Bir "tuhaf" vergi: Pencere vergisi

Doç. Dr. Dilek Yiğit Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Purely Shutters

'Hava kadar bedava' sözü Parlamento Yasası ile geçerliliğini yitirdi. Pencere vergisinin uygulanmasından bu yana ne hava ne de ışık bedava oldu.

Charles Dickens


Vergi politikaları, vergi türleri ve vergi oranları, vergi uygulamalarının sonuçları ile yan etkileri, günümüzde olduğu gibi geçmişte de ekonomik olduğu kadar siyasi tartışmaların konusu olageldi.

Bu nedenle günümüzde gözlemlenen vergiye dair tartışmalar, bu tarihsel sürecin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Geçmişe şöyle bir baktığımızda, sadece ekonomik ve siyasi tartışmalara sebep olmuş vergi uygulamalarını değil, ayrıca düşündürmekle birlikte epeyce şaşırtan, ama yaratıcılık örnekleri oldukları aşikar olan vergi türleriyle karşılaşıyoruz.

Bu vergilerden biri, İngiltere'de uygulanan pencere vergisiydi.
 

Wikimedia Commons
Görsel: Wikimedia Commons

 

İngiltere'de 17 ve 18'inci yüzyıllarda vergi politikalarının temel amaçlarından biri, dönemin savaş ve çatışma koşullarının gerekliliği olarak, kara ve deniz kuvvetlerine kaynak aktarmak ve hükümeti savaşlara her daim hazır kılmaktı.

Muhteşem Devrim ile İngiltere tahtına çıkan III. William, tahta çıkışından hemen sonra, 1689 yılında Fransa'ya savaş ilan etti.

Savaş ilanının zamanlaması siyaseten olmasa bile, ekonomik açıdan pek doğru görünmüyordu; ülkede nakit sıkıntısı yaşanırken, savaş nedeniyle deniz ticareti durma noktasına geldi, tarımsal üretim azaldı, gıda kıtlığı baş gösterdi, fiyatlar hızla yükseldi, yaşam standartı düştü.

Fransa ile savaşın ekonomik yükünü kaldırabilmek amacıyla ihracata, ithalata ve tüketim mallarına yeni ve yüksek vergiler kondu. Bu arada İngilizler, pencere vergisi ile tanıştılar.

Pencere vergisi her konut için 2 şilin, 10 ile 20 penceresi olan konutlar için ilave 4 şilin, 20'den fazla penceresi olan konutlar için ilave 8 şilin olarak belirlendi; bu tutarlar zaman içinde revizyona tabi tutuldu.

Aslında pencere vergisi, emlak vergisi olarak tasarlanmış; pencere sayısı da konutların değerinin bir göstergesi olarak kabul edilmişti.

Ancak Adam Smith'in de ileri sürdüğü gibi, pencere sayısı ile konutun değeri arasında doğrudan bir ilişki kurulamayacağı için pencere vergisi mükellefler tarafından bir emlak vergisi olarak değil, oldukça tuhaf bir vergi çeşidi olarak görüldü.

Ama İngilizler daha önce de tuhaf sayılabilecek bir başka vergi ile tanışmışlardı; Kral II. Charles 1662 yılında ocak vergisini uygulamaya koymuştu; konutlardaki ocaklar vergiye konu oldu.

İngilizler bizzat vergiye itiraz etmeseler de vergi görevlileri evlere girip ocakları saymaya başlayınca toplumda büyük bir kızgınlık oluştu.

Konutlardaki ocakları saymakla görevli olanlar da "bacacılar" (chimney men) olarak anıldı.

Kral III. William tahta çıktığında, çok tepki çeken ocak vergisini kaldırdı.

İngilizler, pencere vergisine ocak vergisi kadar kızgınlık beslememiş olabilirler belki ama pencere sayısını tespit etmekle görevlendirilenlere de "pencere gözetleyicileri (window peepers) adını verdiler.
 


Pencere vergisi tarihe dünyadaki "en kötü" vergilerden biri olarak geçti.

Bunun nedeni verginin uygulanamaz olması değildi; bilakis pencere vergisi, tüm protestolara ve şikayetlere rağmen yüz elli yıldan fazla uygulandı.

Ama ilginç denilebilecek sorunlar yaşandı.

Pencere tanımının net ve açık yapılmamış olması nedeniyle sorunlar çıktı; konut duvarlarındaki boşluklar ve düşmüş tuğlaların oluşturduğu açıklıklar, içeriye ışık girmesine sebep olduğu için pencere sayılıp, pencere vergisinin konusu oldu.

Hâl böyle olunca da İngilizler, kendilerinden hava ve gün ışığı vergisi alındığını düşünmeye başladılar ve vergiye tepkileri arttı.

Pencere vergisi uygulaması oldukça yaratıcıydı ama vergiyi ödemekten kaçınmak isteyen İngilizler de yaratıcıydı; konutlardaki pencereler kapatıldı, daha az sayıda penceresi olan evler inşa edildi.

İskoçya'da ise pencere vergisi, İngiltere ile resmen birleşmeyi müteakip 1748'den sonra uygulanmaya başlandı; İskoçlar vergiden kaçınmak için pencereleri kapatmadılar ama siyaha boyadılar.

Siyaha boyanmış pencereler tarihe "Pitt'in Tabloları" (Pitt's Pictures) olarak geçti.

Öyle ki zaman içinde pencere vergisinin ekonomik etkilerinden çok mimariye etkisi tartışılmaya başlandı.

Sonuçta pencere vergisi yaratıcı bir fikirdi, ama vergiden kaçınmak isteyen vatandaşlar da kendilerince yaratıcı önlemlere başvurunca pencere vergisi Britanya hükümetine umut ettiği geliri sağlamadı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU