Mehmet Uçum: Bir 5 yıl daha Erdoğan'ın birikiminden faydalanabilmek için adaylık yolu açılmalı

"Sokakta ortaya çıkan şiddet ya da suç eğilimleri sosyal medyanın ve medyanın etkisiyle çok daha görünür halde"

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Habertürk yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.  

Uçum'un açıklamalarının satır başları şöyle:
 
Türkiye'nin gündemi ne kadar siyaset, ekonomi, kültür olsa bile her zaman hukuk başat gündemlerden biridir. Bu dönemde de öyle olması normaldir. Cumhurbaşkanımız çarşamba günü Meclis'te iki konuya dikkat çekti. Birincisi suçu meslek edinmiş kişiler, suçu kazanç kaynağı hale getiren kişilerle ilgili. İkincisi cezasızlık algısı konusunda yaklaşım ortaya koydu. Sokakta ortaya çıkan şiddet ya da suç eğilimleri sosyal medyanın ve medyanın etkisiyle çok daha görünür halde. Bu konuda sistematik bir çalışma var. Örgütlü suçlar geleneksel klasik suç örgütleri olmaktan çıktı, onlar da var tabii. Bir anlamda sosyal medya üzerinden örgütlü suç eğilimi çıkıyor. Suçu bir kazanç kaynağı olarak görenlere karşı soruşturma ve kovuşturmada ortaya çıkacak tedbirler.

"Masumiyet karinesi kötüye kullanılabiliyor"

Hakkında 10'dan fazla hırsızlık, dolandırıcılık davası olan kişiler, henüz bu davalar bitmediği, kesinleşmiş hüküm olmadığı için diğer davalarda da tutuksuz yargılanıyor. Küçük suçlarda en az 2 yıl ve daha altında olan isnatlarda birçok suç işlendiğinde bu kişiler suçu meslek edinmiş kişiler olmasına rağmen tutuklama tedbirleri uygulanmıyor. Bu durum fark edilmiş durum. Bunlara yönelik çalışma yapılacağını Cumhurbaşkanımız açıkladı. Her soruşturma kendi içindeki isnat üzerinden değerlendirilir, başka yürüyen davalar sebebiyle tutuklama nasıl verilebilir? Bunun hukukta çözümleri vardır. Masumiyet karinesi bir sanık hakkıdır. Ama biz tutuklama diye bir tedbir uyguluyoruz. Bu masumiyet karinesinin sınırlanmasıdır. Suçu meslek edinmiş insanlar bakımından, suçu kazanç kaynağı olarak gören insanlar bakımından da bir dizi tutuklamaya yönelik tedbir getirilebilir unsur konulabilir. Bunun suçsuzluk karinesiyle ilgili bir tarafı yok. Her hak kötüye kullanılabilir, hukuk düzeni bunu var sayıyor. Masumiyet karinesi de kötüye kullanılabilir. Hukuk düzeni hakkın kötüye kullanılmasını korumaz. Dolayısıyla suçsuzluk karinesinin kötüye kullanılması, tutukluluğun geliştirilerek engellenebilir. Cumhurbaşkanımızın da vurgusu buydu.

"Devletin en önemli görevi adaleti sağlamaktır"

Toplum bundan şikayet ediyorsa, medya bunu görüyorsa, bu konuda endişe oluşmuşsa, yürütmenin, yargının, Meclis'in görevi bu endişeleri giderecek tedbirler almaktır. Adalet Bakanlığı bu konuda uzun zamandır çalışıyor. Biz Hukuk Politikaları Kurulu olarak hukuk geliştirmek üzere çalışıyoruz. Bir gidişat var burada boşluk oluşuyor diye bir şey yok. Devlet yaptırım ve cezalandırma tekeline sahiptir. Devlet kendisine vatandaş tarafından devredilmiş bu yetkisini yargı pratiğiyle devreye sokar, şiddetin örgütlü halde toplumu rahatsız edecek boyuta gelmesinin önüne geçer. Bu konuda rahat olmak gerekir. 

Cezaevlerindeki kalabalıklaşma sorunu idare, yürütme ve Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğudur. Bizde hiçbir hakim kalabalıklaşma sorunu var diye kaçınmaz. İlgili denetim ve teftişler yapılır. Böyle bir bakış açısı asla yoktur, olamaz. Savcı ve hakimin kalabalıklaşma sorunu var diye esnek davranmaz. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği konulardan birisi de cezasızlık algısıydı. Bir devletin en önemli görevi adaleti sağlamaktır. Bunları sağladığınızda güvenli yaşam, özgürlük olur, gerçek anlamda adalet duygusu oluşur. 

"Tutuklama tedbirdir diye meseleye bakılmaması lazım"

Kesinleşmiş cezalarla ilgili talepler her dönem olur. Ben de cezaevinde yatmış insanım. Özellikle adli suçlular açısından 'kader kurbanı' diyen kategoriler açısından bu beklenti her zaman olur. Af yetkisi TBMM'dedir. Meclis'in üçte iki çoğunluğu ile yapılacak kanuna bağlıdır. Türkiye en son affı 1967'de yapılmış yanlış hatırlamıyorsam, diğer uygulamalar infaz düzenlemeleri. Af meselesini talebin ötesinde gündem olarak değerlendirilebilecek pozisyon yok.

Çok net söylüyorum; mağdurlar açısından tatminkâr infaz için eksikliklerin giderilmesi şu anda gündemde olan konudur. Sosyal medya üzerinden örgütlenen suçlara karşı tedbirler alınması son derece önemlidir. Tutuklama tedbirdir, o yüzden buna başvurmayalım diye meseleye bakılmaması lazım. Suçu meslek olarak görenlerin açısından devletin bu tedbiri alması gerekir. 

"Bir 5 yıl daha Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birikiminden faydalanabilmek için adaylık yolunun açılması gerekir"

Cumhurbaşkanımız da açıkladı. Cumhur İttifakı'nın yöneticileri de açıkladı. 2028'de erken seçim yok. Erken seçimden kast edilen şey 2028'de seçim hangi gün yapılacak? Yanlış hatırlamıyorsam 7 Mayıs 2028 Pazar günü. Pazar gününden önce Meclis seçimlerin yenilenmesi kararı alır mı? Cumhurbaşkanı alır mı diye sormak abes olur. Cumhurbaşkanımızın ikinci dönemi. Niye böyle bir karar alsın. Son ana kadar bu hizmeti yapmaya devam eder. Meclis 7 Mayıs 2028'den önce bu kararı alır mı? Meclis'in iradesinde bir şeydir. 28 Mayıs seçimlerinden sonra CHP'den bir yönetici 'Erdoğan bu seçimi kazandı ama biz Erdoğan'ı sandıkta yeneceğiz' dedi. Bunun tek yolu var, Meclis yenilenmesi kararı alırsa, 2028 Mayıs'ından önce, o zaman Cumhurbaşkanı aday olur ve o zaman yarışabilirsiniz. Nihayetinde bunu Özgür Özel de söyledi, belli tarihe kadar olabilir dedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Seçimlerin yenilenmesi kararı için 360 milletvekiline ihtiyaç var. Diğer partilerin böyle bir irade ortaya koyması gerekir. 2027'nin ikinci yarısından sonra bu tartışmanın gündeme geleceğini öngörüyorum. Muhalefet 'Biz Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yarışmayı seçmeliyiz' diyebilir. Benim düşüncem nettir, ilk kez size söylüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Türkiye'nin ulusal değeri, zenginliği olarak görüyorum. Dünyada Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar tecrübesi, dünya siyasetinde etkili olan bir başka lider yok. Putin dersiniz ama demokratik sistemde yer alan, seçimlerde iktidarın değiştiği Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi lider yetiştirmişseniz. Atatürk'ten sonra ülke liderliğinde başarılı bir lider olduğunu düşünüyorum. Türk milleti Cumhurbaşkanının bu birikiminden, kucaklayıcılığından yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye halkı ve onun temsilcileri 2027 ortasından sonra konuyu tartışabilir diyorum. Kişisel görüşüm Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sistemin taşıyıcısı oldu, iki dönem sistemin Cumhurbaşkanlığı yaptı. Bir 5 yıl daha Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birikiminden Türkiye'nin faydalanması için adaylık yolunun açılması gerekir. Kişisel düşüncem bu. Eğer yeni bir anayasa yapılırsa, o yeni anayasada meclis mevcut ve önceki cumhurbaşkanlarına aday olma yolu açarsa ayrı konu. 

Mevcut sistemde 360 milletvekilinin kararıyla olur. Hem Türkiye halkı ve TBMM 2027 ortasından sonra gündemleşecek konu haline gelebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden aday olması açılabilir. Bu talep Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelmez, Türkiye halkından, TBMM'den gelir. O imkan açıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan kullanır mı, kullanmaz mı tabii ki kendi takdiridir. Çağrıyı yapan muhalefet hukuken yolu açmak istiyorsa 2028 Mayıs ayından önce Meclis'in karar vermesi ve 360 milletvekilinin bu kararı alması. Bunun yolu o. Muhalefet bu tartışmayı bitirdi. Ama tartışmayı bitiren muhalefetin buna uygun davranabilmesi için, Meclis'te 2028 Mayıs'ından önce seçim kararı alınmasına destek vermesi gerekir. Bunun 2025'te, 2026'da olmasını öngörmüyorum. Bence gündeme 2027 ortasından sonra gelir."

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU