoktu. Putin Ukrayna kan gölüne dalmıştı.

Şam'ın kader gecesi hızlı ve ani oldu.

Dengeleri, özellikleri ve bölgesel konumuyla Suriye'nin kaderini değiştirdi.

Bölgede sahneyi değiştirdi.

Tahran ile Beyrut arasındaki devrim ve füze ihraç etme yolunu kesti.

Hizbullah'ı bölgesel rolünden 1701 sayılı kararın çatısı altında yaşamaya döndürdü.

Bir Suriye gecesi Lübnan'daki dengeleri sarstı.

Dün tablo farklıydı.

Esadsız bir Suriye vardı.

İranlı danışmanların ve Hizbullah'ın olmadığı bir Suriye vardı.

Beşşar Esad uçağa binerek uzaklaştı.

Bütün bir dönem kapandı.

Sayın cumhurbaşkanı, Suriye'yi ve bölgeyi "ertesi günün" talep ve zorluklarıyla bırakarak gitti.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU