İYİ Parti Kadın Aile ve Sosyal Hizmet Başkanlığı tarafından iki gün serecek, Şiddet ve Şiddetle Mücadele Çalıştayı, Ankara Holiday İnn Otel'de başladı.
Çalıştayın açılışı konuşmasını yapan İYİ Parti Kadın Aile ve Sosyal Hizmet Başkanı Kevser Oflazoğlu, “Her geçen gün yeni bir trajediye, yitirilen bir hayata tanık oluyoruz” dedi. Oflazoğlu şunları söyledi:
Bu kayıpların her biri, hepimizin vicdanında derin bir yara açıyor. Hatırlamanızı istediğim bazı isimler var. Belki çoktan unuttunuz, belki de unutmaya çabaladınız. Güldünya Tören, töre kararıyla önce ağabeyi, sonra kardeşi tarafından öldürüldü. ‘Bugün olmazsa yarın öldürüleceğim’ dediği gün, genç yaşında hayatını kaybetti. Münevver Karabulut, lise öğrencisiydi. Cem Garipoğlu tarafından testereyle bedeni parçalanarak öldürüldü. Kollanan ve korunan katil, ancak 197 gün sonra teslim oldu. Özgecan Aslan, minibüste tecavüz girişimine direndiği için bıçaklanarak öldürüldü. Yetmedi, bedeni yakılarak bir dereye atıldı. Şule Çet, tecavüz edildikten sonra bir plazanın 20’nci katından atılarak öldürüldü. Emine Bulut, eski eşi tarafından kızının gözleri önünde boğazı kesilerek katledildi. ‘Ölmek istemiyorum’ diye haykırırken, kızı ‘Anne, lütfen ölme’ diye ağlıyordu. Bu isimler, yalnızca birer istatistik değil. Onlar, bizim bir ülkemizin acı gerçeklerimiz. 2013-2023 yılları arasında 5 bine yakın kadın cinayeti işlendi. 2024 yılında ise şüpheli ölümler dahil, 575 kadın yaşamını yitirdi.
"Sosyal çürümüşlüğe de neden oluyor’
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar’ diyor. Peki, biz çocukları koruyabiliyor muyuz? 8 yaşındaki Narin’i koruya bildik mi? 2 yaşındaki Sıla bebeği koruyabildik mi? Onlar artık yok. TÜİK verilerine göre, son 10 yılda 210 bin çocuk cinsel istismara uğradı. Bu, kabul edilebilir mi?
Bilinen nedenler, ekonomik krizler, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, hukuki yetersizlikler. Şiddeti normalleştiren medya yayınları. Eğitim eksikliği ve toplumsal kutuplaşma. Şiddet bugün bireylerin değil, toplumun her kesimini etkileyen bir sarmal haline geldi. Ne yazık ki bir sosyal çürümüşlüğe de neden oluyor.
Şiddet denince Türk kültüründe ilk akla gelen mor cepken geleneğinden bahsetmek istiyorum. Bu cepken bir giysi değil; bir isyan, bir çığlık, bir adalet çağrısıymış Türk kültüründe. Yörük kültüründe, mor cepken zulme uğrayan kadının sessiz haykırışıydı. Bir kadın mor cepkenini giydiğinde, toplum ayağa kalkarmış. Akan sular durur, düğünler susar, çevresindeki herkes onun etrafında kenetlenirmiş. Bu, haksızlığa karşı bir duruştu. Ama zamanla, biz bu gelenekten uzaklaştık. Mor cepkenin yerini sessizlik aldı, dayanışmanın yerini korku. Oysa mor cepken, kadını koruyan bir töreydi; toplumsal vicdanın ete kemiğe bürünmüş haliydi. Bugün, bu cepkenle şunu söylüyoruz, her şeye rağmen: Kadına şiddet ve her türlü şiddet toplumun vicdanını öldürüyor. Bu düzen muhakkak değişmeli.
"Şiddete sessizlik, şiddete ortak olmaktır’’
İYİ Parti olarak, bu çalıştayla amacımız net: Şiddetin nedenlerini derinlemesine incelemek. Eğitimden caydırıcı önlemlere kadar çözüm önerileri geliştirmek. Kadına, çocuğa, aileye, engelliye bütün canlılara yönelik şiddeti sıfırlayacak bir eylem planı hazırlamak. Bugün ortaya çıkacak sonuçları ise 23 Kasım 2024’te kamuoyuyla paylaşacağız. Çünkü biz, yalnızca sorunları konuşmak değil, çözümleri üretmek için buradayız.
İYİ Parti olarak şiddet konusunda olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin gerçek sorunlarını gündeme taşımaya, akılcı, bilimsel ve objektif yaklaşımlarla çözümün bir parçası olmaya ve üretmeye şüphesiz ki devam edeceğiz. Şiddetsiz bir toplum mümkün. Bu topraklarda kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve tüm canlılar korkuyla değil, güvenle yaşayacak. Bu umutla, çalıştayımıza katkı sağlayan bilim insanlarına, hukukçulara, sivil toplum kuruluşlarına ve sesimizi duyuran basın mensuplarına teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. Unutmayalım: Şiddete sessizlik, şiddete ortak olmaktır. Biz susmayacağız.
ANKA